Gönderen Konu: Anne Karnındaki Çocuk İçin Okunacak Dualar  (Okunma sayısı 54893 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."

Bebek için doğumunun yedinci (7.) günü Akika Kurbanını Kesmelidir...

Doğumunun yedinci (7.) günü, çocuğun adını koymak ve kurban kesmek, Resullüllah Efendimizin edeblerindendir. Peygamber Efendimiz buna NESİKE adı vermişlerdir. Erkek çocuklar için iki (2), kız çocukları için bir (1) kurban kesilir. Erkekler için de bir kurban kesileceğine dair rivayetler vardır. Eti, kurban eti gibi, hem yenilir hem de fakirlere tasadduk edilir. Allame İmam Abdü'l-Vehhab Şa'rani, Resullüllah Efendimize Peygamberlik vazifesi geldikten sonra kendisi için akika kurbanı kestiğini ve boğazlarken, "Bismillah, vAllahü ekber" dedikten sonra "Bu benim akika kurbanımdır" buyurduğunu rivayet etmektedir.

Resulüllah Efendimizin oğlu İbrahim, dünyaya geldiği zaman, Ebu Raf'i (r.a.)'in zevcesi Selma ebeliğini yapmıştı. Bu sebeple Ebu Raf'i, Peygamber Efendimize oğlunun doğumunu müjdelediğinde çok sevindiler. Müjdesine karşı bir köle vererek taltif ettiler. Doğumunun yedinci (7.) günü, çocuğun saçını tıraş ettirerek gümüş ile tarttırıp gümüşü tasadduk etti ve saçlarını gömdürdü.

Fahr-i Kainat Efendimiz torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in doğumlarında (2) ikişer -diğer bir rivayete göre birer- kurban kesmişlerdir.

Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır:

"Çocuk, akika karşılığında rehin alınmıştır. Onun için (kurban keserek) kan akıtınız ve ondan eza (verecek saçları) gideriniz.”

Peygamber Efendimiz, torunu Hz. Hüseyin doğduğu zaman kızı Hz. Fatıma'ya hitaben şöyle buyurmuşlardır: "Hüseyin'in saçını (gümüş ile) tart ve onun ağırlığında gümüş tasadduk et (kesilecek) akika kurbanının bir ayağını (budunu) ebeye ver.”(20)

Aişe validemiz (r.a.) Allah Resulünün erkek çocuk hakkında iki koyunu, kız çocuğu hakkında da bir koyunu "akika" olarak kesmeyi, emir buyurduğunu rivayet etmektedir. Ve yine rivayet ediliyor ki. Allah'ın Resulü (s.a.v.) Hazret-i Hasan'ın akikası olarak bir koyun kesmiştir. Resulüllah'ın böyle yapması bir koyun ile iktifa etmenin de ruhsatlı olduğuna delalet eder.

Hadis-i şerifte Buyuruluyor ki:

"Akikayı doğan çocuğun ismi üzerine (niyet ederek) kesin. ‘Bismillah. Allahım falan çocuğun akikası senin içindir ve senin rızana yöneliktir’, deyin."

Akika, hayat belirtisi görülen çocuğu Allah’a yaklaştırmaya vesile olan bir kurbandır. Çocuğu bela ve afetlerden korur; İsmail (a.s.) için gönderilen koç gibi. İslam dininin bir vecibesini yerine getirmenin bir sevincidir. Mü’min bir kimsenin hayata başladığının sevincinin ifadesidir.

Çocuğun kesilen saçının karşılığı altın veya gümüş tartıp sadaka olarak vermek sünnet-i seniyyedendir. Bu hususta bir haber varid olmuştur ki, Allah'ın Resülü (s.a.v.) Hazret-i Hüseyin'in doğumunun yedinci gününde Hazret-i Fatıma'ya emretti: "Onun saçını kes ve karşılığında gümüş tart, sadaka ver."

Aişe validemiz (r.a.) buyuruyor:  "Akika olarak kesilen hayvanın kemikleri kırılmamalıdır."

20) İslamda Kadın ve Aile, Mehmed Emre

[Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri]



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Bebeğe isim nasıl koyulur?
« Yanıtla #16 : 03 Ocak 2016, 04:44:40 »
Bebeğe isim nasıl koyulur?

1- Çocuk doğunca ağzına tatlı bir şey (hurma) sürülür.
Doğumu müteakip yedinci (7.) günü;
    2- Akika Kurban/Kurbanları kesilir, (Kız bebek için 1, erkek bebek için 2 akika kurbanı kesilir.)
    3- Saçları kesilip tartılır, ağırlığınca altın veya gümüş (veya o kıymette para) sadaka verilir,
    4- Abdestli bir şekilde bebek, kıbleye doğru olacak şekilde kucağa alınır. Sağ kulağına ezan okunur (Essaletü hayrun Minennevm dahil), sol kulağına da kâmet getirilir,
    5- Annesinin ismiyle birlikte (Yâ Ahmed bin Amine gibi) seslenilir.

    6- Bebeğe hayır duâ edilir. (Hayırlı mübarek olsun, Alem-i İslama hizmette hadim eylesin...)

Ebü'l Faruk Hazretleri bebeklere "Akıllı doğsun, aklı çok, rızkı bol, ömrü uzun ve hayırlı olsun" diye duâ buyururlarmış. "Allah analı-babalı büyütsün" diyenlere "Peygamber Efendimiz analı-babalı mı büyüdü?" buyur; bunu edebsizlik olarak addederlermiş. Ehemmiyetine binaen hatırlatırız.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Hamilelik (İzdivaç ve Mahremiyetleri-Ali EREN)
« Yanıtla #17 : 04 Ocak 2016, 04:12:13 »
Hamilelik

Evliliğin en büyük gayesi, neslin devamı yani evlat yetiştirmektir. İnsana sağlığında yardımcı olan birinci şahıs evladı olduğu gibi, vefatından sonra arkasından dua edecek olanlar da yine onlardır.
Çocukların ilk gelişme ve teşekkül yeri anne karnıdır.
Kadının çocuğa kalmasına gebelik veya hamilelik deniliyor.
Ahkaf süresi 15. ayette buyuruluyor ki:
"Biz insana anne ve babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zorlukla taşıdı ve zorlukla doğurdu. Onun (ana karnında) taşınması ve sütten kesilmesi otuz aydır."
Burada hamileliğin ve çocuk doğurmanın zorluğuna işaret edilmektedir. Aynı zamanda anne-babanın, bilhassa annenin zahmet ve fedakarlığına da dikkatler çekilmektedir.

Peygamberimizi annelerin nasıl sevaplara kavuşacaklarını şöyle izah buyuruyorlar:
"Kadın, gebeliğinden çocuğu doğurup sütten kesin­ceye kadar Allah yolunda nöbet bekleyen gibidir. Eğer bu süre içerisinde ve doğumda ölürse, onun için şehit sevabı vardır."

Gebeliğin süresi normal olarak 9 ay 10 gündür. Fakat 8, 7 hatta 6 aylık doğumlar olmakta ve bu çocuklar yaşamaktadırlar.
Erken doğumlar olduğu gibi, 9 ay 10 günden geç olan doğumlar da vardır. Mesela Hz. Ömer zamanında bir kadın 2 senelik bir çocuk doğurmuştu. Çocuk, doğduğunda anne karnında dişleri çıkmıştı. Tarihte bundan daha uzun gebelikler de olmuştur.
Mesela: Muhammed bin Aclan'ın karısı 12 senede 3 doğum yapmış yani her hamileliği 4 sene sürmüştü.

Peygamberimiz (s.a.v.) Hz. Cabir'e:
"Ya Cabir! Çocuk, çocuk!" (yani Allah'tan çocuk iste) buyurmuşlardır.

Hz. Ömer: "Ben ancak çocuk için evleniyorum" derdi.

Peygamberimiz, Hz. Enes'e şöyle dua etmiştir:
"Allah’ım ona çok mal ve evlad ver, ona uzun ömür ihsan eyle ve günahını affet."
Enes (r.a.) diyor ki: "Resülüllah bana üç şey için dua etti, üçü de oldu. 103 çocuğumu toprağa verdim. Ağaçlarım yılda iki kere meyve verir; o kadar uzun yaşadım ki artık insanlardan utanıyorum. Günahımın affını da Allah'dan umuyorum."
Demek ki Resülüllah Efendimiz'in Hz. Enes hakkında yaptığı dua ve bu duada zikredilen her üç madde de yerini bulmuş olmaktadır.

Hamilelik isteyenler şuna dikkat etmelidirler:
Temaslar mümkün oldukça tam iki adet ortasına getirilmelidir. Birleşme sırasında, kadının dizlerini büküp sırt üstü yatması, hazneye boşalan meninin, rahimden dışarıya akmasına mani olur. Bu durumda, hemen yıkanmayıp biraz beklenmelidir.

Evli kadınlar genel olarak % 80 nisbetinde hamile kalırlar.

Evlilikten önce kızlar ve evli kadınlar rutübetli yerlerde ve taş üzerinde oturmamalı, vücudlarını bilhassa ayaklarını üşütmemelidirler.

Adet zamanlarında denize, havuz ve kaplıcalara girmeme­lidirler. Kuvette banyo yapmamalıdırlar.

Temizliğe dikkat etmeli ve naylon ve sentetik iç çamaşırlarından kaçınmalı, yün ve sıcak şeyler giymelidirler.

Adette kullanılan pamuk, bez ve diğerleri sık-sık değiştirilmelidir.

Bulantı, kusma hamileliğin ilk belirtisidir. Hamileler kesinlikle röntgen ışınlarından yani film çektirmekten, kaçınmalıdırlar. Aksi halde doğacak çocuk sakat olabilir.


Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

http://www.incemeseleler.com/izdivac/899-hamilelik.html

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."

Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v) annelerin nasıl sevaplara kavuşacaklarını şöyle izah buyuruyorlar:

"Kadın, gebeliğinden çocuğu doğurup sütten kesin­ceye kadar Allah yolunda nöbet bekleyen gibidir.
Eğer bu süre içerisinde ve doğumda ölürse, onun için şehit sevabı vardır."


Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."