Akmayan bir yolda kadın ve adam. Akmayan yolda kendilerini biriktire biriktire.
Her şeyi biriktiriyorlar.
Evler, arabalar.
Dolaplara sığmayan kaplar kacaklar.
Askılardan taşan giyecekler.
Buzdolabında türlü ambalajlar içinde bekleyen yiyecekler.
Kadının pırlantaları.
Adamın banka hesapları.
Her şeyi biriktiriyorlar.
Mekanları mal-mülk biriktiriyor, kalpleri hırs ve kin.
Yaşamadan yaşıyorlar.
Biriktirmek için yaşıyorlar.
Biriktirdikçe sığamaz oluyorlar dünyaya.
Kendilerini bile sığdıramadıkları evlerine, misafirler hiç sığmıyor.
Misafir ve ev sahibi.
Hizmet edilen ve hizmet eden.
Evleri 200 metre kareyi geçen her kadın, asla evinde misafir ağırlamak istemiyor.
Hizmet veren olmaya hayır!
Misafirler, nohut oda bakla sofa hanelerde unutuluyor.
Yeni mekanlar eşyaların.
Eşyalar evde baş başa bırakılırken, biriktirmelere doymayan karı –koca yeni birikimler yapmak için bir restoran kapatıyor.
Yeni ilişkiler biriktirmeleri gerekiyor artık.
Evleri, arabaları, giyimleri, kuşamları, yazlıkları, kışlıkları her şey tamam da.
Ah o ilişkiler. Yeterince biriktiremediler.
Geçmişleri beraberlerinde geldiği sürece, hiçbir biriktirme yerini bulmuyor.
Ah diyor kadın. Daha iyi bir muhite taşınmalıyız. Feryal'in kapı komşusu bir milletvekiliymiş. Üst katında ise emekli bir general oturuyormuş. Bu site. Bu sitede komşularımız hiç de bizim ayarımızda değil. Ay hepsi esnaf. Hepsi sonradan görme. Ne demiş eskiler. Ev alma komşu al.Biz ev aldık.Ev güzel. Ama hani komşu alamadık. Yani bu komşular hiç isim sahibi değil. Şöyle daha isim sahibi bir muhitimiz olmalı.Kızlar da büyüdü. Kendim için değil valla.
Adam hak veriyor karısına. Ortağı yakında bakan ile komşu olacak. Herifteki şansa bak. Kedi şansı. Tam dört ayak üstüne düştü. Ev alırken yanında bakanın komşuluğu armağan.
Böyle olmayacaktı. Gözüne birini kestirmeliydi. Acaba kimin komşusu olmayı planlasaydı. Acaba kimin?
Halis Toprak'ın Londra'daki malikanesi satıldı haberine ilişiyor gözü. Kazak iş adamı almış. Acaba hangi ünlü ile komşu olabilmek için almıştı o malikaneyi.
Öyle bir komşu bulmalıydı ki kendine "aynı mahalledeniz" cümlesi bütün kapıları açan sihirli anahtar olsun.
Ne demiş atalarımız "ev alma komşu al."
Ev alma komşu al. Komşu komşunun külüne değil ismine, şöhretine muhtaç.
Fatma K. Barbarosoğlu
Yeni Şafak