« Yanıtla #17 : 01 Ağustos 2010, 07:12:06 »
Sâhib-ül ezân: Abdullah Bin Zeyd Hicretten sonra Medîne'de Peygamber efendimizin mescidi yapılmış, burada Müslümanlar cemâ'atle namaz kılıyorlardı. Ancak o günlerde namaz vakitlerini bildirmek, zahmetli oluyordu. Müslümanlar, Mescid'e toplanır; namaz vaktini beklerlerdi. Ba'zıları da tam vakti tesbit edemezlerdi.
Sevgili Peygamberimiz, buna bir çâre arıyorlardı. Bir gün arkadaşlarını topladılar. Meseleyi hep birlikte konuşmaya (istişâreye) başladılar. İstişare meclisinde sunulan teklifler kabul görmedi. O toplantıda bulunan Abdullah bin Zeyd, aynı gece bir rü'yâ gördü.
Sevgili Peygamberimiz'e (SallAllahu Aleyhi Vesellem) gördüğü rü'yâyı anlattı:
Rüyasında Müslümanları namaza davet için kendisinden çan almak istediği mübarek zattan buna karşılık olarak kendisine ondan daha hayırlısını öğrettiğini ve kelimesi kelimesine, Ezân-ı Muhammedî'yi okuduğunu söyledi.
Abdullah bin Zeyd hazretlerinin rü'yâlarını anlatmasından sonra, Allahü teâlânın Resûlü de tebessüm ederek buyurdular ki:
- İnşâAllah gördüğün hak rü'yâdır, sâlih rü'yâdır. Şimdi kalk da öğrendiklerini, Bilâl'e öğret! Ezânı, O okusun. Çünkü sesi, senden daha gür, daha yüksektir.
Bu rü'yâ ve Ezân kelimelerini işiten Hz. Ömer dedi ki:
- Yâ ResûlAllah! Seni hak Peygamber olarak gönderen Allaha yemîn ederim ki, aynı rü'yâyı ben de gördüm.
Bunun üzerine sevgili Peygamberimiz, ellerini semâya kaldırarak; Cenâb-ı Hakka şükrettiler, hamdettiler.
Bundan sonra Sâhib-ül Ezân diye meşhûr olan Abdullah bin Zeyd, Medîneli Müslümanların Hazrec koluna mensuptur. Ebû Muhammed el-Medenî adı ile künyelenmiştir. Akabe bîâtında bulunarak Resûlullaha îmân edip Müslüman olmakla şereflenmiştir. Bedir muharebesine iştirak etmiş ve diğer bütün harplere katılarak, büyük kahramanlıklar göstermiştir. Resûlullah ile beraber Vedâ Haccı'nda bulundu. Bu hac esnasında elinde bulunan bütün mallarını, hayvanlarını, fakirlere sadaka olarak dağıttı.
Buyurdu ki:
"Dünyada olup da âhiret hayatı yaşıyan insan saâdet içindedir. Bir insan yaşadığı müddetçe Allahı hatırından çıkarmayıp, O'na hep yalvarırsa âhirette merhametine sebep olur. Böylece âhiret hayatı yaşamış olur."
Allah ondan râzı olsun.
Hayatının tamamını buradan okuyabilirsiniz.
Hz. Allah cümlemizi şefaatlerine nâil eylesin. (amin)
« Son Düzenleme: 03 Ağustos 2010, 13:31:50 Gönderen: Lika »
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim