Ahde Vefa
Muhterem Müslümanlar!
Bu haftaki hutbemizin mevzu-u Ahde Vefa hakkında olacaktır.
Yaz aylarının kavurucu sıcağıyla şerha şerha parçalanan, burcu burcu tutuşan bir toprağın ; inci inci, sağanak sağanak dökülecek yağmur damlalarını hasretle bekleyişi gibi; bundan bin dört yüz sene evvel hak, iman, irfan, ahlak ve ahde vefa diye ne varsa hepsini kaybeden insanlık da, doğacak ilahi bir güneşi böylece hasretle bekliyor. Çünkü; artık ne Tevrat-ı ilahi şeklini muhafaza etmekte ve nede İncil, Rahmanî mecrasında akmaktadır. Hepsi tahrif edilmiş, ilahi, vasfını kaybetmiş...
İşte böyle bir zaman da cihanı aydınlatan İslam, "Kalü bela" da Hz Allah’a söz veren, fakat dünya sahnesinde bu sözünden cayarak küfre dalan insanlığı tekrar hakka , tevhide, imana, ahlaka, ibadete ve ahde vefaya davet etti. Bu davete icabet ederek İslam sarayına giren her fert bu sarayda Müslüman’ca yaşamak zorundadır Çünkü: “Ben müslümanım” demek “Allah’ım, senin yasaklarına yaklaşmayacağım, Resulünün izinden Kur-anın yolundan ayrılmayacağım” diye söz vermektir. Her türlü İslam dışı hareketlerde bulunarak bu sözden caymak, Allah’a ve resulüne sırt çevirmek en hafif tabirle sahtekarlık değil midir?
Halbuki, gerçek bir Müslüman sahtekar durumuna düşemez. Müslüman, sözünde özünde sağlam olandır. Müslüman, verdiği söze, yaptığı anlaşmaya riayet edendir.
Allahü Azimüşşan , Kur’an-ı Keriminde; “Ey iman edenler (gerek cenabı-ı hakk gerekse insanlarla) bağlandığınız ahitleri yerine getirin.” buyurur.
Bir başka ayeti kerimede ise “ahde vefa edin (verilen sözü tutun.) çünkü ahit (den cayanlar) sorumludur.” Buyurmaktadır.
Yine diğer bir ayeti kerimede : “karşılıklı muahede yaptığınız vakit,Allahın ahdini yerine getirin. Sapasağlam yeminleri bozmayın. (nasıl olur)Allahı üzerinize kefil yapmıştınız şüphesiz Allah ne yaptığını hakkıyla bilir.” Buyururlar.
Peygamberimiz(s.a.v.) ise hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır “emanete riayeti olmayan kimsenin imanı kamil değildir ahde vefa etmeyen kimsede, din terbiyesinden mahrumdur.”
“Şüphe yok ki ahdin güzelliği, verilen söze, yapılan mukaveleye güzelce riayet edilmesi, imandandır.”
Muhterem Müslümanlar!
Görülüyor ki İslam, ahde vefa üzerinde ehemmiyetle durmakta ve bunu Müslümanlara şiddetle emir etmektedir. Resulü Ekrem(s.a.v.) ve onun ashabının hayatı, cihan tarihinde eşine rastlanmayacak vefa örnekleriyle doludur.
İşte size müşriklerle Müslümanlar arasında yapılan Hüdeybiye anlaşması sırasında geçen bir hadise.
Amr oğlu Süheyl başkanlığında ki müşrik heyeti ile yapılan bir antlaşmada şöyle bir madde ye yer verilir:
“Müslüman olup da velisinin izni olmadan kureyşden Müslümanlar tarafına geçen bir kimse geriye iade edilecek fakat Müslümanlardan Kureyşe geçenler iade edilmeyecek.”
Henüz müzakere bitmiş fakat anlaşma yazılmamış, yürürlüğe girmemişti. Tam bu sırada, Kureyş heyetinin başkanı Süheyl’in oğlu Ebu Cendel, zincirlerini sürüyerek ve “beni kurtarın ya resülAllah” nidalarıyla Müslümanlara iltica eder. Süheyl oğlunu görünce yakasından yapışır ve “yaa Muhammed (s.a.v.) bu sana gelmeden önce anlaşmayı yaptık teslim etmemem gerekir hazreti resülüllah (s.a.v.) (Ebu Cendel’in “ey Müslümanlar , dinimi yok etmek isteyen müşrikleremi teslim olunuyorum” sesleri arasında) Süheyl’e : “doğru söylüyorsun anlaşma tamam” cevabını verir ve ağlayan dostunu düşmanlarına iade eder.” İşte islamdaki ahde vefa anlayışı budur. Şimdi “kim isterse bana, cihan tarihinde, yazılmadan, yürürlüğe girmeden verdiği söze riayet hususunda buna benzer bir örnek getirsin” getiremez. Çünkü, bu ulvi ruh islama Müslümanlara mahsustur asrımızın buhranlar içinde kıvrana insanı islamın bu vefa anlayışını tatmadıkça, anlaşmalara, sözleşmelere islamın emir eddiği şekilde riayet etmedikçe bir birini yemek için diş bilemekten vaz geçemiyecektir. Böyle bir dünyanında huzur ve sükuna kavuşması imkan dahilinde değildir.
Muhterem Müslümanlar!
Resülüllah (s.a.v ) ın iman bayrağı altında toplananlar verdikleri sözü yerine getirirler kur’anın rahmet gölgesi altında yaşayanlar, namustan ibaret olan sözlerini çiğneyerek iki yüzlü olmazlar. Kalbinde kevseri hakkın lezzetini duyanlar, islamın ahlak saflarını bozamazlar. Sizler de bu üstün şuura erin. Bilin ki Allah; hakk sözde duranlarla beraberdir.