Dünyanın ve İnsanlığın Altüst Olacağı Günler Yaklaşıyor
1938'de ikinci dünya savaşının patlayacağına, insanlığın altı yıl boyunca kan ve ateş içinde kalacağına, ülkelerin ve şehirlerin yerle bir olacağına, elli milyondan fazla insanın öleceğine inanılmıyordu. O yılda Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya Münih'te barışı korumak anlaşması yapmıştı. Artık savaş olmaz, dünya uzun bir barış devresi yaşar sanılıyordu.
Yazık ki, aradan çok az zaman geçtikten sonra savaş başladı, yayıldıkça yayıldı, dünya altüst oldu, seller gibi kan aktı, yeryüzünün büyük kısmı cehenneme döndü, taş üstünde taş, gövde üstünde baş kalmadı.
Sultan Abdülhamid devrildikten sonra Osmanlı devletinin hürriyet, adalet, eşitlik, kardeşlik devrine girdiği, medeniyet yollarında hızla ilerleyeceği sanılıyordu. 1911 Trablusgarp savaşı, 1912-13 Balkan savaşı, 1914-18 birinci dünya savaşı derken koskoca devlet kısa zamanda dağıldı, battı.
Günümüzde dünya hızla yeni ve korkunç bir savaşa sürüklenmektedir.
Savaş olmazsa ABD belini doğrultamaz.
Ortadoğuda iki büyük Müslüman ülke savaştırılmazsa İsrail varlığını koruyamaz.
Dünyayı pençesine almış bulunan global derin güçler yeni büyük bir savaş istiyor.
Bu savaş Kapitalistlere, Liberallere, Globallere trilyonlarca dolar kazanç temin edecektir.
Üçüncü dünya savaşı patlayınca ABD'nin, AB'nin, İsrail'in, Siyonizmin, Şeytanîlerin, Deccaliyun'un, Global derin güçlerin dediği mi olacaktır? Hayır, Allah'ın dediği olacaktır. İman eden bir kimse için bunda hiç şüphe yoktur.
Tarihlerini bilmiyorum ama Müslümanlar Roma'yı bile feth edeceklerdir.
ABD'nin çökmesi, birbirinden kopuk birkaç bağımsız ülke ve devlet haline gelmesi mümkün ve muhtemeldir.
Bu fırtınalar içinde ülkemizin durumu ne olacaktır? Bunu ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Bugünkü statüko berhava olacak, yepyeni bir Türkiye kurulacaktır.
Bazı İslam ülkeleri birleşerek bir İslam Federasyonu kuracaklardır.
Bendeniz bu federasyona "Dârülislam" adının verilmesini şimdiden teklif ediyorum, "İslamistan" da olabilir.
Kanlı büyük savaşlar olacaktır.
Nükleer silahlar, bombalar, füzeler kullanılacaktır.
Hemen ölmeyenler korkunç ve feci hastalıklara yakalanacaktır.
Kimyasal ve biyolojik silahlar kullanılacaktır.
Yüz bin kişilik bir ordudan geriye on bir kişi kalacaktır.
Mehdi zuhur etmeden işler düzelmez.
Büyük miktarda insan kıyımı olacaktır.
İhlaslı ve samimi mü'minler cennetlik; münafıklar, kafirler, mürtedler, zalimler Cehennemlik olacaktır.
Allah'ı unutan, azan sapıtan, namazı terk edip şehvetlerine uyan, en büyük ve çirkin günahları açıkça, küstahça işleyen, yeryüzünü fesada veren münafık, fasık, facir, merdut, zalim toplumların üzerine azap inecektir.
Ahir zamanda büyük, korkunç, dehşetli hadiseler, savaşlar, kıyımlar, tahribat olacağı hadîslerde bildiriliyor.
Bazı reformcu, yenilikçi, değişimci, Fazlurrahmancı, Kemalist ilahiyatçılar ve dinciler "Hayır, Mehdi çıkmayacak..." diyorlar. Mehdinin zuhuru, İsa aleyhisselamın nüzulü yüzlerce hadisle bildirilmiştir. Bu konuda mânevî tevâtür bulunmaktadır. Bu konuda reformcu, dall ve mudil ilahiyatçıların ve dincilerin dediklerine değil, icazetli ulemanın, fukahanın, müfessir ve muhaddislerin, allamelerin, kamil mürşidlerin dediklerine bakılır.
İnsanlığın ve dünyanın büyük bir felakete doğru gittiğini bilmek ve anlamak için bugünkü manzaraya bakmak yeterlidir.
Peki biz Müslümanlar ne yapmalıyız?
İtikadımızı tashih etmek, imanımızı pekiştirmek.
Beş vakit namazı dosdoğru eda etmek.
Zekatı Kur'ana, Sünnete, Şeriata uygun olarak vermek ve sarf etmek.
Büyük ve küçük cihad yapmak.
Mâruf ile emr ve münkerden nehy etmek.
Ümmet şuuruna sahip olmak.
Başımıza bir İmam-ı Kebir tâyin edip ona biat ve itaat etmek.
Haram yememek.
Ribaya/faize bulaşmamak.
Kur'an'ın ve Peygamberin (Salat ve selam olsun ona) ahlakıyla ahlaklanmak.
Çocuklarımızı İslam'a, Kur'ana, Sünnete, şeriata uygun bir şekilde okutup yetiştirmek.
Hüsn-i hatimeyle ölmek için ne gibi sebeplere ve vesilelere yapışmak gerekiyorsa onlara tevessül etmek.
Ezelde Allah ile yapmış olduğumuz ahd ü misaka sadık kalmak ve onu bir an bile hatırımızdan çıkartmamak.
Resulullah efendimize olan biatımıza sadık kalmak, ona itaat etmek.
Şeytanın ve Tağut'un bizi aldatmak ve mahv etmek için kurduğu lüks, israf, sefahat, tefrika, fırka ve hizipçilik, cemaat taassubu, haram servet hırsı gibi öldürücü tuzaklara düşmemek.
Dünyevî vazifelerimizi yapmak ve dünyayı İslamî ölçülere göre imar etmekle birlikte âhirete yönelik olmak.
Kurtuluş yolu Kur'an'da, Sünnette, fıkıhta, Şeriatta, İslam ahlakında açık ve seçik olarak gösterilmiştir.
Bize tercih hürriyeti verilmiştir.
İsteyen azgınlığı ve sapkınlığı seçer.
İsteyen hidayeti, kurtuluşu, ebedî saadeti.
Mehmet Şevket EYGİ - 14 Eylül 2011 Çarşamba