Gönderen Konu: Affet Allah'ım!  (Okunma sayısı 5070 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Affet Allah'ım!
« : 26 Ocak 2005, 06:16:27 »

Yakarisim Sanadir Ey Rabbim!

Gecelerden sabahalara, karanliklardan güneslere dogru açilan yüreklerimizin perde araliklarindan süzülen nur katreleriyle geldim kapina!
Biliyorum, güllerden gecer sana giden yollarI Yakarislarla, dualarla, tahiyyatlarla bezenir.
Ey rahmetiyle kalpleri evirip çeviren, Sana kalbimi getirdim.
Ey kalpleri nuruyla sarip oksayan! Onulmaz yaralarla kan-revan kalbim avuçlarimda, kapina geldim.
"Selam olsun ömür seccadesini gönül dergahina serenlere" diyebilmeyi ne çok isterdim, ama biliyorum ne yüzüm var nede hakkim.
Ögrendim ki dua, asigin masuguna bir haber salmasidir; gözyaslariyla yazilmis bir mektubu. Ve bir bekleyistir, istiyakla, korkuyla, ümitle bekleyis.
Iste, zaman her saniyesini balyozlamaktayken ömrün, verilmemis hesaplarin korkusuyla, titreyen yüreklerimizin bir lahsa umut adina geldik kapina Ah gelebildik mi, bir haber var mi affina dair?
Acziyeimi alarak koynuma, bir dervis hirkasiyla, sevgili Eyyüb'unün sabrini yüklenerek gelebilmek isterdim kapina!
Meryem örtülerimle örtünebileseydim Tur Dagindaki o ses bir yanki bulabilseydi ruhumda insanligim adina. Önünde bütün ruhumla secde edebilseydim.
Yeri gögü bagrina basan Ey Rabbim!
Ey gökyüzünü kudretiyle sürmeleyen!
Rahmetini serp taslasan gönüllere Ey Rabbim!
Sanadir münacatim, yalniz Sana olsun askim lutfeyle!
Bir avuç ates böcegi uçuver ne olur zifiri yüreklerimize. Kararan günlerimize, gecelerimize Ve ne olursan ol gel diyen asiklarin hürmetine, ne olur affeyle!
Seni aradim durdum gönüllerin yalnizliginda çöllerinin, menzilsiz yollarinda ve bir katre rahmetine muhtaç topraginda. Ah perde, ah sah damarim! Sefkatinin gölgesine siginiyorum Ya Rabbim!
Hiçligin zerresinden kavrulmaya can attigim demdir. Vedudsun Iltifatina muhtaciz Ya Rabbim! Tenezzül buyur kulununu münacatina.
Dua dua acilirmis Sana giden kapilar. Hüzünlü bir sonbahar günü kapinda yalvarmaya geldim. Senden korkum nar degil, kaybetme korkusudur. Dostu, en sevgiliyi, sila-i rahimi, canani, canda kaybetme korkusu! Umudumsa rizan: iIlahi ente maksudi..
Yüreklerimiz ezik Ya Rabbim! Yüzümüz yerde. Kaldirip basimizi sonsuzluga bakmaya yüzümüz yok! Layik olamadik. Pismanligin dehlizlerinde boguluyorken aglayamadik, derinden sessizce Zayif irademizle, alaca karanlik yüreklerimizle bir damla gözyasi getirebilseydik yürekten, ihlas adina. Biliyorum pismanliklara delil kabul ederdin
Yüregin zayif noktalarinda mahkum oldum nefsimize. Ya Rabbim! Çikar kelepçelerini o aleyhillanenin Çikar ne olur, dostlarinin hatirina.
Azad et Ya Rabbim! Süphlerin oyuncagi olmus aklin nezarethanesinden. Kutlu sevdanin gül kokusundan doya doya içir sinelerimize diri meyyitler gibi degil, sirat-i müstakim üzerinde günahlardan nurunla yikanmis olarak yürümeyi nasib eyle.
Sehirler, evler mezar oldu Ya Rabbim! Her evden ceset kokulari yükseliyor semaya. Bedenler degil ruhlar ölü. Bizi nurunla dirilmeyi nasib eyle.
Biz sanemler insa ettik yüreklerimizde göktelenler boyu. Biz yeryüzü tanrilarinin etegini öptük. Diz boyu battik çirkefine alemin. Sahte dostlari, riyakar asklari çarparak yüzüne insanligin, Sana kosmayi nasib eyle.
Tevbe kapilarinin ardina degin açildigi ve meleklerin kanatlariyla yeryüzüne kapandigi günlerin rahmetinde yüzmekteyken edeb askini gönüllerimize nakset.
Iste can pazarinda canimizi satmaktayiz, bir iltifatin ugruna.
Gülistaninda renksiz, kokusuz bir yaprak olmayi çok görme.
Yüce kapinda kitmir olanlardan eyle.
Elimizden, yüreklerimizden katran rengi günahlar dökülüyor.
Dualari semadan çevrilmeyenler adina, geceleri nurlariyla sabahlara çevirenler adina, samimiyeti nakis nakis ömür gergefine isleyenler adina, tevbe ediyor, af diliyoruz dualarimizla
Ya Rabbim!.. Ben pismanim!.. Ben pismanim!..

A. Refik

Çevrimdışı sessiz_degisim

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 1
mükemmel bir iltica sağol
« Yanıtla #1 : 26 Ocak 2005, 20:08:14 »
yılmadan düştüm yollara dolaştım ilden illere ellerimi açtım sana affet Allahım :x
ua müminin silahıdır.h.s

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
GÖZYASI VE TEVBE
« Yanıtla #2 : 18 Mart 2005, 02:24:58 »
Gözyasi ve tevbe

...Ey iman edenler! Her hangi bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çokça zikredin ki başarıya erişesiniz. Allah ve Resulü'ne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin. Sonra korkuya kapılırsınız da gücünüz gider. Bir de sabredin; çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.
Enfâl Sûresi /45-46. Ayet
¥
Gözyaşı, Rabbe karşı bir şükran, ilâhî muhabbet bağına girenler için tövbe pınarıdır. Bâzen bir günah, affı için bin gözyaşı ister; bâzen de bir damla yaş bin günâhı yıkar temizler.
Gözyaşı, yaratıcının ümit dergâhıdır. O'nun için gizlice riya karışmadan akıtılan gözyaşı karşılıksız kalmaz. Bütün ümitlerin kesildiği bir anda bu dergâhın eşiğinde ağlayabilenler ise gerçek bahtiyarlardır.
Gözyaşı, ruhun ifrazatlardan, kirlerden arınışıdır. Her ağlama adeta bir yeniden doğuştur. Gözyaşı, sabrın en mütevekkil, duygunun en müteyakkız halde olma durumudur.
Gözyaşı bazen Rab'be yöneliş... Bazen af dileme... Bazen acının inci inci dışa vurumu? Bazen sevincin gözlere yığılması, adeta acının yıkanması, toprağa karışıp yok olması... Yürekte sevinç fırtınaları koparken, gözlerin mahzunluğu?
Gözyaşı, bir sanattır, hem de üstün bir sanat. Bir sanat ki farkında değil icra edicisi. Bir sanat ki bilgi, birikim, deneyim gerektirmez, insan olmak yeter şarttır icrası için. Zaten insan olabilmek ve insan kalabilmek en zor sanat değil mi?
Gözyaşı ki duygusallığın değil, duygulu olmanın fıtri neticesidir. Ki duygulu olmak insan olmanın ayırıcı ve üstün vasfıdır.
Gözyaşı ki soyut sıkıntıların şekillenerek sıvı bir hale bürünüp bünyeyi terk etmesidir.
Gözyaşı ki kendimize sırdaş ediniriz, bizi yalnızlıktan kurtarır, bizimle sevinç ve kederlerimizi paylaşır. Doğru ve özden dökülen gözyaşı, canlara dokunur, feleği ve arşı bile ağlatır. Akıl ve gönüller, şüphe yok ki arşa mensuptur, hicap içinde olarak arş nurundan doğarlar.
Gözyaşı, bir gönül sızıntısı, ulvi bir titreşimdir? Gözyaşı kul olma idrakine varmak ve acziyeti itiraf etmektir? Gözyaşı ruhumuzun lisan-ı hal ile tövbesidir? Günahların affı için fiili bir dua ve bir ruh abesidir gözyaşı.
Hem zaten sevincin doruk noktası gözyaşı, hüznün şahikası soğuk bir tebessüm değil mi? Öyleyse gözyaşı dökmek, yani ağlamak gülmenin diğer yüzü belki de ikizidir. Yoksa ikisinin birbirine bu kadar yakın ve birbiriyle bu kadar içli dışlı olmasını nasıl izah edebilirdik.
Gözyaşı merhametin, merhamet ise insan olmanın belirtisidir. Gözyaşı dökmek gerilim hali değil inkişaf halidir. Yani ruhun soluklanışı, duyguların yenilenişi ve yeni bir çehreye bürünüşüdür.
Hazret-i Adem cennetten çıkarıldığında ağlıyordu. Hazret-i Yakup, Yusuf'u için gözyaşı döküyordu. Hazret-i Davud'un gür sedası yalçın kayalarda yankılanırken hıçkırıklara boğuluyordu, Hazret-i Muhammed, annesinin kabrini ziyaret ettiğinde yanaklarından yaşlar süzülmüştü. Ölen torunu için döktüğü gözyaşını Buhari'den okumak mümkün...
İlâhî maksat olan gözyaşı, hâlimizi dost-düşman karşısında aşağılatacak bir gözyaşı değil, göklere yükseltecek, gönle mîrâcı yaşatacak bir ağlayıştır. Nasıl ki engin deryâlar nice çer-çöpü üzerinde taşıyor ve onları diplere batmaktan koruyorsa, bizim gözyaşlarımız da bizleri batmaktan koruyup başında taşıyacak ve menzil-i maksûda erdirecek sular kabîlinden olmalıdır ki, bunlar gözden ziyade gönülden akan ve halka değil Hakk'a arz edilen damlalardan ibarettir.
Samîmî gözyaşları ile âlemi seyredenler için o yaş damlalarının her biri bağrında binbir okyanus sergileyen aynalar gibidir ki, her zerrede ilâhî esrar âşikâr ve ayândır. Nice okunamayan hikmet sayfaları onunla okunur. Zîrâ gözyaşı, kelimelerin taşıyamayacağı mânâları yüklenen ve ifade edebilen bir ilâhî lisandır ki, kul onunla, kendisinin bile hayâl edemeyeceği şeyleri Rabbinden istemiş olur... Onun için sevdâlar gözyaşı pınarının başında tesellî bulur. Garipler onun kıyısında dinlenir.
Gözyaşını hatırlamalıyız.
Bir damla su ile söndürülebilen sahte yangıncıkları söndürebilmek için, ağlamayan bulutları utandırmak için ağlamalıyız.
Gözyaşına sığınmalıyız. Çünkü Allah öyle buyurdu: "Allah'ın ayetleri okunduğunda ağlayarak secde ederler" (Meryem Sûresi / 5 Ağlayalım, zira Peygamber de ağladı.
Göğe kulak verelim. Çünkü gök sesleri hiçbir zaman yanılmadı. Ve her zaman onu dinleyen haklı çıktı.
Her ne kadar gözyaşı damarlarımız atıl durmaktan paslanmış, çürümüşse de. Her ne kadar göz pınarlarımız işlevsizlikten tıkanmışsa da. Kaskatı gönüllerimizden esen kuru ve merhametsiz rüzgârlar bir tayfun, bir kasırga gibi öz benliğimizi silip süpürmüşse de her ne kadar... Ne olursa olsun ve her şeye rağmen gözyaşı...
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik