Bizansın taşına el sürülemiyor ama Osmanlı

Başlatan Ahi, 11 Haziran 2007, 10:56:16

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ahi

Bizans’ın taşına el sürülemiyor ama Osmanlı’nın ne taşı kalıyor, ne başı...

Nereye uçtular?

İstanbul’un 2010 Yılında Avrupa Kültür Başkenti olarak seçilmesinden sonra yürütülen çalışmalarla Osmanlı eserleri harabe ve viraneye dönerken, Bizans dönemine ait yapıların etrafı açılıyor, çevrelerindeki yapılar yıkılıyor ve şehir genel olarak Bizans müzesi haline getiriliyor.

ÜMİT KAYA/ İSTANBUL
İstanbul Beyazıt’taki tarihî Patrona Halil Hamamı’nın etrafındaki saç ve tahta perdelerin sırrı nihayet çözülmeye başladı. Restorasyon esnasında çok değerli tarihî eserlerin sırra kadem bastığı ortaya çıktı. Konu ile ilgili detaylı bilgilere sahip olan Araştırmacı Yazar Burhan Bozgeyik, yaşanan bu skandal ile ilgili olarak önemli açıklamalarda bulundu.  Patrona Halil Hamamı ile ilgili yaklaşık 20 sene önce, “Hamamın Ne Suçu Var?” başlıklı bir haber-röportaj hazırlayan Bozgeyik, “O tarihten beri bu binayı mercek altında tutmaktayım. Tabii böyle birinin olacağından habersiz birileri kaşla göz arasında yapacağını yaptı. Yirmi yıl önceki araştırmalarımda ulaştığım netice şuydu: Bu tarihî bina yapılırken, temelinde ve dış cephe duvarlarında, Bizans sarayına ve zafer takına ait kalıntılar kullanılmıştı. Öyle ki, üzerinde Bizanslıların “tanrıça” dedikleri kocaman kadın başının bulunduğu sütun, baş aşağı temele yerleştirilmiş bulunmaktadır. Şimdi paha biçilemeyecek kıymetteki bu sütunun yerinde yeller esmekte. İşte binadaki Bizans’ı “aşağılayıcı” bu mimarî üsluptan dolayı bu bina restoresi bitmesine rağmen açılmıyordu ve etrafı tahta perde ile çevrili vaziyette öylece âdeta ‘mahpus gibi’ tutuluyordu” diye konuştu.
“Yaklaşık dört ay önce, tahta perdelerin arasından baktığımda o sütun yerinde duruyordu” diyen Bozgeyik, “Ancak iki gün önce bu haber için gittiğimizde o koca sütun başının yerinde yeller estiğini gördüm. Bu paha biçilemeyecek kıymetteki tarihî eser “Yed-i Emine”mi teslim edilmişti, yoksa kaşla göz arasında sırra kadem mi basmıştı?” dedi. Bu bina ve o bölge ile ilgili dikkat çekici hususlarında altını çizen Bozgeyik, “Bu tarihî binanın hemen karşısında kaldırım üzerinde koca koca mermer sütunlar durmakta. Bu Bizans sarayının ve Bizans zafer takının artıkları. Şimdiye kadar gelen idarelerden hiçbiri o taşları yerinden kımıldatamadı. Etnografya Müzesi’ne götürülmesine de izin verilmedi” şeklinde konuştu.

Hilalin yerinde yeller esiyor
“Bizans’ın taşlarına el sürülemezken, Osmanlı eserlerinin ise ne taşı bırakılıyor, ne başı” şeklinde konuşan Bozgeyik, “Uzmanlar çok iyi bilir. Tarihî eserlerin restoresi uzman işidir. Otantik yapısının bozulmasına aslâ izin verilemez. Oysa bu tarihî eserin o tarihî yapısı, bütünüyle ‘giydirme tekniğiyle’ kapatılıyor. Bundan maksat, dış cephedeki Bizans’tan kalma üzerinde kabartma motiflerin bulunduğu kısmı gizlemek midir? Binanın hemen bitişiğindeki Türkiyat Enstitüsü binasının kubbesine ve binlerce bu tarz Osmanlı eserinin kubbelerine bakıldığında üzerinde ‘hilal’ bulunduğu görülecektir. Bu eserin kubbesinde de hilal vardı. Ancak o hilaller sökülerek yerine kilise mimarîsini andıran bir çıkıntı konulmuştur” ifadelerini kullandı.

İslam eserleri çalınırken, yetkililer uyuyor
Türkiye’de yapılan birçok kilise restorasyonunun anlaşmalara aykırı olduğuna dikkat çeken Bozgeyik, “Bugün Yunanistan’da Müslüman Türkler kendi evlerine bir çivi dahi çakamazken, tarihî camileri tamir edilmezken, Lozan Antlaşması’ndaki maddelere aykırı olarak pek çok eski kiliselerin restore ettirilmesi Osmanlı eserlerinin cephesindeki Bizans eserlerinin sökülüp götürülmesi ve kapatılması neyin işaretidir?” diye sordu. Patrona Halil Hamamı’nın restoresinin yıllar önce bittiğini dile getiren Bozgeyik, “O tarihten sonra niçin açılmadı ve öylece bekletildi? Binanın caddeye bakan ön cephesinin Edebiyat Fakültesi’ne bakan köşesindeki koca mermer sütun nereye gitti? Bu tarihî Osmanlı eserinin yeni kesme taşla kapatılması doğru mu? Kubbenin üzerindeki hilal niçin söküldü? Niçin kilise mimarîsini andıran bir tadilat yapıldı?” diyerek yetkililerin konu ile ilgili olarak harekete geçmeleri çağrısında bulundu.
[glow=yellow,2,300]Herhangi bir insan vaktini nasıl geçireceğini, üstün bir insan ise vaktini nasıl tasarruf edeceğini düşünür. – Schopenhaver[/glow]

Fatihan

#1
Kardeşim Allah razı olsun.
Ne kadar üzücü bir durum.Batı 5 para etmeyen bir taşı yerinden oynattığınız zaman dünyayı ayağa kaldırıyor, resmi-gayri resmi organlarını devreye sokuyor biz ise hiç bir şey yapamıyoruz.Mesela Suudilerin Osmanlı mirası olan kaleyi yıkıp yerine gökdelen dikmelerine ses çıkaramadığımız gibi. :(  :(  

Ahi

Yıktıkları gibi osmanlı eseri varmı diye sorulduğunda onlara ait herhangi bir eser yok diye inkar ediyorlar. Malesef.
[glow=yellow,2,300]Herhangi bir insan vaktini nasıl geçireceğini, üstün bir insan ise vaktini nasıl tasarruf edeceğini düşünür. – Schopenhaver[/glow]

Tuğra

〰〰〰〰🐠