Gönderen Konu: Aileler Çocuklarının Navigasyonudur  (Okunma sayısı 2226 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Aileler Çocuklarının Navigasyonudur
« : 02 Eylül 2012, 06:28:56 »

Çocuğun büyüyünce ne olacağını belirleyen ailedir. Onlardan büyük adam olmasını bekleyen aileler, onlara ne derece büyük yatırımlar yaptılar acaba?

Çocuk eğitimi aile kurumunda başlar. Herşey orada ekilir. Çocuk güveni, saygıyı, adaleti, sevgiyi, paylaşma duygusunu vs. kendi yuvasında öğrenir.   
 
Navigasyon,hemen herkesin arabasının, olmazsa olmaz bir parçasıdır.

Kabaca tanımlarsak navigasyonu:  Bir noktadan başka bir noktaya gitmek için en elverişli yolu tayin eden ve sizi o yola yönlendiren alettir. Adresi vermeniz yeterli, sizi gideceğiniz yere kadar götürür. İşte navigasyonun görevi budur. 

Ben aileleri de navigasyona benzetirim çoğu zaman. Çocuklarının yol göstericisi olurlar, olmalılar da aslında. Ama devamlı kendilerini güncelleyerek, daima en elverişli yolu tayinde  öncü olarak çaba gösterdikleri sürece .
 
Çocuğun büyüyünce ne olacağını belirleyen ailedir. Onlardan büyük adam olmasını bekleyen aileler, onlara ne derece büyük yatırımlar yaptılar acaba? Çocuk eğitimi aile kurumunda başlar. Herşey orada ekilir. Çocuk güveni, saygıyı, adaleti, sevgiyi, paylaşma duygusunu vs. kendi yuvasında öğrenir.
 
Bazen aileyi arabanın ön tekerleklerine benzetirim. Ön tekerlek nereye giderse arka tekerlekler de oraya gider.  Çocuğun hem fizyolojik gelişiminde hem de ruhsal gelişiminde ailenin etkisi çok etkilidir.  Aile içi huzursuzluklar çocuğun iç dünyasında olumsuzluklara yol acabilir.  Maalesef aile bireyleri bu konuda çok duyarsızlar. Babası tarafından tartaklanan annesini gören çocukların iç dünyasını düşünebiliyor munuz?
 
Babalar çocuğunuzun size ihtiyacı sandığınızdan çok fazla
 
Çocuk  güveni hangi ortamlarda ve kimlerden öğrenecek? Peki, ya duygusal gelişimden yoksun büyüyen çocuklara ne demeli? Bir babaya  “Çocuğunuzu seviyor musunuz?“ diye sorsak, vereceği cevap kesinlikle “Evet” olacaktır. 

Ardından şöyle bir soru daha sorsak ve desek ki, “ Çocuğunuza bunu nasıl gösteriyorsunuz?”
“….”
 
Evet çoğu kişi bu soruya cevap bile veremeyecektir. Çünkü sevgi bazılarının sadece kendi içinde hapis tuttukları şeydir. Neden mi? Ya çocuk şımarırsa?
 
Çocuklara sevgi göstermeyeceksin, sevgini kendi içinde kendin yaşıyacaksın.  Merak ediyorum kaç çocuk sırf sevildiğini gördüğü ve hissetiği için şımarmış? Çocuğa sevgi göstermenin ne demek olduğunu veya sevgiden ve ilgilen yoksun büyüyen çocukların neler kaybettiğini kaç anne-baba düşünmüş ki?
 
Hemen şimdi söyleyin...

Şimdi herkes bir muhakeme yapsın.  En son çocuğunuza onu sevdiğinizi ne zaman söylediniz? Bir kahvaltı masasına en son nezaman onun çok sevdiği birşeyi hazırlayıp, sırf senin için hazırladım dediniz? En son ne zaman kucağınıza alıp saçını okşadınız, yanağına bir öpücük kondurdunuz?
 
Size bir şeyler anlatma gayreti sarf ederken, onu kaç defa can kulağıyla dinlediniz? Aile çocukların navigasyonudur dedik. Çocuk ailede sevilecek, sevilecek ki sevmemin ne demek olduğunu öğrensin.
 
Sevgi kadar o sevgiyi göstermek de önemli
 
Sevgiden yoksun büyüyen çocukların sonuçta anti sosyalliğinden yakınan nice aileler var.  Bir de üstüne üstlük çocuk depresyona girdiğinde, “çocuk ne anlar depresyondan” demeleri beni çileden çıkartıyor. Kan beynime sıçrıyor adeta.
 
Sevgisiz bir ortamda büyüyen çocuktan başka ne beklenebilir ki? Özelikle babası tarafından başı hiç okşanmamış çocuk kendini nasıl iyi hissedebilir ki?
 
Başını yastığına koyduğunda, “acaba babam beni seviyor mu” sorusu ile başbaşa kalan kaç çocuk var sizce?
 
Navigasyon işlevini gören ailelere acizane şunları tavsiye edelim, ve yazımızı noktalayalım: Alın çocuğunuzu kucağınıza ve başını okşayın. Sarılın ve öpün. Sarıldığınızda sizin sıcaklığınızı hissedebilsin, o denli sarılın. Gözlerinin ta derinliklerine bakın ve dünyanın en güzel sözcüklerini söyleyin ona. Kalbine dokunsun söylediğiniz sözler. Hiç unutmasın. Büyüdüğünde oda küçüklerine söylesin o sözleri.
 
Unutmayalım sevgili ebevynler,“Bir kimseyi severseniz kendisine sevdiğinizi söyleyin.” buyurmuş sevgi timsali Hz. Peygamber (sav).
 
O halde daha neden duruyoruz…!
 
Pınar Kibar