Gönderen Konu: 'Ailede Sevgi Sohbetleri'  (Okunma sayısı 5145 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
'Ailede Sevgi Sohbetleri'
« : 18 Şubat 2010, 19:33:49 »

Bu hafta Eğitimci-Yazar Vehbi Vakasoğlu'nun “Ailede Sevgi Sohbetleri” isimli eseri hakkında birkaç kelam edeceğim.
 

Aile toplumun maddi olarak en küçük fakat manevi olarak da en önemli birimidir. Toplumu meydana getiren, yoğuran, oluşturan temel yapı ailedir. Aile hayatımız sevgi dolmalı ki, topluma mutluluk olarak dönsün!

Aile sevgi ocağıdır. Sevgiden öte şefkatlerin yaşandığı öğrenildiği ve benimsendiği ilk mekteptir. Sevgi mektebinin ilk öğretmenleri, anne ile babadır. İdeal bir ailenin temelinde sevgi, inanç, güven yatar.

Şefkat kahramanı olan anne, sevgi mektebinin baş öğretmenidir.

Baba da annenin yardımcısı ve destekçisi…

Bu yüzden, aile, babasız eksiktir ama, annesiz hiç mümkün değildir.

Abla, anne yarısıdır. Ağabey de, baba temsilcisi…

Kardeşler ise, sevgi yuvasının neşesi aile mektebinin de gül bahçesi!

Büyükanne ve büyük babalar, evin bereket ve feyiz kaynağı…

 Sevgiyi yaşamak ve sevgi dünyası Cennet'i kazanıp, ebedi mutluluğa ermek üzere hazırlandı. Bu yüzden onu bulan mutluluğu buluyor. Bunun içindir ki Allah'tan uzaklaşmak mutluluktan, sevgiden, huzurdan uzaklaşmak demektir.



Sevgi ve dua ile..

ZİYA GÜNDÜZ
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı tercüman

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 489
Ynt: 'Ailede Sevgi Sohbetleri'
« Yanıtla #1 : 19 Şubat 2010, 02:17:12 »
Çok teşekkür ederim/z.
Çok faideli bir yazı...

Ayrıca türk kültürümüzde "sus" kelimesi çocuklarımıza kullanmamayı başarabilirsek, gelecek nesil için iyi bir adım atmış oluruz...Şehirleşmiş yerlerde bu ifade yok ama kırsal kesimlerimizde hala var. Aile içinde söz hakkı bulamayan biri, dışarıda pasif duruma geliyor ve bu durumun sonuçları hiç iyi olmuyor........
All I know is that I know nothing.
Tüm bildiğim hiçbir şey bilmediğim.
-Sokrates-

mazhar

  • Ziyaretçi
Sevgi ve çirkinlik bir arada olamaz
« Yanıtla #2 : 03 Mart 2013, 09:40:49 »

Sevgi ve çirkinlik bir arada olamaz

      Sevgiye o kadar küçük bir pencereden bakıyoruz ki, sevgiyi sadece beşerî aşkla sınırlandırıyoruz. Oysa küçücük kalbimizde o kadar büyük sevgilere yer var ki, birçok sebeple gözümüze perdeler indirmişiz ve hakikati göremiyoruz. Kalbimiz yaratılan her şeyi ve bu vesile ile Yüce Yaratıcıyı sevmeye müsait bir potansiyeldedir. İnsan dışındaki yaratılmışları sevmek bizim için sevgi sözcüğünün manasının dışında kalıyor belki de. Hâlbuki Yunus Emre’nin “Yaratılanı severim Yaradan’dan ötürü” sözünü kendimize rehber edinirsek, sanırım sevgiye daha büyük pencerelerden bakacağız ve bunun neticesinde Allah sevgisine giden yolda, gözümüzün önüne kalın siyah perdeler indirmeyeceğiz. Zaten yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevmek, Muhabbetullah yolunda emin adımlarla ilerlemek demektir.

Bu vesileyle cennette sevdiklerimizle güzel bir hayat yaşarız inşAllah. Unutulmamalıdır ki, Sevgililer Sevgilisi Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz buyuruyor ki “Kişi sevdiğiyle beraberdir.”
  Haramlarda, yasaklarda, Allah rızasına aykırı olan davranışlarda kemal ve cemal (güzellik) yoktur; bu sebeple fıtratı bozulmamış olanlar onlara sevgi duymazlar, aksine nefret duyarlar. Bir erkekle bir kadının beraberlikleri nikâh bağı ile olursa burada güzellik ve kemal vardır, nikâhsız (zina) olursa burada eksiklik ve çirkinlik vardır; çirkin ve eksik olanla sevgiyi bir araya getirmek çelişkidir, fıtrat kaymasının alametidir.
Gönül ferman dinlemez, insan karşı cinsten birine âşık olabilir, ona karşı sevgi duyabilir, ama bizim kültür ve medeniyetimizde bu bazen yalnızca aşığın kalbinde ve üstü kapalı ifadelerinde (mesela şiirlerinde) kalır, bazen da karşı tarafla ve bazı sırdaşlarla paylaşılır ama ilişkiler ilâhî rıza sınırını aşmaz, cemiyete taşmaz, çirkinliklerin alenileşmesine, bir çeşit meşruluk kazanmasına asla meydan verilmez.
Başka kültürlerin bir kısmında -daha çok da günümüzde- bazen cins farkı bile gözetilmeden insanların birbirine âşık olmaları, bu aşkı açıklamaları ve toplum önünde yaşamaları (çeşitli davranışlarla açığa vurmaları) meşru sayılmakta, âdet haline gelmiş bulunmaktadır.
Bizim kültürümüze aykırı olan bu davranış bu noktada da kalmamış, aşk ve sevgi adına çirkinlikleri meşrulaştıranlar bunu, aynı zamanda güzelin ve güzel olduğu için sevgiyi de ihtiva edenin yerine koymaya, evlilik ve aile yerine birbirini sevdiklerini söyleyenlerin beraberliklerini ikame etmeye yönelmişlerdir.
Bu çirkin ve yıkıcı yönelişe prim vermemek gerekir.
Evet, insanların içine bu sevgiyi koyan Allah’tır. Ancak her duygunun nerede ve nasıl kullanılacağını da bize bildirmiştir.
Sevgi, Zararlı Olabilir mi?
İnsan fıtratına katılmış tüm duygular gibi sevginin de doğru kullanılması gerekmektedir. Sevginin kime, neye, ne zaman ve nasıl yöneleceği ve bunun sınırının ne olacağı gibi bir takım ölçülerin olması gerekir. Nasıl ki, öfke duygusunun yersiz ve zamansız kullanılması insana zarar verirse sevginin de zarar verebileceği bazı noktalar vardır. Örneğin gayrı meşru bir netice verecek sevgi bizi günaha, manevî açıdan sorumlu olabileceğimiz bir suçun içine atabilir. Kısacası Allah rızasının dışında bir sevgi taşımamız ahiretimizi etkileyecek ölçüde zararlı olabilir.Mehmet Talu.Milli Gazete.Haber vaktim.com