« Yanıtla #1 : 13 Kasım 2015, 17:38:21 »
Akrep ile Kaplumbağa
Bir akrep, iğnesinde zehir ve içinde fesatlık olduğu halde uzun bir yolculuğa çıktı. Epeyce yol aştıktan sonra geniş bir göl kenarına geldi. Kararsız kaldı. Ne gölü geçmeye gücü ne de dönmeye takati vardı.
O sırada bir kaplumbağa uzaktan onun bu halini seyrediyordu. Akrebin haline acıdı. Yanına geldi ve onu sırtına bindirerek karşıya geçirmeyi teklif etti. Akrep hemen kabul etti. Böylece kaplumbağa akrebi sırtına alıp gölün karşı kıyısına geçirmek üzere yola koyuldu.
Kaplumbağa var gücüyle yüzmeye çalışırken kulağına bir ses geldi. Akrep harıl harıl sırtındaki kabuğa bir şey vurmakla meşguldü.
-Bu ne sesi? diye akrebe sordu.
Akrep de:
-Bu benim iğnemin sesi. Senin sırtına iğnemle vuruyorum, ses ondan geliyor. Biliyorum, senin sırtını delemem ama ne yapayım, âdetimi bırakamam, diye cevap verdi.
Kaplumbağa kendi kendine “Hem bu kötü yaradılışlıyı çirkin huyundan kurtarmak hem de iyileri onun şerrinden güvende kılmaktan daha güzel bir şey olamaz.” diye düşündü. Böylece aniden suya daldı. Akrep dalgaların arasında gözden kayboldu.
Bu kötülük ve fesat meclisi olan dünyada, rahat etmesi için her şeyin hileyle kendisine uydurulduğu kötü yaradılışlı kimsenin yaşamasındansa fanilik dalgasında boğulup batması daha iyidir. Böylece halk onun şerrinden emin olacak, insanlar güven içinde yaşayacaktır.
(Baharistan’dan Seçmeler- Molla Câmî, Hasbahçe Kitaplığı, Haz. Doç. Dr. Ozan Yılmaz)
YAZAR: HABER MERKEZİ | TARİH: EYLÜL 2015 | HASBAHÇEDEN İNCİLER | http://insanvehayat.com/hasbahceden-inciler-1/
« Son Düzenleme: 13 Kasım 2015, 17:48:25 Gönderen: Mücteba »