Âşûrâ günü ve yeni yıl, 9 Muharrem 1431 (25.12.2009)
الاية: ذَرْهُمْ يَأْكُلُواْ وَيَتَمَتَّعُواْ وَيُلْهِهِمُ الأَمَلُ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ
الحديث:مَنْ أَوْسَعَ عَلىَ عِياَلِهِ وَ أَهْلِهِ يَوْمَ عاَشوُرَاءَ أَوْسَعَ اللَّهُ عَلَيْهِ ساَءِرَ سَنَتِهِ ِ
Değerli Müslümanlar,
Yarın (26 Aralık Cumartesi günü) Muharrem-i Şerif ayımızın onuncu günü olan Âşûre günüdür ve dinimizce büyük ehemmiyet arz etmektedir.
Fakih Ebulleys es-Semerkandî (r.h.) hazretlerinin beyânına göre, Âşûre Gününde meydana gelen hâdiselerden bazıları şunlardır:
Yerlerin ve göklerin yaratılması, Âdem (a.s.)’ın yaratılması, Cennet’e girmesi ve Cennet’ten
çıktıktan sonra tevbesinin kabûlü, Hz. İbrâhim (a.s.)’ın velâdeti, Nemrut’un ateşinden kurtulması, Hz. Eyyûb (a.s.)’ın hastalıklardan şifâ bulması, Yûnus (a.s)’ın balığın karnından kurtulması, Hz. Nuh (a.s.)’ın, gemisinin karaya oturması, Hz. Mûsâ (a.s.) ve ümmetinin Fir’avn’ın zulmünden kurtuluşları ve Firavun’un suda boğulması gibi hâdiseler Aşûre gününde vâki olmuştur.
Kıyametin kopması da, Aşûrenin Cumaya rastladığı bir gün olacaktır.
Muhterem Mü’minler,
Âşûrâ gününde yapılması tavsiye edilen bir takım vazifeler mevcuttur. Bunlar:
*Âşûrâ gününde, dokuzuncu günle beraber veya bu mümkün olmamış ise on birinci günle beraber oruç tutulur. Rasülüllah (SAV) bu orucun faziletini şöyle beyan buyurmuşlardır:”Âşûrâ gününün orucu -Allâh’a karşı hüsn-ü zannım odur ki- bir önceki senede işlenen hatayı örter.”
*O gün, eve ufak-tefek erzak alınırsa, bir sene boyunca evde bereket olur. Peygamber Efendimiz “Kim âile efrâdına Âşûrâ gününün nafakasını geniş tutarsa, Allah da ona senenin geri kalan günlerinde genişlik verir.” , buyurmuşlardır.
*En az On müslümana birer selam veya bir müslümana on selam verilir. Fakir-fukara sevindirilir. Hadis-i Şerifte: “... Aşûrâ günü bir mümine iftar verene, Cenab-ı Hak ümmet-i Muhammed’in hepsine iftar ettirmiş gibi sevap yazar, Aşura günü bir yetimin başını okşayana Allahü Teala o yetimin başındaki kıllar kadar Cennette derece verir.
O gün gusledenler bir sene ufak-tefek hastalık görmezler. Bu günde yapılacak ibâdetler takvim yapraklarımızda ve dua kitaplarında mevcuttur.
Muhterem Müslümanlar,
Bugünlerde alman komşularımızın Weihnachten ve yılbaşı diye tabir ettikleri kutlamalarına şahid oluyoruz. Dinî örf ve âdetlerine karşı saygımız vardır. Ancak mü’minlerin içerisinde bildiğimiz ve bilmediğimiz nice hataların, yanlışlıkların ve günahların işlendiği bu gün ve gecelerde dikkatli olmalı ve yapılan yanlışlıklara katılarak günahkar olmaktan sakınmaları icab etmektedir. Miladi Yılbaşı, biz mü’minlere sadece duvara astığımız takvimin tükenip bir yenisinin konulacağını, eski senenin bitip yeni bir senenin başladığını hatırlatmanın yanında, ömürden geçen koca bir senenin neler getirip götürdüğünü, acaba lehimize mi aleyhimize mi kapandığını, geçen sene içerisinde sevaplarımızın mı yoksa günahlarımızın mı daha fazla olduğunun muhasebe ve tefekkürü ile meşgul etmelidir. Yoksa, içinde bulunduğumuz Muharrem ayı ve şu mübarek günlerde, yılbaşı çılgınlıklarına karışarak günah defterlerimizin daha fazla kabarmasına, iman ve itikadımızın zedelenmesine sebeb olmamalıdır, hatta tam tersine Allâhın rızasını kaybettirecek hatâlardan korunmak için kendimize, evlatlarımıza ve müslümanlara bolca duâya vesile olmalıdır. Hutbemin başında okuduğum ayet-i kerimede Cenab-ı Hakk (C.C.) şöyle buyurmaktadır: “Bırak onları (kendi hallerine) yesinler, eğlensinler! Onları (boş bir) emel oyalayadursun. Yakında (ecel gelince) bilecekler onlar........”