Gönderen Konu: Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)  (Okunma sayısı 212463 defa)

0 Üye ve 22 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #30 : 10 Ekim 2006, 00:51:09 »

   




Güzelliğin gülü, Âlemlerin Efendisine(s.a.v),
Cefâya kalkışanın tüm zarârı kendisine
Ebû Cehil deve işkembesiyle etti ezâ,
Hemen Bedir günü cân aldı bir vuruşta Hüdâ!
Güneş hudûduna saldırsa bir eşek arısı,
İlerledikçe kül eyler cehennemî bir ısı
Hilâle havlasa azgın köpek, verir mi ziyan?
Helâk olur, sürünür, kasteden zehirli yılan!
Atarsa kim ki çamur, yerde-gökte en güzele,
Dönüştürür yüce Mevlâ(c.c), rezîli müptezele
Ezel-ebed yaşayanlarda can Muhammed(s.a.v) var,
Durur ayakta bu dünyâ, içinde Ahmed(s.a.v) var!..

Senin küpündeki çirkef nedir rezil fırka?
Felekte sen düşeceksin çevirdiğin çarka!..
Nedir Muhammed-i Muhtâra(s.a.v) bitmeyen gayzın,
Sıvar mı gündüzü balçık, nedir o kirli çıkın?
Uyan kepâze akılsız, uyan vakit varken,
Başında kor tütecek kükreyen kıyâmetten!
Ne biz, ne yer, ne semâ affeder rezâletini,
Uzaksa tevbeye kalbin, çeker felâketini!...
Habîbi Ahmedi(s.a.v) Mevlâ yanında öyle korur,
Rakîbe sille-i Rahmânı pür gazapla vurur!
Basılmasın diye tâc etti Hak(c.c), O Yâsîni,
O'nun düşürmedi hattâ zemîne gölgesini
O'nun, sinek bile değdirmiyordu gül yüzüne,
Kömürlü fırçayı, hiç değdirir mi nûr özüne?
Nifakçı! Boş yere seçtin şu iftirâ yolunu!
Hiç umma cenneti, tuttukça şeytanın kolunu!
Rasûl'(s.a.v)e saldıran eller Ebû Leheb gibidir,
Sonunda sonları ancak cehennemin dibidir

Taşırdı gayrı, İlâhî, gönül elemlerini,
Rasûle(s.a.v) kim çamur attıysa kır kalemlerini!
Eğer hidâyeti mümkün değilse silleni vur,
Yalancı dilleri bir bir cehenneminde kavur!
Senin Habîbine(s.a.v) yâ Rab(c.c), sataşmasın kuzgun,
Rezîlin elleri kopsun, yeşermesin, kurusun!..
Vefâsı yok, yaratılmış da gonca hürmetine,
Bütün azâbını dök, nankörün cehâletine!...
Rasûle(s.a.v) azdı hakârette çizgi hürriyeti,
Çetin belâlara hapset, bu denli melaneti!
Kimin çıkarları uğrunda bunca serserilik?
Ki yoktu devr-i cehâlette böyle bir gerilik!
Nedir Muhammede(s.a.v) çirkin bakışlı sinsi roket?
Bu saygısızlığa hâyır, bu şerre bin lânet!..
Nedir bu saldırı, bitmez hücûmu bin senedir!
Nedir şu salyalı vicdan ki dîn için kenedir!
Nedir şu fâre beyinler, ya taş kemirmekte,
Ya Müslümanlara vampir olup semirmekte!..

Terör terör niye İslâmı suçluyor despot?
Bu haçlı rûhunu farz oldu etmemiz boykot!
Sürülmesin leke, bizden çıkan parayla, aman,
Rasûle(s.a.v) olmalıyız, ok geçirmeyen kalkan!...
Sahâbeler ki, civârında durdular dimdik,
Ne halde gayretimiz, vasfımız ki kardeşlik!
O Yâre aşk ile hürmet, hayat temellerimiz,
Sakın, sakın boşa savrulmasın amellerimiz!
Sevip de cân u gönülden O Yâre yâr olalım,
O Yâre kış günü bizler, bahar bahâr olalım!
Bu cân, O Hazrete aşkın "nefahtü" cânı bize,
Bu ân, O Rahmete candan da sevgi ânı bize!
Bu çağ, O Ahmed ü Mahmûda(s.a.v) bağlılık çağıdır,
Bu bâğ, O Servere Allâh(c.c) için gönül bağıdır!
Zaman, Muhammedi(s.a.v) idrak zamânıdır gönüle,
Devir, muhabbeti artırma devridir O Güle!

Bugün Muhammede(s.a.v) sevdâda imtihan günüdür!

Şaşırtma kalbi İlâhî, huzurda yüz güldür!
Cihanda Sen yine son ver şu eşkiyâ oyuna,
Halel getirmesin iblis, Muhammedin(s.a.v) yoluna!
O'nun için yine Seyrî kederli bir mecnûn,

Zamâne kendine gelsin muhabbetiyle O'nun!..

alıntı
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #31 : 15 Ekim 2006, 01:27:25 »



Rahmetini umarak
Günahkar bir dille;
Allah azze ve celle

Ya RasulAllah,(S.A.V)
Âlemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden,
Kalbimizden seyrediyoruz seni.






EY SEVGİLİ EY SEVGİ SULTANI

benden sonra öyle kimseler gelecek ki, keşke peygamberi görseydik de ne malımız ne evladımız olsaydı diyecekler "
Ve hz. enes ile paylaşmıştın özlemini
" beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim"

Sultanım!
Ey medine minberinde " ümmeti, ümmeti " diye hüznü giyen sevgili
Ey mekke mihrabında alemler hesabına " Allah! " diyen sevgili
Bize lütfu ilahi bahşedilen kapına diz çöktük, bey' at ettik
Rabbinden bize ne getirdi isen amenna
Duyduk, itaat ettik

Ya RasulAllah

 hâlâ ümmetinin başındasın.



KOLLARINI AÇMIŞ SARILIYORDU BOŞLUĞA,
KARDEŞLERİM DİYORDU,
BİZ SENİN KARDEŞLERİN DEĞİLMİYİZ DİYE SORULUNCA SİZ ARKADAŞLARIMSINIZ,
AHİR ZAMANDA GELECEK ÜMMETİMDEN ÖYLE İNSANLAR OLACAK Kİ
BENİ ANASINDAN, BABASINDAN, HANIMINDAN, ÇOCUKLARINDAN VE HERŞEYDEN DAHA ÇOK SEVECEKLER.
İŞTE ONLAR BENİM KARDEŞLERİM....
! EY GÜLLERİN EFENDİSİ....S.A.V
BELKİ MEDİNEDE RAVDANDA DEĞİLİZ AMA

SADAKAT.NET
 BİZ KARDEŞLERİNDE SENİ ÇOK SEVİYORUZ
HEMDE CANIMIZI UĞRUNDA VERECEK KADAR
SENİ ÇOK SEVİYORUZ


EVET DOSTLAR YERYÜZÜNDE SEYYAH MELEKLERİN OLDUĞUNU SÖYLÜYOR NEBİLER SULTANI

SİZİN SELAMLARINIZI BANA İLETİRLER


O HALDE GÖSTERELİM SEVGİMİZİ

ONU NE KADAR ÇOK SEVDİĞİMİZİ

ONU NE KADAR ÖZLEDİĞİMİZİ


Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #32 : 22 Ekim 2006, 17:18:07 »



                                                                             

Sonsuz bir sevdayı beklemek,


Sonsuz bir sevdayla umut etmek seni….Ey Sevgili…

 
Bulutların yağmurlarını kıskanmak

Batan güneşte kıvılcım olmak

Sen olabilmek her yıldız tanesinde;sevgine hasret gökyüzünde

Sonsuz bir aşkla sevmek seni ve  yaşamak uğruna yalnız dünyada

Kıskanmak Asr-ı saadeti senin yıllarında…

 

Düşünüyorum da  nasıl baktı yüzüne sahabiler

Ebubekir nasıl dayandı sevgine

Hatice sensiz ne yapardı.

Ömer dayanamadı gidişine de;ölüm diyemedi sensizliğe

Acıyı seninle yaşarken Allah dostları, sensizlik acısını gömdüler mi kalplerine

 

Asrı saadette olmak,yaşamak seninle

Nasıl olurdu bilmiyorum?

Uğruna bir canda biz olamazmıydık,

Hicret ederken seninle İslam davasına.

Küfranın karşısında keskin bir kılıç da biz olamazmıydık

 

Geçtiğin yollar ayak  izlerini koruyabildiler mi  rüzgar karşısında

Çiçekler açabildi mi utanmadan,gül kokunun yanında

Hala hicret ediyor mu yollar sana…

Güneş her doğduğunda ufka doğru

Her yağmur tanesi terk ettiğinde bulutları

Bir bebek açtığında gözlerini dünyaya

Bitmez bir umutla ışık ol diye karanlıklara

Sonsuz bir sevdayla arıyor mudur izlerini…

Güneşe ışığını veren sen ey sevgili,karanlıkta mı bıraktın bizleri
..
                                                                               
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #33 : 23 Ekim 2006, 00:06:13 »


Sen, Sen ki bize tüm kırgınlıkların ve düşmanlıkların kol gezdiği bir
millete inat,kardeşlerim; diye hitap ettin Sevgili.. Biz ise Senin
kardeşliğine layık olamasak da seviyoruz Seni. Seviyoruz bir gül gibi..
Seviyoruz, Senin bizi sevdiğin gibi
Hira'ya çıkar gibi seviyoruz..Uhud'da savaşır gibi seviyoruz Seni Ey
Sevgili! Seni görmeden seviyoruz.. Sen dememiş miydin ki, öyle bir nesil
gelecek ki o nesil kardeşlerimdir. Onlar beni görmeden sevecek. Seviyoruz,
görmeden. Vuslatını seviyoruz, özleminde yanıp tutuşurken. Kainatta bir Gül
tanıdık Sevgili... Bir gül, solmayan ebedi kalan. Biz o Gülün aşkına
tutulmuşuz. Yanar da yüreciğimiz aşkınla, tutuşur elbet. Vuslat dayanılmaz
olur bir gün Sevgili. Vuslat dayanılmaz. Sevgini sevgisizlik şehrinde
barındırırız biz;
avuçlarımızda kor ateşler tutar gibi. Yıkıntılar arasından Senin sevgini
yudumlarız, şehadet şerbeti gibi...
Ey Sevgili! Sevdamızın aşkına acı bize.. Acı bize ve şefaatinden mahrum etme
bizi. Etme ki (zira) bizler Senin ümmetiniz... Doğar doğmaz secdeye gidip,
ümmeti
ümmeti dediğin ve ömrün boyunca gecelerce ümmetim ümmetim diye Mevla'ya
yakardığın ümmetiniz ...
Cennet kapıları açılıp,Gir ya Muhammet denildiğinde giremem ben, ta ki
ümmetim gelmezse, ümmetim yanımda olmazsa dediğin ümmetiniz ... Bütün
insanların birbirinden kaçıştığı o günde, kızım Fatıma ,Oğlum İbrahim Sana
feda olsun. İlla ümmeti, illa ümmeti dediğin o biçare ümmetiniz...
Seviyoruz Seni Sevgili! Hicret eder gibi seviyoruz biz Seni. Sümeyyeler
gibi sevemesek de, Bilaller gibi göğsümüzde taşlar yeşertemesek de seviyoruz
Seni Sevgili.

Uhud'da Sana ok isabet etmesin diye önünde duvar olan sahaben
gibi olamasak da, Seni onlar gibi
sevemesek de aynı sevdayla Seni sevdik; aynı sevdayla güllere Senin kokunu
verdiği için hayran olduk; aynı sevdayla güllere bakınca kendimizden
geçtik.. Hep aynı sevdayla yaşadık Sevgili, Seni göremesek de Gül Efendim,
Seni görme umuduyla yaşadık... Hep içimizdeydin Sen Sevgili. Hiç çıkmadın ki...
Bu sevda hiç yüreklerimizden çıkmadı. Onun içindir ki, güle Senin kokun
verildiği için aşık olduk.
Sevginin uğramadığı düşler ülkemizde seviyoruz Seni, karanlıklarda
aydınlığını görerek seviyoruz ,seviyoruz Sevgili... Bizler Seni göremedik Ey
Sevgili! Senin sünnetini bildik ve Senin sünnetinde bulduk Seni Sevgili.
Güllerde bulduk... Bize bıraktıklarında bulduk Seni ve Senin o yüce sevdanı.
Seviyoruz Seni Sevgili! Senin bizi sevdiğin gibi... Allah'ın resulü olduğun
halde, gecelerce ağlayıp secdelerden kalkmadığın ,ümmetim diye gözyaşı
akıttığın sevdayla seviyoruz Seni Sevgili.
Ey sevgili! Bizler, aşk
limanında yitiğini arayan sevdalılar gibi seviyoruz Seni. Seviyoruz, düşler
ülkesinin çıkmaz sokaklarında, avuçlarımızdaki yüreklerimizle ve düşlerimizi
bir zümrüdü ankanın kanatlarına veriyoruz. Ötelerdeki Sevgiliye
ulaştırması için
Ey sevgili! Ey güzeller güzeli! Ey Gül Efendim!
Selam olsun Sana,
Selam olsun geceye ve aya,
Selam olsun gecenin karanlığına,
Selam olsun geceyi kuşatana,
Selam olsun ömrünce ümmetim ümmetim diye gözyaşı akıtan Resule...


Ey Sevgili! Biz Seni seviyoruz ve hep seveceğiz, ta ki bu dünyadan göç
müjdesi gelene kadar. Gelene kadar o kutlu müjde, sevdalı gözlerle bakacağız
her gül görüşümüzde... O sevdayla bekleyeceğiz o günü Sevgili... Yolculuk
sürecek Sevgili... Nefes alıp verdiğimiz sürece, söyleyecek sözümüz hep
olacak ..
Ey sevgili!Biz seni Leylası için dağları aşan Mecnun gibi sevemesek de,
Ferhat gibi delemesek de dağları Ey
Sevgili , biz Seni aşk ile sevdik, bildik ki aşk Sendedir.

Biz güllere aşık
olduk sen yokken. Biliyorduk ki gül senden almıştı kokusunu ve Senin
vuslatını, Senin kokunu o güllerde bulduk Sevgili. Biz gülü gül diye sevmedik
Sevgili.Sevgili. Biz gülde bulduk Senin aşkını, vuslatını... Kokunu güllere verene
şükrettik ve gülü sevdik Sevgili.
Bizler düşler ülkesinden sesleniyoruz Sana Sevgili, düşler ülkesinin çıkmaz
sokaklarından sesleniyoruz ve sevgini yeşertiyoruz bu sokaklarda...

Sensiz
Senin sevdanla
Seviyoruz Seni Sevgili, derbeder yüreklerimizle seviyoruz... Biçare olmuş
yüreklerle seviyoruz... Çölleşmiş kalplerimizle seviyoruz Seni Sevgili ..
Yeşertemediğimiz sevdamızla, sevdanla seviyoruz ...
Seviyoruz Seni Ey Sevgili! Bülbülün gülü sevdiği gibi... Biz de, Senin
bülbülün olmak istiyoruz Sevgili, ebedi aşkı bulmak için...
Seviyoruz Seni Ey Sevgili! Yıpranmış vakitlerde yıpranmayan tek gül
olduğun için...
Seviyoruz Seni Ey Sevgili! Seviyoruz Seni...

Seviyoruz Seni Ey Sevgili! Çöl sıcağındaki bir kevser şelalesi gibi...

Seviyoruz Seni Ey Sevgili! Göz yaşlarımızla suladığımız güllerle seviyoruz
Seni...

Seviyoruz Seni Ey Sevgili! Sana aşık, Sana meftun olan aciz yüreklerimizle
seviyoruz...

Seviyoruz Seni Ey Sevgili!

Seviyoruz Seni Ey Sevgili! Seni gündüzleri ruhumuzu aydınlatan güneş gibi,
geceleri yolumuzu bulduran ay gibi seviyoruz... Seni kainatı yaratan Allah
için seviyoruz... Duy bizi Ey Sevgili! Duy bizi, duy bizi...

Ey Sevgili! Bizler dudaklarımızda Senin sevdanı terennüm ediyoruz.
Vuslatını haykırıyoruz on sekiz bin aleme...

Ey sevgili! Kabul et bu mektubumuzu ve şefaat et bize.. Biz aciz ümmetine,
sevgine muhtaç olan ümmetine acı ve şefaat et Ey Sevgili! Ey Sevgili!Sanadır salavatlarımız
Şefaat et Ey Sevgili! Şefaat et ,
şefaat et bizlere...

Ey sevgili, biz Seni Musab gibi sevemesek de , biz Seni Filistin gibi
sevdik, Sabra gibi Şatilla gibi sevdik. Kudüs gibi sevdalandık Sana..
Bağrımızda ateş yaktık kor olduk Sevgili...

Ey Sevgili! Biz, Seni ölümü sevdiğimiz gibi sevdik .. Ölümü sevdik, çünkü
biliyoruz ki vuslatımızı ölümle dindireceğiz... Sana ve Sahibimize olan
özlemimiz, içimizdeki özlemimiz o dem dinecek
Hep dudaklarımız şu dizeleri tekrarladı durdu Sevgili Ölüm yad edilmeye
değer bil gül derdik.Öyle bir gül ki kokladığımızda Sevgiliyi bulduran ve
koklayanı o sevdaya doğru uçuran, sevgiliye ulaştıran... Biz ölümü sevmiştik
bu dizelerde bu sözlerde...

Ey sevgili! Biz Senin yanında Asr-ı Saadet dönemini yaşayamasak da, yaşar
gibi sevdik Seni ve Seni seveni, Senin sevdiğini, Senin sevdanı Ya
RasülAllah!
Selam olsun sana Ey Kainatın Gül Efendisi! Senin Sevdanla yaşayamasak
da, Senin o
yüce sevdan, içimizde... Bizi beklediğin Kevser ırmağının başında ,Senin
sevdana yaraşır bir şekilde umman-ı bekada buluşmak umuduyla
Seviyoruz Seni Ey Sevgili! Tüm kalbimizle ve tüm zerreciklerimizle


Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #34 : 27 Ekim 2006, 00:51:03 »








Günlerden cuma...
Uhut'a gelenler var.
Medine yolu toz duman...
Uhut'a gelenler var.
Bir dağılsa da şu hava,
Görsek medine-i münevvere'den uhut'a gelenleri.
Bir görsek Allah rasulü'nü
Ve eroğlu erleri...
Bakın göründüler işte;
Atının üzerinde evrenin efendisi!
Cihanın gözbebeği!
Uhut'un sevgilisi!
Sağında ve solunda ashab-ı güzin
Önündeyse iki üveyk yürüyor;
Biri sad bin muaz,
Diğeri sad bin übade.
Allah'ım bu ne edep
Atlarının bile başı yerde...
Bakın şu iki gence!
İkisi de onbeşinde...
Şu kısa boylu olanı rafi' bin hadic!
Parmaklarının ucuna basıyor ki
Boyu uzun görünsün!
İyi ok attığı söylenince
İzin veriyor efendimiz.
Diğer gençse semüre bin cündüp...
Ağlayarak peygamberinin yanına gidiyor.
Ya rasulAllah! diyor,
Rafi'ye izin verdiniz. bana niye izin yok?
Ben rafi'yi güreşte yeniyorum.
Efendimiz tebessüm buyuruyorlar.
Ve bu iki ana kuzusuna güreş tutturuyorlar.
Semüre rafi'yi yenince güreşte,
Fahr-i kainat ona da izin veriyor.
Günlerden cumartesi...
Uhud'a gelenler var.
İşte ayneyn tepesi-okçular tepesi-
Başlarında abdullah bin cübeyr
Sultanı dinliyorlar.
Düşmanı yendiğimzi görsenizde
Size haber vermedikçe, adam göndermedikçe
Yerlerinizden asla ayrılmayın!
Kuşların cesetlerimizi kapıştıklarını görseniz dahi
Ben size adam göndermedikçe
Yerlerinizden asla ayrılmayın!
İki ordu da hazır...
İki ordu da harp nizamında...
Ve uhud'un kalp atışları dışında yeryüzü nefes bile almıyor!
Sessizliği bozan kureyş'in sancaktarı'dır.
Söylediği her söz küfür kokulu...
Benimle çarpışmaya er meydanına kim çıkar!
Bu bir meydan okumadır.
Cevapsa bir çift ayak sesi...
Gözler uhud toprağında yürüyen bu ayaklarda...
Kime ait bu adımlar ki bastığı toprak 'Allah' diyor!
Ve esedullah namıyla hz. ali(r.a.) yürüyor.
Birkaç saniye, bir tek hamle...
Allah'ın(c.c.) arslanı dimdik ayakta
Kureyş'in sancağı ise yerde...
Ardından bir başkası yükseltiyor sancağı
Ama bilmiyor ki bu defa kim var uhud meydanında
Gökyüzünde yıldırımlar
Yeryüzünde hamza var.
Asıl şimdi başladı uhud'un türküsü.
Tam üç katı düşmanla peygamber(a.s.m) ordusu
Göz göze ve diş dişe.
Uhud'da yiğitler var.
İşte: ebu lücane...
Kılıcın üzerinde bir yazı
Korkaklıkta ar
İlerlemekte şeref var!
İşte: musab bin umeyr...
Zırhını giyinince
Nasılda peygamber'e(a.s.m.) benziyor.
Ve döne döne savaşan hz. hamza...
Ben Allah'ın(c.c.) arslanı'yım diyor!
Ebu katade'ye bakın.
Bakın bir ok fırlıyor müşrik yayından
Bir havayı yara yara geliyor.
Hedefte rasulullah(a.s.m.) var.
İşte: ebu katade...
Okun fahr-i kainat'a(a.s.m) doğru gittiğini görünce
Allah'ı(c.c.) andı önce
Ve uzattı başını!
Ok katade'nin gözüne saplandı.
Uhud'da yiğitler var...
Şirk ordusunu bozguna uğratan...
Ömer bin hattab'a bakın
Gözleri çakmak çakmak...
Ama telaş var yüzünde hz. ömer'in(r.a.)
Bu ne hal ey ömer...
Düşman hüsran yaşarken
Zafer kaznılmışken
Bu ne hal ey koca ömer!
Niçin okçular tepesine bakıyorsun?
Neler oluyor orda?
Niye iniyor okçular ayneyn tepesi'nden?
Allah rasulü(a.s.m) haber vermeden niye iniyorlar?
Ey abdullah bin cübeyr!
Durdursana okçuları!
Durun, Allah(c.c.) aşkına durun!
Arkanızdan düşman geliyor, inmeyin yerinizden.
Sahabe sendeliyor inmeyin yerinizden.
Kainat yalvarıyor inmeyin!
Sultanlar sultanı'nı(a.s.m) incitecekler, inmeyin!







Peygamber(a.s.m) ordusu iki ateş arasında...
Efendimizin(a.s.m) etrafında on beş sahabe...
Bakın, mübarek elleri rasulullah'ın(a.s.m.)
Yüzüne kapanıyor!
Kainatın affı için semaya kalkan eller
Şimdi kan içinde!
Yetiş ey ebu ubeyde!
Nur saçan yüz kan içinde!



Zaman donuyor sanki,
Ve dudaklarının arasından birşey düşüyor.
Kıpkırmızı bir yakut gibi
Peygamberin(a.s.m.) mübarek dişi!
Uhud dağı'nı bir titreme alıyor.
Zaman donuyor sanki,
Ve gökler yırtılıyor!
Uhud dağı'nı bir titreme alıyor!
Kimse uhud'a ilişmesin.
Çünkü bir ses geliyor altı yerden!
Muhammed'in(a.s.m.) dişi yere düşmesin!
Ve cibril-i emin yaratıldığı günden beri,
En hızlı inişiyle iniyor!
Çünkü altı yönden bir ses geliyor!
Yere düşmesin muhammed'in(a.s.m.) dişi!

Kara bulutlar çöktü uhud'a!
Bir ses ortalığı velveleye verdi:
Muhammed(a.s.m.) öldürüldü!
Muhammed(a.s.m.) öldürüldü!
"eğer o(a.s.m.) öldürüldüyse ben niye yaşıyorum!"
Diyen enes bin nad atıdı küfrün alevleri arasına!
Artık yaşlı gözler sevgili'yi(a.s.m.) arıyor.
Kab bin malik hz. sesi duyuldu:
"rasuluh(a.s.m) yaşıyor,
Allah(c.c.)'ın rasulü(a.s.m.) yaşıyor,
Onu(a.s.m.) miğferinin arasından ışıl ışıl parlayan gözlerinden tanıdım.
Habibullah(a.s.m.) yaşıyor.
Onu(a.s.m.) şefkat dolu gözlerinden tanıdım."

Ashab-ı güzin'in sevincine bir bakın!
Uhud'un sevincine bir bakın!
Hz.hamza duydu ya bu yeter!
Rasulullah(a.s.m.) yaşıyor ya bu yeter!
Yine daldı hamza kureyş'in dalgalarına!
Ama savaşırken bir ara sendeledi hamza.
Ve boşlukta bir mızrak belirdi.
Ey hamza! uhud'u her anışımızda kaç mü'min girmek ister mızrakla senin arana?
Kaç mü'min keşke ben öleydim, keşke mızrak benim sineme saplansaydı der?
Ama şehidlerin seyyidi sensin!
Şehidlerin efendisi sensin!
Uhud'da şehidler var...
Şehidlerin seyyidi hamza var uhud'da!
Rasul-i zişan'ın(a.s.m.) gözlerinden boşalan yaş,
Hamza'yı yıkar gibiydi!
Fahr-i kainat(a.s.m.) hiç bu kadar elem duymamıştı!
Hiç bu kadar üzülmemişti!
Ve amcasına hiç böyle seslenmemişti:
"ey rasulullah'ın(a.s.m) amcası hamza;
Ey Allah(c.c.)'ın ve rasulü'nün(a.s.m) arslanı hamza;
Ey hayırlar işleyen hamza;
Ey rasulullah'a(a.s.m) koruyucu olan hamza;
Allah(c.c.) sana rahmet etsin!
Eğer senden sonra yas tutmak gerekseydi;
Sevinmeyi bırakıp sana yas tutardım!"
Ve bir ayet yankılanıyor ahzab dağında:
(bismillahirrahmanirrahim-rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla!)
"mü'minlerden öyle yiğitler vardır ki,
Onlar Allah(c.c.)'a verdikleri sözde sadakat gösterdiler.
Onlardan bazıları şehid oluncaya kadar
Çarpışacağına dair yaptığı adağını yerine getirdi.
Kimisi de şehid olmayı bekliyor.
Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler."


Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı duha

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 5144
  • ѕησωƒℓαкє
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #35 : 27 Ekim 2006, 00:55:00 »
bu güzel yazı için saol Allah Razı Olsun...
söz Hayâtî'dir; İnanç taşıyoruz.....

[/center]

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #36 : 27 Ekim 2006, 02:00:21 »
Alıntı yapılan: "duha"
bu güzel yazı için saol Allah Razı Olsun...


cümle ümmeti muhammedden inşaAllah
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #37 : 27 Ekim 2006, 02:12:24 »

Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat
En müstesna doğuşa hamiledir kainat



Yıllardır bozu bulanık suları yudumladım
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım




Hasretin alev alev içime bir an düştü
Değişti hayel köşküm, gözümde viran düştü
Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde
Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü



İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin
Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla
Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin
Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla
Evlerin arasına dikilir yesil bayrak
Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak



Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım
Heyûla, bir ağ gibi ördü rüyalarımı
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydim
 



Yağmur, gülsenimize sensiz, baldiran düştü
Düşmanlik içimizde; dostluklar yaban düştü
Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe
Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü




Bir güzide mektuptur, çağlarin ötesinden
Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına
Yayılır o en büyük mustu, pazartesinden
Beyazlik dokunmuştur gecenin siyahina
Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin
Sükutu yar, sevinci dualar kadar derin




Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım
Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamiş, mazide
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydim




Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü
Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü
Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin
En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü




Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan
Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar
Mutluluk nağmeleri işitirler Hiradan
Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar
Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri
Paramparça, ateşler sahinin hayalleri
 



Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım
O mücella çehreni izleseydim ebedi
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım
 



Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü
Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü
Katil sinekler deldi hicabın perdesini
İstiklal boşluğunda arılar nadan düştü
Dolaşan ben olsaydım Save'nin damarında
Tablosunu yapardim yıkılan her kulenin
Ebedi aşka giden esrarlı yollarında
Senden bir kıvılcımın, süreyya bir şulenin
Tarasaydım bengisu fışkıran kakülünü
On asırlık ocağın savururdum külünü
 



Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım
Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
 



Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü
Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü
Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara
Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü




Badiye yaylasında koklasaydım izini
Kefenimi biçseydi Ebva'da esen rüzgar
Seninle yıkasaydım acılar dehlizini
Ne kaderi suçlamak kalırdı ne intihar
Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya
Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya




Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım
Tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
 



Haritanın en beyaz noktasına kan düştü
Kırıldı adaletin kılıcı; kalkan düştü
Mahkumlar yargılıyor; hakimler mahkum şimdi
Hakların temeline sanki bir volkan düştü
 



Firakınla kavrulur çölde kum taneleri
Ahuların içinde sevdan akkor gibidir
Erdemin, bereketin doldurur haneleri
Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir
Şemsiyesi altında yürürsün bulutların
Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların




Devlerin esrarını aynalara sorsaydım
Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım
 



Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü
İlkin karardı yollar, sonra heyelan düştü
Güvenilen dağlara kar yağdi birer birer
Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü




Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini
Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir
Yıldırımlar parçalar çirkefin gövdesini
Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir
Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından
Alsam, ölümsüzlüğü billur dudaklarından




Madeni arzuların ardında seyre daldım
Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini
Senin için görülen bir düş de ben olsaydim
 



Şehirler kabus dolu; köylere duman düştü
Tersine döndü her şey sanki; asuman düştü
Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali
Hazindir ki; dertleri asmaya umman düştü




Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır
Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur
Sensiz doğrular eğri; beyaz bile karadır
Sesini duymayanlar girdabında boğulur
Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenin
Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin
 



Saatlerin ardında hep kendimi aradim
Bir melal zincirine takıldı parmaklarım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
 



Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü
Sensiz kıtalar boyu uzayan vatan düştü
Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül
Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü
 



Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde
Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay
Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde
Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray
Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin
Mekanın fırçasında solmayan resim senin
 



Yağmur, birgün elimi ellerinde bulsaydım
Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
 



Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü
Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü
İniltiler geliyor doğudan ve batıdan
Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü




Islaklığı sanadır ahımın, efgahımın
İçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler
Sendendir eskimeyen cevheri efkarımın
Nazarın ok misali karanlıkları deler
Bu değirmen seninle dönüyor; ahenk senin
Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin
 



Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım
Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
 



Yağmur, sayrılığıma seninle derman düştü
Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü
Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün
Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü
 



Nefsinle yeniden çizilecek desenler
Çehreler yepyeni bir degişim geçirecek
Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler
Anneler çocuklara hep seni içirecek
Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin
Sana mü'mindir sema; sana muhtaçtır zemin
 



Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım
 



Kardeşler arasında heyhat, su-i zan düştü
Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü
Şarrkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın
İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü
 



Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım
Dokunduğun küçük bir nakiş da ben olsaydım
Sana sırılsıklam bir bakiş da ben olsaydım
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım













N.GENÇ
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı duha

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 5144
  • ѕησωƒℓαкє
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #38 : 27 Ekim 2006, 03:35:25 »
Allah razı olsun..

 :x  :x
söz Hayâtî'dir; İnanç taşıyoruz.....

[/center]

Çevrimdışı ASUDE

  • yazar
  • ****
  • İleti: 632
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #39 : 28 Ekim 2006, 00:18:13 »
Allah razı ve memnun olsun inşAllah

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #40 : 29 Ekim 2006, 23:50:34 »


                             

İZİNDEN GİTMEKLE ŞEREF DUYUYORUZ.ASAB IN DEDİĞİ GİBİ

ANAM BABAM SANA FEDA OLSUN EY NEBİ..

Günde bes kere ulu yaradana acilan günahkar ellere,Ve 1400 yil sonra Sensizligin hasretiyle,

Gecenin bir siyahinda, seccadesinin üzerinde,Sana aglayan bir cift göze And olsun ki...

Sensizlik hasretine dayanacak gücümüz kalmadi.. Ey Nebi!


                                           
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #41 : 29 Ekim 2006, 23:53:17 »
 

Ey en Sevgili'den lütuf Sevgili!.. Dudaktan dökülen sözle, kalemden süzülen satırların, sadra doğan muhabbetle olan sıcak bağını hesaba katarak, kelâmımın Senin katındaki aczi altında ezilerek şunları diyebilirim ki;



Sen latîf olan Allah (c.c)'ın, yerini kimsenin dolduramayacağı, paha biçilmez bir lütfusun bize. Sen lütufların en yücesisin, en güzelisin Sultânım! Bizi, Sen'in ümmetin olmakla şereflendiren Allah (c.c) Teâlâ'ya, yarattıkları adedince hamdolsun!..
 
Hazret-i Sevban kadar sevemesem de Sen'i, muhabbetine tâlip, muhabbet duyduklarının dostu olma yolunda tökezleye tökezleye gelmekteyim Sana doğru


Ne acıdır ki, eskiden muhabbet sadırlardan satırlara nakşedilirken, şimdilerde satırlardan sadırlara terfî etmeyi bekliyor. Gönlün muhabbetinle hemhâl olması ise; ancak muhabbetinin hakkını verip mübârek ahlâkınla ahlâklanmaktan geçiyor.
 
Zâtının aşkıyla yanıp tutuşan ve lütfuna nâil olan şâir Nâbî kadar dökemesem de muhabbetimi satırlara, sadrım Sen'in aşkının nûrunu dağıtıyor tüm varlığıma. Hasretin gözlerimden döküldüğünde, gözyaşlarımı Fuzûlî'nin gönül testisiyle Sana göndermekten başka bir şey gelmiyor elimden, Efendim



Endülüs'ten Bağdat'a gelip, evinin çevresi karantinaya alınmış hocasının kapı aralığından mübarek hadîs-i şeriflerini öğrenmek için dilenci kılığına giren, aşkına bürünmüş Bâkî bin Mahlet'i duyduktan sonra, Cumâ'ları Sana salât ü selam getirenlerin yüzlerini bizzat gördüğün haberiyle sarsılıp utanıyorum
 
Ey kalplerin tabîbi!.. Şahsınızda, Sizi Yaratan'ın Zâtına -celle celâlühu- hürmet gösterip, mübârek hadîs-i şeriflerinizi nakletmek için, bulunduğu mekânda en yüksek yere çıkmayı, edebin bir gereği olarak gören bir ecdâda sahipken, bu güzel fazîletlerin kalıntılarıyla diri tutmaya çalıştığımız mâneviyâtımızın tekrar yeşermesi için ne olur bize duâ edin! Bizlerin “az”lardan, müjdelediğin “garip”lerden, “mukarrebûn”dan olmamız için şefaatini lütfet



Kutlu müjdene nâil olmak için ömrünün son demlerinde İstanbul'un İslambol diye anılmasına vesîle olan fethe ilk adımı atanlardan Ebû Eyyûb el-Ensarî gibi İstanbul'u mânevî açıdan yeniden fethetmemiz, tekrar ümmet bilincini, İslâm kardeşliğini kazanmamız için kerem edip, sünnetinle yol göster bizlere!.
 
Muhabbete en çok lâyık olan beşer Sen'sin. Senin sevgini, başta kendi gönlümüzde ve tüm insanlığın gönlünde, İslâm'a hizmetçi olarak diri tutmamız için, Sana “Habîbim!” diyen Vedûd olan Allah (c.c)'tan yardım diliyoruz. Çünkü Sen'i lâyıkıyla sevmek, Sana “Sevgilim” diye hitâb eden Rabbimizi de lâyıkıyla sevebilmeye bir vesîledir diye ümid ediyoruz.



Sultanım, bizi cürmümüze rağmen sev, sevdiklerine sevdir ve şefaatinle sevindir ki; bizden daha bahtiyarı olmasın dâreynde
 
Hiçliğinin dahî idrâkine varamamış bu âciz Meryem, Senin yaratılışının en önemli harcı olan muhabbetle, gönülden gönüle Sana –âdetâ- lehimlenmek ister! Şefaatinle ferahnâk etmezsen eğer, hâlimiz nice olur Efendim!



Yâ Raûf! Ne mutlu Sen'in kalbine düşene, ne mutlu kalbine Sen düşene!!!  
 
Ne olur bizlere şefaat eyle!

Sultanım!..
 
Canımı, cânân eğer isterse minnet cânıma
 


Can nedir kim, ânı kurban etmeyem cânânıma  
 
Sultanım, Seni sevdikçe daha çok tanıyor,


Tanıdıkça daha çok seviyorum
 


Alıntı
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #42 : 30 Ekim 2006, 00:27:23 »


EVET SEVGİLİ DOSTLAR

OTURMUŞ YERDE KÖLELERLE BERABER YEMEK YİYORDU.
GÖREN SAHABİLER ŞAŞIRARAK;YA RASULELLAH SİZ KÖLEMİSİNİZ Kİ
ONLARLA OTURUP YEMEK YİYORSUNUZ DEDİLER HAYRETLE.

GÜLLERİN EFENDİSİ
 SICACIK BİR TEBESSÜMLE,
BUYURDULAR Kİ

''TABİİ BENDE KÖLEYİM .
BENDE AllahIN KÖLESİYİM.''S.AV
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #43 : 01 Kasım 2006, 00:17:17 »



okuyor musun EFENDİM...
yazılarımızı.....
sana olan sevgilerin izharını...

haberdar mısın aşkınla yanan
yüreklerden...
samimi özlem çeken..
gönüllerden....

bir konu açtıK senin adına...


BİZLER SENİ GÖRMEDEN SEVDİK EFENDİM (S.A.V)...!

aşıklar gelsin seni koklasın diye...
ve volkan gibi patlasın bazıları...
SEVDA fışkırsın gönüllerinden...

seninle konuşmaya...
seni koklamaya....
ellerinden tutmaya....
dizin dibine oturmaya...
ve seninle beraber ...
aglamaya...
bir konu açtıK EFENDİM.........

VE BUGÜN GÖRÜYORUM Kİ...
BİR AŞIĞIN GELMEDİĞİ GÜN YOK
GÜL KOKAN BU KONUYA...
BİR AŞIĞIN SEVGİSİNİ ANLATMADIĞI
GÜN YOK....
VE BİZ HER MESAJDA...
SANA SESLENİYORUZ...
BİZLERİ  AFFETTİN Mİ EFENDİM...! S.A.V

Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı Deryadeniz

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 28
  • Ruhumu Rahmana teslim ettim
PEYGAMBERİM ULUDUR
« Yanıtla #44 : 02 Kasım 2006, 21:37:22 »
Peygamberim uludur,
Abdullah’ın oğludur,
Güzel adı: Muhammed,
Yolu, Allah yoludur.

Annesidir Âmine,
Nur yağdı o an evine,
Gördü tatlı rüyalar,
İmrendi gökyüzü zemine,

Doğdu Hakk’ın güneşi,
Doğmadı hiçbir eşi,
Beş yüz yetmiş bir yılı,
Söndü şirkin ateşi.

Bastı altı yaşına,
Kaldı bir tek başına,
İnci gibi, annesi,
Üzüntüler, boşuna.

Hak dindirir her yası,
Dedesiyle amcası,
Hemen kanat gerdiler,
Büyüdü gül goncası.

Kırk yaşına değince,
Peygamberlik verildi,
Allah birdir! Deyince,
Putlar yere serildi!

Herkes kördü sağırdı,
Gelin! diye bağırdı,
Hakk’ın doğru yoluna,
İnsanları çağırdı.

Sürü sürü günaha,
Karşı duran O oldu,
İnsanları felaha,
Kavuşturan O oldu.

Yirmi üç yıl didindi,
Taşı, yastık edindi,
Aydınlattı cihanı,
Getirdiği Hak din idi.

Altmış üç yıl yaşadı,
Alnı açık, yüzü ak,
Anıldıkça pak adı,
Selâmlanıp duracak.
Her müslüman bir kova su dökse, İsraili sel alır.