Gönderen Konu: İsraf *  (Okunma sayısı 8543 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı adıdagüzel

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 22
    • http://www.mollacami.com
İsraf *
« : 05 Ağustos 2007, 18:31:41 »

Muhterem Müslümanlar!

Her hususta orta yollu hareketi teşvik eden dinimiz, harcama­da ifratı ve yaşamada israfı yasak kılmıştır. Yeyip içmede, giyip ku­şanmada, sayılı nefeslerimizin ve bedenî kuvvetlerimizin kullanılma­sında israftan kaçınmayı emretmiştir.
İsraf, bir malı Allah'a isyan olan işte harcamaktır, îktisad, na­sıl cimrilik değilse israf da cömerdlik değildir.
îsraf, haksız yere mal sarf etmek ve lüzumsuz işlerde servetini harap etmektir
Cenab-ı Hak insana yeyip içmesi, giyip kuşanması, hayra sarf
etmesi ve sıkıntı zamanında darlığa düşmemesi için birçok nimetler vermişti
Harcamada îslâmî ölçü elden bırakıldığı zaman hazineler yetmez.Masraf, irada göre değil, ihtiyaca kıyasla yapılmalıdır. Gelirimiz artsa bile, masraf, ihtiyaç hududunu aşmamahdır.
Gelirimiz su gibi aksa bile onu iktisadla harcaman ve

PeygamberEfendimiz'in, «Fakirlikten önce zenginliğin kıymetini bil» tavsiyesini kendimize dostur edinmeliyiz.Bu usûle riayet etmeyenler, sonunda nadim olur. «Kim iktisad ederse Allah onu zengin yapar. Kim saçar savurursa (israf ederse)
Allah onu fakir kılar»
(1).

Cenab-ı Hak, okumuş olduğum âyet-i kerimede buyuruyor ki: «Onlar ki harcadıkları vakit ne israf, ne de sıkılık yapmazlar;(harcamaları) ikisi arası ortalama olur»
Beşeriyetin refah düstûrlarını ve terakki esaslarını vaz eden Pey-gamber Efendimiz de şöyle buyurmaktadır:
«iktisad eden, fakir düşmez»
(3).

Aziz mü'minler!

Malını şeytanî ve nefsânî yollarda harcayan, israf etmiç; İslâm dinine hizmet etmekte elini sıkan, cimrilik yapmış; Cenâb-ı Hakkın rızası uğrunda mal harcayan, yerli yerinde sarfetmiş olur.
Bir insan, haksız olarak bir lira harcasa israftır. Fakat hak yo­lunda ne kadar çok sarf etse israf değildir. Ancak malının tamamını verip çoluk ve çocuğunu muhtaç bırakmamalıdır.

Hazret-i Ebû Bekir
(r.a.) servetinin tamamını tasadduk etmek istediği zaman, Resûlul-lah Efendimiz buna müsaade etmemiştir (4).

Allah yolunda para sarf etmek bile bir ölçüye bağlanmış olunca şahsî ihtiyaçlarımız için yemek, içmek ve giyim işlerinde israfa sap­mak haramdır.Biz; yemek için yaşamıyor, sadece yaşamak için yiyoruz. Yemek ve içmek, hayatın gayesi değil vasıtasıdır. Zarurî olan gıda, vücudu­muzu taşımaya ve belimizi dik durmaya yetecek miktarda olandır. Bu kadar yiyecek, vücud için zarurî ihtiyaçtır. Daha fazlası israftır.

«Yeyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz» (5)- emri, hiç unutulma­malıdır.
Su, her şeyin hayatına sebep iken, fazlası helakine yol açmakta­dır. Yeyip içtiğimiz şeylerin de azı karar çoğu zarardır. «Can boğazdan gelir» sözü bir yere kadar doğrudur. Fakat kontrolsuz, gelişi güzel ye-yip içmenin delili ve oburluğun hücceti olamaz. Can boğazdan geldiği gibi o yoldan da gider.
Midenin üçte biri yiyeceklere, üçte biri içeceklere, geri kalanı ha­va almaya ayrılacaktır. Bu ölçü, yeyip içmenin son haddidir. Bunu aştığı vakit israf edilmiş olur. Resûl-i Ekrem Efendimiz, Âdem oğlu, midesinden daha şerli bir kap doldurmamıştır» (6), buyurmaktadır.

Peygamberimiz, bir günde iki defa yemeyi hayatında bir defa ve bize müsaade olmak üzere yemişlerdir. Onun aile efradı bir günde iki defa arpa ekmeğinden karnını doyunnamıştır.

Bulduğuna kanaat gösteren Efendimiz, bize ışık tutan bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:
* «Canının her istediğini yemen israftır» (7).
«Her ilâcın başı per-hizkârlıktır» (8).

Din kardeşlerim!

islâmiyet, israfın önüne geçmek için onun sahasını çok geniş tutmuş ve çay kenarında abdest alanın, suyu israf etmesine müsaade etmemiştir. Zaman denilen ömür sermayesinin boşa akmaması için, faydasız ve mânâsız sözleri israf saymış, sahiplerinin sorumlu olacak­larını bildirmiştir.

Allahü Teâlâ'nın ihsanı bulunan nimetlerden istifade etmenin öl­çüsü bir hadîs-i serilte şöyle beyan edilmektedir:
«İsraf etmemek, böbürlenmemek şartı ile yeyin, için, sadaka Te­rin ve giyinin» (9).
Akl-ı selim sahibi her insan, tutumlu hareket eder. ileriyi gören ve yarını düşünen kimsenin takip edeceği yol budur. «Yaşamasında tutumlu olması, adamın anlayışlı olmasındandır» (10).
Zira, «Har­camada iktisad, geçimin yarısıdır, insanlarla dostluk ve mahabbet, aklın yarısıdır. (İlmî) soruda güzellik (ile hareket) bilginin yansı-dır» (11).
Şeytan, insan oğlunu kötü yollara teşvik ve ömrünün sermayesi­ni israf ettirmek ve Hakka yarar bir iş yaptırmamak ister.
Allahü Te-âlâ, kuluna, iblisin oyununa gelmemesini ihtar ederek şöyle buyur­maktadır:
«Çünkü saçıp savuranlar, şeytanların biraderleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine (karşı) çok nankördün» (12).
Ne cimri olup elini, ne de müsrif olup evini kapamak dinimizin tasvip ettiği bir yol değildir. İslâm dini her işte orta yola zorlamış ve itidali tavsiye etmiş bulunmaktadır.

Hutbemize Kur'ân-ı Kerimün bir âyetiyle son verelim:

«Elini bağlı olarak boynuna asma. Onu büsbütün de açıp saçma... Sonra kınanmış, peşiman bir hâlde oturup kalırsın» (13
« Son Düzenleme: 07 Ocak 2010, 23:33:02 Gönderen: mystic »
________
ADIGÜZEL

Çevrimdışı hmd

  • okur
  • *
  • İleti: 90
İsraf *
« Yanıtla #1 : 09 Mart 2009, 13:19:12 »

         Bugünkü hutbemizin mevzuu israftan sakınmak hakkında olacaktır.
Örf ve adette israf, malı şeriat ve mürüvvet ölçülerine göre tutulması lazım gelen yerde tutmayıp harcamaktır
      İnsan  hayatı onunla rahata kavuşur.Kişi,kendi ihtiyacı olmasa bile başkalarının bu rahata ihtiyacı varsa malını onlara harcamaktan alıkoyup emredilmeyen yerlere harcamakla bu emaneti yerince kullanmamış ona ihanet etmiş olur.
               İbadetlerimizin çoğu mal sarf etmekle meydana gelir.Mesela:Namazın şartlarından olan setr-i avret farzı, giyime sarf edilecek mal ile mümkündür.Haç,zekat,cihad,vacip olan sadakalar, kefaret, ölenlerin vasiyetleri ve diğer hayrat, cami, medrese,mektep.hastahane.çeşme ve bilumum halkın hayrına yapılacak hizmetler,hep mal sarfı ile hasıl olur.
                Gerek fert, gerekse millet olarak,devlet olarak kuvvetli olabilmemiz de,maneviyat ile beraber madde yardımı ile vücuda gelir.
                Binaenaleyh mal muhteremdir.Onu, dini ve hayatı fayda olmayan sarf ile israf etmek haramdır.Böylece serveti güzelce muhafaza edip yerince kullanmak farzdır.Aynı zamanda böyle hareket etmek, nimete şükür demektir.
                 Hz. Allah  ayeti kerimede mealen şöyle buyuruyor:
               Hısıma, yoksula ve yolda kalmışa  haklarını ver.İsraf ile saçıp savurma. Çünkü     saçıp savuranlar şeytanların kardeşleri olmuşlardır.Ve muhakkak ki, şeytan da Rabbine karşı çok nankördür.
                Şeriat ölçüsünce batıl ve ihtiyaç dışı yerlere harcanan malların hepsi israftır.
                 Cenab-ı hak, Fürkan süresinde iyi kullarının güzel vasıfları sırasında onların israftan da sakınıcı olduklarını bildirerek  67. ayeti kerimesinde buyuruyor ki:
      Rahman’ın halis kulları o kimselerdir ki, onlar,mallarını masiyet olan yerlere sarf etmezler ve infakı lazım olan yerlerden de esirgemezler, demektedir.
                 İsraf, meşru olmayarak mal sarf etmektir.
                 Buhul, cimrilik malı meşru olmayarak tutmak, yani sarfi  lazım olan yerlerden esirgemektir.
                 Bu ikisinin ortası cömertlik,sahavet’tir ki, insanlara ihtiyaçlarını arz etmeye meydan vermeksizin lütuf ve ihsanda bulunmak meziyetidir.
                  Bir de isar vardır ki, kendi ihtiyacı varken başkalarını kendisine tercih etmektir. Bu isar sehavetin en yüksek mertebesidir..,
                  Sehavet ve isar peygamberler ahlakından ve adaletlerindendir.muhterem annemiz Hz.Aişe (R.A.)dan rivayet olunur ki, şöyle demiş: Hazreti Rasulullah sıra ile 3 gün tok olmamıştır.Bu hal yokluktan değildi. Dilese hergün tok olabilirdi. Fakat Hazreti Peygamber kendi yiyeceğini muhtaç olanlara isar yoluyla verirdi.
                 
« Son Düzenleme: 16 Nisan 2009, 11:46:22 Gönderen: mystic »
Hizmet muvaffak olsun da bizim yerimiz caminin papuçluğu olsun

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
İsraf ve Tebzîr Nedir?
« Yanıtla #2 : 13 Nisan 2009, 12:52:15 »
İsrâf: Kıymetli bir şeyi helak etmek , mu’teber bir fayda olmaksızın harcamak ve herhangi bir işte ölçüyü aşmaktır.
İsrâfın, saçıp savurmak diye tabir edilen aşırısına  tebzîr denir.İsrâf, kötü bir huy, kalbi bir hastalık olup haramdır.
Kuran-ı Kerim’de “… Yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz.Şüphe yok ki, o (Allah) israf edenleri sevmez.” (A’raf Suresi, Ayet 31) ve “Akrabaya hakkını ver, düşküne de parasız kalmış yolcuya da ver, tebzir etme ( saçıp savurma).Şüphe yok ki tebzirde bulunanlar şeytanların kardeşleridir.Şeytan ise Rabbine çok nankördür.” (İsra Suresi, Ayet 26-27) buyurulmuştur.

İsrâf, fertlerin ve cemiyetlerin yıkılmasının sebeplerindendir.İsrafın zıddı iktisattır.Yemek, içmek, giyinip gezmek gibi işlerde belli ölçüyü aşmamaktır.

Vakit israfının en kötüsü onu harama harcamaktır veya kahvehanede oturmak gibi boş ve faydasız vakit geçirmektir.

Bir kişinin , ‘Kendisi ve çoluk çocuğunun nafakası , ihtiyacı için helal yoldan çalışıp kazanması ve fazlasından zekat ve sadaka vermesi Allah’ın emridir, rızasına sebebdir.’ Niyetiyle çalışması ibadet olur, ibadet sevabı alır.

Fazilet Takvimi, 13/04/2009

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
İsrafın Çeşitleri
« Yanıtla #3 : 16 Nisan 2009, 11:44:06 »
İsraf, bir malı kasden, bilerek heder etmek, faydasız yere harcamaktır.Mesela bir malı denize, ateşe atmak, imkanı varken meyveleri ve ziraati toplamayıp dalında ve tarlada çürütmek israftır.
Malı koruma altına almak, lakin bakımını yapmamak ve ihmal etmek suretiyle çürüyüp heder olmasına sebep olmak israftır.
Yemek ve içmekte ölçüsüz olmak, fazla yapılan yemeğin yenilmeyip atılması veya ihtiyaçtan fazla yani doyduktan sonra yemek israftır.
Tok olduğu halde yemek de israftır ve sıhhate zararlıdır.Bir hadis-i şerifte “Tokluk, hastalığın aslıdır.Perhiz etmek ise ilacın aslıdır” buyurulmuştur.
Giyecekte , eşyada ve yakacakta israf, muhafaza etmeyip çürütmek veya hor kullanmak veya eskimeden atıp yenisini almak ve ihtiyacı olmadığı halde yakıtı harcamak suretiyle olur.
Bir malı bile bile pahalı almak veya ucuza satmak da israftır.Ancak karşı taraf fakir ise sadaka niyeti ile vermesi güzel olur.

Kefende sünnet miktarından fazlası israftır.

Abdestte azaları üçten fazla yıkmak veya abdest alırken suyu fazla harcamak israftır ve eğer vakıf suyu ise haram, kendi suyu olursa mekruh olur.

Aldığı abdestle, abdestsiz caiz olmayacak bir ibadet yapamadan tekrar abdest almak veya öyle bir ibadet yapmadan o abdesti bozmak israftır.

İştahın(canın) çektiği her şeyi ölçüsüzce yemek içmek de israftır.Bir Hadis-i Şerifte “İştahın çektiği her şeyi yemen israftandır” buyurulmuştur.

Giyilen şey gösteriş veyahut kibir için olursa israftır.

İster az, ister çok olsun günahlara harcanan her şey israftır.

En yaygın ve tehlikeli israf, insanın ömrünü israf etmesi, yani dünyasına ve ahiretine faydası olmayan işlerle ömrünü zayi’ etmesidir.

14/04/2009 Fazilet Takviminden…

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
AMERİKA’DA master yaptığım yıllarda, çalıştığım üniversitenin yemek salonu açık büfe şeklindeydi. Öğrenciler ve hocalar dilediği yemekten, salatadan, meyveden veya tatlıdan dilediği kadar alabiliyordu. Yemekhanenin giriş kapısında “Yiyiniz içiniz, fakat israf etmeyiniz” anlamına gelen şu yazı vardı: “Take what you need. Eat what you take.” (Yiyeceğin kadar al, Aldığını da ye.)

Bir gün aynı masada yemek yediğimiz Çinli bir arkadaşı, tabağında kalan son pirinç tanesini almaya çalışırken görünce dayanamadım; denemek için dedim ki: “Bir pirinç tanesi için neden bu kadar uğraşıyorsun? Bırak tabakta kalsın.” Çinli arkadaşın verdiği cevap çok düşündürücüydü:

“Her Çinli bir pirinç tanesi israf etse, Çin nüfusuyla çarp bakalım kaç ton pirinç yapar? Biz kalabalık bir ülkeyiz, israf etme lüksümüz yoktur.”

Yine denemek için dedim ki:

“Şu anda Çin’de değil, Amerika’dasın. Tabağında bırakacağın pirinç tanesi Çin’i değil, Amerika’yı zarara uğratacaktır.” Güldü. “Amerika’yı bu şekilde zarara uğratmak onurlu bir davranış olmaz,” dedi.

Çinli arkadaşı bu onurlu davranışından dolayı tebrik ettim. Bir Müslüman olarak düşüncesini paylaştığımı söyledim. Rabbimizin bu konudaki, “Yiyiniz içiniz, fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allah müsrifleri sevmez” buyruğunu açıkladım. Çok hoşuna gitti. Tam o sırada, Ürdünlü bir arkadaş tabağındaki yemek artıklarını çöp sepetine boşalttı. Bunu gören Çinli arkadaş Ürdünlüyü göstererek: “O Müslüman değil mi?” dedi.

O kadar üzüldüm ki, ne diyeceğimi bilemedim. “Dur, bunu kendisine soralım,” dedim. Ürdünlü arkadaşa seslendim. Çinli ile aramızda “nimete saygı ve israf” konusunda geçen konuşmaları aktardıktan sonra dedim ki: “Arkadaş seni yemek artıklarını çöpe dökerken görünce, ‘O Müslüman değil mi? Neden israf ediyor?’ diye sordu. Ben de bunu kendisine soralım dedim.”

Ürdünlü arkadaş Çinliye döndü. Kendinden emin bir şekilde: “Ben kendi ülkemde israf etmem. Amerika’yı sevmiyorum. Burada, ne kadar çok israf edersem Amerika’yı o kadar zarara uğratmış olurum,” dedi. Çinli: “Amerika’ya kızarak davranışını değiştirmen onurlu bir düşünce değil,” dedi.

Allah’a inanmayan Çinli ile Allah’a iman etmiş Ürdünlü arasındaki bu düşünce farkı nerden kaynaklanıyordu? Şüphesiz aileden ve okuldan aldıkları eğitim farkından kaynaklanıyordu. Muhtemelen Çinli de Amerika’yı sevmiyordu. Buna rağmen tabağında kalan son pirinç tanesini dahi israf etmeyecek bir ahlâka sahipti.

Ali Çankırılı'nın ilgili yazısından alıntı(http://www.sadakat.net/forum/cocuk-egitimi/cocuk-egitiminde-nimete-saygi-t30211.0.html)

Çevrimdışı hmd

  • okur
  • *
  • İleti: 90
Ynt: İsraf *
« Yanıtla #5 : 27 Nisan 2009, 14:07:58 »
Çok guzel bir paylasım .... emeginize saglık ... gercektende ahlak her yerde cok onemli ister musluman ol ister olma Hz Allah cumlemize sahih bir ahlak nasip eylesin....
Hizmet muvaffak olsun da bizim yerimiz caminin papuçluğu olsun

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Ynt: İsraf *
« Yanıtla #6 : 11 Mayıs 2009, 12:26:38 »
İSRAF

Yüce dinimiz İslam’ın huzurlu bir hayat için benimsediği prensiplerden biri de, tutumluluktur.

Tutumluluk yeme-içme, harcama, konuşma ve benzeri bütün işlerde ölçülü olmaktır. Bunun aksi ise israftır. İsraf, ihtiyaç sınırını aşmak, aşırı harcamalarda ve ölçüsüz davranışlarda bulunmak demektir. Nitekim Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de, olgun müminlerin sıfatlarını sayarken, onların daima ölçülü olduklarını vurgulamakta ve şöyle buyurmaktadır: “Onlar ki, harcadıklarında ne israf ederler, ne de cimrilik; ikisi arasında dengeli bir yol tutarlar.” (Furkan, 25/27)

Allah tarafından bize bahşedilen hayat, sağlık, eş, evlat, makam, mevki, mal-mülk gibi nimetler, hep emanet olarak verilmiştir. Onun için biz bu nimetleri kullanma tarzımızdan, israf edip etmediğimizden ve bunları nerelerde harcadığımızdan, ahrette sorguya çekileceğiz. Konumuzla ilgili olarak Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de  şöyle buyurmaktadır: “O gün, verilen nimetlerin hepsinden sorguya çekileceksiniz.” (Tekasur, 8)

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de, “Kıyamet Günü insanoğlu ömrünü nerede harcadığından, nasıl kazanıp nereye harcadığından, vücudunu ve  sağlığını nerede ve nasıl değerlendirdiğinden  sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılamaz.” (Tirmizî, Sünen, Kıyame, 1) buyurmuşlardır.
Millet olarak çok müsrifiz. Özellikle, çöpe atılan ekmeklerden tutun da kamu malları, doğal kaynaklar, elektrik, su ve zaman gibi sayısız değerlerimizi israf ediyoruz. Halbuki yeryüzünde hiçbir zaman kaynak ve imkan sonsuz değildir. Günümüzde bunların değeri, daha da artmıştır. Çünkü azalan kaynaklar daha çok değer kazanırlar. Değerli şeyler ise rastgele sarf edilemezler.

Allah’ın sunduğu maddî imkânların israf edilmesi büyük bir vebal olduğu gibi, pek çok yuvanın dağılmasına ve ülkenin ekonomik açıdan zayıflamasına da neden olmaktadır. Bunun için şahsî harcamalarımızda ölçülü olmak, ülke kaynaklarını dikkatli kullanmak, verimli alanlarda değerlendirmek, dinî ve millî bir görevdir. Yarınlarımızın huzur ve rahatı için fert ve millet olarak iktisatlı davranmak ve israfa sapmamak zorundayız. Çünkü israf, Yüce Allah’ın verdiği nimetlere karşı bir nankörlük ve saygısızlıktır. İktisatlı olmak ise, o nimetlere gösterilen fiilî bir saygı ve şükürdür.

(Alıntı)
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana