Gönderen Konu: Bilinen Gerçekler...  (Okunma sayısı 3604 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı antepli

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 496
Bilinen Gerçekler...
« : 01 Nisan 2005, 14:52:13 »

Bilinen Gerçek
Sıradan bir gün daha başlıyordu. Herşey hazırdı. Dalışa geçecek ve
bu dünyayı incelemeye devam edecekti. Paletlerini giyindi, deniz
gözlüğünü taktı, hava tüpünü de sırtına geçirdikten sonra kendini
suya bıraktı.

Bu dünya başka bir dünyaydı onun için, hiçbir insan yok. Kendini
deniz hayvanlarıyla bir hissediyordu. Biraz derinlere indi. Her yer
ışıl ışıl parlıyordu. Güneşin ışınları denizi adeta yalıyordu.

Daha sonra yüzeye doğru yüzdü. Denizin bir metre altında yüzüyordu.
Herşey ne kadar güzeldi. Kendini suyun yüzüne çıkarınca başka bir
farklı dünyada hissetti kendisini. Evet, iki dünya arasında hayatı
sürüyordu. Bu iki farklı dünyada yaşamayı seviyordu. Teknesine doğru
baktı, biraz fazla açılmıştı. Su üstünde iki dakika durduktan sonra
tekrar denize daldı. Teknesine doğru yüzmeye başladı.

Denizin altında yüzen balıklar, taşın altında bulunan yengeçler,
yunuslar, kara ve su kaplumbağaları, hepsi iki dünyanın farklı
yaratıklarıydı. Bir hayvan, kara hayvanı mı yoksa deniz hayvvanı mı
olduğunu nereden biliyordu acaba. Konuşacak bir dilleri olmasa bile,
bütün bu harikaları anlayabiliyorlar mıydı.

Suyun altında yüzerken, biran kendini daha yoğun bir yerde hissetti.
Bir farklılık olduğunu anlamıştı adam. Tekrar geri dönerek yüzmeye
başladı. Yine eski ortamında buldu kendini. "Denizde iki ortam nasıl
olabilir" diye düşündü. Denizin yoğunluklarının farklı olduğu yerin
tam ortasında durdu. Yüzeye doğru tekrar çıktı.

Dalgıç, teknesine yüzdü. Dümenini, kendisine farklı gelen,
yoğunluğunun farklı olduğunu hissettiği yere kırdı. Oraya geldiğinde
denizi bir güzel incelemeye başladı. Kendi gördüğünü, belki normal
bir insan, yani bu dünyayı iyi tanımayan bir insan göremezdi. O
alana baktığında denizin renginin, sanki arasına gizli, görünmeyen
bir cam sokulmuş gibi, birdenbire farklılaştığını anladı. Bu
farklılığı daha iyi anlayabilmek, bitmek bilmeyen öğrenme isteğini
tatmin etmek için tekrar denize daldı. Su üstünde, kendisinin
keşfettiği alana doğru yüzdü. Gerçektende burada, bir anormallik
vardı.

Denizin suyunun rengi, belki de kendisinden başka hiçbir kimsenin
göremeyeceği bir durumdu bu, aniden farklılaşıyordu. Bu sefer deniz
gözlüğünü ve tüpünü yanına almamıştı. Çünkü bu seferki dalışının
asıl amacı deniz diyarını incelemek değil, iki dünyayı birbirinden
ayıran bu sınırdaki farklılığı anlayabilmekti.

Dalgıç, dudaklarını, daha koyu olarak gördüğü suya değdirdi. Diliyle
dudaklarını sıvazladı. Evet, su tuzlu suydu. Daha sonra dudaklarını,
daha açık ördüğü suya değdirdi. Bu seferki su tatlı suydu. Kaptan,
denizlerle ilgili müthiş bir şey keşfettiğini anladı o an. Bu alanda
tatlı su ile tuzlu su birbirine karışmıyordu. Bugün onun için çok
güzel bir gündü. Keşfettiği bu alanı beynine iyice kazıdı; çünkü
burayı unutmaması gerekiyordu, keşfinin kanıtlanmasında iyi bir
örnek olacaktı.

Teknesine çıktı. Kendisinin bulunduğu yere yakın olan bir arkadaşına
doğru yol aldı.

Kaptanın arkadaşı, evinde yemek hazırlıyordu. Yalnız bir insandı.
Bütün ev işleriyle kendisi uğraşırdı onun için. Yemeğini
hazırladıktan sonra küçük bir masada yemeye başladı. Bu sıralarda
kapının zili çalındı. Kapıyı açtığında karşısında kaptanı gördü.
Daha yeni dalış yaptığını anlamıştı; çünkü her nedense
kurulanmamıştı.

"Nedir bu halin kaptan, neden kurulanmadın?"

"Bırak kurulanmayı, bugün çok özel bir gün."

"Sofra hazır, gel ilk önce bir güzel karnımızı doyuralım, daha sonra
bugünün neden güzel bir gün olduğunu konuşuruz."

Kaptan üstüne baktı: "İzin verirsen şu üstümü bir değişeyim."

"Tabi canım. Ben de bir tabak daha koyayım sofraya."

Kaptan ıslak elbiseleri üzerinden çıkartarak kuruları giyindi.
Heyecanla sofraya yaklaştı. Arkadaşı onu görünce: "Gel sofraya,
biraz yiyelim. Dalıştan geliyorsun, acıkmışsındır."

"Canım hiç yemek istemiyor. Biliyormusun bugün daldığım zaman
denizlerle ilgili bir şey keşfettim."

"Neymiş o keşfettiğin şey."

"Yüzerken bir alandaki farklı renkteki deniz sularını gördüm.
Bunları incelediğimde denizin tatlı suyu ile tuzlu suyunun
birbiriyle karışmadığını buldum."

Kaptanın arkadaşı bu sözleri duyunca gülmeye başladı.

"Neden gülüyorsun."

"Neden güleceğim. Bunu sen keşfetmedinki. Ben zaten bunu biliyordum."

Kaptan şaşkınlaştı:

"Nasıl olur, bunu ilk ben keşfettim, hem sen dalmıyorsun bile."

"Tamam dalmıyorum. Zaten bunu dalarak öğrenmedim. Bir kitaptan
okudum."

"Nasıl olur. O kitap sende mi?"

"Evet bende."

"Görmek istiyorum. Lütfen göster bana."

Kaptanın arkadaşı, kitaplığına gidip yeşil renkli bir kitap aldı.
Bir sayfayı açtı ve kaptana gösterdi.

"Evet" dedi kaptan, "gerçektende bu biliniyormuş. Bu kitabı hangi
denizci yazdı?"

Kaptan bu kitabı kimin yazdığını anlayabilmek amacıyla ön ve arka
kapağı kontrol etti. Fakat bir bilgiye rastlayamadı. Arkadaşı ise
kaptana bakıyor, kendini gülmekten alamıyordu.

"Boşuna araştırma" dedi, "Bu kitap Allah'ın kitabıdır."

Sevgi ve bilgi ile...
 :x
Bu dünyanın cefasından sefasına sıra gelmez.gafil olmayın ilme çalışın geçen günler geri gelmez...

Çevrimdışı Meryem islam

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 20
Re: Bilinen Gerçekler...
« Yanıtla #1 : 01 Nisan 2005, 17:02:29 »
Alıntı yapılan: "antepli"
Bilinen Gerçek
"Evet" dedi kaptan, "gerçektende bu biliniyormuş. Bu kitabı hangi
denizci yazdı?"

Kaptan bu kitabı kimin yazdığını anlayabilmek amacıyla ön ve arka
kapağı kontrol etti. Fakat bir bilgiye rastlayamadı. Arkadaşı ise
kaptana bakıyor, kendini gülmekten alamıyordu.

"Boşuna araştırma" dedi, "Bu kitap Allah'ın kitabıdır."
 


Allahin Kitabi,nice gercegi icinde bulunduran Kutsal Kitap.Allahu Ekber, gercekten her okudugumda sasirmaktan kendimi alamadigim bir konu denizlerin birlesmeme konusu cok büyük bir Kudret isi,Rabbimiz ne yüce Allah u EKber!

 :x  :x  :x

Vesselam