Gönderen Konu: 5 Vakte 5 Yazı...  (Okunma sayısı 5126 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı antepli

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 496
5 Vakte 5 Yazı...
« : 20 Nisan 2006, 19:04:45 »

BEŞ VAKTE BEŞ YAZI
 
 

--------------------------------------------------------------------------------

 
 
Sabah Namazı

 
Vakit seher… Zamanın rahmine sabahın nutfesi düştü az önce. Gün doğuyor yine ve yeniden.

Şimdi hatırla ki, sen de bir zamanlar yokluğun karanlığında yitiktin. Kimsenin adını bilmediği, hatırını saymadığı bir yetimdin. Hatırla ki, Rabbin seni yokluğun gecesinden varlık ufkuna eriştirdi. Unutulmuşluğun gecesinde bırakmadı seni. Rabbin seni sahipsiz de bırakmadı.

Şimdi seher vakti. Sıyrıl gafletin gecesinden. Sehere aç gözlerini. Rabbine aç kalbini. Uyan. Uyan ve an seni hiç unutmayan Rabbini. Herkes unutsa bile seni unutmayan Rabbini herkesin O’nu unuttuğu anda an! Kalk! Kalk ve miracına eşlik et En Sevgilinin[asm].

Şimdi sabah! Şimdi sabah namazı vakti...





Öğle Namazı

Vakit öğle... Güneş göğün en yüksek noktasında. Tıpkı gençliğin gibi. Şimdi gün de bir delikanlı.. Heyecanlı ve telaşlı... Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi, hiç akşam olmayacakmış gibi... Oysa, güneş şimdi batmaya başladı. Zirveye erişen herkes gibi o da alçalmaya başladı. Akşama akıyor ışıklar artık. Bil ki gün akşamlıdır; bil ki yazın sonu hazândır.

Vakit öğle... O kadar gürültü var ki ortalıkta.. Kalbinin sesini duyamıyorsun bile. Ruhunun sonsuza uzanan emellerine kör olmak üzeresin. Telaşların arasından sıyrıl, yer ayır ruhuna. Kalbini sonsuzluğa bitiştir. Alnını secdeye değdir.

Şimdi öğle vakti. Şimdi öğle namazı vakti.





İkindi Namazı

Vakit ikindi. Gün ihtiyarladı. Güneş solgun rengini bırakıyor güller üstüne. Hüzün renkli bulutlar sardı göğü. Güneşin saltanatı bitmek üzere. Zevale akıyor ışıklar.

Hatırla ki, sen de bir ömrün ikindisine yürüyorsun. Tenin soluyor. Gözlerinin feri çekiliyor. Öbür kıyısındasın artık nehrin. Güz yaprakları gibi. Hem dalındasın hayatın hem de düşmeye hazırsın. Rüzgârı bekliyor gibisin. İnceldiğin yerden kopmaya hazırsın. Hoyrat bir rüzgâr artık zaman.

Şimdi ikindi vakti. Secdeye koy alnını. Zamanın Sahibini selâmla. O’na konuş, O’nunla konuş; dualarını fısılda. Sonsuzluğa tutun hece hece.

Şimdi ikindi. Şimdi ikindi namazı vakti.





Akşam Namazı

Vakit akşam. Gün ölmek üzere. Güneş ışıklarını topluyor eşyanın üzerinden. Kızılca kıyameti kopuyor dünyanın. Kara kefenini giyiniyor gün. Gülün rengi soluyor, eşyanın cezbesi yitiveriyor.

Hatırla ki, senin de akşamın olacak bir gün. Ömrünün ışıkları solacak. Hayatının perdesi çekilecek. Dudaklarında donacak gülüşün güneşi. Zaman uçurumun olacak; gelen günün güneşi sana doğmayacak.

Şimdi akşam. Herkesin senden uzaklaşacağı ölüm anını hatırla ki, sen de şimdi herkesten ve her şeyden uzaklaşıp Rabbine yanaşasın. Seni sen yokken de bilen Rabbin, sen öldükten sonra da bilecek elbet.. Herkesin unuttuğu yerde seni bir O hatırlayacak. Hatırını yalnız O bilecek.

Sen de O’nu an şimdi.

Şimdi akşam vakti. Şimdi akşam namazı vakti.




Yatsı Namazı

Vakit Yatsı. Gün çoktan öldü. Güneş ışıklarını topladı. Gece hükmediyor âleme. Güneşin saltanatı bitti. Işıklar tükendi ufuklarda. Renkler ellerini çekti eşyadan. Gül soldu, gün soldu. Göğe yöneldi gözler.

Hatırla ki, Sen de unutuşun kara gecesine yuvarlanacaksın. Bir adın kalacak geriye. Bir mezar taşın hatırlayacak belki Seni. Belki o da unutacak.

Düşün ki, unutuşun koyu karanlığı çökmüş üzerine. Yokluğuna çoktan alışılmış. Unutuluşun hepten kanıksanmış. Kimsenin özlediği bile değilsin artık.

Hatırla bunları. Hatırla ki, çoklarının Seni unuttuğu bu gece, herkesi unutup Sen de O’nu hatırla. Çoklarının ışıklara kanıp sahte renklerin kuyularına daldığı bu gece, Rabbini an, Rabbine kan, Rabbine uyan.

Şimdi yatsı vakti. Şimdi yatsı namazı vakti....

Senai Demirci
« Son Düzenleme: 30 Haziran 2008, 22:10:45 Gönderen: isra »
Bu dünyanın cefasından sefasına sıra gelmez.gafil olmayın ilme çalışın geçen günler geri gelmez...

Çevrimdışı telecafe

  • Moderatör
  • araştırmacı
  • *****
  • İleti: 261
    • http://www.antoloji.com/mevlut_bicik
5 Vakte 5 Yazı...
« Yanıtla #1 : 20 Nisan 2006, 23:45:54 »
Tanitim ve ikazi güzel olan bes vakit.
Rabbimiz bize,neler vermemiski nakit.
Ibn-i adem nisyan ile muallel'dir,her daim,
Halbu ki yapilmis idi,bezm-i alemde akit.

Çevrimdışı nursena

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 106
5 Vakte 5 Yazı...
« Yanıtla #2 : 21 Nisan 2006, 18:46:33 »
Namaz sancıma ilaç
Yanık yerime merhem
Onsuz ebedi hayat
Benim olsa istemem


« Son Düzenleme: 12 Nisan 2010, 23:03:46 Gönderen: İsra »
Ey mukaddes Kitap, ey ezelî nûr,
Ey iklimi ziyâ, etrafı huzûr;‎
Son demde bir kere daha ne olur,‎
Ağar, ışık karanlığı boğarken.

Çevrimdışı sehle

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 331
Beş vakte beş güzelleme
« Yanıtla #3 : 12 Nisan 2010, 16:19:23 »
Sabah...
Bir gül tazeliğinde selamlamak üzere gün seni.. Kalbine binlerce şafak dokunuyor gün ışığının değdiği yerde. Bir müjde dökülüyor sokakların çehresine. Bir taze nefes olup içiyorsun yeni âlemi de.. Bir yeni bakış olup çerçeveliyorsun kaldırımları, gürültüleri bile.
Sözüyle bütün sabahları müjde eyleyen kutlu elçi'nin dudağına değen sözler dudağını bekliyor şimdi. Göğün ve yerin nuruna elçilik eden o aydınlık yüz'ün yöneldiği kıble dönüyor yüzüne. O ebedî tebessümün hep yeniden hep yeniden doğduğu an öpüyor alnını şimdi.
Sana senden de yakın olanın, seni senin seni sevmenden de önce sevenin sonsuz ve sessiz yakınlığı değsin alnına.
Şimdi sabah namazı vakti...
Öğle
Bin telaşın yamaçlarında savruluyor saçların. Koşturmaların ortasında serin bir rüzgârı özlercesine kıvranıyor kalbin. Vaktin zirvesinde uykuların en talihsizi yakışıyor yakana. Yoğun işlerin, gereksiz önceliklerin, ertelenmiş düşlerin sonrasında, yakınlıkların en güzelini özlüyor, sılasına uçmak istiyor ruhun.
Gelişiyle "ateşlerin söndüren" o Elçi'nin bin umutla koştuğu, sonsuz tebessümle sığındığı o kapının eşiğindesin şimdi. Varlığıyla sağır duvarları yıkan, bakışıyla küskünlükleri deviren, duruşuyla uzaklıkları eriten o kutlu elçi'nin durduğu yerde bekleniyorsun şimdi.
Ana şefkatinden öte bir şefkatle üzerine titreyen, kederlerinin hepsini kalbinden silip süpüren, korkularının cümlesini sessizliğiyle susturan o elçi'nin durduğu yerde durasın, durulasın şimdi.
Şimdi öğle namazı vakti.
İkindi
Gölgelerin uzuyor; hatıraların soluyor, güzlerin hepsi alnında birikiyor. Eriyor vakit, kayıp gidiyor avuçların bile avuçlarından. Tenin çekiliyor dünyanın kıyılarından. Ayaklarını sıkı sıkıya bastığın toprak seni de çekiyor isimsiz kalmış, unutulmuş taşların altına. Beli bükülüyor mutlulukların. Sesi kısılıyor hesapsız sevinçlerin... Dudağı kuruyor sahte ümitlerin...
Asr'ı saadet eyleyenin elinden kanatlanıyor ümit kuşları. Vakti, sonsuzluğun avuçlarına akıtan elçi'nin gözlerinden uçuyor hüznün baygın kelebekleri. Dünyayı, ebediyetin tarlası eyleyip terk edilmiş tohumları uyandıran elçi'nin yüzünden geçiyor sevinçli maviler.
Yüzünü sonsuz aynalara hazırlayan, sözünü sonsuz mutlulukların vadisine akıtan, gözünü bitmez huzurların pencere önüne taşıyan O Elçi'nin eğildiği yere eğil şimdi.
Rükûlarca doğrultasın ümitlerini, secdelerde bulasın yitirdiklerini.
Şimdi ikindi namazı vakti.
Akşam
Alaca vakitlerin hoyratça tırmaladığı loş kentlerde bir yalnızsın. Yumuşacık yastıkların bencilliği beslediği sağır vakitlerde bir çaresizsin. Silahların konuştuğu, hasetlerin kol gezdiği, kibirlerin boy verdiği amansız kuyuları itilmiş bir yetimsin. Elinden tutan yok güneşin bile... Başını kurtaramıyorsun her akşam göğü kana bürüyen, yıldızları karanlığa bulayan akşamların aldırışsız geçişinden. Geri gelmiyor gün. Bir dahası yok yaşamanın.
Akşamın kızılca kıyametini avuçlarında gül kızılı bir dua eyleyen Kutlu Elçi'nin müjdesi duyuluyor dinle... Çürüyüp giden vakit, nefes nefes solan hayatın özünü damıtmaya çağrılıyorsun seccadeye.
Elinden tutamadığın ellerini sonsuzluğa bağla şimdi kıyamda. Tükeniş rüzgârlarından uzak tutamadığın saçlarını ahrete uzat şimdi rükularda. Bir türlü vefalı aynalara tutamadığın yüzünü sonsuzluğa akıt şimdi secdelerde.
Şimdi Akşam Namazı vakti..
Yatsı
Gecenin koynuna yuvarlandı dünya. Yakası çözüldü tutkuların, hırsların. Ayağına yıldızlar dolandı sığ telaşların. Gözler yeni avuntular arıyor renkli kuyularda. Bir göz kapağının ardına savruluyor kimlikler, benlikler, bencillikler. Eşitleniyor âlem. Yetimin uykusunda bir rüyâ saltanatı uyanıyor. Zalimin uykusunda bin cehennem alev alıyor.
Günleri yüzsüzleştiren aydınlıkları terk eden, kalpleri sahteleştiren bencilliklerde sırtını dönen, varlığı çirkinleştiren cimriliklerden yüz çeviren rahmet yağmurunun altında ıslanıyorsun şimdi. Yalnızlığını insanı alaka'dan ve ilgiden yaratan Rabbiyle sonsuz komşuluğa çeviren kutlu elçi'nin yolunu adımlıyorsun şimdi. Yüzünü çevirdiğin kıblede vuslat müjdesi. Sözlerin eylediğin ayetlerde sonsuzluk nefesi... Bedenini yoğurduğun namazda bekliyor seni "kerimlerin en keremi" Rabbin... Yokluğa meydan "oku"maya dönüştür şimdi namazını. Bencilliğe karşı durmak için eğ şimdi bedenini. Kibirlenmeyi aşağılamak için in şimdiyi secdeye..
Şimdi Yatsı Namazı Vakti


SENAİ DEMİRCİ
« Son Düzenleme: 12 Nisan 2010, 22:57:22 Gönderen: İsra »
الَهى انت مقصودى ورضاك مطلوبى