Gönderen Konu: Para din adamını da bozdu!  (Okunma sayısı 2182 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Para din adamını da bozdu!
« : 14 Aralık 2010, 10:59:10 »

Diyanet Denetim Elemanları ve Uzmanları Derneği Genel Başkanı Abdülkadir Sezgin, Diyanet İşleri Başkanlığı’na önemli eleştirilerde bulundu. Diyanet’in ‘paralı bir kurum’ haline geldiğini belirten Sezgin, “Para herkesi bozduğu gibi din adamını da bozdu. Şu anda çok ciddi şaibeler, ihtilaflar var. Kurumda herkes paralı iş peşinde” dedi. Diyanet’in Hac organizasyonlarını da eleştiren Sezgin, “Haccın bu şekli ile gitmesi ile birlikte kuruma çok ciddi zarar vereceğini düşünüyorum. Din işi bu kadar para gözlü insanların kurumu olamaz” ifadesini kullandı.
Yedi sendika, 10 din görevlisi derneği ve altı vakıf temsilcisinin katıldığı önceki günkü toplantıda ‘Diyanet Yasa Tasarısı’ ile ilgili eleştirilerde bulunan Abdülkadir Sezgin, 1979 yılından beri çıkmayan Diyanet Teşkilat Yasası’nın çoğunlukla Diyanet çalışanları tarafından engellendiğini savundu. ‘Bir grubun lehine imtiyaz sağlayacak hükümler’ nedeniyle yasanın çıkmadığını belertin Sezgin, şöyle konuştu:
“Kanun tasarısı taslağını okuyan bütün din adamları, vaizler, müftüler, murakıplar ve diğerleri ‘bizim paramız kaç lira artıyor’ ya da ‘niye artmıyor’ sevdasına düştüler. Bundan utanç duyuyorum. Kanun tasarısında bol miktarda yardım toplama, fon kurma, vergiye tabi olmayan para, hac işi gibi para ağırlıklı bir kurum imajı verebilecek düzenlemeler vardır. 1979’dan bu yana yani Haccın Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından denetlenmesi kuralının uygulanmayı konulması ile birlikte Diyanet ‘paralı’ bir kurum haline geldi. Para herkesi bozduğu gibi din adamını da bozdu. Şu anda çok ciddi şaibeler, ihtilaflar var. Kurumda herkes paralı iş peşinde. Haccın bu şekli ile gitmesi ile birlikte kuruma çok ciddi zarar vereceğini düşünüyorum. Din işi bu kadar para gözlü insanların kurumu olamaz. Bunları bu hale getirmiş olanlar herhalde biraz düşünmesi lazımdır. Din kurumu, ‘kamu kurumu’ olarak hizmet vermelidir. Bir para kurumu olmaktan çıkmalıdır. Peki biz ne yapacağız? Öteki devlet memurları ne yapıyorsa onu yapacağız.”
Yeni tasarıya göre müftülerin sicil amirinin valiler ve kaymakamlar olmayacağını söyleyen Abdülkadir Sezgin, şöyle devam etti: “İlçe müftülerinin bir kısmı genç. İlahiyat Fakültesi’nden yeni çıkmış. Henüz orada mensup olduğu ideolojik formasyonu atamamış. Kaymakam, vali denetimi olmayınca da kendini bağımsız hissediyor. Belki ideolojik birtakım yanlışlıklar yapabilirler. Sonra mahkemelerle uğraşır dururuz.”
Kiliselerin ve havraların elektrik ve su paralarının da Diyanet bütçesinden ödendiğini söyleyen Sezgin, şunları dile getirdi: “İbadethanelerin devlet bütçesinden elektrik-su paralarının karşılanması ile ilgili kanun çıkarken bir yanlışlık yapıldı. Kiliselerin ve havraların elektrik ve su paralarının da Diyanet bütçesinden ödenmesi kabul edildi. Yahudi ve Hıristiyanlar, kilise ve havralarının faturalarını il veya ilçe müftülüklerine veriyorlar. Bir iki defa karşılaştım. Son derece rahatsız oldum. Sanki mütfü papazın, hahamın amiri. Sanki bir eziklik hissediyormuşlar gibi geldi. Maliye Bakanlığı kendi bütçesine koysa, defterdarlığa, mal müdürlüğüne götürüp faturasını verse daha doğru değil mi? Bu ülkede çoğunluğu biz oluşturuyoruz diye azınlığı oluşturanlar yanımızda yetim çocuk gibi kalmamalı. Onların ezilme duygusuna sahip olmasını istemek Müslümanlığa aykırı değil mi?”

26/02/2010 - RADİKAL