Gönderen Konu: Bir çinlinin müslüman oluşu  (Okunma sayısı 4972 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı eymen paşa

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 1
Bir çinlinin müslüman oluşu
« : 10 Şubat 2012, 19:42:16 »

Bir çinlinin müslüman oluşu. (okuyun gerçekten harika)

--------------------------------------------------------------------------------

Bizzat birinci ağızdan aktaracağız. Bu zamanda sahabe hayatı yaşanır, sahabe
gibi olunur mu? Olunur olunmasına ancak, onlara makam olarak ulaşılmasa da,
iman ve inanç olarak ulaşılır. Nasıl mı? Şu hâdiseyi dinleyin, sonra kararı
verirsiniz.
RESÛLULLAH:
"BUGÜN BURADA BİR ÇİNLİ VEFAT EDECEK, ONUN CENAZESİ İLE İLGİLENİN."
Bundan altı, yedi ay önce Çin'in değişik bölgelerinden on kişi İstanbul'a
gelir. Bu on kişi sıradan insanlar
değildir. Bunların ortak özelikleri yeni Müslüman olmalarıdır. Umre için
İstanbul üzerinden Arabistan'a gideceklerdi. Hepsi de yeni Müslüman olmuş
Kimi yirmi gün önce, kimi bir ay, en uzağı iki ay önce Müslüman olmuştu. Ne
yeterince İslâmî bilgileri vardı, ne de yapacakları umre ile ilgili bir
bilgileri. Yanlarına, kendilerine yardımcı olacak, hem Çince'yi, hem
Arapça'yı iyi bilen, hem de İslâmî bilgisi olan birini rehber olarak
alacaklardı. Mevlâ'mızın takdiri, Türkistan'daki Çin zulmünden kaçıp
İstanbul'a yerleşmiş bir Uygur kardeşimiz, bu on Çinliye rehber oldu. Bundan
sonra
hâdiseyi bu kardeşimizden dileyelim. Bahsi geçen kardeşimiz şu anda bizim
yanımızda bulunmaktadır.
"Yeni Müslüman olmuş bu on Çinli ile birlikte yola çıktık. Kısa zamanda
aramızda iyi bir dostluk kuruldu. Yeni
mü'min olmuş bu insanlar, büyük bir heyecan yaşıyorlardı. Hiçbirinin İslâmî
bilgisi yoktu. Hatta namazda okuyacakları sûreleri bilmedikleri gibi
Fatiha'yı bile bilmiyorlardı. Bazı zikirleri yaptırmaya çalışıyor,
ancak Çince telâffuz zor olduğu için zikirleri tam okuyamıyorlardı.
Namazlarda sadece "Elhamdülillah, Allahu Ekber" diyebiliyorlardı. Bana
sormuşlardı "Ne yapalım?" diye. Ben de onların kimine "Elhamdülillah",
kimine "Lâ ilâhe illAllah" ve benzeri zikirleri öğretmeye çalışıyordum.
Onlar da namazlarda bunları söylüyorlardı. Önce Mekke'ye gittik. Kâbe'de
onların hâli görülmeye değerdi. Yeni doğmuş çocuklar misali heyecan ve neşe
içinde, kâh
ağlıyor, kâh gülüyorlardı. İsimlerini değiştirmiştik: Muhammed (Çan Çing)
Hasan, (Çun Fang) gibi her biri yeni ismi ile çağırılıyordu. On Çinli
kardeşimizden biri olan Muhammed de bir farklılık vardı.Bu durum dikkatimi
çekmişti. Her namazını gözleri yaşlı olarak bitiriyordu. İyice dikkat
ettim,evet,Muhammed namazlarında ağlıyordu. Bana da sürekli sorular
soruyorlar, İslâm hakkında bilgi ediniyorlardı. Ben de bildiğim kadarıyla
onlara bilgiler veriyordum. Bir gün Muhammed sordu: İçki nedir, İçkiye
dinimiz nasıl bakar?
- Rabbimiz içkiyi kesin olarak yasaklamıştır, içilmesi, yapılması,
taşınması, satılması yasaktır. Kaldığımız otele gelmiştik.Muhammed bir
telefon edeceğini söyledi ve ona memleketine telefon etme imkânı
sağladık.Çin'dekikardeşini
arıyordu, kardeşine aynen şöyle diyordu:
- İçki fabrikamızı kapat, Allah'ımız öyle emretmiş. Bize bu emre uymak
düşer. Kardeşi bunu yapamayacağını, birçok bağlantısının olduğunu, durup
dururken, kapatırlarsa, yüz binlerce dolar zarar
edeceklerini, hiç olmazsa kendisine biraz zaman vermesini söyler. Fakat
Muhammed kararlıdır:
-Allah emretmiş,bize uymak düşer. Fabrikayı hemen kapat, ben gelince
borçları hallederim. İçki fabrikası kapanıyo.
Mekke'deki ibadetlerimize devam ediyoruz.Yine bir gün bana sordukları
sorularda çıkardıkları bir neticeyi açıklarlar:
- Kadın modası, kadınları yarı çıplak resmetmek gibi faaliyetler de
dinimizde yasak mıdır?
- Evet yasaktır. Aynı gün ötele geldiğimizde yine Çin'i aradı ve bu sefer de
kardeşine moda evinin kapatılması emrini verdi. Kardeşi yine itiraz etti,
ancak Muhammed ne itiraz dinledi, ne de kararından vazgeçti.
- Rabbimiz emretti ise, bize bu emre uymak düşer.
Mekke'deki ziyaretimizi bitirdik ve Medine'ye gittik. Medine'de bir sabah
namazı. Efendimizin "Burası cennet bahçesidir." buyurduğu yerde sabah
namazının fazını kılıyoruz. Muhammed benim yanımda. Diğer Çinli
kardeşlerimizle aynı saftayız. İlk secdeye varıyoruz, secdeden kalkıyoruz,
ikinci secdeye varıyoruz, sonra kıyama kalkıyoruz. O da ne? Muhammed hâlâ
secdede, kalkmadı. Tekrar secde ediyoruz, ettahiyyatı okuyoruz ve selâm
veriyoruz. Muhammed hâlâ
secdede. Düşündüm ki, yorgunluktan ve uykusuzluktan bazen insana bir
geçkinlik geliyor, Muhammed'e de secdede böyle bir şey oldu, uyudu. Elimi
uzattım, omzuna dokundum ve hafifçe çekeyim dedim ki, sağ tarafının üzerine
yuvarlandı. Muhammed'in ölmüş olabileceğini düşündüm. Olay duyulmuştu.
Görevliler müdahalede bulundular,dışarı çıkardılar, bir ambulansa koyarak
hastaneye götürdüler. Biz de gittik. Hastanedeki ilk muayenede çoktan vefat
ettiğini söylediler. Muhammed'i hastanenin morguna kaldırdılar. Çinli
kardeşlerimle birlikte hastanenin önünde ne
yapacağımızı bilemez bir hâlde üzüntü içinde bulunuyorduk. O sırada bir
araba ile makam mevki sahibi bir zatgeldi. Herkes onu hürmetle karşıladı,
sonradan öğrendik ki bu zat Medine'nin ileri gelen yöneticilerinden biri
idi. Hastane yetkililerine sordu:
"Bugün burada ölen bir Çinli var mı?" "Evet", cevabını alınca şu açıklamada
bulundu:
"Dün gece Efendimiz rüyamda bana göründü ve buyurdular ki, "Yarın burada bir
Çinli kardeşim vefat edecek, onun
cenazesi ile ilgilenin."
Bir anda her şey değişti. Muhammed'i morgdan aldılar, bir devlet yetkilisine
yapılanlardan daha fazlasınıyaptılar.
Cennetü'lBakî'ye defnettiler. Bu hâdiseyi bizzat yaşayan ve onlara rehberlik
yapan Doğu Türkistanlı kardeşimiz hâdiseyi bu şekilde anlattı. Teslimiyeti
gördük değil mi? "Rabbim emrettiyse, bize uygulamak düşer." Zararmış,
ziyanmış, önemi yok. Rabbimiz emretmiş ve iş bitmiştir. İşte sahabe inancı.
Bu Çinli kardeşimiz de o inanca ulaştı ulaşmasına; ancak dünyada fazla
kalamadı. Çünkü bu dünya pisliğinin içinde fazla kalamazdı ve kalmadı da
Efendimizin de ilgisine mazhar oldu. Ne mutlu bu Çinli kardeşimize, ruhu
için elfatiha.
Bu hâdiseyi niçin anlattık? Bu hâdiseden çıkaracağımız dersler var da onun
için anlattık. Bu Çinli kardeşlerimiz,
internet sayesinde İslâm ile şereflendi. Gerek ülkemizde, gerekse dünya
üzerinde bir kıvılcım bekleyen nice insanlar var. Bizim yapmamız gereken;
bizden bir ışık, bir kıvılcım bekleyenlere bir an önce ulaşmak.

Çevrimdışı osmanlı

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 379
  • Okula hayır, Açık lise kolejlerine evet.
Ynt: Bir çinlinin müslüman oluşu
« Yanıtla #1 : 10 Şubat 2012, 20:50:09 »
Bunlar fasarya!!!  gh7)) 3-4 yıl evvel bitane fundamental şia dergisinde bu yayınlandı. (Reklam olacağı için ismi lazım değil.) İlk müktesabatından farkı biraz kuyruklu olmuş, misal rehber Uygur Türkü değil! Neyse yine de gayret gösterip paylaşmışsın sağol.
« Son Düzenleme: 10 Şubat 2012, 20:53:44 Gönderen: osmanlı »
Devrimci akıla sahip olanlar, luciferin yeni dünya düzenini yemezler...

Çevrimdışı zeyn-ıl dınye

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 14
Ynt: Bir çinlinin müslüman oluşu
« Yanıtla #2 : 26 Mart 2012, 05:24:58 »
arkadaş buraya yazanların derdi paylaşımları sonucunda birilerinin pay çıkarması , kendine çekidüzen vermesi vs. yani senin takıldığın bu ayrıntı gereksiz . kaldı ki paylaşım yapanın şevki kırılabilir