Muhterem Müslümanlar!
Bu haftaki hutbemiz, birlik ve beraberlik hakkında olacaktır.
Mahlukatın en şereflisi olmakla beraber, aciz olarak yaratılan insan, yaşayabilmesi için başkasına muhtaçtır. Bu ihtiyaç insanları, beraber yaşamaya, kardeş olmaya sevketmiştir.
Sevgi, Cenab-ı Hakk’ın kullarına hediyesidir ve yalnız ondan gelir. Birlik beraberlik, evvelâ kalplerde hasıl olur, sonra da fiillere akseder. “Ben kendi başıma dinimi, imanımı muhafaza edebilirim”, demek tehlikelidir. Cenab-ı Hakkın müminlerden istediği cemaat halinde olmaktır: Ayet-i Kerimede:
“Hepiniz bir Allah ipine sım sıkı tutunun, birbirinizden ayrılmayın ve Allah’ın üzerinizdeki nimetini düşünün, sizler birbirinize düşmanlar iken, o sizin kalplerinizin arasında ülfet husule getirip, yanaştırdı da nimeti sayesinde uyanıp kardeş oldunuz...” , buyrulmuştur.
Yine Cenab-ı Hakk’ın bizlerden istediği; kalplerdeki niyyet ve imanları, bir kelime etrafında toplayıp, birbirlerini sevip tutan; zahirde de kuvvetli bir irtibat ile yek diğerine bağlanmış, saflar halinde duran, sağlam binalar gibi olmaktır. Ayet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır:
“Haberiniz olsun ki, Allah kendi yolunda kurşunlu bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.” Yine:
“Kasem olsun ol kuvvetlere: o saf dizip de duranlara”
Bir de Cenab-ı Hakk’ın sevmediği ve kaçınmamızı istediği şeyler vardır. Ayet-i celilesinde şöyle izah buyururlar:
“...Sen onları toplu sanırsın, halbuki kalpleri dağınıktır, bu, onların aklı yetmez bir kavim olmalarındandır.” Her biri başka sevdada, başka emelde. Kendi zevk ve hissiyatına göre ayrı fikir ve yolda... Bir kelime etrafında toplanıp da, gönül birliğiyle hareket edemezler.
Fırsat buldukça, birbirlerine hıyanet ederler. Böyle bir cemiyet zahirde ne kadar toplu ve kuvvetli görünse, hakikatte bir cemiyyet değil, cüzleri arasında hiçbir bağ bulunmayan kül yığını gibi, hafif bir rüzgarla savrulacak kuru kalabalıktan ibarettir.
Muhterem Müslümanlar!
Birlik beraberliğin temini için dikkat edilmesi icabeden bir takım hususlar vardır. Bunların başında, bir idare altında toplanmak gelir. Baş durumunda bulunan emir sahibinin emirleri müvacehesinde hareket ederek, onun emrine itaatte, hoşa gitse de gitmese de kusur göstermemek lazımdır. İşine geldiği yerde mutı’ görünüp, işine gelmediği zaman isyanı basan fertlerle, birlik beraberliği temin etmek mümkün değildir.
Asıl itaat, kendi aleyhineymiş gibi görünen yerde yapılandır. Numune olması için, Peygamber Efendimizin, Ebu Zerri’l-Gıfariye hazretlerine yaptığı nasihate hep beraber bir bakalım.
Ebu Zeri’l-Gıfâri R.A, Peygamber Efendimizin hizmetini görüyor, akşam olduğunda da, yatacak başka bir yeri olmadığı için, mescide gidip, orada istirahat ediyorlardı. Bir gece Peygamber Efendimiz S.A.V mescide girdiğinde, Ebu Zerr’il-Gıfârî hazretlerini, mescidin toprak zemininde uyuyor halde gördüler.
Rasülüllah SAV, Ebu Zerr hazretlerini uyandırıp, “Niçin burada yatıyorsun.”, diye sordular. Ebu Zerr hazretleri: “Yatacak başka yerim yok ya Rasülellah”, şeklinde cevap verdi. Allah rasülü, Ebu Zerr’in yanına oturarak, onunla konuşmaya başladılar: “Peki, seni bu mescitten çıkarırlarsa ne yaparsın?” Ebu Zerr Hz.: “Şam’a giderim” dedi. “Ya oradan da çıkartılırsan?” “Tekrar bu mescide gelirim.”, diye cevap verdi.
“Peki bu mescitten tekrar çıkartılırsan..? Ebu Zerr hazretleri: “Kılıcımı alır, ölünceye kadar dövüşürüm!”, şeklinde cevap verdi. Rasülüllah Efendimiz, Ebu Zerr hazretlerinin verdiği cevaba gülümseyerek, elini, onun omzuna koydu ve kıyamete kadar gelecek müslümanlara bir ölçü olacak şu tavsiyede bulundular:
“Ben sana bundan daha iyi bir yol göstereyim, Ya Eba Zerr. Seni nereye sürerlerse, nereye gönderirlerse, onları dinler, istedikleri yere gidersin. Bana kavuşuncaya kadar bu şekilde davranırsın!.”,
Muhterem Müslümanlar!
Birlik beraberlik içinde kardeş olarak yaşabilmek için, fertlerin yek diğerlerine göstermesi zaruri olan bir takım âdab mevcuttur. Bunları Hz. Üstâzımız şöyle ifade buyururlar:
1- Kardeşinde kendini nefyeylemek. Her üstünlük ve kemâlâtı kardeşinde görüp, onu isbat eylemek,
2- Kardeşliği, dünya ve menfaatleri için değil, yalnız Allah ve O’nun rızası için yapmak,
3- Kardeşinin hatalarını görmeyerek, onu daima affetmek,
4- Kardeşine ihlaskâr hurmet ve sevgi beslemek,
5- Maddi ve manevi yardımını kardeşinden esirgememek.
Al-i imran 103
Saf 4
Saffat 1
Haşr 14
Elmalılı, c.7 s.4859 Eser neş.
Hayatüs-Sahabe c.2 s.122
Mektuplar ve Bazı Mesâil-i Mühimme s.162