Gönderen Konu: Behlül Dana RadiyAllahü Anh  (Okunma sayısı 5012 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı mars

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 256
Behlül Dana RadiyAllahü Anh
« : 06 Nisan 2005, 22:14:54 »

   
Birgün Behlül Dane r.a. halife Harun Reşid'in yanına üstü başı toz toprak içerisinde,pejmürde bir vaziyette soluk soluğa gelir.Harun Reşid;
    "Hayrola!Nereden böyle?"diye sual eder.Behlül Dane r.a.
    "Cehennemden geliyorum"diye cevep verir.
    "Ne işin vardı cehennemde?"
    "Ateş almaya gittim!"
    "Bulabildinmi bari?"Behlül Dane hazretleri şu cevabı verir:
    "Hayır!Zebanilerle görüştüm.Dedilerki:"burada ateş bulunmaz.Herkes kendi ateşini dünyadan getirir!!!..."
    (Fazilet takvimi 24 mart 2005)

« Son Düzenleme: 18 Haziran 2008, 07:24:26 Gönderen: isra »

Çevrimdışı GüleSevdali

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 3
Ynt: Behlül Dana RadiyAllahü Anh
« Yanıtla #1 : 07 Mayıs 2010, 02:21:11 »
bu kissa gercekten cok güzel; HER INSAN KENDI ATESINI KENDI ODUNUYLA YAKAR!
Allah razi olsun paylasim icin :) Selametle kalin ins.
 fg20)) fg20))
« Son Düzenleme: 07 Mayıs 2010, 11:19:35 Gönderen: Tuğra »
"Ölüm güzel sey, budur perde
 ardindan haber,
 Hic güzel olmasaydi, ölürmüydü
 Peygamber?"

zaman_1453

  • Ziyaretçi
Ynt: Behlül Dânâ RadiyAllahü Anh
« Yanıtla #2 : 19 Mart 2012, 23:23:07 »
Behlül Dânâ Hazretleri, bir gün pazara üç tane kuru kafa getirerek, onları satmaya başladı. Her üç kafanın da fiyatları farklı farklıydı. Tabiî millet merakla Behlül Dânâ'nın etrafına toplandı. Önüne açtığı tezgâhın üzerindeki bu kuru kafaları sattığını öğrenince sordular:
-Ey Behlül! Bu kafaları kaça satıyorsun?

Behlül Dâna:
-Birini bir paraya, birini on paraya, birini de ağırlığınca paraya satıyorum, diye cevap verince, oradakilerden bir tanesi taaccüb ederek sordu:

-Ey Behlül! Bunların üçü de kurumuş kafalar olduğu hâlde sen üçüne de ayrı ayrı fiyat biçiyorsun. Bunların birbirlerinden ne farkı var ki?

Behlül Dânâ Hazretleri, bunun hikmetini şöyle anlattı:
-Birincisi, taş kafadır. Bunun değeri hepsinden düşüktür; çünkü bu hiç nasihat dinlemez ve nasihata ihtiyaç duymaz. İkincisi, yani on paralık kafa ise, nasihat dinler; ama nasihati tutmaz... Söz onun bir kulağından girer, öbür kulağından çıkar. Bunun adı da boş kafadır. Üçüncüsü ise, tam kafadır. Bu kafa, hem nasihat dinleyip onunla amel eder, hem de öğrendiklerini başkasına öğretir. İşte en kıymetli kafa budur. Bunu da ağırlığınca paraya veriyorum.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Behlül Dana RadiyAllahü Anh
« Yanıtla #3 : 19 Mart 2012, 23:47:16 »
Teşekkür ederiz zaman_1453.
Sohbet-i şeriflerinden sonra defaten anlatılması gereken oldukça manidar bir kıssa.
Daha evvel "taş kafa" "boş kafa" "hoş kafa" olarak duymuş idik.