Gönderen Konu: Ana Babaya İyilik ve Akrabayı Ziyaret [23 Haziran 2008]  (Okunma sayısı 10875 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı SadakatNet

  • Administrator
  • araştırmacı
  • *****
  • İleti: 298
    • http://www.sadakat.net



 
Hafta:    35


Mevzu: Ana Babaya İyilik ve Akrabayı Ziyaret


Araştırmalarınızı bekliyoruz..


(Araştırma yapmak demek bildiklerimizi aktarmak demek değil, bu mevzu hakkında elimizdeki mevcut kitaplardan iktibas yapmak demektir. Her üyemizden bir iktibas yapmasını istirham ediyoruz.)

« Son Düzenleme: 23 Haziran 2008, 20:41:31 Gönderen: SadakatNet »
Sadakat Yönetim Kurulu

talib 67

  • Ziyaretçi
Ynt: Ana Babaya İyilik ve Akrabayı Ziyaret [23 Haziran 2008]
« Yanıtla #1 : 23 Haziran 2008, 01:26:29 »
 annemizi babamizi ziyaret edelim uzaktaysa bir halo yeter dualarini alalim Akrabalik ve yakinlik hakki kuvvetli olduguna göre, en yakin ve siki akrabaligin ana - baba ile evlâd arasinda oldugu artik herkesin kabul edecegi bir gerçek haline gelir ve ikisi arasindaki hakkin iki kat oldugu daha iyi anlasilir.

Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Ana - babisini köle olarak bulup satin almadikça ve arkasindan azad etmedikçe evlad ana - babanin hakkini ödemis olmaz.»

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Ana - babaya iyi bakmak, namazdan, sadakadan, oruçtan, hacc´tan, ümreden ve Allâh Yolunda cihad etmekten daha faziletlidir.»


Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Kim anasi - babasi kendinden razi olarak sabahlarsa onu cennete götüren iki kapi açilir. Kim ayni sebebden aksamlarsa yine önüne cennet'e ulastiran iki kapi açilir. Eger ana - babasindan biri mevcutsa bir cennet kapisi açilir. Ana - baba zâlim de olsa durum böyledir. Ana - baba zâlim de olsa durum aynidir.»

Ana - babasinin kalbini kirarak sabahlayin kimsenin önüne cehenneme ulastiran iki kapi açilir. Ana - babasinin kalbini kirarak aksama varan kimsenin önüne de iki cehennem kapisi açilir.

Ana - babasindan birinin kalbini kiran kimsenin önüne bir cehennem kapisi açilir. Ana - baba zâlim de olsa durum aynidir

talib 67

  • Ziyaretçi
Ynt: Ana Babaya İyilik ve Akrabayı Ziyaret [23 Haziran 2008]
« Yanıtla #2 : 27 Haziran 2008, 15:51:41 »
Bir rivayette Musa a.s. su sekilde bulundu:
Ya rabbi,bana bir tavsiyede bulun!
Allahü Teala:
Sana benim´hukukuma riayet etmeni tavsiye ederim.Buyurunca tekrar tavsiye istedi:
Ananin hakkini gözet.Buyurunca tekrar tavsiye istedi:
Ananin hakkini gözet.Buyurdu.
Bir daha tavsiye isteyince  söyle buyurdu:
Babanin hakkini gözet-
Abdullah b.Ömer ´in söyle dedigi anlatildi:
Resülullah´a biri geldi:
Cihada cikmak istiyorum.dedi
Resülullah s.a.v. sordu:
Anan baban hayattalar mi?
Evet
Cevabini alinca söyle buyurdu:
Onlara git .Iyilik yap:böylece cihat sevabi alirsin.
Fakih derki:
Bu haberden  analasildigina göre ana babaya iyilik Allah yolunda cihattan daha üstündür.
Cünkü Resülullah s.a.v. cihadi birakip ana babasina iyilik etmeyi emretti.
Yine bu habere dayanarak derizki:
Bir kimseye ana babasi izin vermedikce cihada cikmasi dogru olmaz.Ancak,seferberlik gibi durumlar haric.Bunun disinda ananin babanin ihtiyaci varsa onlarin hizmetinde kalmak gazaya cikmaktan daha üstündür.
Bir rivayette :
Bir arife günü öglen vakti resulullah ile oturuyorduk.Resulullah s.a.v. aniden söyle buyurdu:
Akraba ziyaretini kesen kimse.benimle oturmasin.bizden ayrilip gitsin.
Birisi haric kimse kalmadi.Oda halkanin ta ötesinde oturuyordu.
Az zaman sonra dönüp geldi.Geldikten sonra Resulullah s.a.v. ona söyle sordu:
Neyin vardiki.kalktin senden baska kalkan olmadi?
Söyle anlatti:
Ya ResülAllah ,sözünü duyunca kalkip gittim.Bana gelip gitmeyen bir teyzem vardi,onun  ziyaretine gittim.Beni gören teyzem söyle dedi:
Seni buraya getiren neydi? Adetin olmadigi halde nicin geldin?
Deyince emrini bildirdim.Benim icin Allahtan bagis talebinde bulundu.
Ben ´de onun bagislanmasini istedim
Resulullah s.a.v. söyle buyurdu:
Iyi etmissin.otur .Su bir gercektirki.aralarinda akraba ile iliskisini kesen biri bulunan topluluga rahmet inmez... a25))

Çevrimdışı Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
Ynt: Ana Babaya İyilik ve Akrabayı Ziyaret [23 Haziran 2008]
« Yanıtla #3 : 28 Haziran 2008, 22:46:30 »
Ana ve babaya ihsan etmek farzdır. Âyet-i Celîle’de: “Allah’a kulluk edin. O’na hiç bir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya da ihsanda bulu-nun...” (S. Nisa 36) buyurulmuştur.

Bâyezid-i Bestâmî K.S. çocukluğunda mek-tepte “Bana ve ana babana şükret...” (S. Lokman 14) âyet-i celîlesini okuduğunda mânâsını hocasından sordu. Hocası Cenâb-ı Hakk'ın evvelâ kendine sonra ana babasına şükür ve hizmetle emir buyurduğunu bildirdi. Bâyezid vâlidesine bu mânâyı beyanla:
-Ey Vâlidem! Hak Teâlâ hem kendine ve hem de ana babaya hizmetle emir buyurmuş. Bir şahsın iki hâneye hizmet etmesi müşküldür. Zira bir tarafı noksan yapar. Allahü Teâlâ'dan beni ricâ et, bütün hizmetlerimi sana yapayım. Yahut beni affet, hakkını helâl eyle, bütün hizmetimi Rabbi'me edeyim" dedi.
Vâlidesi, bu yaşta evlâdında böyle bir mezi-yet görünce gönülden gelen şefkatle, "Oğlum ben seni affettim. Hakkım helâl olsun, cümle hizmetini Hak Teâlâ'ya yap" dedi.

Hadis-i Şerifler:
* Allahü Teâlâ'nın rızâsı, baba ve ananın rızâsındadır. Allahü Teâlâ'nın gazabı da ana babanın gazabındadır.

* Baba ve ananın rızâsını kazanan dünya ve âhiret iyiliğini kendisi için bir araya getirmiştir.

*İki günâh var ki, kişi bunların cezâsını dünyada görmeden ölmez: Biri, zulüm; diğeri, baba ve anasına eziyet etmektir.

Başka günâhlar affedilebilir, yahut cezâsı âhirete tehir edilir. Lâkin bu iki günâhın cezâsı dünyadayken başlar. Dikkat etmeli...
* * *
İmam-ı Gazâlî Rh.A. evlâdın ana babaya karşı olan edeplerini sıralamış:
Sözlerini dinler,
Özürsüz önlerinden yürümez,
Günâh olmayan emirlerini yerine getirir,
Ayağa kalkarlarsa o da kalkar.
Yanlarında sesini yükseltmez.
Çağırdıklarında hemen hazır olur.
Kendilerini râzı etmeye gayret eder.
Hizmetlerinden dolayı öfke göstermez.
Çatık kaşla yüzlerine bakmaz.
Yanlarında ayaklarını uzatmadığı gibi bir tabaktan berâber meyve yeseler, ikramlı bulunup, dikkatli olur.
Ağrı ve meşakkati olsa, müteessir olmasın-lar diye mümkün mertebe onlara duyurmaz. Buna benzer bütün hallerde dikkatli bulunur.
* * *
Resûlüllah S.A.V.'e ana ve babaya dünyada iyiliğin en azı sorulduğunda:
"Onlara sâhip çıkıp iyi hizmet etmek için:
1. Açsa doyurmak,
2. İhtiyâcı varsa elbise almak,
3. Hizmete muhtaç iseler, cana minnet bilip her ihtiyaçlarını görmek;
4. Çağırdıklarında hemen huzurlarında ha-zır olmak, ihsan ve iyilikte bulunmak,
5. Günâh olmayan emirlerini yerine getir-mek,
6. Kendileriyle tatlı ve yumuşak konuşmak,
7. İsimleriyle çağırmamak,
8. Önlerinden değil, arkalarından gitmek,
9. Sevip beğendiklerini onlar için de sev-mek,
10.Duâ ederken onlara da duâ etmek,
11.Çağırdıklarında nâfile namaz kılıyorsa çıkıp cevap vermektir.
* * *
H. Ş.: Ümmetimden üç sınıf insana Cehen-nem ateşi dokunmaz:
1. Erine itâat edip onu memnun eden kadın,
2. Ana babasına iyilik eden evlât,
3. Allahü Teâlâ'nın kullarına merhametli o-lan insan.
* * *

H.Ş.:  Üveys-i Karânî Rh.A.’in ulaştığı bü-tün derecelere, anasına iyilik ve hizmet etmesi sebeptir. Eğer Allahü Teâlâ’ya yemin etmiş olsa, Hak Teâlâ, yemin ettiği şeyde onu doğru çıkarırdı. Yâ Ömer! Ona rastlarsan, Hak Teâlâ’nın mağfiret etmesi için sana duâ etsin!
* * *

Biri huzûr-u Rasûlüllah’a gelip:
“Anam ihtiyarladı; ağzına yemek vermek, helâya götürmek ve abdest aldırmak gibi hizmetlerini ben yapıyorum. Hakkını ödemiş olur muyum yâ RasûlAllah?” dedi:
“-Hayır, hakkının yüzde birini de ödeye-mezsin. Lâkin iyi bakarsan ona yaptığın küçük bir hizmete dahî sevap verilir”
* * *
Kezâ biri:
“- Yâ RasûlAllah, yaşlı vâlidem var, her tür-lü hizmetini gördüğüm halde benden para ister; ne yapayım?” dedi.
Hâtemü’l Enbiyâ Efendimiz:
“-Annen etinden her gün bir parça kesip alsa, yine hakkını ödeyemezsin. Git râzı et” buyurdu.

Hikâye:
Büyüklerden biri hacca giderken Bağdat’ta evliyâdan Ebû Hâzım-ı Mekkî Hazretlerini ziyâret etti. Uyuyordu, uyandı ve: “Şimdi Rasûlüllah S.A.V.’i rüyâda gördüm. Senin için «Anasının hakkını gözetip, hizmetini yapsın; nâfile hacdan hayırlıdır» buyurdu” dedi. Adam geri döndü, Yaşadığı müddetçe anasına hizmet edip rızâsını, duâsını aldı.

------------------
Ana baba ve evlat hakları risalesinden alıntıdır.
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Çevrimdışı Tesniye

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 395
  • Nişan aldık yıldızları..
Ynt: Ana Babaya İyilik ve Akrabayı Ziyaret [23 Haziran 2008]
« Yanıtla #4 : 29 Haziran 2008, 01:29:48 »
H.Ş.: Kim ömrü uzun ve rızkı ziyâde olmasını isterse, ana babasına ihsanda bulunsun ve akrabasını yoklasın (Ramuz 238)

H.Ş.: Amellerin Allahü Teâlâ yanında en sevimlisi, vaktinde kılınan namaz sonra ana babaya iyilik sonra da Allah'a yolunda cihaddır. (Ramuz 16/12)

H.Ş.: Ana basanının rızâsını kazanan, kendisi için dünya ve âhiret iyiliğini bir araya getirmiştir.

* İki günâh var ki, kişi bunların cezâsını dünyada görmeden ölmez: Biri, zulüm; diğeri, baba ve anasına eziyet etmektir.

* Ana-babaya ihsan etmek; nâfile namaz kılmak, haccetmek, sadaka vermek ve harbe gitmekten üstündür.

Kıyâmet günü en şiddetli azap, üç sınıf kimseyedir:
1.   Ana babasına eziyet edenler,
2.   Zinâ edenler,
3.   Allah’a şirk koşanlar.

H Ş. : “Üç dua reddolunmaz.
1.   Ana-babanın evlâda duâsı,
2.   Oruçlunun duâsı,
3.   Misâfirin duâsı”.

Üç şeye bakmak ibâdettir:
1.   Ana babanın yüzüne bakmak,
2.   Kur’an’a bakmak.
3.   Deryaya bakmak.

* Bir kimse ana ve babasının yüzlerine merhamet ve sevgi ile baksa, her bakışında ona bir hac ve umre sevâbı ihsan olunur”
- “Günde yüz defa baksa da böyle mi yâ Rasûlüllah?” suâline:
- “Yüzbin kere baksa da bu ecre nâil olur” buyurdular.

Ana babaya iyilik, sâlih amellerin en önde geleni ve en üstünüdür. (Hz. Ali R.A.)

Bahtı yâr ve bahtı kara olanlar bu levhaya baksın; kendini kontrol etsin!
Ezeli sırları ne sen bilirsin ne de ben
Bu muammayı ne sen okuyabilirsin ne de ben
Perde ardında sen ben dedikodusu var amma.
Perde kalktı mı ne sen kalırsın ne de ben..
<< Lüzumsuz Konular Atlası >>

Çevrimdışı Ferzin

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 240
Ynt: Ana Babaya İyilik ve Akrabayı Ziyaret [23 Haziran 2008]
« Yanıtla #5 : 14 Temmuz 2008, 20:47:45 »
“Yalnızca Allah’a kulluk edin ve O’ndan başka hiçbir şeye ilahlık yakıştırmayın. Ana babaya yakın akrabaya, yetimlere, muhtaçlara kendi çevrenizde olan yakın komşulara ve uzak komşulara, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve elinizin altındaki hizmetçi ve işçilere iyilik yapın iyi davranın.” (Nisa: 4/36)

“...Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ve akrabalık bağlarını gözetin.” (Nisa: 4/1)

“Onlar ki Allah’ın ulaştırılmasını istediği şeyi ulaştırırlar. Yani akraba mü’minlerle ilgiyi kesmezler.” (Ra’d: 13/21)

“Biz insana yapacağı hayırlı işlerden biri olarak anne ve babasına iyi davranmasını emrettik...” (Ankebut: 29/8)

“Çünkü Rabbin kendisinden başkasına kulluk etmemenizi ve anaya babaya iyilik etmenizi buyurmuştur. Eğer onlardan biri yahut her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olurlarsa onlara öf bile deme, azarlama onları ve onlara güzel ve iyi söz söyle ikisine karşı da merhamet kanatlarını indir. Mütevazi ol veya Rabbi de: “Onlar çocukluğumda beni nasıl büyütüp yetiştirdilerse sen de onlara öylece merhamet et.” (İsra: 17/23-24)

“Allah diyor ki: Biz insana anne babasına karşı iyi davranmasını emrettik. Annesi onu nice acılara ve zayıflığa katlanarak karnında taşıdı. O’nun sütten kesilmesi de iki yıl sürdü. Öyleyse ey insanoğlu bana ve sonra da ana ve babana şükret...” (lokman: 31/14)

Çevrimdışı Ferzin

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 240
Ynt: Ana Babaya İyilik ve Akrabayı Ziyaret [23 Haziran 2008]
« Yanıtla #6 : 14 Temmuz 2008, 20:57:44 »
Ebû Hüreyre radıyAllahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse akrabasına iyilik etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!”

Buhârî, Edeb 85; Müslim, Îmân 74, 75. Ayrıca bk. Buhârî, Nikâh 80, Edeb 31, Rikak 23; Ebû Dâvûd, Edeb 123; Tirmizî, Kıyâmet 50; İbni Mâce, Edeb 4.

***

Yine Ebû Hüreyre radıyAllahu anh’den rivayet edildiğine göre bir adam:

– Yâ ResûlAllah! Benim akrabam var. Ben kendilerini ziyaret ediyorum, onlar bana gelip gitmiyorlar. Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar. Ben onlara anlayışlı davranıyorum, onlarsa bana kaba davranıyorlar, dedi.

Bunun üzerine Resûl–i Ekrem sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

– “Eğer dediğin gibi isen, onlara sıcak kül yutturmuş oluyorsun. Sen böyle davrandıkça, Allah’ın yardımı seninledir.”

Müslim, Birr 22.

***

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Anne ve babasına veya onlardan sadece birine yaşlılık günlerinde yetişip de cennete giremeyen kimse perişan olsun, perişan olsun, perişan olsun”

Müslim, Birr 9, 10.

***

Abdullah İbni Amr İbni Âs’dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Akrabasının yaptığı iyiliğe aynıyla karşılık veren, onları koruyup gözetmiş sayılmaz. Akrabayı koruyup gözeten adam, kendisiyle ilgiyi kestikleri zaman bile, onlara iyilik etmeye devam edendir.”

Buhârî, Edeb 15. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 45; Tirmizî, Birr 10.

Çevrimdışı Ferzin

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 240
Ana Baba Haklarının Ödenmesi İçin
« Yanıtla #7 : 24 Temmuz 2008, 22:43:18 »
H.Ş.;

''Bir kimse perşembe gecesi akşamla yatsı arası: her rekatta Fatiha dan sonra:

5 Ayetül Kürsi

5 İhlas-ı Şerif

5 Felak-Nas surelerini okuyarak

12 rekat namaz kılar.Namazdan sonra 5 istiğfar okur ve sevabını ana babasının ruhlarına hediye ederse,onlara karşı gelmiş olsa bile, haklarını ödemiş olur.

Allah'ü Teala o kişiye sıddıklar ve şehitlere ihsan ettiğini verir.'' buyurulmuştur. ( Şir'a)

 
« Son Düzenleme: 24 Temmuz 2008, 23:49:48 Gönderen: Tuğra »

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Annenle-Babanla Dünyada İyi Geçin
« Yanıtla #8 : 14 Mart 2016, 12:47:30 »
Annenle-Babanla Dünyada İyi Geçin

“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, anne-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine ‘Öf!’ bile deme; onları azarlama. İkisine de güzel söz söyle, (tatlı ve yumuşak konuş). Onlara acıyarak tevazu kanadını (yerlere kadar) indir (alçakgönüllülükle onlara daima kol-kanat ger) ve ‘Yâ Rab, onlar beni küçükken nasıl terbiye ettilerse (şefkatle yetiştirmişlerse) Sen de kendilerine (öylece) rahmetinle muamele eyle’ diye dua et.” (1)

Ebû Hüreyre’den (r.a.) şöyle dediği rivayet edilmiştir:

“Bir adam, ‘Yâ Rasûlellah, güzel sohbet (ve iyiliğim)e inananlardan en fazla hak sahibi olanı kimdir?’ diye sordu. Rasûlellah (s.a.v.), ‘Annendir, sonra da annendir, daha sonra yine annendir. Ondan sonra baban, daha sonra (derece derece) diğer yakınlarındır’ buyurdu.” (2)

Bir Müslümanın, anne-babası müşrik bile olsa onlarla iyi geçinmenin yollarını araması gerekir. Şayet fakirseler, nafakalarını temin etmesi şarttır. Rabb’imiz buyuruyor ki:

“Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye ettik. Çünkü anası onu, zayıflık üstüne zayıflıkla (nice sıkıntılarla) taşıdı. Onun sütten ayrılması da iki yıl içindedir. (İşte bunun için önce) bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunduk. Dönüş, ancak banadır. Bununla beraber eğer her ikisi de bilmediğin bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman (müşrik olman) hususunda zorlarlarsa, onlara itâat etme. Fakat, onlarla dünyada iyi geçin. Bana dönenlerin yoluna tâbi ol. Nihayet dönüşünüz ancak banadır. O zaman ben de size yapmış olduklarınızı haber veririm.” (3)

Bu âyetler, Sa‘d bin Ebî Vakkas (r.a.) ile anası Hakında nâzil olmuştur. Sa‘d (r.a.), anasına son derece itaatkâr bir kimseydi. Müslüman olduğu zaman, anası:

— Ey Sa‘d, sen ne yaptın? Eğer bu yeni dini bırakmazsan, yemin olsun ki; ben yemem-içmem, nihâyet ölürüm. Sen de benim yüzümden, “Hey anasının katili!” diye kötü bir isimle anılırsın, demişti.

Hazret-i Sa‘d:

— Yapma ana, ben bu dîni hiçbir şey için terk etmem, deyince, o da iki gün iki gece yememiş, kuvvetten düşmüştü. Bunu gören Hz. Sa‘d’ın (r.a.), son sözleri ise şunlar olmuştu:

— Anneciğim! Bilesin ki, vallâhi yüz canım olsa da birer birer çıksa, ben bu dini hiçbir şey için terk edemem. Artık ister ye, istersen yeme...

Zira Cenâb-ı Hak, “müşrik olman hususunda zorlarlarsa, onlara itâat etme. Fakat, onlarla dünyada da iyi geçin” buyuruyordu.

İmâm Kurtubî (rh.) el-Câmi‘ li-Ahkâmi’l-Kur’ân isimli eserinde demiştir ki: “Anne-babaya, mârûf olan (yani şer’-i şerîfe, İslâm şeriatına aykırı olmayan, Allâh’a isyan olmayan) hususlarda itâat etmek gerekir. Günah işlemek, şirk koşmak veya farzlardan birisini terk etmek gibi hususlarda, herhangi bir emir verirlerse, itaat edilmez.” (4)

Ashaptan (r.anhüm) bir zât Rasûlüllah Efendimiz’e (s.a.v.), “Ben kime iyilik edeyim?” diye sormuştu. Buyurdular ki: “Annene, sonra yine annene, sonra yine annene.” “Ya ondan sonra?” dedi. “Babana” buyurdular. (5)

Bu mevzûda Hanefî fukahâsının-âlimlerinin görüşleri ittifakla şöyledir:

Anne-baba fakir oldukları müddetçe, gayr-i müslim bile olsalar, onların nafakası mükellef olan evlâdın üzerine vâciptir. Bu, Allah Teâlâ’nın, ‘Onlarla dünyada mâruf bir şekilde geçin’ emrine dayanır. Bu âyet-i kerime, kâfir olan anne-baba Hakında nâzil olmuştur ve Rasûlüllah (s.a.v.), ‘mâruf’u ‘hüsn-i muâşeret’ yani iyi geçinme olarak tefsir etmişlerdir.

Kaldı ki evlâdın, Cenâb-ı Hakk’ın verdiği nimetler içerisinde rahatça yaşarken, anne-babasını açlığa, sefalete terk etmesi mâruftan değildir.

Yine Sevgili Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.), anne-babasının nafakası Hakkında suâl eden bir gence, ‘Sen ve malın, baban içindir’ buyurmuşlardır. Bu mânâ, evlattan hem erkeğe hem de kadına şâmildir. O bakımdan her ikisi üzerine de vâciptir. (6)

Velhâsıl, anne-baba gayr-i müslim de olsa, günaha ve isyana iştirak etmeksizin Allâh’ın rızâsına uygun şekilde onlarla iyi geçinmek gerekir. Yeme-içme, giyim-kuşam, yatıp kalkma gibi ihtiyaçlarını karşılamak, onlara eziyet etmemek, ağır söz söylememek, hastalandıklarında alâkadar olmak, vefatlarında defnetmek gibi dünyaya ait hizmetlerini yerine getirmemiz şarttır, boynumuzun borcudur.

Dünyevî hüküm bu. Din işine gelince; bu hususta da Rabb’imizin, “Bana dönenlerin yoluna tâbi ol. Nihayet dönüşünüz ancak banadır. O zaman ben size, yapmış olduklarınızı haber veririm” fermanına uyacağız. Rasûlüllah Efendimiz’in ve vârisleri olan âlimlerin gösterdiği yolda yürüyecek, son nefesimize kadar itaat ve teslimiyetten ayrılmamaya, isyandan uzak durmaya gayret edeceğiz. Zira başka kurtuluş yolu da, çaresi de yok.

***

Dilerseniz bu mevzuda yine Sevgili Peygamberimize (s.a.v.) kulak ve gönül verelim…

“Abdullah b. Mes’ud’dan (r.a.) şöyle dediği rivayet olunmuştur: Rasûlüllah’a (s.a.v.), ‘Hangi iş (ecir ve sevap bakımından) daha üstündür?’ diye sordum. O, ‘Vaktinde kılınan namazdır’ buyurdu. Ben, ‘Sonra hangisidir?’ dedim. O, ‘Anne-babaya iyilik etmektir’ buyurdu. Ben, ‘Daha sonra hangisidir?’ dedim. Rasûlüllah (s.a.v.), ‘Allah yolunda cihaddır’ buyurdu.” (7)

Ve yine buyurdu ki, “Rabb’in rızası babanın rızasını kazanmakta, Rabb’in gadabı da babanın gadabında gizlenmiş bulunmaktadır.” (8)
“Baba cennet kapılarının ortasıdır. Dilersen (yani ondan uzak kalmayı göze alabiliyorsan) o kapıyı kaybet, yahut (yoksa) onu koru.” (9)

Sözün özü; cennet annelerin ayağının altında, babaların rızasında/hoşnutluğunda gizlenmiştir. Sonsuz hayatın nimetlerini, Cennet ve Cemâl-i ilahiyi arzu edenler, Allah’a kulluk vazifelerinin yanında anne-babalarını da hoşnut etmeye çalışmalıdırlar. Unutulmamalıdır ki, “Allah Teala iki kimseye(cezasını) acele verir:
1.   Azgınlıkta haddi aşana,
2.   Anne-babasına isyan edene/başkaldırana.”
(10)

***

VEFÂT EDEN ANNE-BABA ADINA İYİLİKTE BULUNMAK

Ebû Übeyd Mâlik b. Rebîa es-Saîdî (r.a.) bir gün, “Ey Allâh’ın Resûlü, anne ve babamın vefâtlarından sonra da onlara iyilik yapma imkânı var mı, ne ile onlara iyilik yapabilirim?” diye sormuştu. Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz, “Evet vardır. Onlara duâ, onlar için Allâh’tan istiğfar (günahlarının affedilmesini) talep etmek, onlardan sonra vasiyetlerini yerine getirmek, anne ve babanın akrabalarına karşı da sıla-i rahmi îfa etmek, anne ve babanın dostlarına ikramda bulunmak” (11) cevabını vermiştir.

İbn Abbas’tan (r.anhüma) rivâyet olunan bir hâdis-i şerifte şöyle buyrulmuştur: “Bir adam gelerek, ‘Ey Allâh’ın Resûlü! Annem vefât etti. Ben onun için tasaddukta bulunsam/sadaka versem-hayır işlesem ona faydası olur mu?' diye sordu. Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.), ‘Evet’ buyurunca, adam; 'Benim meyveliğim var. Sizi şâhit kılıyor ve onu annem için tasadduk ediyorum’ dedi.” (12)

Sa’d b. Ubâde (r.a.) hadîsinde ise, ölünün arkasından yapılacak sadakanın hangisinin daha efdâl olduğu beyan edilmektedir. Hz. Sa’d (r.a.) şöyle anlatıyor: ‘Ey Allâh’ın Resûlü, dedim. Annem vefat etti. (Onun adına) yapacağım sadakanın hangisi faziletlidir?’ Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.), ‘SU’ buyurdular. Bu cevap üzerine Sa’d bir kuyu kazdı ve, ‘Bu kuyu Sa’d’ın annesi için’ dedi.” (13)

Dünyaya gelmemize vesîle olan, bizleri büyüten, yetiştirip adam eden, üzerimizde çok büyük hakları olan anne - babalarımıza; hayatta iken hizmet edip itaatte bulunmak, “öf” bile demeyip gönüllerini kırmamaya gayret göstermekle mükellef/yükümlü olduğumuz gibi, vefatlarından sonra da unutmamak boynumuzun borcudur. Onlar için Kur’an okumalı, duâ, istiğfar, hayır ve hasenâtlar yapıp ruhlarına hediye etmeliyiz. Mü’mine yakışan budur. Hayırlı evlat buna denir.

***

VEFAT EDEN ANNE-BABA HAKLARININ ÖDENMESİ İÇİN BİR BAŞKA USÛL

Anne-babanın haklarının ödenmesi için, çarşambayı perşembeye bağlayan gece, akşamla yatsı arasında, 2 rek’at namaz kılınır.

Her rek’atte:
7 Fâtiha-i şerife, 7 Âyetü’l-Kürsî, 5 İhlâs-ı şerif, 5 Felak sûresi, 5 Nâs sûreleri okunur. Bu namazın sevabı anne-babaya gönderilir. (14)

Rabbim cümlemizi ve bilcümle Ümmet-i Muhammed’i anne-baba hakkıyla çıkartmasın huzuruna… Âmin.



DİPNOTLAR
(1) el-İsrâ, 17/23-24
(2) Müslim, Sahîh, c. 8, s. 2.
(3) el-Lokman, 31/14-15.
(4) İmâm Kurtubî, el-Câmi‘ li-Ahkâmi’l-Kur’ân, Kahire, 1867, 14, 64.
(5) Buhârî, Sahîh, Edep, 2.
(6) İmâm Mergınânî, el-Hidâye Şerhu Bidâyetü’l-Mübtedî, 2, 46; Molla Hüsrev, Düreru’l-Hukkâm, 1, 418.
(7) Müslim, Sahîh, c. 1, s. 63.
( 8 ) Tuhfetü’l-Ahvezî (Tirmizî şerhi), Matbatü’l-Fecâleti’l-Cedîde, Kahire, 1967, c. 6, s. 25
(9) Tuhfetü’l-Ahvezî, c. 6, s. 25.
(10) Feyzu’l-Kadir, Matbaa-i Mustafa Muhammed, Mısır, 1938, c. 1, s. 151.
(11)   Ebî Dâvud, Sünen, Edep 12
(12)   Buhârî, Sahîh, Vesâyâ, 15
(13)   Ebû Dâvud, Sünen, Zekât 42
(14)   Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neştiyat, İstanbul, 1983, s. 57
« Son Düzenleme: 14 Mart 2016, 12:57:51 Gönderen: Mücteba »