Hoşgeldiniz
Ziyaretçi
. Lütfen
giriş yapın
veya
kayıt olun
.
Aktivasyon eposta
nız mı yok?
1 Saat
1 Gün
1 Hafta
1 Ay
Her zaman
Kullanıcı adınızı, şifrenizi ve aktif kalma süresini giriniz
Haberler:
Ana Sayfa
Yardım
Ara
Giriş Yap
Kayıt Ol
Sadakat islami Forum
»
SADAKAT DİNLENME TESİSLERİ
»
BASINDAN
»
KÖŞE YAZISI VE MAKALELER
»
Ali EREN Bey'in Kaleminden
»
“Bu Sarık Leke Kabul Etmez”
« önceki
sonraki »
Arkadaşına gönder
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Aşağı git
Gönderen
Konu: “Bu Sarık Leke Kabul Etmez” (Okunma sayısı 2704 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
Mücteba
Moderatör
popüler yazar
İleti: 9214
"En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
“Bu Sarık Leke Kabul Etmez”
«
:
09 Mayıs 2015, 10:37:12 »
“Bu Sarık Leke Kabul Etmez”
Tırnak içine aldığımız yazı başlığı, DİB Prof. Mehmet Görmez’in
4 Mayıs 2015’de
bir tv kanalında söylediği bir cümledir.
Sayın Başkan
“Leke kabul etmez”
dese de,
Diyanet’te müslümanlığın leke kabul ettiği şeyler saymakla bitmez.
Başkanımız aynı programda
“Diyanet her türlü eleştiriye açıktır”
dedi. Onun için tenkidimizi rahatça yapabiliriz.
Sayın Görmez, hem Diyanet İşleri Başkanı hem de Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) başkanıdır.
TDV’ye bağlı bir kuruluş var:
İslamî Araştırmalar Merkezi
. Kısa adı
İSAM
.
Adnan Aslan tarafından hazırlanıp İSAM tarafından basılan
Dinî Çoğulculuk, Ateizm ve Geleneksel Ekol
isimli bir kitap var. Bakın bu kitapta ne deniliyor:
1- “Allah’ın Kur’an’da zikretmediği, kökü vahye dayanan ve hâlâ inananlarını aydınlatan başka dinler de mevcut olmalıdır.”
2- “....Budizm, Taoizm, Konfüçyanizm gibi geleneksel dinlerin, Yahudilik ve Hristiyanlık gibi kökü vahye dayanan dinler olduğunu ....ileri sürmek mümkündür.”
3- “…Müslümanların, Hristiyanların kendi dinî anlayış ve tecrübelerine dayanarak,
“tevhidin (bir ilaha inanmanın) esas ve teslisin (üç ilaha inanmanın) yanılgı olduğunu”
tesbit etmeleri gerektiğini savunmaları,
pek tutarlı görünmemektedir
.”
4- “…yanlış olan bir inancı, mesela teslisi benimseyenlerin, bunun yanlışlığını bildiren Kur’an’la, müslümanların muhatap olduğu tarzda muhatap olmadığı müddetçe,
bu inançlarını yanlış da olsa devam ettirmeleri doğaldır ve bu durum nihaî planda (sonunda) kurtuluşlarını engelleyecek bir faktör de olmamalıdır
.”
5- “Geleneksel dinler arasında… değişim ve bozulmayı, sadece Kur’an’a muhatap olanlar bilebilir. Muhatap olmayanların kendi dinlerindeki yanlışları bilebileceği bir mekanizma olmadığı için,
yanlışa inanmaları kurtuluşlarına engel olmamalıdır
.”
6- “Klasik İslam düşüncesindeki yaygın kanaate göre, bir ferdin kurtuluşu mevcut hak dine inanmasına bağlıdır....
Bize göre kurtuluşa ulaşmanın olmazsa olmaz şartı mevcut hak dine inanmak değildir.
İçinde bulunduğu şartlar gereği, hak dine inanma imkânı bulamayan bir kimsenin kurtuluşu için, hak dine bağlanmanın şart olması makul görünmemektedir.
7- Hindistan’da yaşayan dindar ve ahlâklı hindu, Tibet’te yaşayan dindar ve ahlâklı budist, Roma’da yaşayan dindar ve ahlâklı Hristiyan, Çin’de yaşayan dindar ve ahlâklı taoist, İslam’ın mesajına gerçek anlamda muhatap olmadıkları ve iç dünyalarında Hz. Peygamber’in gerçek peygamber olabileceğine dair bir düşünce belirmediği müddetçe,
yanlış dahi olsa kendi dinlerine inanıp gereğini yaptıkları zaman
,
âhirette Allah’ın rahmetiyle muamele görecekleri umulur
.”
İslam inanç ve itikadına taban tabana zıt sözler kitapta devam edip gidiyor. Ancak, kitabın başındaki şu ifade ibretlik:
“Bu kitap; Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti’nin 16.01.2009 tarih ve 2009/04 sayılı kararıyla basılmıştır.”
Demek ki, heyet okuyup incelemiş ve
“Basılması uygundur”
demiş.
Bu tür fikirleri basıp yaymakla nasıl bir İslami fayda umuluyor acaba?
Arz ettiğim yanlışlıkların üzerinde durulmadıysa, o zaman bu, inceleme heyetinin gereken İslâmî hassasiyeti göstermemiş mânâsına gelmez mi?
Bu durumda,
“Diyanet”
kelimesi altında icrâ edilen bütün faaliyetleri temsil eden ve
“BU SARIK LEKE KABUL ETMEZ”
denilen sarık lekelenmiş oluyor mu olmuyor mu?
Kaldı ki, bahsettiğimiz kitap
Adnan Aslan’ın
Diyanet bünyesi içindeki
tek eseri değil.
İSAM’ın İslam Araştırmaları Dergisi’nin 2000 tarihli sayısında da,
Dinî Çoğulculuk Problemine Yeni Bir Yaklaşım
başlıklı 30 sahifelik uzun bir makalesi yayınlandı. Orada da, aynı fikirleri tekrar ediyor. Derginin başka sayılarında da makaleleri var.
Artık bunların
leke üstüne leke
sayılıp sayılmayacağına siz karar verin.
Ancak dahası var.
Adnan Aslan’ın
, Diyanet Vakfı’nın neşrettiği
44 ciltlik İslam Ansiklopedisi’nin 16, 22, 23, 27 ve 37. ciltlerinde de yazıları var.
Hayrete lüzum yok. Çünkü Adnan Aslan TDV İslam Araştırmaları Merkezi’nin personelidir.
Bu daha başlangıç.
Hayretten küçük dilinizi yutacağınız şeyleri de yazacağız inş…
Lütfen biz takip etmeye devam edin…
Ali EREN | 09.05.2015 04:04 |
http://www.gazetevahdet.com/bu-sarik-leke-kabul-etmez-2043yy.htm
«
Son Düzenleme: 09 Mayıs 2015, 11:04:56 Gönderen: Mücteba
»
Moderatöre rapor et
Kayıtlı
"En büyük keramet,
istikâmet üzere olmak
tır. Zira kerametler gelir geçer,
kalıcı olan istikâmettir.
"
Arkadaşına gönder
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Yukarı git
« önceki
sonraki »
Sadakat islami Forum
»
SADAKAT DİNLENME TESİSLERİ
»
BASINDAN
»
KÖŞE YAZISI VE MAKALELER
»
Ali EREN Bey'in Kaleminden
»
“Bu Sarık Leke Kabul Etmez”