Gönderen Konu: Ri­ya ve uc­ba sevk e­der...  (Okunma sayısı 2703 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ri­ya ve uc­ba sevk e­der...
« : 15 Kasım 2008, 03:52:46 »

İmam-ı Ga­za­li haz­ret­le­ri bu­yu­ru­yor ki: Şey­tan, iba­det et­me­ye ma­ni ola­maz­sa ri­yâ­ya yön­len­di­rir. Her­kes gör­sün de, be­ğen­sin, der. Bu­na ce­vap ola­rak, ken­di­ne fay­da ve za­rar ver­mek, kim­se­nin elin­de de­ğil­dir. Baş­ka­la­rı­na ise, hiç ve­re­mez­ler. Böy­le olan kim­se­ler­den bir şey bek­le­mek abes olur, bâ­tıl olur. Fay­da ve za­rar ve­ren an­cak Al­la­hü te­âlâ­dır. Yal­nız onun gör­me­si, ba­na ye­ti­şir, de­me­li­dir.

Şey­tan, ay­rı­ca in­sa­nı uc­ba, ya­nî ibâ­det­le­ri­ni be­ğen­me­ye sevk eder. Se­nin gi­bi akıl­lı, uya­nık kim­se var mı? Bu za­man­da, her­kes gaf­let uy­ku­sun­da iken, sen ibâ­det ya­pı­yor­sun, der. Bu­na kar­şı­lık, bu akıl ve ze­kâ ben­den de­ğil­dir. Rab­bi­min ih­sâ­nı­dır. Onun ih­sâ­nı ol­ma­sa, ibâ­det ya­pa­mam de­me­li­dir.

Şey­tan, ibâ­det­le­ri­ni giz­li yap. Al­la­hü teâ­lâ, se­nin sev­gi­ni ve şe­re­fi­ni in­san­la­rın kal­bi­ne yer­leş­ti­rir, di­ye­rek giz­li ri­yâ­ya dü­şür­mek is­ter. Bu­na kar­şı­lık, ben Al­la­hü te­âlâ­nın ku­lu­yum. O, be­nim sa­hi­bim­dir. İbâ­de­ti­mi is­ter­se be­ğe­nir, is­ter­se red­de­der. İn­san­la­ra bil­di­rip bil­dir­me­me­si­ne ka­rı­şa­mam, de­me­li­dir.

Şey­tân in­sa­nı kan­dı­rıp, din­den uzak­laş­tır­mak için, “İbâ­det yap­ma­ya ne lü­zûm var? İn­san­la­rın îmân­lı mı îmân­sız mı öle­cek­le­ri ezel­de tak­dîr edil­miş­tir. Îmân­lı öle­cek olan, ibâ­de­ti terk edin­ce, af­fe­di­lir, Cen­ne­te gi­der. Ezel­de kâ­fir ola­rak öle­ce­ği ya­zı­lan, ne ka­dar ibâ­det ya­par­sa yap­sın, fay­da­sı ol­maz, mu­hak­kak Ce­hen­ne­me gi­der. O hâl­de, ken­di­ni bo­şu­na yor­ma! Ra­ha­tı­na bak!” der.

Bu­na ce­vap ola­rak, “Ben ku­lum, ku­lun va­zî­fe­si, sa­hi­bi­nin em­ri­ni yap­mak­tır. Rab­bim her şe­yi bi­lir ve di­le­di­ği­ni ya­par. Di­le­di­ği­ne ha­yır, di­le­di­ği­ne şer ve­rir. Kim­se­de, O’na su­âl sor­mak hak­kı yok­tur. Ezel­de âsî isem, Rab­bi­me itâ’at et­miş ola­rak Ce­hen­ne­me gir­me­yi, âsî ola­rak gir­me­ye ter­cih ede­rim. Bun­dan baş­ka, Al­la­hü teâ­lâ, ibâ­det eden­le­ri Cen­ne­te so­ka­ca­ğı­nı, ibâ­det et­me­yen­le­re Ce­hen­nem­de azâb ya­pa­ca­ğı­nı va­det­miş­tir.

Al­la­hü teâ­lâ va­din­de sâ­dık­tır. Va­din­den dön­mez” de­me­li­dir.

Al­la­hü teâ­lâ, in­sa­nın ih­ti­yâ­rî ha­re­ke­ti­ni ya­rat­mak için, in­sa­nın irâ­de­si­ni se­bep kıl­mış­tır. Bu şart ol­ma­sa da ya­ra­tır. Fa­kat bu şart ile, bu se­bep ile ya­rat­ma­sı âde­ti­dir.

Al­la­hü te­âlâ­nın ezel­de bil­me­si ve di­le­me­si ve levh-ül-mah­fû­za yaz­ma­sı da, in­san­la­rı mec­bûr et­mek ol­maz. Al­la­hü teâ­lâ ezel­de di­le­di­ği için, levh-ül-mah­fû­za yaz­mış­tır. Ku­lun ya­pa­ca­ğı­nı bil­di­ği için, ya­pıl­ma­sı­nı irâ­de et­miş­tir.

Mehmet Oruç