Gönderen Konu: Başarılı bir insan olmak mı zordur, karakterli bir insan olmak mı?  (Okunma sayısı 3894 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599


Hangisi daha zordur; başarılı bir insan olmak mı, karakterli bir insan olmak mı? Karakterinden taviz vermeden başarılı olmak isteyenler ne yapmalı? Eski Türk filmlerinde, fakirler ve başarısızlar gururlu, zengin elitler ise konforu için gururunu ayaklar altına serebilen, gururu eksik tipler olarak tarif edilir. 

Yeşilçam filmlerinde nedense onur için başaranlardan çok başarısı için onurunu satan kişilikler yaygındır. Eski Türk filmleri, kaybedenleri yanına çekmek için kazananları kötülemeyi iş edinmiş haldedir.                                                         
                                                         
Yoksullar fakir oldukları için mi gururludur yoksa gururlu oldukları için mi fakirdir?                                                         
                                                         
Türk filmlerindeki klişe başarı kalıplarından biri “fakir ama gururlu genç”tir.                                                         
                                                         
Bu genci ne zaman görsem, aklıma hep aynı soru takılır. Yoksullar fakir oldukları için mi gururludur yoksa gururlu oldukları için mi fakirdir?                                                         
                                                         
Gözlemlediğim kadarıyla, büyük başarılar da, büyük başarısızlıklar da insan karakterini bozma eğilimindedir. Çünkü ikisinde de ortalamadan ciddi oranda sapma yaşanır. ortalamanın dışına sapmak, standardı, kriteri ve geleneği olmayan bir alanda yaşamaktır. Bu da karakterin görüş mesafesini kısaltır.                                                         
                                                         
Her ne kadar eski Türk filmleri insanların başarılı olmak için karaktersizleşmesini vurgulasa da, gerçek hayata baktığımızda aksine, işinde başarılı olmadığı için karakterinden ödün vermek zorunda kalan insanlarla karşılaşmamız daha yüksek bir ihtimal.                                                         
                                                         
Karakterli olmanın temeli, bir işi en iyi şekilde yapmaktır. İşinde en iyi olanlar taviz vermek zorunda kalmazlar. Donanımlarının kat be kat üstünde (b)eklentileri olanlar ise en fazla tavizi vermek zorunda olanlardır.                                                         
                                                         
Peki, başarıya yaklaşırken kendinden uzaklaşmamak için ne yapmalı? Büyük insan yolunda giderken iyi insan olmayı unutmamak için, ben kendim için 5 M yasası belirlemiştim.                                                          
                                                         
1. Mertlik.                                                         
2. Merhametlilik.                                                         
3. Minnettarlık.                                                         
4. Mütevazılık.                                                         
5. Menfaatperest olmamak.                                                         
                                                         
Mertlik, özü sözü, içi dışı bir olmak demek. Bir insanın yüzüne söylemediğini gıyabında söylememek demek.                                                         
                                                         
Merhametlilik, acıma duygusunu korumak demek. Daha zor durumdaki birine elini uzatmak için aşağıya eğilmekten yüksünmemek demek.                                                         
                                                         
Minnettarlık, kendisine veya insanlığa iyilik etmiş kişileri unutmamak, onlara duyduğu derin borçluluk duygusunu onlara ifade etmek demek.                                                         
                                                         
Mütevazilik, bir görüntü oluşturmaya değil, güçlü bir gerçek oluşturmak demek. Kendini olduğundan daha aşağıda                                                   sunanlar da, daha büyük gösterenler de eşit derecede manipule edicisidir. Aslolan, başkalarının hoşuna giden bir görüntü oluşturmak değil, güçlü bir gerçek oluşturmaktır.                                                         
                                                         
Menfaatperest olmamak, ilkeleri ile menfaatleri çatıştığında hayır diyebilmektir. Şu hayatta öğrendim ki, bir insan başka insanlardan “evet” cevabını aldıkça başarılı olur ama insanı büyük yapan bazen güçlü bir şekilde “hayır “ diyebilmesidir. Başkalarını ikna edip evet aldıkça başarılı, çok yararımıza da olsa, uygunsuz bir şeye hayır dediğimizde büyük oluruz.                                                         
                                                         
Hayat oyununu kazanmaya çalışırken kalbiniz sertleşebilir. Her gün nasıl ellerinizi yıkıyorsanız, periyodik olarak kalbinizi de yıkamalısınız.                                                         
                                                         
Beyin ve kalp temizliği için ne yapmalı?                                                         
                                                         
Evimde iki bilgisayar var. Biri internete bağlı, diğeri değil. Birine dışarıdan dosya alınıp verilebiliyor, diğerine ise hiçbir bilgisayarla etkileşime girmiyor. İnternete bağlı olmayanda kitap yazıyorum. İnternete bağlı olanla dünyayla iletişim kuruyorum.                                                         
                                                         
İnternete bağlı olan bilgisayarı beynime benzetiyorum. Beynimin sanırları yoktur, o her şeyi keşfetmeye çalışır. Beynim, her türlü bilgiyi inceler, analiz eder ama bu sırada kirlenir.                                                         
                                                         
Kalbim ise dünyaya kapalı bilgisayarım gibi izoledir. Kirlenmemek için, fazla etkileşime girmez. Kirlenmez ama genişlemez de. Seçiciliği onu sınırlandırır.                                                         
                                                         
İnsanın içini en fazla karartan durumların başında, insanlığa olan inancını kaybettiği anlar gelir.                                                         
                                                         
Bu tür zamanlarda favori metnim Kenneth M. Keith’in yazdığı 10 kurallı metindir.                                                         
                                                         
İşte o metin.                                                         
                                                         
SEN YİNE DE DOĞRUSUNU YAP!                                                         
                                                         
1. İnsanlar çoğu kez makul değildir, mantıksız ve bencildirler. Onları yine de sevin!                                                         
2. İyilik yaparsanız, insanlar sizi bencillikle, gizli amaçlara sahip olmakla suçlayabilirler. Yine de iyilik yapın!                                                         
3. Başarılıysanız, sahte dostluklar ve gerçek düşmanlıklar edinebilirsiniz. Siz yine de başarılı olun!                                                         
4. Bugün yaptığını iyilik yarın unutulacaktır. Siz yine de iyilik yapın!                                                         
5. Dürüstlük ve açık sözlülük yüzünden kırıcı sanılabilirsiniz. Siz yine de dürüst ve açık sözlü olun!                                                         
6. En büyük “büyük düşünen kadın ve erkekler”, en küçük “küçük düşünen kadın ve erkekler” tarafından alaşağı edilebilirler. Siz yine de büyük düşünün!                                                         
7. İnsanlar güçsüz insanlara merhamet eder ama yine de güçlüleri izlerler. Siz yine de gerektiğinde birkaç güçsüz adına savaşın!                                                         
8. İnşa etmeye yıllarınızı verdiğiniz bir şey bir gecede yıkılabilir. Olsun, siz yine de inşa edin!                                                         
9. Yardıma ihtiyacı olan insanlara yardım ettiğinizde onların şaşırtıcı saldırılarına maruz kalabilirsiniz. Siz yine de yardım edin!                                                         
10. Dünyayı daha iyi bir yer yapmak için bir şeyler yaptığınızda tekmeyi yiyebilirsiniz. Siz yine de dünya için elinizden geleni yapın!                                                         
                                                         
Yazar : Mümin Sekman                                                       

〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Bilmediğini bilmenin önemi!
« Yanıtla #1 : 27 Haziran 2011, 00:47:08 »
Bilmediğini bilmenin önemi!   
   
Her konuda söylecek sözü olanların ortak sıkıntısı ’bilmiyorum’ diyememektir. ’Bilmiyorum’ diyemedikleri için de bilmediklerini öğrenmek için çaba göstermezler. Oysa bilmediğini bilmek öğrenme ve gelişme sürecinin motorudur…

İnsan yavrusu sürekli soru sorar. Gerekli gereksiz (çünkü henüz neyin gerekli olduğunu bile bilmemektedir) her şeyi bilmek, öğrenmek ister. Sormuş olmak için sorar. Büyüklerini bayacak kadar, tekrar tekrar sorar.      
   
Herhalde bu takıntıda   

(1) hayatta kalmak için ne çok şey bilmesi gerektiğini içindeki hayvanın (genlerinin) ona fısıldamasının ve   
(2) büyüklere benzeme dürtüsünün rolü vardır.   
   
Ama aynı çocuk çabucak büyür ve büyürken tavrı tamamen değişir. Önce (bilmemeyi ayıp ve küçültücü gibi algılamaya başlayarak) sormayı keser, bilir gibi yaparak susar.   
   
Ve sonunda bildiği, ama özellikle de bilmediği konularda ahkâm kesmeye başlar.    Her konuda bir fikir sahibi olduğunda, nihayet bir ‘yetişkin insan’ haline gelmiş demektir.   
   
Artık hayata (çalışma hayatına ve aile kurmaya yani anne baba olmaya) hazırdır. Artık büyük bir köşe yazarı, başarılı bir yönetici, bir film yönetmeni, bir bakan filan olabilir.   
   
Tam zamanlı çalışma hayatında bu sene 30 yılımı doldurdum.   30 bin türlü insanla tanıştım / çalıştım. Bir konu olduğunda, bir soru sorulduğunda “Bilmiyorum. Bir bileni bulup soralım; araştıralım, öğrenelim” diyeni hemen hiç görmedim.   

Aslında soru sorana da pek rastlamadım ya…   
   
Yine de ısrarla bilmediğimi bilmeye, Michel Chaillou’nun Crime du beau temps kitabındaki bir kahraman gibi ‘her şeye bir sorusu olan bir insan’ olmaya çalıştım.   
   
Bilmediğimi karşımdakilere ve (daha da zoru) kendime itiraf etmenin dürüstlük olduğu kadar, öğrenmenin şartı olduğuna inandım. (Bu arada zaman bana bazı soruların cevabını asla alamayacağımı ve cevapsız soruları daha çok sevmeyi de öğretti. Ama bu başka bir konu.)   
   
Pierre Assouline geçenlerde ölen Jorge Semprun için (yazarak) “yanılsamalarından ziyade aslında kesinliklerinden arınmayı başardı” diyordu.   
      
Zaman insanı şüphelerinden çok, asıl, doğru bildiğini sandıklarından arındırarak bilgeleştirir. En büyük hile doğruluktur, diyen palavracı kimdi bilmiyorum.   
Yarım yüzyıllık bir tecrübeyle bugün itiraf etmeliyim ki, dürüstlüğün çalışma hayatında faydasını değil sadece zararını gördüm.   
   
Daha önce burada defalarca sözünü ettiğim gibi…Bilmediğini bilmemenin ne büyük bir güç olduğunu geç fark ettim. Bilmediğini gizlemenin gerçek erdem olduğunu nafile idrak ettim.   

Cehaletin verdiği güvenin insanları tepe noktalara yükselttiğine, zirvelerin genelde birbirine kitlenmiş kifayetsiz muhterislerce fethedildiğine şahit oldum.   
   
Bugünün değer hükümlerine kıyasla bu kadar yanlış bir yerde duran; bugünün ölçütleriyle bu kadar başarısız bir akılsıza akıl danışma gafletinde bulunan bir genç çıkarsa,   “Kolay” diyorum “bana bak ve ne görüyorsan aksini yap!”   

Benim için artık çok geç. Ama belki bu doğrudan bir ders çıkaran olur diye söylüyorum…   
   
Dip not: E pur si muove! Jacques Attali’nin dediği gibi “Gelecek, siyasi/coğrafi/mesleki doğrulukları/kesinlikleri açısından en mobil/esnek/hızlı olmayı başaranlara ait olacaktır”.   
   
Yazan : Serdar Devrim/ Hürriyet
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Teşekkürler Tuğra