Gönderen Konu: Anka  (Okunma sayısı 2915 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı -SüHaN-

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 33
  • yok !
Anka
« : 05 Nisan 2009, 23:08:59 »

‘‘Seni gören Sende yok olan Senin sonsuz ve mutlak varlığında kaybolan ne ile kanar ki… yanında Seni özleyen nasıl hasretini dindirebilir ki… iniyorlar… dervişler başlangıç noktasına dönmek üzere alemleri devrederek iniyorlar… indikçe Senin bin bir ismini şakıyorlar… isimlerden geçiyorlar… gökkuşağından geçer gibi sıfatlardan geçiyorlar… eleğimsağmadan geçer gibi… gökten bir kartal gibi ağır ağır yere süzülüyorlar… artık hiçbir şey eskisi gibi değil… daire nihayet tamamlanıyor… bu yol talep, sohbet ve halvet yoludur, diyor Mısri… insan isterse gerçeğe yönelir… gönül sohbetle dolar, halvetle boşalır…gönül bilmek ve kavuşmak diler…bu nedenle bilgelerle sohbet arar…bir kamilin sohbetine ulaşınca da can kulağıyla dinler…gül bahçesine girmiş gibi çiçekleri koklar, gerçeği hissetmeye çalışır…orada dilsiz kulaksız konuşmuştu Mısri…burada can kulağıyla dinleyenler anladı…çünkü Beyazıt da bu sırrı söylemişti : tam otuz yıldır O’nun huzurunda bulunup O’nunla konuştuğum halde, insanlar kendileriyle konuştuğumu sandılar…’’










« Son Düzenleme: 20 Aralık 2009, 23:59:19 Gönderen: Fatihan »
''Evladım sen doğru ol, eğri belasını bulur''