EĞİTİM, AİLE, KÜLTÜR-SANAT, SAĞLIK > SAĞLIKLI YAŞAM
Astım Hastalığı Hakkında Malumatlar
<< < (2/2)
Tuğra:

Kirli hava, sanayileşme, kedi köpek beslenen evlerin sayısındaki artış ve havadaki nem oranının yüksekliği… Büyük kentlerde yaşamın doğal birer parçası haline gelen bu etkenler, astım hastalığı için tetikleyici rol oynuyor.
 
Astım, dikkat edilmediği ve kontrol altına alınmadığı takdirde ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. İlkay Keskinel, Türkiye’de her 10-20 kişiden, İstanbul’da da her 5-10 kişiden birinde astım görüldüğüne dikkat çekti.

Astım, altta genetik faktörlerin bulunduğu ve çevresel faktörlerle tetiklenebilen bir hastalıktır. Bir enfeksiyon hastalığı olmadığından bir kişiden diğerine bulaşması söz konusu değildir.

“Astım tedavisinde kullanılan spreyler alışkanlık/bağımlılık yapar, ciğerleri kurutur; bir kez başlarsam bir daha hiç bırakamam”

Astımda sprey ya da kuru toz şeklinde ilaçların kullanılmasının bağımlılık yapması söz konusu değildir. Bu konudaki yaygın inanışının tam tersine, tüm ilaç uygulama şekilleri arasında ‘en zararsızıdır’ denebilir.

Ağızdan (tablet ya da kapsül) ve enjeksiyon şeklinde (damardan ya da kas içine) ilaç uygulandığında, verilen doz kana karışır, tüm vücuda yayılır. Oysa sprey/kuru toz uygulayıcıları kullanıldığında, sistemik uygulamaya göre çok daha küçük miktarda ilaç (mikrogram düzeyinde) verilmektedir.

Bunun sebebi; ilacın hedef bölgeye vücutta dolaşmadan, doğrudan ulaşmasıdır. Bu yolla ilaç verilmesinin bağımlılık yapması söz konusu değildir. Astım tedavisinde kullanılan ilaçlar akciğerleri “kurutmaz.” Uzun araştırmalar sonucu geliştirilmiş olan bu ilaçlar, hekim tarafından olası yarar ve zararı göz önüne alınarak hastaya verilmektedir.

“Kortizon, çok zararlıdır, ne olursa olsun kullanılmamasını gerektirecek pek çok yan etkisi bulunmaktadır”

Zararsız olduğu düşünülen vitaminler ve tamamen bitkisel olan ilaçlar da dahil olmak üzere her ilacın yan etkisi olabilir. Buna kortizon da dahildir. Önemli olan, ilacın beklenen yararının potansiyel zararından büyük olmasıdır.

Yani eğer o ilacı kullanmamak hastaya yarardan çok zarar verecekse, hasta ilacı kullanmalıdır. Astımlı hastalara kortizon ancak hastalığın alevlendiği ya da kriz durumlarında, ağızdan ya da enjeksiyon yoluyla verilir.

Kana hemen hiç karışmayan sprey şeklindeki kortizonun ise neredeyse hiç yan etkisi yoktur. Kimi hastalarda sprey şeklindeki kortizon kullanımına bağlı ses kısıklığı ya da kuru öksürük gibi şikayetler çok basit bir önlemle, yani spreyi kullandıktan sonra ağzın çalkalanmasıyla önlenebilir.

“Astımın asıl tedavisi alerji aşılarıdır”

Alerji aşıları, ancak belli bir yaş grubundaki ve az sayıda alerjene karşı alerjisi olan hastalarda uygulanır. Bu kararı ancak bir alerji uzmanı vermelidir. Ne yazık ki, günümüzde pek çok astım hastası, aşıyı astımlarını ortadan kaldıracak bir kurtarıcı olarak görmektedir.

Aşı sadece belli bir alerjene karşı kişinin duyarlılığını ortadan kaldırabilir. Oysa her astım, alerjik olmadığı gibi; alerjik astımlarda da sadece aşı tedavisi asla yeterli olamaz. Her durumda öncelikle kişinin astımı tedavi edilmelidir.

Çünkü aslında geri dönüşlü belirtileri olan astım hastalığı uygun şekilde tedavi edilmediğinde akciğerlerde kalıcı hasar bırakabilmektedir.

“Kendimi iyi hissediyorum, şikayetlerim düzeldi, öyleyse ilaçlarımı bırakabilirim”

Astım şikayetleri ortadan kalksa da, ilaçları azaltma ya da bırakma kararı, asla hasta tarafından kendi kendine verilmemelidir. Astım her ne kadar geri dönüşlü belirtilerle seyretse de; eksik tedavi bronşlardaki daralmanın kalıcı hale gelmesine neden olabilir. Bu konuda doktora güvenilmeli ve ilaçların ne kadar süre ile kullanılması kararı uzmanlara bırakılmalıdır.

“Astımlı hastalar spor yapmamalıdır”

Doğru tedavi edilen ve iyi takip edilen astım, kişinin hayatını etkilemez. Astımlı hasta, doktorunun önerisi doğrultusunda spor yapabilir. Yalnızca, bazı hastalarda spor öncesi nefes açıcı ilaç kullanımı gerekli olabilir.

Bunun yanında, spordan ziyade; örneğin çok tozlu bir spor salonu ya da aşırı su buharı ile dolu kapalı bir havuz hastanın şikayetlerini başlatabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.

“Etrafımdaki alerjenlerin hangisinden korunayım ki? Kaçınmaktansa bırakayım, vücudum alerjenlere alışsın”

Ne yazık ki, “çivi çiviyi söker” yaklaşımı alerji için geçerli değildir. Yani, herhangi bir alerjene daha çok maruz kalmak, o alerjene “alışmayı” sağlamaz. Tam tersine, solunum yoluyla alınan alerjenlere (örneğin polenler, ev tozu akarları, küf mantarları, kedi-köpek tüyleri gibi) ne kadar çok maruz kalınırsa, geçen zaman içinde alerjik şikayetler daha da artacaktır. Bu nedenle, alerjenlerden mümkün olduğunca kaçınmak gerekir.

“Hamilelikte astım ilaçları bebeğe zararlıdır”

Astımlı hastaların yaklaşık üçte birinde gebelik sırasında astım belirtileri hafifler, üçte birinde değişmez, üçte birinde ise kötüleşir. Sprey şeklindeki ilaçların neredeyse hiç yan etkisi yoktur.

Bu nedenle gebelikte doktor önerisi doğrultusunda güvenle kullanılabilirler. Bebeğe asıl zarar verecek olan hekimin kontrolü altında verilecek olan ilaçlar değil, annenin astıma bağlı tedavi edilmemiş sorunlarıdır. Bu nedenle, astımlı hastaların gebelik boyunca hekim kontrolünde olmaları gerekmektedir.
 
hastane.com
cennet_nuru:
Ah astım bir kere yakaladı mı bırakmıyor kendimi bildim bileli astım hastasıyım herşeyimi engelliyor şu astım bazen merdiven çıkarken bile daralıyorum ve kalp krizi geçirme olasılığımda çok fazla yüksek gerçektn korkuyorum  a25))  a21))  ş4))
Tuğra:
Alerjenler, viral solunum yolları enfeksiyonları, hava kirliliği, sigara dumanı, keskin kokular, soğuk hava gibi astım krizlerini tetikleyebilen pek çok faktör vardır. Egzersiz de bunlardan biridir ve egzersizle tetiklenen astıma egzersiz astımı ismi verilir.

Egzersiz, hastalıkları kontrol altında olmayan astımlılar için tabii ki krizi tetikleyen bir etkendir; ama buna egzersiz astımı demiyoruz. Egzersiz astımı terimi ile astım krizleri özellikle egzersizle ortaya çıkan hastaları kastediyoruz. Bu hastalar, başkalarında astım krizlerini tetikleyen diğer faktörlerden etkilenmezler.

Egzersiz atımı belirtileri, genellikle kuru ve soğuk havada yapılan bir egzersizden 5-20 dakika sonra ortaya çıkar. Bunlar, diğer hastalarda olduğu gibi kuru öksürük, hırıltı, nefes darlığı ve göğüste sıkışma hissidir. Çocuklar daha çok göğüs ağrısından yakınırlar veya nefes darlığını yorgunluk olarak da ifade edebilirler. Bir de bazılarında karın ağrısı, baş ağrısı, kas krampları, performans düşüklüğü, çabuk yorulma gibi tipik olmayan şikâyetler görülebilir.

Belirtiler, egzersize ara verildikten 5-10 dakika sonra en şiddetlidir; geçmesi için bir saat veya daha fazla süre gerekir. Bazı hastalarda belirtilerin egzersiz sırasında değil, egzersiz bitirildikten sonra başlaması da mümkündür.

Şikâyetleri geçen kişi bir süre dinlendikten sonra tekrar egzersize başlarsa belirtiler bu sefer daha az olur veya hiç de olmayabilir. Bu da bize egzersize başlamadan önce yapılacak olan ısınma hareketlerinin ne kadar önemli olduğunu gösterir.

Egzersiz astımının mekanizması nedir, kimlerde daha çok görülür?

Bu hastaların bronşları, ısı ve nemdeki ani değişikliklere diğer astımlılara göre daha çok duyarlıdır. Krizlerin sebebi, şiddetli egzersiz sırasında burun yerine ağızdan nefes alınıp verilmesidir. Bilindiği gibi burnun görevi solunan havanın ısıtılması, nemlendirilmesidir. Burundan soluyan bir kişinin akciğerlerine giden hava yüzde 80-90 oranında nemlenirken, ağız yoluyla soluyanlarda bu oran yüzde 60-70 kadardır.

Özellikle soğuk ve kuru olan havanın ağız yoluyla solunması bronşlarda su ve ısı kaybına yol açmakta, bu da bronşların daralmasına yol açan mekanizmaları etkinleştirmektedir.

Egzersiz astımı olanlar gülerken veya ağlarken de astım krizine girebilirler, çünkü kahkaha ile gülme veya ağlama sırasında da aynen egzersiz sırasında olduğu gibi ağız yoluyla derin nefes alınıp verilmesi söz konusudur.

Bu hastalar nelere dikkat etmeliler?

Soğuk ve kuru havada spor yapmaktan kaçınılmalı, spora başlamadan önce ısınma egzersizleri yapılmalı, olabildiğince burundan nefes alıp verilmeli, spor birden değil yavaş yavaş sonlandırılmalıdır. Hava kirliliği olan günlerde spordan kaçınmalıdır.

Egzersiz astımının özel bir tedavisi var mı?

Özel bir ilaç yok tabii ama, sadece egzersizle krize giren hastaların mutlaka bilmeleri ve yapmaları gereken bazı özellikler var. Her şeyden önce bu hastaların diğer kronik astımlılar gibi uzun süreli tedavileri gerekmiyor.

Yukarıda sıraladığım önlemlere rağmen, egzersizle krize giren kişiler egzersizden 15 dakika önce nefes açıcı spreylerini kullanarak bu atakları önleyebilirler. Buna rağmen şikâyeti olan hastaların uzunca süre kortizonlu sprey kullanmaları gerekir.

Astımlıların kullandıkları ilaçlar doping kapsamında mıdır?

Bazı ilaçlar doping kapsamına girer. Kortizon hap ve iğneleri, nefes açıcı tabletler gibi. Ancak, yarışmalı sporlarda sprey şeklinde kullanılan nefes açıcılara da, kortizona da izin verilmektedir.

Astımlıların egzersiz ve spordan uzak mı durmalıdır?

Hayır, kesinlikle değil. Biz, bunun tam aksine astımı olanların düzenli egzersiz ve spor yapmalarını istiyoruz. Çünkü bilinçli yapılan spor astımın iyileşmesine katkıda bulunur. Astımlı olup da dünya ve olimpiyat şampiyonlukları elde edebilecek kadar başarılı olan sayısız sporcu vardır.

Manş Denizini 32 kere yüzerek geçen rekor makinesi Allison Streeter; 1996’ da 400 metre karışık yüzmede olimpiyat altın madalyasının sahibi Tom Dallan; kriket sporunun tarihindeki en büyük yeteneklerinden biri olan Ian Botham; Barselona 92 Olimpiyatları’ nın da heptatlon birincisi Jackie Joyner-Kersee sadece bunlardan birkaçı.

Günümüz şartlarında insanlar çok az hareket ediyorlar, çok az yürüyorlar. Oysa spor ve egzersiz günlük hayatımız içinde mutlaka yer almalı.

Astımlılar için en uygun olan spor yüzmedir. Yüzme göğüs kaslarını geliştiren bir spordur ve astımlılar için çok yararlıdır. 

Yüzme dışında başka hangi sporlar uygundur?

Mesela, tenis, voleybol, golf, güreş, halter, beysbol, skuaş, yürüyüş astımlılar için sorun yaratmayan sporlardır. Buna karşılık, soğuk ve kuru havada yapılan kayak, buz hokeyi, buz pateni gibi sporlar ile paraşüt, yamaç paraşütü gibi gökyüzü sporları, tüplü dalgıçlık kaçınılması gereken aktivitelerdir.

Spor yapan çocuklar kendilerini ruhsal bakımdan daha iyi hissederler, daha mutlu ve hayatla barışık olurlar, özgüvenleri artar.

Astımlılar futbol oynayabilir mi?

Esasında futbol, astımlılar için uygun bir spor değildir, ama bizim çocuklar futbola çok meraklıdır. Benim hiç tavsiye etmeme rağmen futbol oynayan, futbol okullarına giden pek çok hastam var ve bunların hepsi de hiçbir sorun yaşamadan top oynuyorlar.

Prof.Dr.Ahmet Rasim Küçükusta

http://www.ahmetrasimkucukusta.com/2011/01/30/yazilar/tip-yazilari/astim/egzersiz-astimi/
Tuğra:
Nefes Borusu Tıkanıklığına Dikkat!
 
Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Başkanı Doç. Dr. Sina Ercan, nefes darlığına neden olan nefes borusu darlıkları hakkında açıklamalarda bulundu.
 
Nefes darlığı şikayetlerinde akla ilk olarak astım, sigara tiryakiliği, kalp hastalıkları gibi nedenlerin geldiğini belirten Doç. Dr. Ercan, bazı nadir durumlarda nefes borusu darlıklarından şüphelenilmesi gerektiğini ifade ediyor.

Nefes darlığı toplumda çok sık görülen bir sorun. Nefes darlığı dendiğinde akla her zaman önce astım, sigara tiryakiliği, kalp hastalıkları gibi klasik nedenler geliyor. Çünkü nefes borusu darlığı, nefes darlığına önayak olan nadir bir neden” diyen Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Başkanı Doç. Dr. Sina Ercan,  asıl sıkıntının da nadir olduğu için gözden kaçması olduğunu söylüyor.

Ancak nefes darlığı şikayetlerinde bu olasılıktan da şüphelenmek gerektiğini belirten Doç. Dr. Ercan, “Şüphelenmediğiniz bir şeyi teşhis edemezsiniz. Nefes darlığının nedeni nefes borusu darlığı olduğunda ve bu teşhis edilmediğinde hastalar uzun süre yanlış tedaviye maruz kalabiliyor ve bu tedavilerin bir faydasını görmüyorlar” diyor.

Hastada nefes darlığı söz konusu olduğunda elbette akla ilk önce sık görülen sebeplerin gelmesi doğal. Ancak nefes darlığından şikayet eden ve bu şikayeti astım, kalp rahatsızlığı vs. gibi klasik nedenlerden olduğu sanılan bir hasta uzun süre tedaviye cevap vermediğinde, tedavide çok ısrarcı olmamak ve nefes borusu darlığından şüphelenmek lazım. Öte yandan sabit ve değişmez hırıltı da başka bir belirti olarak görülebilir.

Hastanın hikayesi iyi dinlenmeli ve gerekirse nefes borusunun özel olarak filmi istenmelidir. Bu şekilde bir daralma ya da tıkanıklık varsa kolaylıkla görülebilir.”

Örneğin hasta yoğun bakımda kaldığı ve bu süreçte solunum aletine bağlandığı bilgisini veriyorsa bunun atlanmaması gereken bir detay olduğunu ifade eden Doç. Dr. Ercan bu konuyu şöyle detaylandırıyor;

En sık görülen nefes borusu darlığı nasır gibi yani dışarıdan bir etkiye bir tepki olarak ortaya çıkar. Bir doku baskı altındaysa o dokuda bir reaksiyon oluşur ve orada darlığa neden olacak bir gelişme görülebilir.

Solunum aletlerine bağlanan hastalarda plastik borular yüzünden böyle bir durum ortaya çıkabilir. Bunlar kum saati şeklinde daralmalardır ve hastada sanki pipetten nefes alıyormuş gibi bir etki yaratır.

Hava yolu darlıklarının çoğunun iyi huylu darlıklar olduğunu belirten Doç. Dr. Ercan, soluk borusunun bazen içerisinde bazen dışarısında oluşan iyi huylu tümörlerin de hava yolunu daraltabildiğini belirtiyor ve daralma tespit edildikten sonraki süreci şöyle aktarıyor;

Daralma tespit edilip bilgisayarlı tomografi ile sınırları belirlendikten sonra detaylı teşhis için endoskopi ya da biyopsi yapılır. Tümöre bağlı tıkanıklıklarda söz konusu organ nefes borusu olduğu için boğulma riskinden ötürü tümör iyi huylu da olsa kötü huylu da olsa ameliyat ile çıkartılması gereklidir.

Böyle bir ameliyatı kaldıramayacak hastalarda tümör hava yolunun dışındaysa bazen içerden baskıyı durdurmak için kafes konulur. Söz konusu doku dondurularak veya yakılarak yok edilir. Bazen lazer uygulanır bazen de genişletme teknikleri hayata geçirilir.
 
Hastane.com
Tuğra:
Sadece aşırı hijyen değil, zamanla beslenme alışkanlıklarımızın değişmesi, doğal gıdalardan uzaklaşıp katkı maddesi içeren yiyecekler yememiz, alerjenlere daha çok maruz kalmamız da sebep olmaktadır.
 
Günümüzde astım ve alerjik hastalıklar, özellikle gelişmiş toplumlarda artış gösteriyor. Daha ilkel toplumlar enfeksiyonlarla savaşıp alerjinin neredeyse adını bile bilmezken, “steril” büyüyen insanlar, daha çok alerjiye yakalanıyor. Uzun süreli, hatta hayat boyu sürebilen bir rahatsızlık olan astım, uygun tedavi ve düzenli muayeneler ile kontrol altına alınabilmekte ve tamamen normal bir yaşantı sürmek mümkün olabilmektedir.
 
Bu belirtilere dikkat!
 Nefes darlığı
Hırıltılı/hışıltılı solunum
 Islık sesi şeklinde solunum
 Hava açlığı
Öksürük (özellikle gece ya da sabaha karşı)
Koyu kıvamlı, yapışkan, genellikle az miktarda balgam
 
Astım bulaşmaz
 
Astım, havayollarının mikrobik olmayan iltihabi bir hastalığıdır. Astımlı hastaların havayolları normale göre daha duyarlı olup tetikleyici faktörlerle geri dönüşlü olarak daralmaktadır. Astım, genetik faktörlerin altta yattığı, çevresel faktörlerle tetiklenebilmektedir. Bir enfeksiyon hastalığı olmadığından bir kişiden diğerine bulaşması asla söz konusu değildir.
 
Astım gelişimi için risk faktörleri
 Kalıtsal yatkınlık (ailede astım hastalığı olması)
Bazı meslekler (marangozluk, doğramacılık, mobilyacılık, fırıncılık, kuaförlük, sağlık personeli, veterinerlik, kümes hayvanı yetiştiriciliği, lehimcilik, kaynakçılık, dökümcülük, çiftçilik, plastik/kauçuk/kimya/ilaç endüstrileri, çay/tütün üretimi, demiryolu işçiliği, itfaiyecilik, kuru temizleyicilik, temizlik işinde çalışma)
 Bebeklikte alerji yapan maddelere yoğun maruziyet
 Özellikle ilk 2 yaşta ağır solunum yolu hastalıkları
Gebelikte annenin sigara içmesi (bebek için risk faktörü)
 Ebeveynlerin sigara içmesi
 Anne karnındayken bebeğin yetersiz beslenmesi ve düşük tartılı doğması
 
Şikayetiniz olmasa da kontrolü bırakmayın
 
Önemli olan, astımlı hastanın şikayeti olmadığı dönemde dahi kontrolü bırakmaması ve hekiminin gerekli gördüğü ilaçları kullanmaya devam etmesidir; çünkü belirtiler olmadığı zamanlarda bile astımlı hastaların havayollarındaki iltihabi olay, varlığını sürdürmektedir. Erken evrede dönemsel olan astım şikayetleri, eğer düzenli ve yeterli tedavi alınmazsa süreklilik kazanabilmekte, havayollarında kalıcı değişiklikler meydana gelmektedir. Bu aşamada astımın tedavisi zorlaşmakta ve hasta daha çok ilaç kullanmak zorunda kalmaktadır.
 
Kullanılan spreyler bağımlılık yaratmaz
 
Sprey ya da kuru toz şeklinde ilaçların uygulanması, bağımlılık yapması söz konusu değildir. Bu konudaki yaygın inanışının tam tersine, tüm ilaç uygulama şekilleri arasında en zararsızıdır denebilir. Ağızdan (tablet ya da kapsül) ve enjeksiyon şeklinde (damardan ya da kas içine) ilaç uygulandığında, verilen doz kana karışır, tüm vücuda yayılır. Oysa sprey/kuru toz uygulayıcıları kullanıldığında, sistemik uygulamaya göre çok daha küçük miktarda ilaç (mikrogram düzeyinde) verilmektedir. Bunun sebebi; ilacın hedef bölgeye vücutta dolaşmadan, doğrudan ulaşmasıdır. Bu yolla ilaç verilmesinin bağımlılık yapması söz konusu değildir. Astım tedavisinde kullanılan ilaçların akciğerleri “kurutması” mümkün değildir. Uzun araştırmalar sonucu geliştirilmiş olan bu ilaçları hekiminiz, her ilacı olduğu gibi, olası yarar ve zararını göz önünde bulundurarak vermektedir.
 
Astımın asıl tedavisi alerji aşılarıdır
 
Alerji aşıları, ancak belli bir yaş grubundaki ve az sayıda alerjene karşı alerjisi olan hastalarda uygulanır. Bu kararı ancak bir alerji uzmanı vermelidir. Ne yazık ki, günümüzde pek çok astım hastası, aşıyı astımlarını ortadan kaldıracak bir kurtarıcı olarak görmektedir. Aşı sadece belli bir alerjene karşı kişinin duyarlılığını ortadan kaldırabilir. Oysa her astım, alerjik olmadığı gibi; alerjik astımlarda da sadece aşı tedavisi asla yeterli olamaz. Her durumda öncelikle kişinin astımı tedavi edilmelidir. Çünkü aslında geri dönüşlü belirtileri olan astım hastalığı uygun şekilde tedavi edilmediğinde akciğerlerde kalıcı hasar bırakabilmektedir.
 
Astımlı hasta spor yapabilir
 
Doğru tedavi edilen ve iyi takip edilen astım, kişinin hayatını etkilemez. Astımlı hasta, doktorunun önerisi doğrultusunda spor yapabilir. Yalnızca, bazı hastalarda spor öncesi nefes açıcı ilaç kullanımı gerekli olabilir. Bunun yanında, spordan ziyade; örneğin çok tozlu bir spor salonu ya da aşırı su buharı ile dolu kapalı bir havuz hastanın şikayetlerini başlatabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
 
Hamilelikte doktor kontrolünde ilaçlar kullanılabilir
 
Astımlı hastaların yaklaşık üçte birinde gebelik sırasında astım belirtileri hafifler, üçte birinde değişmez, üçte birinde ise kötüleşir. Daha önce de belirtildiği gibi, sprey şeklindeki ilaçların neredeyse hiç yan etkisi yoktur. Bu nedenle gebelikte doktor önerisi doğrultusunda güvenle kullanılabilirler. Bebeğe asıl zarar verecek olan hekimin kontrolü altında verilecek olan ilaçlar değil, annenin astıma bağlı tedavi edilmemiş sorunlarıdır. Bu nedenle, astımlı hastaların gebelik boyunca hekim kontrolünde olmaları gerekmektedir.

Dr. İlkay Keskinel
 
Göğüs Hastalıkları Uz.

Navigasyon
Mesajlar
Önceki Sayfa

Tam sürüme git
Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek