Gönderen Konu: Anne ve baba,çocuğun geleceğinden sorumlu  (Okunma sayısı 5922 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Anne ve baba,çocuğun geleceğinden sorumlu
« : 01 Haziran 2005, 06:20:49 »

Çocukları tuzaklardan korumak o kadar basit ve kolay değil,yine de anne babalara bazı ipuçları vermeye çalışalım:

1.Anne,baba olarak her türlü gayr-i meşru münasebetten uzak durun.

2.Dini inançlarınızı sağlamlaştırın,tüm detaylarıyla yaşamaya ve çocuklarınızla paylaşmaya çalışın.

3.Ailenize bağlı kalın,çocuklarınızla ilgi bağınızı güçlendirin;onlara sevginizi,şefkatinizi hissettirin ve bir masal,ya da hatıra anlatır gibi,onları sıkmadan hayat tecrübelerinizi aktarın,

4.Karı-koca,gelin-kaynana olarak kesinlikle çocuklarınızın önünde tartışmayın,asla kavga etmeyin,onların yanında yoksulluktan,parasızlıktan yakınmayın,sürekli para konuşmayın

5.Televizyonu kontrol altında tutun,çocuklarınızın izlemesini yasakladığınız programları,onları yataklarına gönderdikten sonra sakın izlemeyin,

6.Çocuğun harçlığını ihtiyaçlarına göre ölçüsünde dengeli tutun,(ne az,ne fazla)

7.Sokaktaki tuzaklara,özellikle de içki ve uyuşturucu belasına çocuğunuzun  sık sık dikkatini çekin,dertlerini dinleyin,sakın onunla alay etmeyin,onu fazla sıkmayın,sıkıştırmayın,

8.Hangi yaşta olurlarsa olsunlar çocuklarınıza sarılmayı,onları sevdiğinizi söylemeyi ihmal etmeyin,

9.Çocuklarınızın üzerinde sevgi ile dengelenmiş bir otorite kurmaya çalışın,ama otoritenizi sık sık bağırma-çağırmaya vardırmayın,

10.Hem okuluyla,hem dersleriyle,ama en fazla kendisiyle ilgilenin,kontrolünüz altında gazete,dergi,kitap okumasına izin verin.Hatta kitap konusunda teşvik edin.Zaman zaman birlikte dolaşmaya çıkın.Hayatı paylaşın.Yardımlaşın,

11.Çocuğunuzun yapacağı her yanlışa anında müdahale etmeyin.Her hata yaptığında "Ben senin yaşında iken"diye başlayan yerli-yersiz öğütleri vermeyin.

12.Çocuğunuzun başarısızlığını gördüğünüzde,"Ben sana demiştim" gibisinden laflar söyleyip onu kendinize düşman etmeyin,

13.Hem pahalı oyuncaklar alıp,hem de "kırılmasın" diye oyuncaklarla oynamasını yasaklamayın,

14.Çocuğun beceri ve yeteneğini çok fazla zorlayacağını bildiğiniz bazı etkinliklere sokmayın.(Çocuğunuzu bu şekilde zorlamanız,kendi başarısızlıklarınızı aşmaya yönelik bir şuuraltı dürtüsü olabilir mi acaba?)

15.Yemek konusunda fazla üstüne düşmeyin.Üzerine haddinden fazla düşerseniz kendine özel tercihler geliştirecek ve sizin istediklerinizi yememekte daha çok direnecek.

16.Diyelim ki top oynarken düştü,dizini kanattı;olayı abartmayın,ortalığı birbirine katmayın,azarlamayın,cezalandırmayın.Zaten yeterince korkmuştur.Oynarken meydana gelen ufak-tefek yaralanmaların oyunun bir parçası olduğunu hatırlatın.Soğuk kanlılıkla dizini sarın "Geçmiş olsun" dileyin ve tekrar oyuna katılmaya teşvik edin.Bu tavrınız çocuğa hayattan yılmamayı,engeller karşısında geri adım atmamayı öğretecektir.

17.Her gün okulda ne yaptığını sorup ilgilenirmiş gibi yapacağınıza,gerçekten ilgilenin.Defterine bakın.Çalışmalarını görün.

18.Kızınızı teşvik için bile olsa,"Herkesin kızı annelerine ne güzel yardım ediyor,sen ise kıpırdamıyorsun bile",ya da "Elalemin kızlı neler beceriyor,sen bir şey beceremiyorsun" gibisinden uyarılarla hırpalamayın.Sadece yardımını isteyin,ona ihtiyacaınız olduğunu söyleyin,o olmasaydı daha fazla yorulacağınızı belirtin,

19.Çocuğunuz telefonla konuşurken,ya da çok sevdiği bir diziyi izlerken ders çalışmaya zorlamayın;ya da oyunun en heyecanlı yerinde çağırıp bakkala göndermeyin,

20.Şişmanlığı ya da zayıflığıyla alay etmeyin,

21.Aranızda konuşurken söze karışırsa terslemeyin,dinleyin.(Bunu yaparsanız,söz kesilmemesi gerektiğini zaten öğrenecektir.)

22.Çocuğa yönelik tavırlarınız istikrarlı olsun;iyi şeyler yaptığında kendinize,yaramazlık yaptığında dayısına-teyzesine filan benzetmeyin.Bu anlamda övgüler ve yergilerde de denge tutturmaya çalışın.

23.Misafirlerin arasında övüp,yalnız kaldığınızda yargılamayın.(Misafirlerin yanında:"Teyzesi,benim kızım hamarattır,elinden her iş gelir." Misafirler gittikten sonra:"Kızım,sen de ne kadar beceriksizsin böyle!)

24.Çocuğunuzu misafirlere "maskaralık" yapmaya(taklit filan)zorlamayın.Bunu kendisi yapmak istiyorsa zaten yapacaktır.

25.Özellikle ergenlik döneminde yaptığı bazı hataları abartıp başkalarına çekiştirmeyin.Çocukla asla alay etmeyin.

26.Çocuğunuz bişeyler başardığı zaman,dengeli biçimde övün,ödüllendirin."Ne yani,bu da bişey mi?" gibisinden küçümsemeyin.Başka çocukların daha büyük başarılarını örnek verip "işte başarı diye ben buna derim" şeklinde konuşmayın,

27.Ders çalışmayı pek sevmeyen çocuğunuzu bir gün ders çalışırken gördüğünüzde,"Hayret  bir şey sen ders çalışır mıyıdın?"şeklinde konuşmayın.Bunun yerine,onu çalışırken görmenin sizi ne kadar mutlu ettiğini söyleyebilirsiniz,

28.Alışveriş yaparken çocuğunuzun tercihlerini umursamazlık  etmeyin.Düşüncelerinizi açıklayın,ama seçimine de saygı gösterin.(Çocuk sarı bir kazak almak istiyorsa bırakın alsın,ille de kırmızı diye tutturmayın)

Yavuz Bahadıroğlu'nun "Hayatı Aşkla Yaşamak" kitabından alınmıştır
« Son Düzenleme: 10 Haziran 2008, 08:44:07 Gönderen: isra »

Çevrimdışı RüzgargülÜ

  • okur
  • *
  • İleti: 60
Re: Anne ve baba,çocuğun geleceğinden sorumlu
« Yanıtla #1 : 02 Haziran 2005, 22:29:41 »
Alıntı yapılan: "isra"
2.Dini inançlarınızı sağlamlaştırın



egitimde elbet dinimiz, ilk satirda olmasi gerek
eger cocuk dinimize göre egitilmiyorsa,muhakak ki gelecekte bunun zarari görülecektir ve hissedilecektir,
ve bu büyük hatayi hisseden ilk ana ve baba olacaktir.


ellerine saglik isracim.

Çevrimdışı sedat_islam

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 232
    • Milli Görüş Forum
Anne ve baba,çocuğun geleceğinden sorumlu
« Yanıtla #2 : 09 Haziran 2005, 11:21:11 »


"Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm

Allâh’ım,nimetlerin adedince,yüceliğin ve azâmetin kadar,ilminin ihâta ettiği kadar,hoşnut ve râzı olduğun şekilde ve miktarda sana hamd-ü senâlar olsun.Ne kadar da az şükrediyorsunuz, (Araf,10/Müminûn,78/Secde,9/Mülk,23) ayet-i kerimesine muhatap olan bizler,bu nankör- lüğümüzden ötürü senden afv-u mağfiret diliyoruz...

Bizleri,râzı olduğun şekilde,sana şükreden kullarından eyle.Âmîn.
Müslümanların önderi ve en büyük eğitimci olan Hz.Muhammed(sav)’e salât-ü selam olsun.

Şimdi,çocuklarının eğitimine önem verenler ve onların hem dünyevî hemde uhrevî(âhiret) huzûrunu talep edenler,bu mektuba kulak versinler.

İnsanları en iyi bilen,yine onu bizzat yaratanın kendisidir.Bizleri kendisine kulluk etmek için yaratan Allah(c.c),bizlere,hem dünyada,hemde öldükten sonra başımıza gelecek olan olaylara en iyi bir şekilde hazırlanmamız için,mutluluk yollarını,kitablar ve peygamberler aracılığıyla, göstermiştir.

Bize düşen görev,bu bilgileri öğrenip tatbik etmektir.Örneğin,şu misalde verece- ğimiz gibi,yalnız bilgi ve tasdik mutlu bir hayat için kâfî değildir:Arabanızla kırmızı lamba- dan geçtiğiniz için sizi bir polis memuru durduruyor.Bunu neden yaptınız sorusuna karşılık siz:Kırmızı lambada durulması gerektiğini biliyorum ve buna katılıyorum, derseniz,cezadan kurtulabilirmisiniz?Polis şöyle karşılık verebilir:Bilip katılıyorsan,o halde niçin geçiyorsun?

Sürücünün yasaları bilmesi ve onlara katılması onu cezadan nasıl kurtaramıyorsa,bizlerin, sadece dille sağlıklı bir evlat yetiştirmek istiyorum deyip de hiç bir işe girişmemesi,iki yüzlülükten başka birşey değildir.İstediğiz kadar itiraz etsenizde,bu davranış,bizlerim, çocuklarımızı hiç sevmeyip önemsemediğimizi gösterir.Çocuklarımız hergün biraz daha ateşe yaklaşıyor,bizler ise lâkayt kalıyoruz.Bumu sevgimiz?Her derdin bir devası olduğu gibi,bu meselelerin de çareleri vardır,yeter ki istek,niyet olsun.

Şunu bilelim ki,çocuk,en iyi ve sağlıklı bir şekilde ancak aile ortamında yetişir.Anne-Babanın görevi,topluma katılacak ve hizmet edecek sağlıklı bir ferd yetiştirmektir.Bir cemaata veya topluma katıldığımız zaman biliriz ki,herkes birilerinin babaları,oğulları,kızları,torunlarıdır vs.

Topluluklar,cemaatlar aile mensublarından oluşur,yani bir ailede yaşayan kişilerden oluşur.O kişiler ise bizlerim oğullarımız,kızlarımız,torunlarımızdır vs.İmdi,topluluklar,cemaatlar bozul- muş ise,bu ancak şu anlama gelir:Bizler,topluma eğitimsiz,kalitesiz çocuklar yetiştirip salıve- riyoruz.Eğer toplumumuza veya ülkemizde yaşayan insanlara kızacaksak,önce kendimize kızalım,eğer biz çocuklarımıza sağlıklı bir eğitim verseydik,toplum bu hale gelmeyecekti.Bir devleti kalkındıran onun eğitilmiş üyeleridir,eğitimsizlik ise bir devleti batırıp yok eder.Bütün zulümler,kargaşalar,geçimsizlikler,musîbet ve belalar eğitimsizlikten kaynaklanır.Bu yasayı bilen herkes bilir ki,eğer bir devleti yok etmek istiyorsan,zahmet çekerek ve can endişesi ile savaşmaya ihyiyaç yoktur,yapman gereken o milleti,türlü vasıtalarla eğitimden uzaklaştırmak- tır.

Çocuk eğitimi ailede başlar..Belirli bir yaşa kadar,çocuklar,anne-babadan gördüğü her şeyi,kendisi de yapmaya çalışarak,taklit eder. Konuşmayı da çocuk yine bu taklit yoluyla öğrenir.Bu yaşdaki çocuk,aynı kopya makinası gibidir.Anne-babanın davranışlarını kopya eder.Çocuğun yanında sergilediğimiz hal ve hareketlerimize dikkat etmezsek,çocuk,bu bozuk ve yanlış davranışlarımızı da kopya edecektir.Bu yaşdaki çocuklar yanlış ve doğruyu ayırd edemedikleri için,onların doğruları,anne-babanın doğrularıdır.Yani çocuk bir nevî sizin bir minyatürünüzdür,sizin küçük şeklinizdir.Bu yüzden anne-baba çocuğun huzurunda çok titiz davranmalı ve her şeyin çocuk tarafından kaydedildiğini bildiği için,kâmil bir model/örneklik sunmalıdır.Bütün gün kameraya çekildiğinizi bilseniz hiç bir yanlış yapmamaya çalışırsınız.Çocuk da bir canlı kamera gibidir.Bizleri zihnine kaydeder.Yanlışlık yaparsak,kayıt da yanlış olur ve bu çocuğu kötü bir şekilde etkiler.

Piskologlar veya eğitimciler bu bilgilere sahip oldukları için,çocuğu tanımakla,anne-babasını hiç görmeden,belki onu kendisinden daha iyi tanır.Nitekim çocuk,sizi kamera gibi,zihnine kaydeder ve bu kayd ettiklerini tatbik eder.Dolasıyla çocuğun davranışı bir nevi sizin karakterinizi,aile hayatınızdaki durumları ve davranışlarınızı yansıtır.Piskolog,filme bakıyor gibi çocuğun davranışlarında sizi izler.O halde kendisi hakkında dışarıya bilgi aktarmak istemeyen ,çocuklarını sağlıklı bir şekilde eğitsin.Yoksa,evde olup bitenleri,dışarıya aktarmak istermisiniz?

Peygamberimizin şu meşhur hadisini yaklaşık herkes bilir:Çocuk islam fıtratı üzere doğar, sonra onu anne-babası mecusi,yahudi,hıristiyan veya müslüman yapar.

Bunun gibi,çocuğun ne ve nasıl olması bizim elimizdedir.Temeli sağlam atmazsak ev yıkılır ve bunun üzerine bina edilen diğer şeyler de öyle.Çocuğumuzun temelini sağlam atmazsak (doğru eğitimi vermezsek),çocuk,hayatta başarılı olamaz ve sonunda ondan şikayetci oluruz, fakat iş işten geçmiştir.Artık ona kızmanın bir anlamı kalmaz artık.
Çocuğu sağlıklı yetiştirmek için önce bizler eğitime muhtacız.Çocuğa neyi ve nasıl öğretmemiz gerektiğini,ya bilenlere soracağız(eğitimcilere,hocalara),yada bu hususda yazılan bir çok kitab vardır ,alıp okuyacağız.

Şunu unutmayalım ki çocuğun huzurunda her zaman sözümüz ve özümüz bir olmalıdır.Yani çocuğa tembih ettiğimiz her şeyi önce kendimiz tatbik etmek zorundayız.Şu misalde olduğu gibi,amelimiz sözümüzle bağdaşmazsa,eğitim tesirli olmaz:Mesela,anne sigara içiyor ve çocuğa sigaranın kötü olduğunu ve içmemesi gerektiğini tembih ediyor.Sizce bu tesirli olurmu?Elbette hayır.Bunu gören çocuk şöyle düşünür:Annem bana şaka yapıyor,benimle oyun oynuyor,eğer söylediği gibi kötü olsaydı,kendiside yapmazdı.

Çocuk doğru ve yanlışı ayırd edemez demiştik.Çocuk sizin bu davranışınızı anlamlandıramaz.

O halde çocuklara birşeylar tembih ediyorsak,söylediğimiz sözlerin yapmış olduğumuz işlelerle uyuşmasına çok dikkat gösterelim.
İlk ve en sağlıklı eğitim,aile ortamı demiştik.Çocuğun yaşı ilerledikten sonra,kurduğu yeni ilişkiler sayesinde,eğitimcileri çoğalır.Arkadaşlar edinir,okula başlar,televizyon izler vs. Çocuk,iletişim kurduğu herkesden birşeyler koparır,yani onlardan etkilenerek eğitilir.Bu yüzden kimlerle arkadaş kuruyor,televizyonda hangi saçmalığı izliyor,bunlara çok dikkat etmeliyiz.Bu devirde en güçlü,en başarılı ve tesirli eğitimci televizyondur.İnsanların ahlakını bozan,onları sapıttıran en büyük düşmandır.Dünyada zuhur eden her pislik,ânîden evimize kadar ulaşıp,çocuklarımızı kötü yönde etkileyebiliyor.Çocuklarınıza dikkat etmişşseniz,hiç durmadan,televizyonlarda izledikleri şeyleri sayıklarlar.Bu da gösteriyor ki,televizyon,en büyük düşmanlardan birisidir.Bunu bilen düşmanlar,bilerek insalığı sapıttırmak için,çok zekice planlar üretip uyguluyorlar.Bizzat televizyonun kendisi kötü değildir.Kötü olan ahlaklarımızı bozan programlardır.Televizyona iyi niyetle yaklaşırsak(faydalı şeyleri izlersek) bize fayda verir,aksi takdirde hem kendimizin hemde çocuklarımızın ahlâkını bozar.

Çocuklarımız aynı bir kayıt cihazı gibi demiştik.Zihinlerine neyi kaytettiklerine çok önem vermeliyiz.Zihnimize yerleştirdiğimiz her tohum bir gün yeşerir.O halde,çocuklarımızın zihnine nelerin ekildiğine dikkat gösterip,zararlı olanları ayıklayalım.

Elhamdulillâhi rabbil âlemîn.
Zafer Yakındır ve Zafer, İNANANLARINDIR...

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Anne ve baba,çocuğun geleceğinden sorumlu
« Yanıtla #3 : 07 Temmuz 2005, 08:33:26 »
Tatlı bir bahar günüydü.Küçük Gülçin,dedesinin çiçek bahçesinde çok güzel menekşeler gördü.
--Ne kadar güzel bunlar... Toplayıp anneme götüreyim.Kimbilir nasıl sevinir...
Kısa zamanda kucağı çiçekle dolmuştu.Hepsini tek tek ayırdı,demetledi

--Bir vazonun içine koysam daha güzel olur.Mutfağa koştu.Vazo yerine bir bardak aldı.Özenle çiçekleri yerleştirdi.İçi içine sığmıyordu.Biran önce annesine ulaşmak için hoplayarak koşmaya başladı.Merdivende ayağı kaymasın mı?Düştü.Elindeki bardak da düştü.Bir şangırtı koptu ister istemez.Şangırtıyı işiten annesi odadan dışarı fırladı.Yerdeki cam kırıklarını ve dağılmış çiçekleri görünce aklı başından gitti.Kocaman bir sopa aldı.Hiç bir şey sormadan minicik yavruyu bağırta bağırta dövdü.

Gülçin neye uğradığını bilemedi. Merdivenden düştüğü için çok korkmuştu.Sadece;
---Anneciğim!Anneciğim! diyebiliyordu
Annesi acımasızdı.Bir yandan o kocam sopayla bu küçücük bedene vururken diğer yandan da söyleniyordu:
---Seni hayvan seni,o güzelim bardağı kırarsın ha!

Gülçin,haksız yere dövüldüğünü hiç unutmadı.Ne zaman annesine çiçek vermeyi düşünse,bu olay gelir aklına.Bir daha da onu annesine çiçek hediye ederken gören olmadı

Çevrimdışı muallim

  • yazar
  • ****
  • İleti: 758
Anne ve baba,çocuğun geleceğinden sorumlu
« Yanıtla #4 : 07 Temmuz 2005, 19:44:39 »
Alıntı
Gülçin neye uğradığını bilemedi. Merdivenden düştüğü için çok korkmuştu.Sadece;
---Anneciğim!Anneciğim! diyebiliyordu
Annesi acımasızdı.Bir yandan o kocam sopayla bu küçücük bedene vururken diğer yandan da söyleniyordu:
---Seni hayvan seni,o güzelim bardağı kırarsın ha!


Ya işte boyle bir anne ve baba olmak da var...Allahım neyseki bizim anne ve babalarımız boyle sudan sebeblerle dovmezdi :D
"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz."
[Hucurat Suresi 10]

Vuslat Yolcusu

  • Ziyaretçi
Anne ve baba,çocuğun geleceğinden sorumlu
« Yanıtla #5 : 18 Ocak 2007, 00:02:41 »
Allah razi olsun tesekkürler