Gönderen Konu: İran bizi üzmeyecek inşAllahh..!!!  (Okunma sayısı 3258 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı MizGiNa_İsLaM_

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 3
İran bizi üzmeyecek inşAllahh..!!!
« : 29 Haziran 2009, 21:49:51 »

İran bize mutluluk yaşatmıştır ve otuz yıldan beri de yaşatmaktadır. Ve bundan sonra da İran bizi üzmeyecektir inşAllah!

Bizim kuşağımız, “İslam Devleti” idealiyle yanıp tutuşan bir kuşaktır.

Osmanlının yıkılışı, Hilafetin yok edilişi ve Müslümanların darmadağın olduğu bir dönemin çocukları olarak müslümanca bir devlete sahip olmak, bizler için ideallerin en ulvisi olmuştur.

Kimilerimiz direkt olarak ve kimilerimiz de dolaylı olarak hep bu ideal için koşmuşuzdur.

Bu yüce ideali “Devletsiz İslam” isimli kitapçıkla dile getirmiş bir kişi olarak, artan bir iştiyakla bugün de aynı çizgide olduğumu belirtmek isterim.

Şu husus iyice bilinmelidir ki, İslam’ın hakim olmadığı bir coğrafyada yaşıyor olmak, Müslümanların yüreğinde en büyük bir acıdır ve asla kabullenecekleri bir durum değildir.



Bu ideal uğrunda koşuşturan Müslümanlara müjdeli haber otuz yıl önce İran’dan geldi. Ne İslam coğrafyası böyle bir haber bekliyordu ve ne de bütün bir dünya, özellikle emperyalist dünya.

Bir ihtiyar adam çıkmıştı meydana. Sonra onunla birlikte, onun gibi yüzlercesi, binlercesi vardı orta yerde. Dünya Ulema ile tanışıyordu.

Evet, bir ihtiyar adam. Akranlarının yavaş yavaş bunama dönemine girdiği, artık evlatlarının, torunlarının bakımına alındığı bir günde bu ihtiyar adam yön veriyordu her şeye.

İran’ın ciğerlerine kadar nüfuz etmiş durumdaki Amerikan emperyalizmini, balkondan bir hali silkeler gibi öyle bir silkeleyiverdi ki, o gün bugündür hâlâ neye uğradığını bir türlü anlayamadı.

Başta zalim İran Şah’ı olmak üzere, emperyalistlerin bütün yerli uşaklarını birer havuç söker gibi söküp söküp fırlatıverdi dışarıya.

Kısacası, otuz yıl önce İran, yeryüzündeki ideal sahibi bütün Müslümanlara özledikleri bir mutluluğu tattırdı, ufuklarını açtı, onlar için bir ümit oluverdi.



Otuz yıl önce olduğu gibi, bütün dünya bugün yeniden İran İslam Cumhuriyeti üzerine kilitlenmiş durumda. Acaba intikamlarını alabilirler mi, otuz yıldan bu yana dünya emperyalizmi karşısına dikilen ve bütün hesaplarını bozan bu engel kaldırılabilir mi?

Müstekbir küfür dünyası şimdi bunun aşkıyla yanıp tutuşmaktadır.

İmam Humeyni tarafından birer havuç gibi dışarıya fırlatılan bütün İslam düşmanları, ABD’de yaşamakta olan eski şahın oğlu başta olmak üzere şimdiden sürgündeki yönetimlerini kurmuşlar ve en kısa zamanda İran’a dönecekleri günün beklemektedirler.

Aynı şekilde Müstekbir Küfür dünyası da İslam İnkılabını, karşı bir devrimle yıkma vaktinin geldiğini tahayyül etmektedir.

Biz inanıyoruz ki İran, Müslümanları sevindirmeye devam edecektir, Müslümanları üzmeyecektir, böyle bir nihai haber gelmeyecektir.

Şu anda İran İslam Cumhuriyetinde neler olup bittiği hususunda hepimiz çok şeyler okuyoruz, ben size fazladan bir şeyler söylemeyeceğim.

İran bizi sevindirmeye devam edecektir. Küfür güçlerinin yapabileceği fazla bir şey yoktur.

Çünkü, İran İslam Cumhuriyeti’nde iktidarda bulunanlar ve muhalefetin başını çekenler dahil olmak üzere, lider kadronun içerisinde İslam’a ihanet içerisinde olabilecek bir tek kişi tanımıyoruz..

Kötü olan, üzücü olan şudur:

Özellikle otuz yıldan bu yana bir çok vesileyle imanlarının imtihanlarını veren bu liderler, seçim dolayısıyla öfke ve hırslarına hakim olamayarak sınırlarını aşmış olmalarıdır.

Bir de, gerek İran içinde, gerek İran dışındaki İslam düşmanlarının Muhalefet liderlerinin arkasına saklanmış olmaları, onların omzundan ateş ediyor olmalarıdır.

İran Müslümanları sevindirmeye devam edecektir biiznillah.

İran, Telaviv’i sevindirmeyecektir, Londra’yı, Newyork’u sevindirmeyecektir, sevinçlerini kursağında bırakacaktır.

Bu nasıl olacaktır? Öfkeler yatışıp birbirlerine hain olmadıklarını telaffuz ederek, iktidar biraz daha müsamaha kuşanarak, merhamet kuşanarak olacak. Muhalefettekiler de, pusudaki küfür dünyasının arzularını kursaklarında bırakmak suretiyle yapacak bunu.
 
dogruhabergazetesi.com/



« Son Düzenleme: 30 Haziran 2009, 02:51:30 Gönderen: İsra »

Çevrimdışı racül

  • Moderatör
  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1267
Ynt: İran bizi üzmeyecek inşAllahh..!!!
« Yanıtla #1 : 01 Temmuz 2009, 02:05:57 »
su alintiya bak
da

ihtiyar adami din gayreti mi, amerikan marifeti mi basa getirdi ondan sora bir daha düsün


12 Eylül Masalı…
 
Türkiye 1980’li yıllara giderken, dünyanın yeni bir değişim sürecine girdiğini anlayamayacak kadar cahil politikacı ve bürokrat ordusu tarafından yönetiliyordu…
1970’li yılların başında (Nixon yönetiminde) Altın Sisteminden çıkan ABD (Vietnam Savaşı nedeniyle o kadar çok karşılıksız Dolar basmıştı ki, Dolar getirip Altın isteyene verecek altınları kalmamıştı) dünya ekonomisini değiştirmeyi ve bunun için öncelikle Komünist Çin’le ilişkileri geliştirmeyi kafasına koymuştu…
Sonra da Sovyet İmparatorluğu parçalanacaktı…
1980’li yılların başına gelindiğinde her şey ABD’nin plânladığı gibi gelişti…
İran’da ABD yanlısı Şah’ın iktidarı, Komünist TUDEH ile Mollaların işbirliği sonucu yıkıldı; İran, bir İslâm Cumhuriyeti olarak şeriat yasalarıyla yönetilmeye başladı…
İran’ın “Hemen yanı başı” denilecek Afganistan’da darbeyle iktidara gelen Babrak Karmal ise SSCB’yi Afganistan’a davet etmişti…
Bu arada unutmadan…
Japonlar ilk başta “Büyük Zafer” diye niteledikleri Paul Harbour baskınının aslında bir tuzak olduğunu anladıklarında Hiroşima çoktan atom bombasıyla yok edilmişti.…
Japon Amiral Yamamato da “Uyuyan devi uyandırdık” diyerek ülkesinin yaptığı hatayı itiraf etmişti…
Gerek İran’da meydana gelen İslam Devrimi (ki Humeyni’yi Fransa göndermiş, Şah ise ABD’ye kaçmıştı…) gerekse Sovyetlerin Afganistan’ı işgali bir bakıma Paul Harbour baskının ABD tarafından bizzat tezgâhı gibiydi..
Komünist Rusya Afganistan’ı 85 Bin Kızıl Ordu askeriyle o kadar kolay işgal etmişti ki, buna adeta kendisi de inanamamıştı…
Böylece Komünistler, ABD Başkanı Carter'ın olası bir saldırıyı savaş sebebi sayacağı (Yani o görüş Cumhuriyetçilerden önce Demokratlar tarafından ilân edilmişti) petrol bölgesine sadece beşyüz kilometrelik bir uzaklığa gelip yerleşmişlerdi…
Zavallı Rus emekçileri…
Zavallı Asyalı Müslüman Sovyet askerleri!...
Dünya halklarının kurtuluşu için savaşacaklarını (daha doğrusu öleceklerini) zannediyorlardı...
Lütfen hatırlayın...
O dönemde Kızıl Ordu’nun yarısından çoğu, Asyalı Müslüman askerlerden oluşuyordu…
Şah devrilmeden önce İran ordusu da dünyanın en güçlü ordularından biri olmuştu…
Ve…
İran giderek Batı’yla daha çok uyum sağlıyordu…
Ama Türkiye ile ilişkilerinin ne olacağı hiç kimse tarafından kestirilemiyordu…
Irak ordusu da keza dünyanın en güçlü diğer ordularından biriydi…
Irak’ta da ekonomi giderek bağımsızlaşıyor, güçleniyordu…
Irak’ın da Türkiye ile ilişkilerinin seyrini tayin etmek imkânsızdı…
İnisiyatifi kullanan hep Saddam oluyordu…
Hem İran’da hem de Irak’ta petrol gelirlerini koyacak yer yoktu…
Başkan Carter (ki Demokrat’tı) petrol bölgelerini ne Iran’a, ne de Irak’a bırakmaya niyetliydi…
Hele Asyalı Müslüman askerlerden oluşan Kızıl Ordu’ya hiç bırakamazdı…
O halde önce Komünizmi çökerterek, yeni Rus imparatorluğuna son verilecekti (ki bu, bu günkü Rusya’nın da çok işine geliyordu)…
Sonra da giderek Müslüman askerlerin çoğunluğunu sağlayacağı ayan beyan ortada olan Kızıl Ordu parçalanacaktı…
Ama öncelik Kızıl Ordu’nun parçalanmasında değil, Komünist İmparatorluğun çökmesindeydi…
İmparatorluk çökünce, Kızıl Ordu da nasıl olsa paramparça olacaktı…
O süreçte ABD’nin, İslâmiyet’i “Ilımlı” yaşayan, diğer dinlerle kavga etmeyen hatta uzlaşan, Liberal ekonomiyi benimsemiş, küresel dünya ile uyumlu olmanın teknik ve fiziki şartlarını yerine getirmiş bir Türkiye’ye ihtiyacı vardı...
Es ist keine Schande hinzufallen, aber es ist eine Schande einfach liegen zu bleiben.
                                                Theodor Heuss
                             ehemaliger Bundespräsident

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: İran bizi üzmeyecek inşAllahh..!!!
« Yanıtla #2 : 04 Mart 2012, 14:43:07 »
Alıntı
İran bizi sevindirmeye devam edecektir. Küfür güçlerinin yapabileceği fazla bir şey yoktur.

Çünkü, İran İslam Cumhuriyeti’nde iktidarda bulunanlar ve muhalefetin başını çekenler dahil olmak üzere, lider kadronun içerisinde İslam’a ihanet içerisinde olabilecek bir tek kişi tanımıyoruz..


Bu yazıyı yeni gördüm.Böyle bir yazıyı yazan kişi, Şia mensupu değilse sempatizanıdır.Ben yönetimin yerine olsam bu yazıyı kaldırırım...

İran bizi sevindirmiyor,aksine,Suriye Nusayri rejimine destek vererek MÜSLÜMANkanı dökmeye devam ediyor.İran Hizbullah destekli sunni müslümanları öldüren Esed ve rejimine destek olmaya devam ediyor.Yazarımız da bugünleri gördüyse yazısını bir daha gözden geçirsin.