Gönderen Konu: 'Türkiyenin parçalanma süreci'  (Okunma sayısı 3788 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
'Türkiyenin parçalanma süreci'
« : 06 Nisan 2013, 01:29:08 »

'Türkiyenin parçalanma süreci'

Cumhurbaşkanı ödül verdi, Başbakan şiirini okudu, ama Sezai Karakoç 10 yıllık iktidara adeta muhtıra verdi.

Türkiye’nin önde gelen mütefekkirlerinden Sezai Karakoç, gündeme ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. İsrail’in Türkiye’den dilediği özüre ilişkin ‘Olay böyle değildir’ diyerek perde arkası güçlere dikkat çeken Karakoç, Hükümetin Suriye politikasını da yerden yere vurdu. Yeni süreçlerde dış etkenlere dikkat çeken Karakoç  ‘Sonuç Türkiye’nin parçalanmasıdır’ dedi. Medyanın içinde bulunduğu durumu da işaret eden Karakoç, “Hükümetten farklı düşünenler ‘ihanet’ ve ‘savaş tamtamcılığı’ ile itham ediliyor” değerlendirmesinde bulundu.

Milleti kandıran devlet adamları

Medyanın izlenen politik duruşu yerlere göklere sığdırmamasını aldatmaca olarak değerlendiren Karakoç, “Önce kendini aldatmayacaksın. Büyük devlet adamının özelliği budur. medya denilen bir güç var. Bu, akı kara, karayı da ak gösterir. Hiçbir zaman gerçeği söylemez, hep aldatır. İnsanları ve toplumları aldatırlar, toplum da medyanın etkisiyle sanki gerçekten zafer kazandığına aldanır. Hâlbuki ki bir mağduriyettir. Milleti kandıran devlet adamları iyi anılmazlar” dedi.
Mütefekkir Sezai Karakoç Türkiye ve dünya gündemini değerlendirdi. Hükümetin izlediği dış ve iç politikayı eleştiren Karakoç önemli tespitlerde bulundu. Konuşmasına  “Önce kendini aldatmayacaksın. Büyük devlet adamının özelliği budur. Kendini aldatmaması bir de milleti aldatmaması. Çağımız tabi propaganda çağı. Bu yüzden medya denilen bir güç var.” diyerek başlayan Karakoç  “Bu gittikçe de teknoloji sayesinde arttı gücü. Bu, akı kara, karayı da ak gösterir. Hiçbir zaman gerçeği söylemez, hep aldatır. İnsanları ve toplumları aldatırlar, toplum da medyanın etkisiyle sanki gerçekten zafer kazandığına aldanır. Hâlbuki ki bir mağduriyettir. Kazançlı zanneder, aldatmacadır. En büyük toplumların ve daha da önemlisi devlet adamlarının özelliği burada bellidir. Eğer insanların bir nevi bu aldanışı özelliğine kanmazlarsa yani başkalarını da aldatamazlarsa o devlet adamları büyük adamlardır. Ve o devlet de devam eder, büyür gelişir. Halkını kandıran devletler, hükümetler milleti kandıran devlet adamları tabi sonradan bunlar ortaya çıkar ve iyi anılmazlar. O devletler de devam edemez. O hükümetler de devam edemez. En büyük devlet adamları her seferinde söylemişlerdi. Diyelim ki bugün insanların, toplumların, devletlerin ve devlet adamların kendilerini aldatmaması, en önemlisi aydınların aldanmaması! Çünkü aydınlar aldanmazsa insanları işin gerçeğine getirirler. Fakat aydın aldanırsa işin içinden çıkılmaz.” dedi.

Hedef Türkiye’nin parçalanmasıdır

Hükümetin PKK ile başlattığı süreci yıkım olarak değerlendiren Karakoç, çözüm iradesinin hükümetin ve PKK’nın elinde olmadığını söyledi. Karakoç “Güneydoğu meselesinde bayram yapılıyor, bitti çözüldü şeklinde. O kadar ki muhalefet yapmanız ihanet ediyormuşsunuz tepkisine muhatap oluyor. Fakat işin gerçeği henüz askıntıdadır. Çünkü sadece bu PKK ve onun etrafında olanlarla hükümetin elinde değildir çözüm. Ellerinde olsaydı 30 yıldan beri neden çözmediniz diye sorulur. Eğer devlet ile PKK anlaşması ile çözülüyorduysa 10 yıldır hükümet neden çözmedi. Bu kadar ölümden yıkımdan kim sorumludur diye sorulur! Çözüm bu ikisinin elinde değil. Tahrik eden dışarısıdır. Maksat Türkiye’nin parçalanmasıdır. Dış güçler işin içindedir. Meseleye yeni bir boyut getiriliyor. Sonuç hedef Türkiye’nin parçalanmasıdır.

Şimdiki yaygaranın adı sulh, barıştır.

Hem kendilerini hem bizi aldatıyorlar. Ancak yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Biz tarihi, toplumları bildiğimiz için söyleyelim ki; bu böyle çözülmez. Dışarının tesiri vardır. O tesiri etkisiz hale getirmeden çözülmez. Hükümet çıksın desin ki biz bu konuda dışarının sözünü dinlemeyeceğiz, onlarla hiç bir pazarlığa girmeyiz veya karşısı desin; o zaman konuşuruz konuyu. Fakat bunu söyleyemezler. Bu dışarının konuyu yeni bir aşamayla en son ülkemizi parçalanmaya daha uygun bir hale getirme çalışmasıdır. Toplum aldanmasın ilerde de hayal kırıklığına uğramayalım. Geçmişi çok iyi bilip geleceğe çok köklü çok boyutlu bir genel idealle, her kişide her aydında bulunan bir idealle yarına böyle adım atmakla hallolur. Bugünkü gibi aldatmacaları medyanın çıkardığı gürültüler, dışarının bize empoze ettiği, ilerde içyüzü çıkacak olan aldatmalarla değil. Böyle aldatıcı yalancı baharlar, yalancı barışlar ve yalancı anlaşmalarla bir yere varılmaz.” ifadelerini kullandı.

İzlenen Suriye politikası yanlış

Hükümetin Suriye’de yaşananları ilişkin takındığı tutumu da eleştiren Karakoç ”Suriye de insanlar birbirini kırarken; Hükümet halkı, halktan bir kısmı diğer insanları kırarken, bizim bir tarafa yardımcı olmamız değil, bizim bütün bu problemleri yaşayan halkları kardeş bilip neden bu duruma düşüyorlar diye endişelenmemiz, bunu bir tek silah bile ateşlenmeden nasıl çözeriz diye düşünmemiz gerekmektedir. Aynı şey Irak için Afganistan için söz konusudur.” şeklinde konuştu.

İsrail’in özrünün başka bir boyutu var

İsrail’in Türkiye’den dilediği özrü ilişkin eştirilen ‘zafer’ havasını da eleştiren Karakoç “Gazetelerin manşetleri ‘İsrail özür diledi, bizim hükümetimizde kabul etti’. Bunun doğru olduğunu anlamanız için bizim basına bakmanız gerekmez. Dış basında aynı şekilde veriyorsa o zaman inanın. Ancak onlar bu şekilde vermeyecektir. Olay böyle değildir. ABD Başkanı İsrail’e ‘Filistin kurulsun sizde buna razı olun’ dedi. Bu diplomatik dildir. Anlamı şudur: Filistinlilere bir statü sağlayalım. Bunun için Türkiye’den de yardım isteniyor. Görüntüde de olsa ilişkilerimiz kesik. Onun için Filistin’e yeni statü verilirken Türkiye yardımcı olacak, olay budur. Bunun için ilişkiler yeniden kuruluyor. Bunlar üst güçler tarafından istenmiş ve bu böyle çözümlenmiştir. Ben derim ki hiçbir zaman kendimizi aldatmayalım. Bizim milletimizin gücü; kendi ulaşacağı, elde edeceği, varacağı derecelerdir, merhalelerdir... Aldanmayalım. Gönül ister bir tek silah daha ateşlenmesin, bir tek kişi daha ölmesin, can güvenliği içinde hür, umutlu, mutlu yaşasınlar. Ama bunun sağlanması bu şekilde olmaz.” dedi.


milligazete.com | 31 Mart 2013 Pazar 05:00 | Sezai KARAKOÇ


Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Ynt: 'Türkiyenin parçalanma süreci'
« Yanıtla #1 : 06 Nisan 2013, 23:41:42 »
O zaman Akil insanlar ve bu topluluğa dahil olmayı kabul edenler bu öngörüde nereye konulacak? Şu hassas ortam,yıllardır iki taraftan akan onlarca kan,gozyası nereye konacak? Bunca yıldır sürekli kanayan,kanatılan çözüm adına birşey bulunamayan ve yine bulunmassa gelecek neslimize,evladlarımıza da miras kalacak bu kangreni kim çözecek? Bir daha kim cesaret edilp de elin taşın altına koyacak?


Lütfen aydınlarımızı bu konuda daha itidalli olmaya davet ediyorum.Siyasi görüşünü benimseyelim yada benimsemeyelim. Ortada cesurca ortaya atılan adımlar var ki büyük bedeller gözönüne alınmış. Artık günümüz dünyası insanları çözümü nerede bulacaklarını daha iyi düşünebilecek akilliyetteler. Yaşamayan,evladlarını (heriki taraf için söylüyorum) bu uğurda kaybetmeyenler bilemez. Kürdü,Türkü,Arabı,Çerkezi,Lazı vss Bu insanlar İslamiyetin engin güneşi altında yıllarca ecdadın zamanında kardeşce yaşamadılar mı? Çanakkale'de yine hep beraber can vermediler mi aynı gaye uğruna? Yeniden bu kardeşlik ruhu şaha kalkmış,yürekler yeniden o uhuvveti yaşamak isterken neden hala eleştiri,eleştiri... Yetmedi mi bunca akan kanlar? Hala insanlarımız neyin derdinde? Bölünme değil,birliktir amaç. Dış mihrakların olaya dahil olmadığını,tetiklemediğini inkar eden yok kanımca.


Asıl mesele o dış mihrakları da çaresiz bırakacak toplu bir barış sürecini başlatabilme cesaretini gösterebilmektir. Artık batından doğuya bu ülkenin her yerinde barış olmalı. Yıllardır terkedilen,nadasa bırakılan Güneydoğu kalkınmalı,korkudan yıllardır yatırım yapılamayan,yoksulluğun,işsizliğin hüküm sürdüğü bölgemize yatırım yapmak için işadamlarımız gün sayıyor.Ve tabi yokluktan büyükşehirlere göçeden ve buralarda da aradığını bulamayıp,memleketine yeniden dönmeyi hayal eden Güneydoğulu kardeşlerimiz, halkımız da...

Hasılı mesele komplo teorilerinin ötesinden çok ama çok hassas bir süreç... Bu nedenle artık elimizi vicdanımıza koyalım ve empati yeteneğimizi biraz daha uyandırarak, bu sürece destek verebilmenin çabasını sarfetmeye gayret edelim.

« Son Düzenleme: 06 Nisan 2013, 23:48:12 Gönderen: Lika »
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Seritana

  • okur
  • *
  • İleti: 56
Ynt: 'Türkiyenin parçalanma süreci'
« Yanıtla #2 : 07 Nisan 2013, 10:56:49 »
milli gazeteden yapılan alıntıı tamamen siyasi amaclı yapılmış bir yazıdır.Milli gazetenin yıllardır bir partinin bir görüşün gazetesi olduğu biliniyor. Hükümete yönelik propaganda çalışmalarından bir tanesi yazıda geçen bazı bölümlerde haklılık payı yok değil. mesela sdace muhalefet olsun diye chp ile aynı söylemide kullanmak yanlıştır.
 30 yıldan beri bu çözümü çözümsüzlüğe çeviren kimdir şimdi ne oldu da birden bire çözümden bahsediliyor.

Birde barışdan falan söz ediliyor. kim kimle bariş yapıyor savaş mı var a barış yapılsın eşkiya ya bu şekilde muhatap alırsanız olacağı varsa da olmaz.

Hükümetin suriye politikasını yine  muhalefet için eleştiren chp ile aynı düşünceleri paylaşan milli görüş zihniyeti de burada yanılıyor.
 yüz bin insan katleden alevi-ktidarını mı desteklesin istiyorlar haklıdan yana olmasın 'mı

sadece muhalefet olsun olursa olsun diye bakmamak lazım...insaflı davranmak lazım


lika'nın düşünceleri ne gelince akil insanlar topluluğu hiç bir yere koyulmayacak öyle bir topluluk zaten gereksiz.başbakanın da dediği gibi akan kanın durması gerekir. bu eşkiyayla pazarlık anlamına getirilmemeli. likanın da dediği gibi hasas dönem olmak veya olmamak gibi bir sürçten geçiliyor.Günydoğuya yıllarca batıdan para aktarıldı geline nokta bumu olmalıydı hani bir avuç eşkiya idiler. şimdi aşkiya ile masaya oturulup imzalar atılıyor.