Gönderen Konu: AllahUEKBER!...  (Okunma sayısı 3464 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı duaekseni

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 209
AllahUEKBER!...
« : 02 Kasım 2004, 00:04:11 »

AllahUEKBER!...
   
    Önceden de günün çeşitli saatlerinde Yuşa Tepe’sine gitmişimdir. Yaygın deyimle Cennet Köşelerden bir yer.
    Ancak gecenin 3/2 nin geçtiği bir zaman diliminde orada bulunmak, Kur’an’ın Kevni ayetlerinin tefsirine şehadet etmek ne büyük bir haz ve nimet.
Müzzemmil Sûresinde Rabbimiz ; Efendimiz (sav)’in şahsında tüm bu davayı dert edinenlere sesleniyor. Mealen “ Ey örtüsüne bürünen! Gecenin yarısında, yahut 3/2si geçtikten sonra kalk. Yavaş yavaş, tertil üzere ,tane tane Kur’an oku. O ağır bir söz. Tesirini anlayabilmek için uyuyup dinlenip kalk ki ,tesiri kuvvetli olsun. Gündüzün meşguliyet ve yorgunluğu dikkatini toplamana engel olduğundan tabiat olaylarını,davanın büyüklüğünü ve zorluğunu ,çözüm yollarını okuman da zor olur.
   Dinlenmiş olarak ,hissederek okuyacağın ayetlerin nuru  ve seherin bereketi seninde tefekkür yolunu aydınlatacak, çözüm üretmene yardımcı olacaktır.”
    Müthiş! Gün aydınlığının gözlerime gösteremediğini ,Vahyin nuru gecenin sehere yakın saatlerinde, ayetleri tüm berraklığıyla gözlerimin önüne serivermişti.
   Kehf Sûresinde Musa (as)’ın yol arkadaşı olan gencin (Yuşa as) rızıkları olan balığı unutmasıyla sulara dalıp kaybolduğunun söylendiği bu yer, kendisine  hikmetlerin arkasında ki sırlardan bazılarının da salih birisi (Hızır as.diye bilinir) tarafından açıklanacağı yerin başlangıcı olarak yıllardır söylenegelmiştir. Doğruluk derecesi tartışılır ve doğruyu Allah bilir. Ne fark eder? Bu yerin dünyanın neresinde olduğunun önemi varmı ki? Rabbimizin mesajının bizlere ulaşması aslolan.
   O sularda denize karışıp kaybolan balık sanki bana manevi bir rızık olarak geri gelmişti. Daha önce bakıp göremediğim gözlerime fer,işitip duyamadığım kulaklarıma ses olup,yüreğimi ürperten hislerle doldurmuştu.
   Sabah ezanının davetiyle orada bulunan camide imamın tertil üzere ,tane tane okuduğu Bakara Sûresinin ayetlerini hûşu içinde dinledim. Namaz kılmakla, namazı ikame etmek arasında ki farkı anlayarak çıkıp  boğaza hakim bu tepede bir köşeye oturdum.
    Tülden bir örtü gibi hafif bir sis her tarafın üzerini kaplamıştı. Semada ay tüm muhteşemliğiyle pırıl pırıl. Muhteşem tabiat gizemli bir güzellikle tüller arkasından seçilmekte.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                          Sanki bir gelinin duvağı arkasındaki masumiyetini, saflığını belli belirsiz çehresini andırıyordu. Başına ay ve yıldızlardan oluşturulmuş mücevherlerle donanmış göz kamaştırıcı gelin tacı oturtulmuştu. Tepeden tırnağa yeşil giyinmiş ağaçlar bu vuslatın imanlı tanıkları.
   Gündüzün ,geceden sıyrılıp ortaya çıkarıldığı bu saatlerde kuşlar hem dillerince ibadet ediyor, hem de rızıklarını aramak üzere kendilerine verilen emirle özgürce kanat çırpmakta.
    Rabbim! Kelamullah’ında beni muhatap alıp defalarca sorduğun ;
 “ Görmezmisin?,İşitmezmisin, Hissetmezmisin? Öğüt almazmısın?,Anlayasın diye ayetleri işte böylece açıklıyorum. Hala akıl etmeyecek misin?” Uyarı ve emirlerin karşısında;
   Tüm canlı ve cansız mahlukatın kendi kaderine çizilmiş boyutuyla Sen’i tesbih edip, Sana ibadet ettiklerini ,
   Gece ve Gündüzün birbirinden sıyrılıp çıkarılışlarında ki işaretleri,
   Gecenin tefekkür ve ibadet için ideal ve gündüze hazırlık olduğunu,
   Gündüzün rızk ve hak mücadelesi için durak kılındığını ,
    İmanın, iradenin, aklın, Sen’i sevmenin ne büyük nimet olduğunu,
    Duyuyor,görüyor, hissediyor, emirlerin karşısında secdeye kapanıyorum.
    AllahUEKBER!....