Önümüzdeki cumalardan birinde camilerde Avrupa Birliği hutbesi okunacak diye kasavet çekiyordum. Çok şükür, Diyanet İşleri Beşkanı beyanat verdi, "Biz dışarıdan hazır hutbe kabul etmeyiz, konu verilmesini de istemeyiz" dedi.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra Diyanet'e çok baskılar yapıldı. Darbeciler, militer vesayet rejimi taraftarları, Kemalistler, Sabataistler ve onlara paralel güçler dini ve dindarları rahat bırakmıyorlar.
Kur'ân Türkçe okunmalıymış...Sana ne? Biz Müslümanlar kiliselerdeki, havralardaki, Mason localarındaki âyin ve erkana karışıyor muyuz?
Diyanet üzerindeki baskılar devam ediyor. Halkın çoğunun bundan haberi yok. Mezhepler üstü bir Diyanet isteniyormuş. Sünnîlik ve Alevîlik bağdaştırılacakmış. Bazı konularda Sünnîlik ile Alevîlerin anlaşması mümkün değildir. Her iki taraf da inançlarından, temel prensiplerinden ödün vermez. Binaenaleyh bu gibi zorlamalar, manevralar iyi netice vermez.
Bir ara, Türkiye'ye Fazlurrahmancı zihniyeti hakim kılmak için yoğun çalışmalar yapılmıştı.
Diyanet üzerindeki Diyalogçu baskı da devam ediyor.
Bazı reformcular "Biz de Müslümanız ama Şeriatsız bir İslâm istiyoruz" diyorlar. Ne kadar boş ve saçma bir istek. Hiç Şeriatsız İslâm olur mu?Şeriat, Kur'ân'dan ve Sünnetten çıkartılan hükümlerin tamamına verilen isimdir.
Sık sık, bol bol tekrar etmeliyiz:
Türkiye'de lâiklik yoktur, lâikçilik vardır.
Lâikçilik İslâm'a karşı ve rakip yeni bir din gibi gösterilmektedir.
Diyanet devlete bağlı bir kurumdur, kesinlikle bağımsız, hür ve özerk değildir.
Haçlılarla ve Siyonistlerle işbirliği yapan bir cemaat Diyanet kadrolarını kendi elemanlarıyla doldurmak için yoğun ve planlı faaliyette bulunmaktadır.
Bundan birkaç yıl önce Mardin Kâzimiye medresesinde Dinlerarası âyin yapılmış, Ezanlar okunmuş, aynı anda çanlar çalınmış, papazlarla sarıklı bir Diyanet müftüsü havuz üzerindeki salaş köprüden birlikte geçmiştir. Güya bu köprü Sırat köprüsüymüş ve sözde "Üç ibrahimî din" mensupları işte böyle Cennete gireceklermiş... Diyanet hocaları elbette böyle tiyatrolarda oynamak istemezler ama baskı yapılmıştır.
Diyanet İşleri Başkanı'nı, Avrupa Birliği hutbesi konusundaki çıkışı dolayısıyla tebrik ediyorum.
23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim haftalarında okunan hutbelerde ideolojik cümleler kullanılmamalıdır. Cami minberleri resmî ideolojinin övgü makamları değildir.
Padişahların, Valide Sultanların,Sadrazamların, eski devlet ricalinin yaptırmış oldukları camilerde bâni veya bâniyelerine dua edilmesi tabiîdir ama ideolojik lâik şahsiyetlere dua edilmesi gayr-i tabiîdir.
Fitne ve fesat çıkartmak istemem ama bundan sonra böyle hutbeler okunduğunda camiyi terk etmeyi ciddî ciddî düşünmekteyim. Bunun vebali ve günahı da bana değil, Diyanet'e ve personeline râci olacaktır.
Mehmet Şevket Eygi-28 MART 2010