Gönderen Konu: Bana Talipsin Ama Evin Araban Var mı?  (Okunma sayısı 8296 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Bana Talipsin Ama Evin Araban Var mı?
« : 18 Ocak 2011, 00:26:14 »

Bana Talipsin Ama Evin Araban Var mı?

Televizyon kanallarının çok izlenmek uğruna ortaya koydukları verimsiz ve bir o kadar da seviyesiz programlar sokak ağzıyla insana “yuh artık” dedirtiyor. Tüylerimi diken diken eden münakaşalar, midemi bulandıran diyaloglar ve fütursuz pazarlıklar her defasında bana Levent Kırca’nın “Olacak O Kadar”daki repliklerini hatırlatıyor. Anlayacağınız ağlanacak halimize gülüyoruz.

Televizyon ekranlarında bize sunulan yeni şeyleri “neden” ve “nasıl” diye sorgulama gereği duymadan çabuk kabullenme refleksimiz, “izlensin” diye dayatılan bu tepeden inme programları hazırlayan şark kurnazlarını heyecanlandırıyor. Ve bunları günlük yaşantımıza “olağan” olarak girdirmemiz, değerlerimizi deforme ediyor.

İştahı kabaran yapımcılar ve TV yöneticileri, “reyting olsun da nasıl olursa olsun” güdüsüyle sahte hayatları “ekseriyet böyleymiş” gibi gözümüze gözümüze sokuyor. Asparagas haberlerle de bu “yeni”likler şişirilince, bunların çok reyting alan programlar haline gelmesi uzun zaman almıyor.

“Yeni olan her şey kabulümüzdür” gibi bir anlayışla televizyon izlemek, Türk ve İslam tarihine vurulan en büyük darbedir. Sünneti Seniyye’nin göz bebeği izdivaç dâhi televizyon kanallarındaki evlilik programlarında ahlak, soy, sop gibi değerlerin yerine malın ve mülkün konuşulduğu bir unsur olarak hayatımıza sokuldu.

Mesela evlenmeleri için karşı karşıya getirilen iki kişiden birisinin daha ilk sorusu “evin araban var mı” oluyor. Kendisine “yat” alacak “koca” arayan kadınlar bile bu programlara çıkarılıyor. Bu programları sunanlar “Filan sen bizim her şeyimizsin, her zaman her yerde kalbimizdesin” gibi ikinci sınıf ritimlerle yüceltiliyor, saf Anadolu insanının gözünde “bir kurtarıcı” gibi gösteriliyor.

Değerlerimize, direkt olmasa bile direktin daha da kötüsü olan gizliden çizik atan bu televizyon programları, toplumumuzda kabuk bağlamayan yaralar açıyor. Sürekli tazeliğini koruyan bu yaralar, gelecek yeni neslin karşılaşacağı toplum mirasına kan kaybettiriyor. Televizyon ekranlarından gözyaşlarını bile pazarlayan, acıları hüzünleri reyting malzemesi olarak kullanan zihniyetin bu ülkeye ve insanına verecek zerre bir şeyi yoktur.

Osmanlı’yı yalan yanlış tanıtan ve Kanuni gibi bir Zat’ın hatıralarına leke süren Muhteşem Yüzyıl isimli yapım da bu ekranların hüneri değil mi?

Kavak Yelleri’nde ayrı iki erkekle ilişkiye girip aynı bu iki erkeğin arasında yolda yürüyüşe çıkan Aslı, bu ekranların bize sunduğu yaşam şeklinin adı değil mi? Genç beyinlerin aklına “aslında böyle de olabilir” fikrini sokan kim, yine bunlar değil mi? Evet, bunlar ama maalesef en çok izlenen programlar, diziler de bunlar!

Geçen her yıl değil, geçen her gün televizyonlar marifetiyle aslımızdan biraz daha uzaklaştırılıyoruz. Buna göz yuman, bu programlara prim veren herkes en az bunları ekranlara taşıyanlar kadar suçludur bana göre.

İzzetinefsimiz için bu yapımlarla aramıza mesafe koymamız gerekir. Aksi bir durumda gün gelecek yitirdiğimiz değerlerimiz bağrımıza bir hançer gibi saplanacak ve tüm geleceğimiz yerle yeksan olacak. Tebliği benden, tebellüğü sizden!

Muaz KALAYCI- Haber Aktüel
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Bana Talipsin Ama Evin Araban Var mı?
« Yanıtla #1 : 18 Ocak 2011, 07:25:44 »
Alıntı
Kavak Yelleri�nde ayrı iki erkekle ilişkiye girip aynı bu iki erkeğin arasında yolda yürüyüşe çıkan Aslı, bu ekranların bize sunduğu yaşam şeklinin adı değil mi? Genç beyinlerin aklına �aslında böyle de olabilir� fikrini sokan kim, yine bunlar değil mi? Evet, bunlar ama maalesef en çok izlenen programlar, diziler de bunlar!

ekran çarpık ilişkilerle dolu hele evlilik dışı ilişki ve çocuk sahibi olmalar artık çok normal bişeymiş gibi insanlara empoze ediliyor.artık buna bir dur denmeli -))?

hatta rtük diziler yayınlanmadan önce içerikleri konusunda bilgi sahibi olduktan  sonra yayınlamasına izin vermeli.

Çevrimdışı Derviş61

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 17
Ynt: Bana Talipsin Ama Evin Araban Var mı?
« Yanıtla #2 : 18 Ocak 2011, 13:12:59 »
rabbim razı olsun emeğinize sağlık çok güzel konuya değinmişsiniz..!!

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Facebookçulara İkinci Ültimatom
« Yanıtla #3 : 21 Ocak 2011, 00:44:52 »
Aslında daha önce benzer konuda yazmıştım... Facebook’un hayatımıza girişi gibi hızlı oldu, değerlerimizi kaybedişimiz. İnternet; zaman geçirmenin en hızlı yolu oluverdi. Aile ile birlikte zaman geçirmenin yerini aldı örneğin.

Sokakta futbol maçı oynamanın yerine, Facebook’taki oyun sayfaları genç dimağların tercihi oldu. Akşam yemeğinden sonra soba sıcaklığının hemen yanı başındaki sohbet saatleri, Facebook’taki sayfa sohbetlerine yenildi. İnsanlar mutluluğu Facebook’tan aramaya başladı. Arkadaşlarını bile…

Sanaldaki samimiyet, reel hayattaki samimiyetin tadını dahi unutturdu. El sıkıp selam vermenin gelenekselliğini, adına “modernizm” dediğimiz “slm, naber, ii misin, waaoow” gibi güncel klişelerin arkasında bıraktık.

İş, okul, mahalle arkadaşları ile samimiyeti azaltıp; sanal ortamda tanıdığımız, yüzünü bile görmediğimiz, elini tutmadığımız insanlardan samimiyet bekledik.

İnternetin hayatımıza girişi böyle oldu. Facebook sayfalarındaki yüz binlerce kişi, hayatının anlamını profillerde arıyor. Muhtelif bir sebepten ötürü profil sayfasının kapatılışını dünyanın başına yıkılışı olarak değerlendiriyor, uzun bir süre de kendine gelemiyor. Facebook hesabındaki arkadaşlarının silinişi, cep telefonundaki numaralarının kayboluşu gibi bir şey oluyor.

Facebook’un gereksiz olduğunu düşünmüyorum elbette. Hatta kopmuş fakat eskimemiş arkadaşlıkların yeniden yeşermesi adına buna çok olumlu bakıyorum. Yeni birisini tanıyabiliyor olmayı bile bir “kazanış” olarak değerlendiriyorum. Ben, bu kazanışı hayatın tek gerçeğiymiş ve “olmazsa olmazıymış” gibi lanse edilmesine karşı çıkıyorum.

Gazete sayfalarında boy boy Facebook sebebiyle boşanan çiftlerin fotoğrafları yayınlanıyor. Aileler, ismi bile “sanal” olan bir yalan uğruna dağılıp gidiyor. Ardında ise gözyaşı ve sitem kalıyor. Facebook kullanımını dozunda bırakmayan eşler, kendilerini kapı önünde buluyor.

İnsanlar, yenilikleri önceden çok zor kabullenirken şimdi, gelenekçi olmaktan şikâyet ediyor. Televizyonun hayatımıza girişindeki sancının binde birini cep telefonu, internet ve internetteki Facebook gibi sosyal ağ siteleri çekmedi. Çekmesin de tabi ki. Ama yenilikleri kayıtsız ve şartsız kabul etmek, handikapları da beraberinde getiriyor.

Facebook’u amacının dışına çıkarabiliyor mesela… Bu sayfalarda “liseli kızların gizli tuvalet çekimleri” yayınlanabiliyor ve bunlar bir kısım aklı yetmezlerin reklam propagandası haline geliyor. Üstü Mekke, altı Paris bazı günümüz kızlarının yarı açık, yarı kapalı resimleri sahte hesaplarda “arkadaş toplamak” için kullanılıyor. Çoğu bundan şikâyetçi değil. “Güzelim ki alınıyor” palavrasıyla ekserisi kendisini avutuyor.

İnternet kullanımının edepleştirilmesi için ebeveynlere, eşlere ve arkadaşlara mühim vazifeler düşüyor. Gerçek hayatın tadının, sanaldaki tattan daha lezzetli olduğunu bir şekilde onlara anlatmamız gerekiyor. Yalan yerde aranan mutluluğun süresi de zaten kısa oluyor. Bu kısa mutluluk bile bir serap olmaktan öteye geçmiyor.

Velhasılıkelam; anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az. Vesselam!

Muaz KALAYCI- Haber Aktüel
〰〰〰〰🐠

Mahi

  • Ziyaretçi
Ynt: Bana Talipsin Ama Evin Araban Var mı?
« Yanıtla #4 : 21 Ocak 2011, 19:35:06 »
Teşekkürler.

Çevrimdışı Lahza

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 13
  • İ' Lem eyyühe ' l _Aziz !! ...
Ynt: Bana Talipsin Ama Evin Araban Var mı?
« Yanıtla #5 : 09 Temmuz 2011, 20:30:23 »
Zaman ilerledikçe teknoloji hayatımızda var oldukça farklı farklı şeyler icad ediyorlar.Evlilik programları nedir ? Bizim kültürümüze ahlak yapımıza uymayan ısrarla kabul ettirilmeye çalışılan yanlış uygulamalar vatandaşların bir kısmını kendine yönlendiriyor .Rtük bir çok konuda hamle yapmadan seyirci kalıyor ..TV.çok fazla seyretmem seyredilecekde pek fazla kaliteli program yok.Ancak gündemi takip edebilmek için haber saatlerini kaçırmam.Diziler hep görsellik hepsi nefse hitap ediyor insanlarımız ne çabukda bağımlı hale geliyor onların yaşam tarzı duruşları tepkilerini örnek alanlar var  ş5)) bu ilgi alaka mübarek kandil gecelerinde yok bir kaç kanal program yapıyor diğer kanallar reyting artırmak derdinde Allah hidayet nasip etsin ...Çok önemli bir konuyu ele aldığınız için teşekkürler...
« Son Düzenleme: 23 Temmuz 2011, 21:28:26 Gönderen: Tuğra »
İ' Lem  eyyühe ' l _Aziz !! ...

Çevrimdışı e38

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 25
Ynt: Bana Talipsin Ama Evin Araban Var mı?
« Yanıtla #6 : 23 Temmuz 2011, 20:25:34 »
emeginize saglik... malesef cok dogru yazdiklariniz... diyecek söz bulamiyorum...

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Bana Talipsin Ama Evin Araban Var mı?
« Yanıtla #7 : 15 Nisan 2012, 05:21:54 »
Yarışmada kazandığı evi 6 yıl sonra aldı
30 Mart 2012 09:41 Cuma



Erdal Bostancı yarışma programında kazandığı daireyi alabilmek için verdiği hukuk mücadelesini kazandı...

Erdal Bostancı, 6 yıl önce özel bir televizyon kanalında yayınlanan yarışma programında kazandığı daireyi alabilmek için verdiği hukuk mücadelesini kazandı.
Yargıtay, teslim edilmeyen evin parasının talihliye ödenmesine hükmeden mahkeme kararını onadı. Yasal faiziyle birlikte kanaldan 165 bin lira tahsil eden Bostancı, bu parayla ailesine Sakarya'da dubleks bir ev satın aldı.

Show TV'de 6 yıl önce yayınlanan yarışma programı Çarkıfelek'te kazandığı daireyi alamayan talihli, hukuk mücadelesini kazandı.
Yargıtay, teslim edilmeyen evin parasının talihliye ödenmesi yönünde hüküm veren tüketici mahkemesinin kararını onadı. Davayı kazanan talihli, televizyon kanalından yasal faizi ile birlikte tahsil ettiği 165 bin lirayla dubleks bir ev satın aldı.

Yargıtay, reyting uğruna büyük ödüller dağıtan yarışma programlarından ödüllerini alamayan talihliler için emsal teşkil edecek bir karara imza attı. Sakarya'nın Sapanca ilçesinde yaşayan 51 yaşındaki Erdal Bostancı, 2006 yılında bir televizyon kanalında canlı olarak yayınlanan yarışma programına katıldı. Noter huzurunda yapılan yarışmada tüm soruları doğru cevaplayan Bostancı, İstanbul Ümraniye'de süper lüks daire kazandı. Yıllarca kirada yaşayan emekli itfaiyeci ve ailesi, yarışmada ev kazandıklarına çok sevindi. Ancak televizyon kanalı ve yarışma programına sponsor olan inşaat şirketi, vaat edilen daireyi vermedi. Daireyi alamayan üstelik 10 bin TL'lik masraf yapan Bostancı, televizyon kanalını ve yarışma programına sponsor olan inşaat şirketini mahkemeye verdi. Tüketici Mahkemesi sıfatıyla Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan davada mahkeme, talihliyi haklı bularak dairenin davalılarca teslim edilmesi gereken 2008 yılındaki değeri olan 100 bin liranın aynı tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte televizyon kanalı ve inşaat şirketi tarafından Bostancı'ya ödenmesine karar verdi.

Televizyon kanalı, talihlinin evin bedelini sponsor firmadan talep etmesi gerektiği, olayın zamanaşımına uğradığı ve davanın İstanbul'daki Ticaret Mahkemesi'nde görülmesi gerektiğini ileri sürerek kararı Yargıtay'a temyize götürdü. Temyize bakan Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, televizyon kanalının itirazlarını reddederek tüketici mahkemesinin kararının usul ve yasaya uygun olduğuna hükmetti. Yüksek mahkemenin kararı onamasının ardından Bostancı, yarışmadan kazandığı evin bedeli olan 165 bin lirayı kanaldan aldı. Yıllardır kirada yaşayan emekli itfaiyeci, aldığı parayla Sapanca'dan bir dubleks daire satın aldı.

Bostancı'nın avukatı Özgür Eray Taş, kararın yarışma programlarından kazandıkları ödülleri alamayanlar için emsal teşkil ettiğini söyledi. Taş, "Dava sonunda tüketicinin haklı olduğu ortaya çıktı. Yargıtay, tüketicinin sömürülmesine izin vermedi." dedi. Yarışmadan kazandığı evin parasını yargı yoluyla alan Bostancı ise mutlu olduğunu belirterek, "Evi almak için yıllarca mücadele verdim. Cebimden para ödedim. Sonunda evime kavuştum. İlk kez ev sahibi oldum." diye konuştu.
İnternet Haber