Gönderen Konu: Bir İntihar Biçimi.... GDO  (Okunma sayısı 4186 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fani olanı istemem

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 16
Bir İntihar Biçimi.... GDO
« : 14 Nisan 2008, 12:53:49 »



Kısırlaştırma bombası atıldı. Tek tip boğucu gündemden uzaklaşıp satır aralarına gömülen ve ulusal güvenliğimiz üzerinde birinci dereceden tehdit algısı yaratan bir konuyu dikkatinize sunmak ve de dikkatinizi çekmeyi başarır isem de sonucu değiştirmek adına daha fazlasını isteyeceğim bugün sizden, ey aksiyoner, Kültürlü, Bilgili ve Bilgiye aç.. nuveforum okur kitlesi..!..
Bu öyle bir konu ki yaratacağı ekonomik yıkımın dışında, Türk neslinin KISIRLAŞTIRILMASI, tedavisi imkansız olan ölümcül alerjiler, bilinmeyen hastalıklar ve doğadaki görülmemiş değişimler tehlikesini içeriyor.
* Geçtiğimiz ay Meclis'ten geçen Tohumculuk Yasası'ndan bahsediyorum. Bu yasayla devlet tohumculuk alanından tamamen çekiliyor, piyasa başta İsrailli firmalar, Syngenta, Pioneer, Monsanto gibi çokuluslu tohum şirketlerine teslim ediliyor, çiftçimiz sizlere ömür ve de biraz önce de belirttiğim gibi hepsinden önemlisi de yasa ile GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ TOHUM ların (GDO) girişine ve ekimine olanak tanınıyor. Böylece de insan sağlığı üzerinde; başta kısırlık alerjik reaksiyonlar, bağışıklık sistemi zayıflığı gibi hemen ve uzun vadede öngörülemeyen ciddi sağlık riskleri yaratıyor.
* Yasanın arkasında Güneydoğulu vekiller lobisinin önde gelen ismi, Tarım Bakanı Mehdi EKER durmakta ve...
* Bu arada hemen eklemem gerekiyor; Avrupa Birliği, Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların (GDO'lu) AB'ye girmesine izin vermemekte, peki ya KISIRLAŞTIRMA, neslimizin tüketilmesi ve diğer tehlikeler altında olan siz nuveforumun kaliteli mensupları Ve Türk Milleti şimdi ne yapmayı planlıyorsunuz?,, İşte size Bilgiler…
…………………
Konuya farklı bir uzman yorumu getirelim;
** Hafta sonu çok değerli bir çiftin konuğu oldum, Özbekistan'ın sürgündeki muhalif lideri Muhammed SALİH ve eşi Dr. Biyolog Aydın SALİH Hanımefendi ile uzun, uzun sohbet ettik, nereden nereye... Aydın Hanım, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ve Tohumculuk Yasamızın içerdiği tehlikeler ve yakın geçmişten günümüze tespitlerle dolu önemli bir yorum yaptı : Konu Türk dünyası olunca hepimiz tek ses oluruz diyerek bu stratejik konuyu, ulusal tehdidimizin boyutunu Sayın Aydın SALİH' in incelemesinden aynen aktarıyorum :

* Son dönemde zaten Türkiye tarım ürünleri (sebze, buğday, mısır, ayçiçeği vs.) tohumlarının % 80’i dışarıdan ithal edilmeye başlanmıştı. Bu tohumların genetik olarak değiştirilmiş tohumlar olduğunun bilinmemesi mümkün değil. Her GENETİK OLARAK DEĞİŞTİRİLMİŞ tohum, içinde terminatör geni ihtiva eder. Bu terminatör kendi neslini yok etmeye programlanmıştır. İşte bu nedenle de genetik olarak değiştirilmiş tahılın verdiği ürün tohumu KISIRDIR. Yani, her ekim yılı/mevsimi için yeniden tohum almak gerekecektir. Bu durum, sadece gıda açısından dışa bağımlı hale getirmekle kalmayacak çok daha vahim sonuçlar doğuracaktır.

Dışarıdan bakıldığında salt ticari amaçla yapıldığı sanılan bu işin arkasında ise çok vahim bir stratejik hedefin yer aldığı görülüyor. Bu tip tohum politikasına bağımlı kalan Türkiye, sadece ekonomik değil, genetik tuzağa da düşmüş olur.
* Genetik olarak değiştirilmiş tohumları istenilen menfi ya da müspet yönde programlamak mümkündür. Ve böylece GDO' lu ürünlerle istenilen her toplum yönlendirilebilir. Bu yöntem bir milleti ve onun yaşadığı ortamı yok edebilecek kadar tehlikelidir. Mesela bu program, kısırlaştırma (sterilizasyon) erkek ve kadınlarda KISIRLAŞTIRMA programı olabilir. Sizin kan örnekleriniz Amerika’ya gönderilmek üzere bu amaçla toplanmış olabilir.
MALUM TARİHLERDE. Ya da tedavisi imkansız olan ölümcül alerjiler, bilinmeyen hastalıklar ve insan doğasında görülmemiş değişimler olabilir. Yani GDO bünyesinde otomatik olarak ve sonsuz bir şekilde çoğalabilen GENETİK BOMBALAR taşıyabilir.

Ancak ne yazık ki Türkiye'ye sokulan bu GDO' ların ne gibi sonuçlar doğurabileceğinin tespitini yapabilecek bilimsel altyapı mevcut değil!..

KAYNAK:

Ömer VANLI
İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü
MASLAK

Faniyim fani olanı istemem
acizim aciz olanı istemem
Ruhumu rahmana teslim etmeyi isterim
gayrısını istemem

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Bir İntihar Biçimi.... GDO
« Yanıtla #1 : 05 Kasım 2012, 22:23:55 »
 GDO-kanser ilişkisi kanıtlandı
26 Eylül 2012, 01:50

2 yıl aynı gıdanın GDO'lu ve GDO'suz haliyle beslenen fareler incelendi. GDO'lu ile beslenenlerde farklı kanserli tümörler gelişti
 
Genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO) sağlığa olumsuz etkileri uzun zamandır biliniyordu. Ancak araştırmalar yavaş ilerliyor, Monsanto gibi GDO devleri araştırmaları engelliyor, tohumlarının araştırılmasına patent hakları üzerinden izin vermiyordu. Buna rağmen özellikle Avrupa’da birçok çalışma yapılmış ve GDO’lu besinle beslenen hayvanların et ve sütlerini tüketen insanların dahi GDO’ya maruz kaldıkları kanıtlanmıştı.

GDO kanser yapıyor

Sekiz bilim insanı 2 yıl boyunca aynı gıdanın GDO’lu ve GDO’suz haliyle beslenen farelerin sağlığını inceledi. GDO’lu gıda ile beslenen dişi ve erkek farelerin farklı kanserli tümörler geliştirdikleri saptandı. “Séralini, G.-E., et al. Long term toxicity of a Roundup herbicide and a Roundup-tolerant genetically modified maize. Food Chem. Toxicol” referanslı makaleye http://dx.doi.org/10.1016/j.fct.2012.08.005 adresinden ulaşabilirsiniz.

GDO’lu gıda ile beslenen dişilerde en az 2, en çok 3 kat daha fazla sayıda ölüm gerçekleşiyor. Dişilerde en çok ölüm meme kanserinden gerçekleşiyor. Erkek farelerde ise karaciğer kanseri 2.5–5.0 kat arası artıyor. Her iki cinste en çok görülen anomali böbrekte yaşanıyor. Rahatsızlıkların % 76’sı böbrek tümörü merkezli.

GDO destekçileri bu konuda ‘büyük tartışmalar olduğunu’, ‘bilime karşı insanların ergen heyecanıyla GDO’ya karşı çıktığını’, “Zamanında cep telefonu da kanser yapıyordu, hani bak, yok bir şey” diyerek meseleyi bir parça sulandırmaya çalışıyor. Yok bizde GDO çalışmaları yasakmış, GDO çalışmalarını serbest bırakırsak biz de gelişirmişiz... GDO zaten doğal bir şeymiş, ıslahla aynıymış...

Önce bir-iki cehaleti giderelim. Türkiye’de GDO hakkında araştırma yapmak yasak değildir. Bu yazıyı yazmadan önce üç genbilimci bilim insanı arkadaşımla hem yeni makaleyi tartıştım hem de son çalışmalarından konuştum. Türkiye’de yasak olan GDO’lu ticari tohum ekmek ve satmaktır. GDO sıradan bir ıslah mıdır diye soramadım; ayıplarlar diye...

Genetik araştırmalar yasak değil, ancak her araştırmada olduğu gibi üniversite etik kurulunun onayına tabi. Mesela insan klonlamaya kalkarsanız ya da bir tarlada bilimsel amaçla GDO’lu bir türü çalışacaksanız üniversiteniz etik kurulundan izin alırsınız, kurumsal olarak da Biyogüvenlik Kurulu’nu bilgilendirirsiniz, bakanlıktan izin alırsınız.

Biyogüvenlik Kanunu’nun 3-11. maddesi şöyle der: “Araştırma yapmaya yetkili kuruluşlar tarafından bilimsel araştırma amacıyla ithal edilecek GDO ve ürünleri için bakanlıktan izin alınır. İthalat, yazılı izinle belirlenen koşullara uygun olarak gerçekleştirilir. Araştırma amaçlı olan GDO ve ürünleri ile genetiği değiştirilmiş mikroorganizmaların kapalı alanda kullanımı için faaliyeti yürüteceklerin kapalı alanda kullanım koşullarını ve standartlarını karşılaması ve kaza ile çevreye yayılması durumunda uygulanabilecek tedbirlerin mevcut olması gerekir. Araştırma amaçlı yapılacak faaliyet ve sonucundan bakanlığa bilgi verilmesi zorunludur.” Yani mesele yasak değil isabetli regülasyondur.
 
Kanser kanıtı

Her bilimsel bulgu tartışılır. Son çıkan makale de tartışılacak. Bilim böyle ilerler. Ancak henüz GDO’nun kansere neden olmadığına dair bir kanıt yok elimizde. GDO-kanser ilişkisi hakkında ise birçok kanıt var. Türkiye’nin de taraf olduğu ve biyogüvenlik konusunda en etkin uluslararası protokol Cartagena’ya göre ‘ihtiyat prensibi’ bilimsel zararı olmadığı kanıtlanmamış GDO’lar konusunda gayet açık. Son bulgulardan sonra GDO’ların dalgalar halinde gıda sektöründen çekileceği kesin.

Bu noktada Türkiye, ABD gibi holding tarımı yapan GDO’cu ülkelerin ilerisinde. Türkiye’de GDO’lu gıdalar soframıza henüz giremiyor. Ancak maalesef hâlâ hayvan yemi olarak ithal ediliyor.

En kısa zamanda bu araştırmadaki fareciklere dönmemek için laboratuvarlarımızı genbilime sonuna kadar açarak GDO’ya ülkemizin kapılarını kapamalıyız.

Koray Çalışkan / Radikal
25/09/2012
 Gazetegida.com

mazhar

  • Ziyaretçi
Diyanet'ten domuz geni olmayan GDO'lu ürünlere fetva
« Yanıtla #2 : 30 Kasım 2012, 08:14:16 »
Diyanet'ten domuz geni olmayan GDO'lu ürünlere fetva
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Dr. Muhlis Akar, içinde domuz geni bulunmayan genetiği değiştirilmiş organizmalı (GDO) ürünlerin helâl olduğunu söyledi

Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından Denizli Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) tarafından düzenlenen "Helâl Gıdanın Yeri ve Önemi" konulu panelde konuşan Akar, GDO'lu ürünlerle ilgili Din İşleri Yüksek Kurulu üyelerinin, konunun uzmanı bilimadamlarıyla görüştüğünü, bazılarının lehte, bazılarının aleyhte görüş belirttiğini aktardı.

Domuz geni bulunan GDO'lu ürünlerin hem üretiminin hem de tüketiminin caiz olmadığını belirten Akar, “İçinde domuz geni ve necis maddeler yoksa bile ürünün zararlı olduğu yönünde bir zan oluşmuşsa, zararı faydasından daha çoksa bu durumda zararı oranında mekruh veya haram diyebiliriz.” şeklinde konuştu.

Katkı maddelerinin de helâl olmasının önemine dikkat çeken Muhlis Akar, “Peynir mayalarının domuz orijinli jelatinlerden olmaması gerekiyor. Haram olan bir şey kimyasal değişimler sonucunda asıl vasfını kaybetmişse, farklı bir madde ortaya çıkmışsa, başka alternatifi yoksa caiz olacağı ifade ediliyor ancak domuzda bunu söyleyemiyoruz.” dedi.
Gazetegıda.com