Gönderen Konu: Akaid-i Nesefi  (Okunma sayısı 13826 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

zaman_1453

  • Ziyaretçi
Akaid-i Nesefi
« : 26 Nisan 2008, 08:38:35 »

AKAİD-İ NESEFİ
İslam'a göre eşyanın varlığı bir gerçektir. Ve ilim bu eşya gerçeğine nüfuz eder.

Alem bütün kısımlarıyla sonradan yaratılmıştır. Alem, yoktan var edilmiştir, ve zamanı gelince yok olacaktır. O halde Alem, ayan ve arazdır.

Ayan, zatıyla kaim olan şeydir. Ya mürekkeb olur ki cisimdir. Yahut cevher gibi gayrı mürekkeb olur ki bölünmez en küçük parçadır.

Araz, renkler (kımldama, durma,birleşme ve ayrılmadan ibaret olan) kevnler, tadlar, kokular gibi kendi zatıyla kaim olmayan cisim ve cevherlerde sonradan ortaya çıkan sıfatlardır.

Yaratılmışlar için ilim kaynakları üçtür:

1.   Selim hisler (Beş duyu): İşitmek, görmek, koklamak, dokunmak ve tatmaktır. Bu beş duyu fonksiyonlarının icab ettirdiği hissi duyarlar.
2.   Akıl: Akıl ile ilk bakışta hasıl olan bilgi zaruri bilgidir.
3.   Doğru haberdir bu da iki çeşittir;

a.   Mütevatir: Yalan üzerine ittifakları düşünülemeyen bir toplumun naklettiği haberdir. Bu haber çeşidi de zaruri olarak bilgiyi icabettirir.
b.   Mucize ile risaleti sabit olan rasulün haberi. Bu da istidlali ilmi meydana getirir. Rasulün haberi ile sabitolan bilgi katiyyet ve gerçeklik hususunda, tevatürle sabit olan bilgi gibidir.

İslama göre ilham; bir şeyin sıhhatini bilme sebeblerinden değildir.

İman; Allah indinden gelen şeyleri kalb ile tasdik ve dil ile ikrardır.

Ameller artar ama; inanılması gerekli şeyler bakımından iman artmaz ve eksilmez.

Dili ile ikrar ve kalbi ile tasdik eden kulun “Ben muhakkak mü’minim” demesi doğrudur. Onun “Ben inşAllah mü’minim” demesi doğru değildir.

İman ve islam birdir.

Bir kimse said iken şaki, şaki iken said olabilir. Bu, fertte saadet ve şekavet halinin değişmesidir. Bu ferdin saadet ve şekaveti yarattığı manasına gelmez. Çünkü bunların yaratılması Allanın sıfatlarındandır. Allah ve sıfatlarında değişiklik olamaz.

Alemi yoktan Yaratan Allahtır. O Allah ki öncesiz diri, kadir, alim, işiten, gören, dileyen, murad edendir. Allah araz değildir. Cisim değildir. Cevher değildir. Suret ve şekil değildir. Mahdut değildir. Bir şeyin cüzü ve parçası değildir. Birleşik veya sınırlı değildir. Cins ve keyfiyet ile vasıflanamaz. Mekandan münezzehtir, üzerinde zaman cereyan etmez. Ona hiç bir şey benzemez. İlminden kudretinden hiçbirşey hariç değildir.

Allanın ezeli ve zati zatıyla kaim sıfatları vardır. Bu sıfatlar zatının aynıda değildir, gayrı da değildir.

Allahın ezeli sıfatları ilim kudret, hayat, kuvvet, işitmek, görmek, irade, meşiyyet, fiil, halketmek, rızıklandırmak ve kelamdır.

Allah kelam sıfatıyla konuşur. Kelam harf ve sesler cinsinden olmayıp, Allah'ın ezeli bir sıfatıdır. Allah bu kelam sıfatıyla kelam edici, emredici, nehyedici ve haber vericidir.

Allah'ın kelamı olan Kuran mahluk değildir.

Allah’ın kelamı olan Kur'an mushaflarda yazılı ve kalblerimizde manalarıyla mahfuzdur. Dillerimizle okunur. Kulaklarımızla duyulur. Fakat bunlara hulûl etmez (girmez).

Tekvin, Allah'ın ezeli bir sıfatıdır. Tekvin; alemi ve onun parçalarından her birini tayin ettiği vakitte icad etmesidir.Tekvin sıfatı, bize göre yaratılan şeylerden ayrıdır.

İrade Allah-ü Teâlâ'nın ezeli bir sıfatıdır.

Allahı görmek aklen caiz, naklen vacibtir. Allah görülür. Fakat bu görme bir mekanda bir yönde bir ışık yardımı ile değildir. Görenle Allah arasında da bir mesafe bahis mevzu değildir.

Kullarının bu fiillerinin hepsi; Allah’ın iradesi, dilemesi, hükmü ve kazası iledir. Ancak kullar için ihtiyari fiiller vardır. Bu fiiller dolayısıyla sevap kazanır yada cezalandırılırlar.

Kulların yaptığı iyi ve güzel amellerde Allah’ın rırızası vardır. Fenâ fiillere ise Allahın rızası yoktur.

İstitaat (kulun gücü), ferdin fiili ile başlar ve fiilin bitmesi ile sona erer. Kula verilen bu güç fiili yapan kudretin ta kendisidir.

İstitaat sebeblerin, alet ve azaların salim olmasıyla mümkündür. Allah, kulun güç yetiremeyeceği şeyleri teklif etmez.

İnsanın darbelenmesinin hemen akabinde, dövülende meydana gelen elem ve acı, vuruş akabinde camın hemen kırılması ve buna benzer şeylerin hepsi Allah’ın yarattıklarıdır. Bu neticeleri meydana getirmekte kulun kudreti yoktur.

Allah, dilediği kimseyi sapıklıkta, dilediğini de hidayette kılar.

Allah-kulları için sadece hayırlı olanı yaratmalıydı denmez.

Allah kendisine şirk koşanı affetmez.

Şirkten gayrı dilediği kimsenin büyük ya da küçük günahlarını bağışlar.

Haram kılınmış şeyler de rızıktır.

Helal olsun haram olsun herkes kendi rızkını yer. Bir insanın kendi rızkını yememesi ya da bir başkasının, onun rızkını yemesi düşünülemez.

Melekler Allah'ın kullları olup O'nun emriyle hareket ederler. Erkeklik ya da dişilikleri yoktur.
Allah'ın peygamberlerine inzal etmiş olduğu kitapları vardır. Bu kitablarda emir, nehiy, mükafat ve azabını beyan etmiştir.

Rasullerin gönderilişinde hikmetler vardır.Allah,beşer içinden bazılarını, beşeriyyete müjdeleyici ve korkutucu rasuller olarak göndermiştir. Bu rasuller insanlara din ve dünya işlerinden muhtaç oldukları her şeyi açıklamışlardır. Allah Peygamberleri tabiat kanunlarını yırtan mucizelerle teyid etmiştir. Peygamberlerin ilki Hz. Adem ve sonuncusu Hz. Muhammeddir. Peygamberlerin sayılarının ne olduğu hususunda münakaşa etmemelidir zira Allah buyurmuştur ki: "Andolsun ki senden evvel de peygamber gönderdik. Onlar içinde sana kıssalarını bildirdiklerimiz de var." Eğer adet zikredilirse zikredilen adetten fazla peygamber gelmişse onlar inkar edilmiş, zikredilen adetten az peygamber gelmişse peygamber olmayanlara peygamberlik izafe edilmiş olur.

Peygamberlerin hepsi Allah'tan aldıklarını tebliğ etmişler ve haber vermişlerdir. Peygamberler sadıktırlar ve nasihat edicidirler.
 
En efdali Hz.Muhammeddir.Peygamberlerin ve hayırlı kimselerin büyük günah işlemiş olanlara da şefaat edecekleri (Ayet ve hadislerle) sabittir.

Kul kendisinden emir ve yasakların kalkacağı bir duruma ulaşamaz.

Beşerin rasulleri meleklerin rasullerinden daha efdaldir. Meleklerin rasulleri de peygamberler hariç tüm beşeriyetten daha efdaldir. Müminlerin umumu ise Meleklerin umumundan efdaldir.

İnsanların en efdali, Peygamberimizden sonra, Hulefa-i Raşidîn’dir.

Sahabeler ancak hayırla yad edilir.

Peygamberin cennetle müjdelediği aşere-i mübeşşerenin cennete gideceklerine şahadet edilir.

Hz. Muhammed’in kıyamet alametlerinden olarak; Deccal’in, Dâbbet'ül Arz’ın,Ye’cüc ve Me’cüc’ün çıkması, Hz. Îsâ’nın gökten inmesi ve güneşin batıdan doğması hakkında verdiği haberler haktır.

Öldürülen de eceliyle ölmüştür. Ölüm de hayat gibi bir varlıktır.

Kafirlere ve müminlerden bazı günahkarlara kabir azabı, itaatkarları kabirde nimetlendirmek, Münker ve Nekir’in suali, kitab ve sünnetle sabittir.

Öldükten sonra dirilmek haktır.

Amellerin ölçülmesi haktır.

Ahirette kula verilecek olan kitab haktır.

Ahirette Allah'ın kuluna sual sorması haktır.

Kevser havuzu haktır.

Sırat köprüsü haktır.

Cennet ve cehennem haktır.Yaratılmışlardır el an mevcutturlar.

Cennet ve cehennem sonsuzdur.Yok olmazlar ve içindekiler de yok olmayacaktır.

Dirilerin ölüler için dua etmelerinde ve onlar için sadaka vermelerinde ölüler fayda vardır. Allah dualara icab eder ve hacetleri bitirir.

Ümmetinden biri için zahir olan keramet Rasüller için mucizedir. Bu kerametle bu müminin veli olduğu anlaşılır.

Veli, ancak rasulün risaletini tasdik eden, tam inanan ve dinin emirlerini harfiyyen tatbik eden kimselerdir. Veliler nebiler mertebesine ulaşamazlar.

Müslümanların imam seçmeleri şarttır.

İmametin şartları şunlardır.

•   İmamın zahir olması gerekir.
•   Muntazar yani gelmesi beklenen bir imam kabul edilemez.
•   İmam, Kureyş’ten olmalıdır. Ancak Haşim ve Ali oğullarına has değildir.
•   İmamın zamanın en faziletlisi olması gerekli değildir.
•   İmam, tam ve kamil bir idareci olmalıdır.
•   İmam siyaseti bilmelidir.
•   Ahkamı tenfize, hudutları muhafazaya ve mazlumun hakkını müdafaaya kadir olmalıdır.

İmamın vazifeleri şunlardır:

•   Ahkamı tenfiz.
•   Haddleri ikame
•   Askeri teçhiz.
•   Sadakaları toplamak.
•   Hırsız ve yol kesenleri kahretmek.
•   Cuma ve Bayram namazlarını kıldırmak.
•   lnsanlar arasında vuku bulan ihtilafları halletmek.
•   Hakların isbatına vesile olan şahadetleri kabul etmek.
•   Velisi olmayan küçükleri evlendirmek.
•   Ganimetleri taksim etmek.
•   Ve bunlara benzer diğer vazifeler

İmam günahkar oluşu ve zulmü sebebiyle azledilemez.






İnsanı küfre götüren haller şunlardır:

•   Naslar zahirleri üzere hamlolunurlar. Bunlarm zahirlerinden vaz geçip batın ehlinin iddia ettiği gibi manalara sapmak
•   Nassları reddetmek.
•   İster büyük olsun ister küçük olsun günahı helal saymak.
•   Şeriat ile alay etmek.
•   Allah’ın rahmetinden ümit kesmek.
•   Allah’ın gazabından emin olmak.
•   Gaybtan haber verdiği haberi ile o kahini tasdik etmek.

Allahın elçisi Hz.Muhammedin uyanıkken şahsı ile semaya ve sonra yüce makamlardan Allahın dilediği yere miracı haktır.

Müctehid bazan hata bazan isabet eder.

« Son Düzenleme: 26 Nisan 2008, 12:40:15 Gönderen: mystic »

Mahi

  • Ziyaretçi
Ynt: Akaid-i Nesefi
« Yanıtla #1 : 27 Nisan 2008, 19:02:31 »
Teşekkür ederiz zaman_1453...

Çevrimdışı ruy-ı zemin

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1109
  • Seher vakti bereket vakti...
Ynt: Akaid-i Nesefi
« Yanıtla #2 : 23 Temmuz 2008, 11:45:32 »
Teşekkür ederiz zaman_1453...
پاى مار      چشم مور      نان منلا      كس نديد

Çevrimdışı karamani

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 2
Ynt: Akaid-i Nesefi
« Yanıtla #3 : 14 Nisan 2009, 21:35:50 »
Allah RAZI OLSUN.. ÇOK İSTİFADE EDİYORUZ..

Çevrimdışı lütuf

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 24
Ynt: Akaid-i Nesefi
« Yanıtla #4 : 31 Ekim 2009, 19:06:21 »
Allah emeği geçenlerden razı olsun.çok faideli oluyor.kendimizi tazeliyoruz.en son 15 sene önce okuduğum dersler bunlar.

gökdelen

  • Ziyaretçi
Ynt: Akaid-i Nesefi
« Yanıtla #5 : 11 Şubat 2010, 17:30:29 »
gayretiniz ve de paylaşımınız sebebi ile  teşekkürlerimi arz edrim.

Çevrimdışı ilqar

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 2
Ynt: Akaid-i Nesefi
« Yanıtla #6 : 02 Aralık 2010, 21:19:58 »
Allah razı olsun buda ıslama bı hızmettırçben aerıyım azerbaycandan yazıyom asgerden once okudum bu kıtapları

Çevrimdışı thenaksi

  • okur
  • *
  • İleti: 96
Ynt: Akaid-i Nesefi
« Yanıtla #7 : 15 Aralık 2010, 17:50:47 »
Teşekkürler. güzel olmuş.
Gam değildir gide dünya kala din,
  Gam odur ki kala dünya gide din..!

Çevrimdışı kele

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 1
Ynt: Akaid-i Nesefi
« Yanıtla #8 : 03 Nisan 2011, 13:58:42 »
YAYI MAR, ÇEŞMİ MOR,,,, DİYE DEVAM EDEN KELİMELERİN TÜRKÇESİNİ YAZARMISINIZ?