Gönderen Konu: A.Kadir Öksüz'den şiirler  (Okunma sayısı 24355 defa)

0 Üye ve 4 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı MAVERA02

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 128
Ynt: A.Kadir Öksüz'den şiirler (Yorumlarınızı bekliyorum)
« Yanıtla #30 : 15 Ocak 2011, 01:01:55 »

NELER GÖRDÜM ŞU HAYATTA

Neler gördüm hayatta, kimse tahmin etmiyor
Nasıl anlatsam bilmem, kelimeler yetmiyor
Öyle haller gördüm ki, hiç aklımdan gitmiyor
Menfaat için şerefini, satan adamlar gördüm.

Kimi ekmek parası, Selpak mendil satıyor
Kimi dilenci olmuş, yalandan el açıyor
Kimi çaldığı malı, tezgâh kurmuş satıyor
Şerefini yitirmiş, bedbaht insanlar gördüm

Dünya menfaati için, yanar döner oluyor
Yüzü kızarmaz adam, sanki haram soluyor
Tuzağa düşürmek için, inan fırsat kolluyor
İki yüzlü riyâkar, nice adamlar gördüm

Sözde adı Müslüman, amel yoktur nâfile
Hemen safa katılır, gider iken kâfile
Mangalda kül bırakmaz, konuşunca laf ile
Görünüşte Müslüman, ne münâfıklar gördüm

Nice insanlar vardır almış yaşın başını
Dünyalık menfaate hemen çatar kaşını
Allah için secdeye hiç eğmemiş başını
Kalbim temizdir diyen, nursuz insanlar gördüm

Hiç düşünmez kazanır, haram helal aramaz
Böyle nâmert insana iyilik hiç yaramaz
Dünya hırsı bürümüş, yerinde hiç duramaz
Elpençe dîvan duran, nice gâfiller gördüm

Fâiz, rüşvet, irtikap hepsi bir yüz karası
Görünüşe aldanma hiç, şeytanın maskarası
Cennet cehennem bilmez, yoktur böyle tasası
Âhireti inkar eden, nice münkirler gördüm.

Sözde derviş geçinir, okumaz hiç kitabı
Rabbin adıyla oku, Allah’ın ilk hitabı
Ameli yok bir tane, hak ediyor itâbı
Sözde sofi geçinen, câhil insanlar gördüm

Her şeyin sahtesi var, hormonsuz meyve yoktur
Müslüman mahallesinde salyangoz satan çoktur
Sahtekârlık yapanlar, her şeye müstahaktır
Reçeli bal diyerek, satan insanlar gördüm

01.01.2011
 
Abdülkadir Öksüz
 
 

Doğru olsam ok gibi, yabana atarlar beni
Eğri olsam yay gibi, elde tutarlar beni

Çevrimdışı MAVERA02

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 128
Ynt: A.Kadir Öksüz'den şiirler
« Yanıtla #31 : 28 Ocak 2011, 14:52:06 »
  N A S İ H A T

Eğer dalmazsan ummâna
Nasıl gidersin Rahmâna
Gel..! der Hz. Mevlâna
Vâsıta yoksa varamazsın

Günah kirlerinden arın
Belki kalkamazsın yarın
Sevap işle, budur kârın
Elin boş ta gidemezsin

Bir mürşid-i kâmile bağlan
Bil ki odur ipi sağlam
Nasip etsin kadir mevlâm
Yapışmadan gidemezsin

Ellerin boş yüzün kara
Düşürme kendini nâra
Yalvara gör hep yalvara
Duasız da edemezsin

İyilikten zarar gelmez
Toklar aç’ın hâlin bilmez
Duâsız hiç yüzün gülmez
Sermayesiz gidemezsin

Şu dünyada cefâ vardır
Az insanda vefâ vardır
Ahiret te safâ vardır
Kazanmadan yiyemezsin

25.01.2011
A.KADİR ÖKSÜZ
« Son Düzenleme: 28 Ocak 2011, 16:43:53 Gönderen: Tuğra »
Doğru olsam ok gibi, yabana atarlar beni
Eğri olsam yay gibi, elde tutarlar beni

Çevrimdışı adıgüzel

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 130
Ynt: A.Kadir Öksüz'den şiirler
« Yanıtla #32 : 28 Ocak 2011, 21:00:06 »
Yüreğinize sağlık...
Doğrunun doğruluğu bütün sülalesine akseder hepsini hayra götürür.

Çevrimdışı MAVERA02

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 128
Ynt: A.Kadir Öksüz'den şiirler
« Yanıtla #33 : 05 Şubat 2011, 00:06:26 »
t3))
NEREDE O ESKİ GÜNLER-2

Ben küçükken..!

Topaç çevrilir, misket oynanır, telden arabalar yapılır, renkli kablolarla özenle süslenirdi.

Akşamları ağaç direklerde yanan loş ışıklı sokak lambalarının altında güzel oyunlar oynar, bazen de çocukca hayaller kurar heyecanla anlatırdık birbirimize düşlerimizi...
Ramazan gecelerinde teravihten sonra elimizde tabaklarla güzel mâniler söyleyerek komşuları kapı kapı dolaşır, her evden çeşitli ikramlar alır sonra hep berber sevinç içinde oturur yerdik.
Elimize verilen 5 kuruş harçlıkla Fırından burcu burcu kokan yarım ekmek (pide) alır, içine 100 gram helva koyarak yaptığımız dürümün tadına doyum olmazdı..
Ev yapmak şimdiki kadar zor değildi.. Projesi mahallenin ileri gelen aklı erenlerine sorularak kireçle çizilir, dökülen toprak kerpiçlerle imece usulüyle
kısa zamanda yapılır giderdi.
Duvarlarına sıva sağlam olsun diye gazoz kapakları çakılırdı..
Üstü kavak ağaçlarıyla kapatılıp, üzerine saman ve toprak karışımı harçla döşenir, su geçirmesin diye silindir şeklindeki adına Loğ denen taşla iyice sıkıştırılırdı..
Bazı zengin evlerinde pompalanarak çalışan Gaz ocaklarında pişirilirdi çaylar..
Soğuk kış günlerinde ocağa atılan meşe kütükleri yakılır,
külüne patatesler gömülür, odayı aydınlatan ateşin ışıltısında güzel hikayeler anlatılır, el ayak oyunları oynanırdı..
Anneler çocuklara leğende banyo yaptırır, gözüne kaçan yeşil sabunun köpüğü acı acı yakardı gözünü..
Bir yakınımıza telefon etmek için manyetolu telefonla postahane aranır, acele olsun diye “yıldırım” telefon etmek istiyorum denir saatlerce gelecek telefon beklenirdi..
Telefon zili çaldığında konuşurken zaman zaman araya başka konuşmalar girer,
Postane görevlisinin “Maraş sen aradan çık” sesleri duyulurdu âhizeden..

Acıktığımızda  kümesten getirdiğimiz  taptaze yumurta hâlis tereyağı ile pişirilir, mis gibi kokan yufka ekmekle âfiyetle yenirdi.
Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı. Öyle güzel cahildik ki, şimdiki gibi kaza haberleri, ölüm haberleri duymaz keyfimiz bozulmazdı hiç!
Portakal Mandalin kabuklarını sobanın üzerine koyar, kokusu oda parfümü yerine geçerdi, ozon tabakası delinmezdi hiç..
Dağlardan şifa kaynağı Körmen, Kıvırcık, Göbelek, Dilicek, Yemlik, gibi çeşitli otlar toplanır bir güzel yemekler yapılırdı. Şeker nedir, Kolestrol nedir bilinmezdi..
Bahar aylarında dağlardan Çiğdem, Nergis toplanır, bazen yer, bazen belik gibi örer 3-5 kuruşa satardık
250-300 Garamlık çay paketlerinden demlenirdi çaylar, sularımızda klor yoktu, tulumbalardan doğal olarak çekilir buz gibi olurdu sular..
Sıcak Kış günlerinde bakır tencerede pişen mis gibi Tarhana çorbasının yanında yufka ekmek pekmeze batırılarak yenirdi.
Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret kalacağımız kimin aklına gelirdi? Ekmeklerimiz odun fırınlarında el değerek üretilirdi, sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı. Domates de biber de annelerimizin ektiği tohumlardan yeşeren fidanlardan dikilir, (hormon nedir bilinmez) lezzetine doyum olmazdı âdeta.
Dışarıda adam boyu kar... İçeride huzur... ne zam endişesi, ne doğal gazın kesilme korkusu, ne hava kirliliği ne Trafik çilesi vardı, yokluk olsa da huzur içinde yaşar giderdik.
Bir kez olsun kümesten yumurta almamış, bir kez olsun dalından meyve koparmamış, Tavuğun kuluçkaya yatırılıp civcivlerin yumurtadan çıkış zevkini tatmamış ve fakat alışveriş merkezlerinin cafelerinde, boğucu bir gürültü ve havasızlık içinde hamburger fas food keyfine mahkum olmuş çocuklar ve gençler için bu duygular ne kadar uzak.
Kışlarımız kış, yazlarımız tam yaz olurdu, Dört mevsim tam yaşanırdı o zamanlar. Yokluk olsa da şükür vardı, Kanaat vardı, Kadere rıza vardı. Herkes kendi dünyasını kurar, herkes kendi hayatını yaşardı.
Şimdi her şey var ama şükür yok, kanaat yok, saygı yok, sevgi yok, duygu yok. Her şey menfaate dayalı, kimse kimseyi umursamaz halde, büyük küçük tanınmaz olmuş, haya edep hak getire..
Bu kadar bozulan bir dünyada geçmiş geri mi gelse acaba demekte haklı değimliyiz siz söyleyin dostlar…

03.02.2011
A.KADİR ÖKSÜZ
« Son Düzenleme: 05 Şubat 2011, 00:23:59 Gönderen: Tuğra »
Doğru olsam ok gibi, yabana atarlar beni
Eğri olsam yay gibi, elde tutarlar beni

Çevrimdışı MAVERA02

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 128
Ynt: A.Kadir Öksüz'den şiirler
« Yanıtla #34 : 05 Eylül 2013, 21:48:00 »
Neye yarar


Divâna durup ta eğmezse başı
Secdeye varmayan baş neye yarar
Fakirle paylaşıp yemezse aşı
Zekât verilmeyen mal neye yarar

Dünya dolu malın olsa da senin
Şükrünü bilmeyen kul neye yarar
Toprak olur bir gün, çürür bedenin
İşe yaramayan pul neye yarar

Dünyaya gelişin ne için, düşün..!
Âbid değil isen, baş neye yarar
Hesaba çekilir, gidersin bir gün
Pişmanlık olmayan yaş neye yarar

Allah aşkı ile yanmazsa kalbin
Ateşle yaktığın köz neye yarar
Doğru söylemezse o senin dilin
Ağzından dökülen söz neye yarar

Kadir der ki unutmayın dostlarım
Vefası olmayan dost neye yarar
Her daim sizlerin hatırın sorarım
Kıymet bilinmeyen post neye yarar

15.10.2010   
 
Abdülkadir Öksüz
« Son Düzenleme: 05 Eylül 2013, 21:51:21 Gönderen: MAVERA02 »
Doğru olsam ok gibi, yabana atarlar beni
Eğri olsam yay gibi, elde tutarlar beni