Gönderen Konu: 44 Günah | Yalancı ve Alçak Gazeteciler  (Okunma sayısı 3734 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
44 Günah | Yalancı ve Alçak Gazeteciler
« : 14 Mayıs 2014, 11:31:12 »

44 Günah

Çeşitli ahlak sistemleri vardır. Bendeniz bir Müslüman olarak İslam ahlakını kabul ederim. İslama göre:

1. Yalan söylemek günahtır, ayıptır, yerine göre suçtur, her hâl ü kârda kötüdür, ahlaksızlıktır.

2. Müslümanları aldatmak ayıptır, günahtır, suçtur.

3. Müslümanlara taqiyye ve kitman yapmak da öyledir.

4. Gıybet günahtır.

5. Tecessüs, yani insanların gizli ayıp ve günahlarını araştırıp öğrenip ifşa etmek günahtır.

6. İsraf günahtır…

7. İsrafa kaçan lüks günahtır…

8. Riba, anasıyla zina etmek derecesinde büyük günahtır.

9. Gurur kibir günahtır.

10. Kişinin yularını nefs-i emaresinin eline vermesi günahtır.

11. Azılı ve agresif din düşmanlarını desteklemek, onları dost ve velî edinmek günahtır.

12. Fitne ve fesat çıkartmak günahtır.

13. Müslümanların ve zimmîlerin kabristanlarını, kabirlerini tahrip etmek günahtır.

14. Komşusuna eziyet etmek günahtır.

15. Müstehcen yayın yaparak toplumu seks manyağı yapmak günahtır.

16. Zinayı suç olmaktan çıkartmak günahtır.

17. Vakıf arazisini, gayr-i menkullerini, mallarını kitabına uydurup bin türlü hile ve alavere dalavere ile zimmetine geçirmek günahtır.

18. Ayasofya cami-i kebirini camilikten çıkartmak günahtır.

19. Elde imkan ve fırsat varken, Ayasofya’yı tekrar cami haline getirmemek günahtır.

20. Gelinlik Müslüman kızları sahneye çıkartıp, erkeklere ilahî okutmak günahtır.

21. Sözde din mektepleri açıp, bunların öğrencilerine cemaatle namaz kıldırmamak günahtır.

22. Birtakım ruhbanları, din büyüklerini erbab haline getirmek günahtır.

23. Gıda maddelerinin ve içeceklerin içine sağlığa zararlı, kansere yol açan boyalar, aromalar, koruyucular, yüzlerce çeşit kimya koymak haramdır, günahtır.

24. Hastanın ameliyat edilmesi gerekmediği halde, para kazanmak için ameliyat etmek günahtır.

25. Zaruret olmadığı halde sezaryen ameliyat yapmak ve yaptırmak günahtır.

26. Kürtaj yaptırarak çocuk öldürmek büyük günahtır.

27. Haram yollarla kara para zengini olmak günahtır.

28. Devamlı olarak doyduktan sonra yemek günahtır, haramdır.

29. İslam hukukuna göre zaruret ve lüzum olmadığı halde sivil darbe teşebbüsü günahtır.

30. Televizyonlardaki ahlaksız, seksî, ıvır zıvır, din aleyhtarı, namus ve iffet yıkıcı ve diğer bütün muzır programları seyr etmek günahtır.

31. Başta devletin sözde millî piyangosu olmak üzere bütün talih ve şans oyunları, lotaryalar günahtır.

32. Sattığı döner nefis olmadığı halde lokantamızda nefis döner bulunur diye yazarak müşteriyi aldatmak günahtır, bu yolla kazanılan para haramdır.

33. Cuma ezanı okununca dükkanını ve işyerini açık tutup ticarete devam etmek haramdır, günahtır.

34. Irkçılık yapmak günahtır.

35. Emanetleri ehline vermemek günahtır.

36. İmkan ve fırsat olduğu halde, emr-i maruf ve nehy-i münker yapması gerekenlerin, bu farzı yerine getirmemesi günahtır.

37. Müslümanların zekatlarını Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha aykırı olarak toplamak ve sarf etmek günahtır.

38. Bozuk, sapık, çarpık düzen ve sistemleri beğenmek, doğru bulmak, yahut eskisine göre daha iyi görmek günahtır.

39. Lüks ve israflı evler edinmek, lüks ve israflı otomobiller almak, lüks ve israflı bir hayat sürmek günahtır, haramdır.

40. Allah’ın indirdiği kesin hükümleri beğenmeyip dinde reform, dinde yenilik, dinde değişiklik yapmaya cür’et etmek büyük günahtır.

41. Çocuklarını iyi Müslüman, iyi insan, iyi vatandaş olarak yetiştirmeyip; onları çok para kazanan, lüks hayat süren ehl-i dünya olarak yetiştirmek günahtır, ayıptır, rezilliktir.

42. Allah ve Resulü (Salat ve selam olsun ona) bütün mü’minlerin tek bir Ümmet olmasını emr ettikleri halde; Ümmet olmamak için direnmek, tefrika içinde zelil ve esir olarak yaşamak günahtır, ayıptır, rüsvaylıktır.

43. Para kazanmak, voli vurmak için İslam kadınlarını ve kızlarını şeytanî tesettüre büründürmek günahtır.

44. Sâlih mü’min kardeşlerine acımamak, onlara yardımcı olmamak, onları dışlamak, onlara düşmanlık etmek günahtır.


•(İkinci yazı)

Yalancı ve Alçak Gazeteciler


Ülkenin belki de en büyük gazetesi, kısa bir müddet önce, İstanbul Üniversitesinin kapısındaki tuğranın açığa çıkartılıp yaldızlandığını, TC harflerinin ise kaldırıldığını birinci sayfasından önemli haber olarak vermişti.

Gittim baktım, TC İstanbul Üniversitesi diye yazılıydı.

Gazete göz göre göre niçin bu yalanı yazmıştı?

Bu yalan bir tesadüf ve istisna mıydı?

Maalesef bir kısım gazetelerimiz, tv’lerimiz, basın mensuplarımız gırtlaklarına kadar yalana batmıştır.

Sadece yalan değil… İftira, adaletsiz ve insafsız yayınlar, dezenformasyon.

Din, vicdan, ibadet, inandığı gibi yaşamak hürriyeti temel insan haklarındandır. Bizim medyamızın bir kısmı bu hakkı, çoğunluktaki Sünnî Müslümanlara tanımaz.

Kaç sene önceydi, Adana’da bir lisenin alt katında, kalorifer dairesi yanında küçük bir oda mescit yapılmıştı. Bine yakın gencin arasından birkaç çocuk oraya gidip sessiz sedasız ibadet ediyordu. Bizim Sabataycı, Pakraduni, militan, kripto, ateist veya ataist gazetelerimizden biri o mescidi kötü bir şeymiş gibi diline dolamıştı.

Bu kadarcık bir din hürriyetini bile hazm edemiyorlardı.

Adaletsiz ve insafsız gazetecilik yapılamaz. Medya hizmetlerinin birinci şartı âdil ve munsif=insaflı olmaktır.

Noterler, hakimler, doktorlar, subaylar da maaş ve ücret alırlar ama vazifelerini ahlak ve karakter sınırları içinde yapmaya mecburdurlar.

Hiçbir gazetecinin, Türkiye gibi halkının çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede İslam düşmanlığı yapmaya, dindarlara saldırıp hakaret etmeye, halkın din ve inanç hürriyetini kısıtlamak için çalışmaya hakkı yoktur.

1924’ten bu yana birtakım çirkin, ahlaksız, faziletsiz, vasıfsız, seviyesiz gazeteler, gazeteciler İslama ve Müslümanlara saldırıyor.

Onların piri ve önderi, asıl ismini saklayıp Tekin Alp takma adıyla sözde Türkçülük yapan Moiz Kohen’dir. Kitaplarından birine “Kahr olsun Şeriat” başlıklı bir bölüm koymuştur.

Bile bile yalan söyleyen, iftira eden, dezenformasyon yapanlar hain, alçak, rezil mahluklardır.

Kendini savunmak en temel haktır. Medya mensupları, gazeteler ve tv’ler tenkit ettikleri şahıs ve kurumlara bu hakkı tanımaya mecburdur.

Masa başında hazırlanan asparagas yalan ve düzmece haberlerle yıllardan beri İslamı ve Müslümanları karalamaya çalışıyorlar.

Elli altmış sene önce Ebu Cehil gazetesine taşradan küçük bir haber gelmişti. Müftünün keçisi çalınmış… Ertesi gün birinci sayfada “Müftü keçi çaldı” haberi yayınlanmıştı.

Halkın oylarıyla milletvekili seçilen Merve Kavakçı’ya yapılanları biliyorsunuz. Kara medya leş kargaları gibi saldırmış ve milletvekilliği düşürülmüştü. Suçu neydi? Başını eşarpla örtmüş olması.

Türkiye’nin birtakım büyük gazetelerinin, tv’lerinin, gazetecilerinin birinci rezilliği ve alçaklığı militan ve agresif bir üslupla din düşmanlığı yapmak; ikinci alçaklığı ise yağcılık ve yalakalıktır.

Diktatörleri putlaştıran, tanrılaştıranlar bunlardır.

Ülkemiz, halkımız, devletimiz kötü medyacılardan çok çekti, daha da çekeceği var.

Şu anda çok geniş bir medya hürriyeti var. Yıllardan beri sızıldanıp duran Müslüman çoğunluk niçin, günde iki milyon bayi satışı olan çok büyük bir doğru gazete çıkartmıyor?

Çoğunluk ama birbirinden kopuk bin parçadan oluşan bir mozaik. Bin parça, bin horoz.

Bu kadar horozun olduğu yerde hasreti çekilen o büyük gazete çıkmaz.

(Namuslu, şerefli, âdil, insaflı, mürüvvetli, haktanır gazeteleri ve gazetecileri tenzih ederim…)


Mehmed Şevket EYGİ | 14 Mayıs 2014 Çarşamba 01:00


mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: 44 Günah | Yalancı ve Alçak Gazeteciler
« Yanıtla #1 : 24 Kasım 2014, 08:04:10 »

“Medya Dini”


  Bireyin anlam dünyasını inşa eden dinin hakikat anlayışının, ekranlarda bir yandan seküler yayınlarla, diğer yandan medya hatiplerinin talep edilebilirliğini devam ettirmek amacıyla satışa çıkardıkları kişisel din anlayışlarıyla parçalandığı görülmektedir. Cennet yolunun ahlakî gişelerini kaldıran medya dininde, herkes için bir cennet vardır. Cehennem ise bireyin bu dünyada “sen her şeyin en iyisine layıksın” hedefinden uzak kalmasıdır.”


“Türk sinemasında din ve din adamı konusunda oluşturulan zihniyet, büyük ölçüde Vurun Kahpeye filminden kaynaklanmaktadır. Bundan dolayı Türk sinemasının bu yıllarda farklı filmlerde genellikle yan karakter olarak temsil edilen din adamı tiplemeleri; yobaz, üçkâğıtçı, muskacı, büyücü, kırsal otoritenin koruyucusu, eğitimsiz, modernleşme ve sosyal değişimin retoriği aydınlanmaya karşı, İslam’ın gerçek değerlerine dayanmayan ve dinî kişisel çıkarları uğruna araçsallaştıran kişiliklerle ortaya çıkmaktadır.”


“Medya, dindarlığın boyutlarının her birine dair yeni semboller ve kodlar üreterek ciddi kırılmalara ve tahribatlara yol açmaktadır. Kimi zaman ekranlarda Kur’an’ı Kerim’in ilahi kitap olma vasfı sorgulanmış, bireyin kutsal kitap inancında yaralar açılmış, kimi zaman çeşitli dizi ve programlarda reenkarnasyon inancı reklamize edilmiş ahiret inancının oluşturduğu vicdanın içi boşaltılmıştır.”


“Diğer yandan oruç ibadetini şarap içerek açmak isteyen kimselerin fetva arayışlarına hizmet eden medya vaizleri eliyle ibadet boyutunun aşkın varlıkla bağının koparılması medyanın dindarlık boyutuna dair başka bir tahribatıdır.


“Bu programlar ilk başlarda bireylerin dindarlıkların inanç boyutlarında sarsıcı etkiler bırakmıştır.  Kabir azabının olmadığı, kaderin tümüyle insana ait bir tasarruf olduğuna dair yapılan vurgular, Kur’an-ı Kerim’in kutsallığının tartışmaya açılması gibi önceden duyulmamış yeni şeylerin söylenmesi ve bunun şov eksenli yapılması, kişilerin iman algısını kısmen kanaate ve ya şüpheye götürmüştür. Sonuç olarak birey dinî geleneğe aykırı olan ekstrem hakikat iddiaları arasında inancın otoritesini artık hissetmemektedir. Aynı süreç içinde “dini her şeyin üstünde tutma” kabulü aşağı çekilmekte ve kutsala olan inanç sıradanlaşmaktadır.”


“Ekranlardaki din adamlarının dini bilgi üzerinde sürekli karşı karşıya gelmeleri, hakikat iddialarını başkalarını yalanlayarak ve ya çürütmeye çalışarak ortaya koyma çabaları arasında birey için dini bilgi, sıradanlaşmakta folklarik bir yapıya bürünmektedir.”


“Din ve dinî değerlerin özellikle radyo, televizyon ve internet aracılığı ile geniş halk kitlelerine ulaştırılması, dinî mesajların verilmesi, ekran cemaati olarak ifade edilen kitlesel bir dinî topluluk meydana getirmektedir.”


“Nasıl ki sekuler basının ramazan ayında okurlarına dağıttığı mealler mevsimlik ise, bireyinde din algısı da mevsimsel olarak işlemeye başlamaktadır. Mevsimsel dindarlığın bireylerin bencilliğe yönelmeleri oranında da fırsatçı dindarlığa dönüştüğü görülmektedir.”


“Öyle ki medyanın kurgusal yaşam kodları birey tarafından önce tepki, sonrasında hoşnutsuzluk, kanıksama süreci ve izleme ve takip süreci devam ettikçe teslimiyeti ile son bulan karşılıklar bulmaktadır.


Bu sürecin sonunda bireyin ahlak dünyası haz dünyasını tatmin etmekle eşleştirilmiş, dinin bireye yüklediği kişisel ve toplumsal sorumluluklar önemli dinî gün ve gecelere hapsedilmiştir.”


“Din artık ihtiyaç duyulduğunda park et ve çık pragmatizmine ve pratikliğine indirgenmiştir.”


Son günlerin kertenkeleli tartışmasına direk  dahil olmak  yerine Süleyman Demirel Üniversitesi Din Sosyolojisi Bilim Dalı’nda doktora yapan Tarık Güvendi’nin Prof. Dr.Kemaleddin Taş’ın danışmanlığında hazırladığı  Medya, Din ve Dindarlık konulunu seminerden notlar sunmak daha cazip geldi.


Seminer metninin tamamını okuyunca bizim necip Türk Medyasının 25. Kareye bile ihtiyaç duymadığını çok açık görülüyor.


Hocalarımızdan yeni tez ve seminerler bekliyoruz.


Bilal Şahan Habervaktim.com

amanbe

  • Ziyaretçi
Ynt: 44 Günah | Yalancı ve Alçak Gazeteciler
« Yanıtla #2 : 24 Kasım 2014, 18:14:27 »

21. Sözde din mektepleri açıp, bunların öğrencilerine cemaatle namaz kıldırmamak günahtır.


Bunu durumu nedense bütün camilerin yanındaki yurtlarda görüyorum. Namaz vaktinde camide, yurt talebelerinden 2-3 kişi hariç tamamının geldiğini hiç görmedim.

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: 44 Günah | Yalancı ve Alçak Gazeteciler
« Yanıtla #3 : 24 Kasım 2014, 22:15:20 »
   Yurtlar da İmam hatipler de cemaatle namaz kılınmıyor'muş gibi bahsettiniz..Yazıyı okumadınız galiba, camii de namazdan değil, cemaatle namazdan bahsediliyor. Okuduğumuzu anlayalım...sıkıntı etmeyelim,ön yargılı düşünmeyelim...
 iyi okuyalım.