BİR KISSA BİN HİSSE
Selefin ârif imamlarından ve büyük sûfîlerden Abdülvâhid bin Zeyd Hazretleri bir gün gölgede oturmuş zikirle ve tefekkürle meşguldü. Varlıkların diliyle Allah’ı zikrediyor, Allah’ın isimlerinin cilvelerini varlıklarda izliyordu.
Yanına Said İbn-i Yahya el-Basrî yaklaştı. Ona selâm verdikten sonra, “Cenab-ı Haktan bol rızık isteseydin, sana verirdi” dedi.
Abdülvâhid Hazretleri, “Cenab-ı Hak kullarının ihtiyaçlarını bilir. Kulları için darlığın mı, yoksa bolluğun mu faydalı olduğunu bilir ve ona göre dilediğini verir” diyerek yerden bir avuç çakıl taşı aldı ve “Allah’ım! İstersen bunları altına çevirirsin” dedi.
Said diyor ki:
“Allah’a yemin ederim ki, bir de baktım ki, Abdülvâhid bin Zeyd’in elindeki çakıl taşları birden çil çil altın oldular. Abdülvahid onları benim üzerime atarak, “Al, kullan bunları!” dedi. Ve ekledi: “Bil ki, dünya yalnız ahiret için olduğu zaman faydalıdır! Yoksa dünya kendisi için istemeye değmez!”
(Kuşeyrî)