Bir Cümle
Basra'nın seyyidi olan Ahnef bin Kays'a sormuşlar;
- Sen dört halife devrini de yaşadın, hayatının en mesud hâdisesi nedir, seni en çok sevindiren hangi olaydır?
Şöyle cevap vermiş:
- Ben Hazret-i Osman zamanında Kabe'yi tavaf ediyordum. Ansızın elimden birinin tuttuğunu anladım. Dönüp baktığımda Leys'li birinin tebessüm ettiğini gördü. Meçhul kimse bana:
- Ey Ahnef! Sana bir müjde vereyim mi? dedi.
Heyecanlandım, "seni dinliyorum" dedim. Leys'li adam şöyle anlattı;
- Resûlüllah, beni sizin kabilenize İslâm'ı tebliğ etmek üzere göndermişti. Ben kabilenize vardığımda toplanan halka dilimin döndüğü kadar İslâm'ı anlatmaya çalıştım. Ancak, dinleyenlerde bir tereddüt seziliyordu. İşte o sırada sen de dinleyenlerin içindeydin. Benim anlattıklarımı dinleyince, dedin ki: "Gerçekten de sen bizi hayırlı bir şeye davet ediyorsun, tereddüt etmemek lâzım!".
Bundan sonra halktaki tereddüt gitti. Bana sahip çıkmaya başladılar.
Ben dönüşte durumu Resûlûllah'a anlatırken:
- "Ahnef adında biri beni teyid eden bir cümleyle: Gerçekten de sen bizi hayra davet ediyorsun, dedi. Bundan sonra da beni dinleyenlerin itimadı kuvvet buldu, dedim. Senin bu cümleni duyan Resûlüllah ne dedi biliyor musun?
- Hayır bilmiyorum.
- Dinle öyleyse, bak Resûlüllah ne dedi? Mübarek ellerini açarak şöyle dua etti:
- Allah'ım, Ahnef kulunun günahını affeyle!
İşte sana vereceğim müjde, Resûlüllah'ın, (senin tek cümlelik sözünden sonra) sana yaptığı bu dua mûjdesidir.
Ahnef der ki:
- Uzun ömür yaşadım, bir çok mesud ve bahtiyar olaylarla karşılaştım, ama hiç biri beni bu müjde kadar mesud ve bahtiyar kılmadı. Bir ömrü. bu duaya mukabil görmekteyim!
Alıntı