Gönderen Konu: Âyet Bakışlım  (Okunma sayısı 2487 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı sehle

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 331
Âyet Bakışlım
« : 19 Ocak 2010, 20:19:09 »

Âyet Bakışlım

Uzak diyarlara gönderiyorum selâmımı… Öyle uzak diyarlar ki; adı duyulmuş ancak mahiyeti hakkıyla bilinmeyen… Kuşlarla salıyorum kalbî duygularımı ötüşü yanık..Adım adım ilerliyorum hayâl dünyamın tozlu yollarında o efsunlu menzile. Hicranlı yüreğimi de katarak önüme yürüyorum meçhule…

Bu muamma hâli incitiyor beni hayatın. Hep varlığa ‘varlık’ı veren ‘öz’ü aradım. Belki doğru belki yanlış yerlerde! Kalbim yol gösterdi adımlarıma. Çoğu kez ruhum da… Ve aklım da katıldı bu kervana rota çiziminde. Yine de bir şeyler hep yarım kaldı… Ve bir yanım hep eksikliğini yaşadı kaptanın…

Uzak diyarlara gönderiyorum selâmımı… İçli hüzün kokan bir ses yankılanıyor kulaklarımda. Sesin heybeti öyle hızlandırıyor ki kalbimin nihâyetsiz atışlarını nefesim daralıyor… Kalbimde bin bir sızı!... Titriyorum…

Gönlüm vurgun yemiş hâller yaşatıyor benliğime. Sevdiğim

Es selâmu aleyke Ya ResûllAllah!…

Tekrar tekrar yankılanıyor benliğimi yakan sesin heybeti…

Es selâmu aleyke Yâ HabîbAllah!…


Gönlüm bir dert yumağı..Vermek istiyorum ipin ucunu ellerine… Sen ilmek ilmek çözerken yüreğimin kördüğümlerini; gül kokunu çekip bağrıma mest etmek yokluğunda donuklaşan beni… Bir nehir misali gözlerimi akıtmak istiyorum ayaklarının ucuna damla damla… Sen gülistandan derdiğin güllerden demetler sunarken bahara hasret gönlüme; Sen’den ve en Sevdiğinden gayrı her ne varsa içimde pullamak uzak diyarlara…

Kalabalıklar içinde yapayalnız yorgun bedenim… Bırakıvermek istiyorum şefkatli bağrına… Duyurmak sesimi yüreğinin surlarına… Bakmak istiyorum zeytin karası gözlerinin derinliklerine… Gözlerine akıtmak gözlerimin karasını… Görmemek adına varlığımı…

Paylaşmak istiyorum Seninle Sen’i… Varlığınla; yokluğunu… Hayalinle dostluk kurup ölümü sunmak bir an da olsa… Bak öldüm ölüyorum… Ölüyor muyum? Sormak… Ve paylaşmak doyasıya…

İnletmek istiyorum kalbinin surlarını… Seninle konuşmak adına girmek dünyana… Belki de dünyana girmek adına konuşmak Seninle… Her iki durumda da yüreğimin tadabileceği lezzeti başka ne tattırabilir ki?
Zaman geçiyor… Hasret tülleniyor yamaçlarında hayatın… Uzayıp giden kasvet gecelerinde kopuyor çığlıklarım… Sesimin ahengi ürkütüyor yüreğimin dehlizlerini… Korku salıyor bedenime varlığımın sesi…

Hüzün akıyor yüreğimden… Ben yüreğimin dehlizlerinde mânâları diziyorum anlamaya çalıştığım yaşam teline… Duygularımın her biri öyle yakıyor ki ellerimi; koca bir deryada damla olabilseydim acısı dinerdi belki…

Sende kaybolma yolundayım ben… Yok olmak var oluşunla…
Bazen bütün varlığımın titrediğini ve hiçbir şey hissedemediğimi hissediyorum… Hislerime katıyorum bazen de yokluğunun hissini! Varlığının hissi gibi yakıyor oda…

Sabahına erip yollarına gül serip de ağlasam

Geçtiğin sokaklar da bir garip divane olsam.

Ey gül kokulu yâr! Seni andım asırlar sonra bugün. Seni andım ve anılmaya değer her ne varsa insanlık adına; Sende buldum… Sende duydum; mazlumun saçının teline değen şefkatli ellerin sıcaklığını… Sende gördüm; annesinin bağrına sığınmış küçük kızın; kapkara gözlerinde taşıdığı o aydınlığı. Ve etrafa cömertçe “ben de insanım” dercesine yaydığı nurun kaynağını…


Sende buldum yüzünü Rahmân’a çevirmişlerin gönül huzurunu… Yolunu kaybetmişlerin; kimsesiz bîçare kalmışların umutlarının asla tükenmeyişinin sebebini… Sende buldum; zâlimin zulmüne inat sevgi kanatlı kuşu göklere uçurmanın ruha tattırdığı hazzı… Sende buldum yürekten yakarışın ukbaya uzanan akislerini… Ve kabulünü içten riyasız duanın…

Senle buldum ben ey gül kokulu yar! Hiçken; ‘yok’luktan çıkarılıp var edilişimin sırrını… Senle buldum yüreğimin derinliklerinde korumaya çalıştığım imanı… Cennet sahiline ancak sevgi teknesiyle ulaşabileceğini ve sevgisiz iman olamayacağı gerçeğini…
Ey ayet bakışlım! Usulca süzülsen gönlüme asırlar sonra yine… Kalbimin kapılarını aralasan ardına değin… Sarsan beni kopkoyu bir eda ile… Girsen yaşantıma da güller derilse yine bir aşk mevsiminde…

Girsen hayatıma bir daha bir daha; hiç kaybolmamacasına… Pas tutmuş zincirleri kırılsa gönlümün dudaklarından dökülen inci taneleriyle…

Usulca süzülse gözyaşların yanaklarımdan şah damarıma değin… Sarsan beni çepeçevre… Kalbimin kapılarını zorlasan… Kırsan; set olmadan yer edinsen benliğimde; uğruna canlar feda hakikatinle…

Usulca dökülse fısıldadıkların dilimden… Bir nağme olup dillendirsem ‘tevhid’ gerçeğini yine Seninle! Kapkaranlık Mekke’ye doğan ‘nur’un misali asırlar sonra bugün bir kez daha aydınlatsa cemalin kapkara yüzlerimizi… Ve bir daha sönse şirkin; bedenden alevleri…
Uzak diyarlara gönderiyorum selamımı yine…

Ufacık bir pencerem olsun diye kainatın sırrı’na açılan…

Es selamu aleyke Ya Emin-el Vahyillah…
alıntı en sevdiğim alıyor selamımı… Bir kez daha gönderiyorum selamımı… Daha bir ürkek daha bir iştiyakla…
alıntı..

الَهى انت مقصودى ورضاك مطلوبى