Gönderen Konu: Ameller bir o mezhebe, bir öbür mezhebe göre yapabilirmi?  (Okunma sayısı 10349 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Salur

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 35

Ehli Sünnetin amelde 4 hak mezhebi vardir.
Hanefi, Safii, Maliki ve Hanbeli

Soru:
1) Bir Müslüman kendi kanaatine ve düsüncesine göre, amellerini bir o mezhebe göre bir öbür mezhebe göre yapabilirmi?

Bazilari Fikhi konularda mezheplerin tamaminin Fetvalarini gözden gecirir veya gecirdigini zanneder. Kendisi hanefi mezhebinde olsa dahi diger mezheplerin fetvasini cogunluk olarak telakki ettiginde, diger mezheplerin Fetvasina uymakta bir sakinca görmemektedir.
2) Bir kimse böyle bir durumda besinci bir Mezhep kurmamis olmuyormu?

Lütfen bu konuya bir aciklik getirelim.

Allah hepinizden Razi olsun.
Günde en az iki kişiye iyilik et, gönlünü al. Çünkü cennetin yolu, gönül
almaktan geçer. Gönül almak, Cennetin Firdevs kapısını açmaktır.

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Ameller bir o mezhebe, bir öbür mezhebe göre yapabilirmi?
« Yanıtla #1 : 30 Mayıs 2006, 01:12:01 »
Kur’ân, ortaya bir temel ve ana şablon koymuş; bu şablona göre de Peygamber Efendimiz (asm) İslâmiyeti tebliğ etmiş ve yaşamıştır. Kur’ân’ın hükümlerine “farz” demekteyiz. Allah Resûlü (asm) bu hükümleri hayata geçirirken, vahiyden aldığı işâretlerle bir şablon da kendisi çizmiştir, ki, buna da sünnet diyoruz.

Gerek Kur’ân’ın hükümleri, gerekse Resûl-i Ekrem Efendimiz’in (asm) yaşadığı İslâmiyet, alternatif tercihlere kapı açacak bir genişlik içindedir. Bu genişlik ise sadece kolaylık ve rahmet olmuştur. Çünkü o, âlemlerin Peygamberi, âlemlerin Rahmeti, âlemlerin Kurtarıcısı, cihanın Mümessilidir. Çünkü onun yolu ve dîni evrenseldir. Çünkü onun yolundan, sünnetinden, tarzından her tercih sahibi, her karakter ve mîzaç sahibi, her darda kalan, her zorda kalan, her problem yaşayan bir sıcak şefkat, merhamet ve imdat kucağı bulabilmelidir. O hiçbir insan grubunu dışlamamalı, her problemi şemsiyesi altına alabilmelidir. O, niyeti fitne ve fücur olmayıp yalnız ve hâlisâne “Allah’a ulaşmak” olanlar için, bütün alternatifleri gösterebilmelidir. Çünkü o (asm), cihan Peygamberidir. Kur’ân, “Biz Seni âlemlere rahmet olarak gönderdik”1 âyetiyle buna işâret eder. İşte İslâm’da amelî mezhepler, İslâmiyet’in bu zenginliğini ve genişliğini ortaya çıkaran ilim kurumlarıdır.

Allah’ın, Kur’ân’da sadece temel hükümleri beyan etmekle yetinişi ve çok detaylı bir şablon çizmeyişi, bizim için rahmetten ve kolaylıktan ibâret bir İlâhî tasarruftur şüphesiz. Çünkü çok detaylı bir şablon çizilmiş olsaydı; bütün incelikler, bütün detaylar, bütün teferruâtlar Kur’ân’da bulunsaydı, bu defa bütün detaylar da “farz” olacaktı, yani kesin İlâhî emir olacaktı. Ve biz bunu yaşamaya güç yetiremeyecektik.

Meselâ, abdestin, namazın, orucun, zekâtın, haccın sünnetleri, müstehapları, mendupları ve âdâbı “farz” olsaydı, içinden çıkabilir miydik? Peygamber Efendimiz’in (asm) farz olur endişesiyle terâvih namazını pek fazla mescitte kılmayışının hikmetini bir düşünelim. Resûl-i Ekrem’in (asm) “farz bir emir gelir” endişesiyle sahabeleri fazlaca soru sormaktan alıkoymasını ve Allah’tan ne geliyorsa ona teslim olmalarının yeterli olacağını sıkça beyan buyurmasını doğru değerlendirelim.

Peygamber Efendimiz (asm), birer kurtuluş reçetesi olan farzları yaşarken, “olabilecek alternatifleri” de bilfiil yine kendisi göstermiştir. İşte hak mezhepler, içtihatlarını bu alternatiflere dayandırmışlardır. Ki, bu çerçevede hak mezheplerden birini öğrenmek ve hükümleriyle amel etmek dinin bir zorunluluğudur. Hak mezheplerin içtihatları arzî değil, semâvîdir; kişisel görüş değil, Kur’ân’a ve sünnete uygundur.

Binâenaleyh, İslâm dinindeki hak mezhepler İslâm dininin büyük, rahmet eseri ve cihanşümul bir din olduğunun tescili ve mührü hükmündedir. Mezheplerin hiçbirisini uygulamayan insan ibadetlerini kemâliyle yapmaya muktedir olamaz. Çünkü Peygamber Efendimizden (asm) ibadet konusunda alınabilecek ne varsa mezhepler doğru kanallardan, doğru olarak almışlar, kaydetmişler ve doğru yorumlamışlardır. Netice olarak; bin dört yüz seneden sonra bugün, mezhepleri inkâr edip yeniden İslâmiyeti keşfetmeye, yeniden ibadet şartlarını araştırmaya kalkmak yeni bir dalâlet ve bid’at mezhebi ortaya koymak demektir. Yani dört mezhepten biriyle amel etmeyen, dini eksik ve yetersiz olarak yaşamaya mahkûmdur.

dolayisi ile kisi hangi mezhebi taklit etti ise onun hükümleri ile yasamasi lazim gelir. isine geldigi yerlerde mezhep degistiremez.buna cevaz yoktur.
ancak devamli degistirdigi mezhebi taklit edecekse ona müsade olunmustur.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı Salur

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 35
Ya degistirirse
« Yanıtla #2 : 30 Mayıs 2006, 21:43:04 »
[color=red]Müderris_3 demiski:
Dolayisi ile kisi hangi mezhebi taklit etti ise onun hükümleri ile yasamasi lazim gelir. Isine geldigi yerlerde mezhep degistiremez.buna cevaz yoktur.
ancak devamli degistirdigi mezhebi taklit edecekse ona müsade olunmustur.[/color]
[/i]

Müderris_3 Isine geldigi yerlerde mezhep degistiremez hükmünü biliyorum. Hatiladigim kadariyla Nurul' Izah kitabindada geciyordu.
Aycica bilmek istedigim, ya istedigi gibi bir o mezhebe bir öbür mezhebe uyan kimsenin durumu nedir?
Yani Ehli Sünnet Dairesinin disinami cikar?
Kendi kendine mezhep kurmusmu olur?
Bu yanlisligin Allah katinda cezasi nedir?

Saygilarimla
Günde en az iki kişiye iyilik et, gönlünü al. Çünkü cennetin yolu, gönül
almaktan geçer. Gönül almak, Cennetin Firdevs kapısını açmaktır.

Çevrimdışı muallim_abi

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 425
Ameller bir o mezhebe, bir öbür mezhebe göre yapabilirmi?
« Yanıtla #3 : 15 Haziran 2006, 17:35:21 »
İşine geldiği gibi mezheplerin kolaylıklarını alıp bununla amel etmek Telfik-i Mezahib olur. Haramdır. Bunun caiz olmadığını Abdulgani Nablusi Hazretleri Tarikat-ı Muhammediyye şerhinde bildirmiştir. Bu fiili işleyen tabii ki usule muhalif olduğu için Ehl-i Sünnet'ten çıkar. Ehl-i Sünnetin içinde bulunmak, usule uymakla olur. Bid'at ehli olan kişi büyük vebal altındadır. Allahu teala bid'at ehlinin ibadetini kabul etmez.
Okuduk, okuttuk, unuttuk; üç kaf bir araya geldi, olduk bir kukuk..
nemsavi@hotmail.com / incemeseleler.com

Çevrimdışı Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
Ameller bir o mezhebe, bir öbür mezhebe göre yapabilirmi?
« Yanıtla #4 : 15 Haziran 2006, 21:21:14 »
Zorunlu hallerde geçmeyede cevaz vermiş ulemai kiram.Mesela hanefiler hac farizasını genelde Şafi mezhebine göre yerine getirirler.Boşanma durumlarında da bazen şafilere göre amel edip işini halledenlerde yok değil.
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Çevrimdışı muallim_abi

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 425
Ameller bir o mezhebe, bir öbür mezhebe göre yapabilirmi?
« Yanıtla #5 : 15 Haziran 2006, 22:58:04 »
Alıntı yapılan: "Miftahulkuluub"
Zorunlu hallerde geçmeyede cevaz vermiş ulemai kiram.Mesela hanefiler hac farizasını genelde Şafi mezhebine göre yerine getirirler.Boşanma durumlarında da bazen şafilere göre amel edip işini halledenlerde yok değil.


İhtiyac hali başkadır. Hanefiler hacda şafiiyi değil, şafiiler hanefiyi taklit eder. Boşanma hususunda da müfti efendiler bu şekilde çare buluyorlar.
Okuduk, okuttuk, unuttuk; üç kaf bir araya geldi, olduk bir kukuk..
nemsavi@hotmail.com / incemeseleler.com

Çevrimdışı ankebut-57

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 908
Ameller bir o mezhebe, bir öbür mezhebe göre yapabilirmi?
« Yanıtla #6 : 10 Ağustos 2006, 12:19:07 »
İmam-ı Rabbani kuddise sirruh hazretleri de buyuruyor ki:

"Kitâba ve sünnete, ya'nî Kur'ân-ı kerîme ve hadîs-i şerîflere uygun
i'tikâd lâzım olduğu gibi, müctehidlerin Kitâb ve sünnetden
çıkardıkları ahkâma, ya'nî islâmiyyete uygun işlere, ahkâm-ı
islâmiyyeye uymak lâzımdır. Bu ahkâm, halâl, harâm, farz, vâcib,
sünnet, müstehab, mekrûh ve şübheli olan işler demekdir. Bu ahkâmı
öğrenmek de lâzımdır. [Müslümânlar iki kısmdır: Yâ (Müctehid)dir veyâ
(Mukallid)dir. Müctehid olmayan her müslümâna mukallid denir.]
Mukallidlerin, Kitâbdan ve sünnetden, müctehidlerin çıkarmış olduğu
hükmlere uymıyan hükm çıkarmaları câiz değildir. Kendi çıkardığı
hükmlere göre yapacağı işleri kabûl olmaz. Her mukallidin bir
müctehide uyması, ya'nî bir mezhebe girmesi lâzımdır. Bulunduğu
mezhebin muhtâr olan, ya'nî âlimlerin çoğunun uyduğu hükmlerine
uymalıdır. Ruhsatdan, izn verilen işleri yapmakdan sakınmalı, azîmet
ile amel etmelidir. Kendi mezhebine uymakla berâber, başka mezheblere
de uymağa çalışmalıdır. Böylece müctehidlerin sözbirliğine uyulmuş
olur. Meselâ, imâm-ı Şâfi'î "rahimehullah" abdest alırken, niyyet
etmek farz demişdir. Hanefîler de, abdest alırken niyyet etmelidir.
Bunun gibi, uzvları yıkarken sıra gözetmek ve birbiri ardına çabuk
yıkamak lâzımdır. İmâm-ı Mâlik, abdest uzvlarını uğmak farz demişdir.
Elbette uğmalıdır. Şâfi'î mezhebinde, elin yabancı kadına ve kendi
zekerine dokunması abdesti bozar. Hanefî olanın eli, kendi zekerine
veyâ onsekiz yakın kadınından başka bir kadına dokununca, abdestini
tâzelemelidir. Her işi, dört mezhebe de uygun yapmağa çalışmalıdır."
(Mektubat, 1. cilt, 286. mektub)

Azimet ile amel etmenin zıddı ise mezheblerin kolaylıklarını
toplamakdır ki, buna telfik denilir, sözbirliği ile yasakdır. Mesela,
kendi mezhebinde günah olan bir işi, dinen geçerli bir özür olmadan,
başka mezhebde helal olduğunu düşünerek yapması caiz olmaz.
İmam-ı Gazali şunları yazıyor:

"Fetva isteyen kimsenin, mezheblerden en genişini, en kolayını ve en
çok lehinde olanını aramak hakkı değildir." (İhya, c.2, s.290)

"Hiçbir müctehid, başka bir müctehidin sözü ile amel edemiyeceği gibi,
hiçbir mukallid, taklid ettiği, uyduğu mezheb İmamının sözünün dışına
çıkamaz! Çıkar diyen kimse yoktur. Alimlerin en faziletlisi sayarak
İmam diye tanıdığı mezheb kurucusuna bağlandıktan sonra, hoşuna
gidenleri başka taraflardan alamaz. Her yönden ona uyması lazımdır.
Uyduğu İmama muhalefeti münker bir harekettir ve bu muhalefeti
sebebiyle günahkardır. " (İhya, 9. Kitab, 2.Bab, Emir ve Nehyin
Şartları; c.2, s.803)

"İctihad mevkiine yükselemiyenler, bu asırda olanlar gibi, kendilerine
sorulan meseleye, ancak bağlı bulundukları mezheb imamından naklederek
cevap verirler. Eğer imamının ictihadını zayıf bulursa, onu terk
etmesi caiz değildir. Binaenaleyh başkasının ictihadıyla cevap
veremeyeceğine, mezhebi de bilinmiş olduğuna göre, daha mücadele
etmesinde ne kâr var? Eğer bir meselede şüphe ederse uygun olan (Ben
bunu anlayamadım, belki bağlı bulunduğum mezheb imamının bu babda bir
cevabı var, fakat ben bilemiyorum; çünkü ben başlı başına bir müctehid
değilim.) demesi lazımdır." (İhya, 1. Kitab, 4. bab, Hilaf İlmi ve
Münazaranın Afetleri; c.1, s.113)

Yukarıdaki sözler İmam-ı Gazali hazretlerine ait. Değişik
mezheblerdeki ictihadlardan işine gelenleri ve keyfine uyanları
toplamak, yani telfik ve mezhebsizlik, büyük günahtır.
Âlimleri irfan sahib eden, üç harf ile beş noktadır.(عشقْ)
Mü'minleri duhûlü cennet eyleyen, beş harf ile üç noktadır. (ايمان)

www.ayasofya.org

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Ameller bir o mezhebe, bir öbür mezhebe göre yapabilirmi?
« Yanıtla #7 : 11 Ağustos 2006, 00:50:03 »
mesele anlasilmistir.yazilamsi icap edenleri arkadaslarimiz yazmistir.bunun üzerine baska bir sey yazmaya gerek yoktur.selametle
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı Salur

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 35
Ameller bir o mezhebe, bir öbür mezhebe göre yapabilirmi?
« Yanıtla #8 : 12 Ağustos 2006, 16:13:40 »
Ankebut kardesimize tesekkürler :x
Günde en az iki kişiye iyilik et, gönlünü al. Çünkü cennetin yolu, gönül
almaktan geçer. Gönül almak, Cennetin Firdevs kapısını açmaktır.

Çevrimdışı zulfikar

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 10
    • http://www.seida.net
Ameller bir o mezhebe, bir öbür mezhebe göre yapabilirmi?
« Yanıtla #9 : 12 Ağustos 2006, 16:42:53 »
Alıntı yapılan: "Miftahulkuluub"
Zorunlu hallerde geçmeyede cevaz vermiş ulemai kiram.Mesela hanefiler hac farizasını genelde Şafi mezhebine göre yerine getirirler.Boşanma durumlarında da bazen şafilere göre amel edip işini halledenlerde yok değil.


Benimde bir sorum olacak,yolculuk durumunda namaz vaktini kaçıracağımızı düşünürsek şafi ictihadına uyup namazı cem edebilirmiyiz?  zorunlu hallerden kasıt nedir hangi hallerde bu şekilde diğer mezheplerin ictihadlarına uyabiliriz?
onsuzluk Kervanı,peşinizde ben,
Üç ayakla seken topal köpeğim! '
Bastığınız yeri taş taş öpeyim.
Bir kırıntı yeter kereminizden!
Sonsuzluk Kervanı, peşinizde ben...

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Ameller bir o mezhebe, bir öbür mezhebe göre yapabilirmi?
« Yanıtla #10 : 14 Ağustos 2006, 01:51:37 »
Alıntı yapılan: "zulfikar"
Alıntı yapılan: "Miftahulkuluub"
Zorunlu hallerde geçmeyede cevaz vermiş ulemai kiram.Mesela hanefiler hac farizasını genelde Şafi mezhebine göre yerine getirirler.Boşanma durumlarında da bazen şafilere göre amel edip işini halledenlerde yok değil.


Benimde bir sorum olacak,yolculuk durumunda namaz vaktini kaçıracağımızı düşünürsek şafi ictihadına uyup namazı cem edebilirmiyiz?  zorunlu hallerden kasıt nedir hangi hallerde bu şekilde diğer mezheplerin ictihadlarına uyabiliriz?


bu hususda hanefilerin tavri bellidir.hanefilere göre namazi cem etmek sadece hacdadir onun disinda cemi etmek yoktur.sartlara göre kilinir.

safilere gelince cemi etmek on bese yakin sartlar mevcut oldugu zaman olur bu sartlarida yerine getirmek hayli zordur.(mezahibi-erbaaya)bakiniz.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik