Gönderen Konu: Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)  (Okunma sayısı 212445 defa)

0 Üye ve 9 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #45 : 04 Kasım 2006, 10:59:25 »



-Anam babam sana feda olsun ya HabibAllah-
Ben aslında senin adını kağıtlara değil,
harf harf, lime lime, nokta nokta,
Kalbime...
KALBİME yazıyorum....

İçimize bir gül, gönlüzüme bir gül, özümüze bir gül,

Sonsuz selam, sonsuz salat, sonsuz muhabbet ve ihtiram sana

Gül Efendim.
 

Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #46 : 05 Kasım 2006, 00:05:34 »
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #47 : 05 Kasım 2006, 00:14:12 »
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #48 : 05 Kasım 2006, 18:08:15 »
Müderris_3  kardeşim

paylaşımlarınızdan dolayı mevlam razı olsun
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #49 : 05 Kasım 2006, 18:10:55 »
 

ne mutlu Allah(c.c) ve Resulunü(s.a.v) sevenlere


Kainatın Efendisine...

 EFENDİM (S.A.V)
Seni hayal etmek bile bu kadar mutlu eder mi insanı? Ya ruh inceliğimizin
şahitleri olan, meleklerin kulaklarındaki küpelerden daha değerli olan o
gözyaşlarımızı Senin için sarfetmek... Ağyara dökülürken o inci tanelerinin
ızdırap vermesi, ama asıl hakiki sahibine atfedince sonsuz güzelliklere gark
olması... Her şey Senin varlığınla alâkadar olunca ehemmiyet kazanıyor. Bütün
varlık Sana hasret Efendim, Senin getirdiğin o nurlu çağı özlüyor. Öyle ki,
dünyanın ikindi vakti en saadetli asırdı. Çünkü kainat yaratılış sebebini
tanımıştı. Bütün varlık Sana aşık olmuş, esfel-i safilinden
âlâ-yı illiyyine çıkmıştı.

Ay Senin aşkından dolayı ikiye bölünmüştü. Yılan, Hazreti Ebu Bekiri
ısırmak zorunda kalmıştı, sırf Seni görebilmek için...

Bir ağaç kütüğü inim inim inleyerek ağlıyordu ve hasretle kopan bir taş, Sana
bir kez olsun dokunabilmek için o mübarek dişine çarpmıştı.

Şimdi biz de Seni özlüyoruz ya RasûlAllah!

Olur ya, bir gün gelirsin diye boş bir seccadeye gül koyuyoruz; öyle ki, o gül
bile Seni orada beklerken sararıp soluyor. Biz bir gül kadar bile olamadık ya
RasûlAllah!

Bunca günahımıza rağmen yine de, rüyada bile olsa teşrif eder misin? Günahlarla
kirlenen kalbimizi temizler misin ya RasûlAllah?

Bizler burada Sana müştak seyircileriz. Hepimiz ayrı ayrı fıtratlarda
yaratıldık. Büyük kova-küçük kova misali, Senin aşkını istidadımıza göre
dolduruyoruz.

Hakiki erenler, büyük kovalara sevgi kaselerini daldırırlarken, yolda kalmışlar
veya Senin sevgini tam derk edememişler küçük kovalara daldırıyorlar.

Bizler bu dünyada olmasa da, Cennette Senin o mübarek gül cemalini göreceğimizin
ümidi içerisindeyiz. Belki de Sen \"Bu güzelliğe sizin kalbiniz dayanmaz,
olduğunuz yerde düşüp kalırsınız\" düşüncesiye, yüzünü nazlı bir gelin edasıyla
saklıyorsun. Ne kadar da düşüncelisin!

Bizler de, bunları düşünürken sadece Hak rızasına ve sana kilitleniyoruz.
Yaptığımız salih amellerde, bizim Seni zahiri olarak göremediğimizi ama Senin
her an bizi gördüğünü hissederek on sekiz bin aleme Seni sevdiğimizi
haykırıyoruz.

Bu haykırışın içinde dönüp bir anlık kendimize baktığımız zaman Hazreti Sevban
(radiyAllahu anh) gibi korkuyoruz. Cennete gitsek bile aşağı mertebelerde
takılıp kalacağız diye, ama hemen ardından Senin ruhlara hayat üfleyen elmas,
yakut, pırlanta sözlerin çınlıyor kulaklarımızda:

\"Kişi sevdiğiyle beraberdir\"

Bizler istidadımız nisbetinde Seni çok seviyoruz ve inanıyoruz ki, Sen de
bizleri çok seviyorsun. Sevmesen gözyaşlarına boğulur muydun?

Günahlarımız dağlar cesametinde ama Senin o engin sevgi denizinde, bizim
günahlarımız sadece bir damla hükmünde kalır.

Şimdi ya RasûlAllah, ölü ruhlarımızı diriltip yine sevgi şerbetiyle imdadımıza
koşar mısın? Kanayan manevi yaralarımıza merhem sürer misin? Ve bir gün, rüyada
bile olsa, O nazlı yüzünü gösterir misin?

Binlerce Salat, binlerce selam, ağaçların yaprakları adedince, denizlerin
köpükleri adedince ve yağmur katrelerinin miktarınca Senin üzerine olsun
Ey Allah'ın Sevgilisi
...

 

ne mutlu Allah(c.c) ve Resulunü(s.a.v) sevenlere

Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #50 : 05 Kasım 2006, 23:53:52 »
YAZISIZ YORUM..........................


  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #51 : 05 Aralık 2006, 00:43:09 »

Ya ResulAllah
Yine tayfta yürüseydim
Yoluma dikenler atsalardı
Yine beni çocuklara taşlatsalardı da
Ümmetim böyle biçare perişan olmasaydı
Dediğin oluyormu

Çünki içimizde seni öyle çok sevenler varki
Onlar hep senin yerine
Tayfta biz taşlansaydık
Dikenler bizim ayağımıza batsaydı
Uhutta bizim dişimiz kırılsaydı
Kerbelada Hz Hasanda Hz Hüseyinde biz olsaydık diyorlar
Onlar senin özleminle tutuşup
Sana kavuşmanın hayaliyle yanıyorlar
Ve bizlerde onların ışığında seni arıyoruz

Ya ResulAllah
Ne tayfta taşlanabildik
Ne Hz Bilal gibi kızgın kumlara gömüldük
Ne Hz Hasan Ne Hz Hüseyin olabildik
Ne Fatih olabildik surlar açan
Ne Yavuz olabildik Hilafeti ayakta tutan
Ne Abdülhamit Han olabildik Filistine sahip çıkan

Ya ResulAllah
Sen hepimizin sesiydin hepimizin duasıydın
Sen bizdin hepimizdin
Ama biz hepimiz bir sen olamadık
Ne olur Medet et
Ne olur Himmetinle biz bütün ümmet

Ya ResulAllah
Senin iki ismin arasında edilen dualar geri dönmezmiş
Duanız duamız olsada
Duamız duanız olsa
Ya ResulAllah  

Alemlerin Efendisine (s.a.v) Selam olsun



Ey Rabbimiz
Rasulünü Anışımızdan Haberdar Et
O' na Binler Salât Binler Selâm
Habibine Makam-ı Mahmud'u Ver
O' na Vesileyi Lütfet
O' nu Refik-i Âlaya Yükselt
Bizide Affet O' nun Hatrına Affet
Zatının Hatrına Affet
Ne Olur Affet

En Sevgiliye


Bir de Biz O' na Yakışır Ümmet-i Muhammet Olabilsek
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı duha

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 5144
  • ѕησωƒℓαкє
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #52 : 05 Aralık 2006, 00:53:16 »
cahitdurgun,hepsi harika ,Allah Razı Olsun...
söz Hayâtî'dir; İnanç taşıyoruz.....

[/center]

Çevrimdışı kenz

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1129
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #53 : 05 Aralık 2006, 01:39:05 »
ey bâdı sabah eğer uğrarsa yolun semti harameyne selamımızı ilet ulaştır ravzadaki rasulissakâleyne
İNSAN akli ile melekleşen nefsi ile iblisleşen bir aciptir İNSAN
İNSAN kendi kabahatini bilmeyen cehli ile dünyalara sığmayan bir mağrurdur İNSAN
İNSAN bütün zaaf ve acziyyetine rağmen kudrete kafa tutan taşkın bir şaşkındır İNSAN
İNSAN maziye bağlı hâle aldanmış istikbali gözler bir taştır İNSAN

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #54 : 09 Aralık 2006, 22:32:36 »


BU KONUYU SENDE OKUYOR MUSUN EFENDİM...S.A.V...  
 

 
 okuyor musun EFENDİM...
yazılarımızı.....
sana olan sevgilerin izharını...

haberdar mısın aşkınla yanan
yüreklerden...
samimi özlem çeken..
gönüllerden....

bir konu açtım senin adına...

BİZLER SENİ GÖRMEDEN SEVDİK EFENDİM

aşıklar gelsin seni koklasın diye...
ve volkan gibi patlasın bazıları...
SEVDA fışkırsın gönüllerinden...

seninle konuşmaya...
seni koklamaya....
ellerinden tutmaya....
dizin dibine oturmaya...
ve seninle beraber ...
aglamaya...
bir konu açtım EFENDİM.........

VE BUGÜN GÖRÜYORUM Kİ...
BİR AŞIĞIN GELMEDİĞİ GÜN YOK
GÜL KOKAN BU KONUYA...
BİR AŞIĞIN SEVGİSİNİ ANLATMADIĞI
GÜN YOK....
VE BEN HER MESAJDA...
SANA SESLENİYORUM...
BİZLERİ  AFFETTİN Mİ EFENDİM...! S.A.V.
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı duha

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 5144
  • ѕησωƒℓαкє
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #55 : 09 Aralık 2006, 22:34:37 »
Alıntı

BİZLERİ AFFETTİN Mİ EFENDİM...! S.A.V.


Allah Razı Olsun...
söz Hayâtî'dir; İnanç taşıyoruz.....

[/center]

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #56 : 16 Aralık 2006, 22:32:22 »


 

Kapatmiyor hicbirsey gonlumdeki hicran yarasini.Her gun biraz daha alevleniyor hasret yangini icimde...
Senden ayri kalmak mahsunlugumuzun nedeni,gozyaslarimizin sebebi...
Hicret ettigin gundur mekkenin huzun gunu.Mekke sensiz kaldi o gun ,hasret kapladi her yani,her gonulu..toprak agladi,gokyuzu agladi,mekke agladi...sensiz kalmanin huznuyle.Kabe siyahlara burundu kimsesiz kalinca,sensiz kalinca...Medine huzne burundu bu dunyadan baki aleme irtihal ettiginde gozyaslari sel oldu akti..Medine agladi , ummetin agladi
Asirlar gecti aradan ummetin hala aglıyor sensizlige,hala huznun var bu cihanda,hala gözyasi dokuluyor yokluguna,hala huznun var yureklerde...
Aglıyoruz o nur yuzunu goremedik diye,agliyoruz mubarek sesini duyamadik diye,agliyoruz gul kokunu alamadik diye,agliyoruz sana layik ummet olabiliyor muyuz diye,aglıyoruz ya sana ebedi alemde de kavusamassak diye...
Ya resulAllah sensin arsın mirac'ı,sensin fazilet gunesi,sensin dost,sensin ummetinin onderi.
Neyleyim sensiz bu hayati,sensiz omur hep kurak,sensiz ummetin hep mahsun,sensiz bu diyar yetim Resulum.
Gonlume hazanlar deger her daim sensizim diye,vuslat umidiyle yasiyorum. Ciihanın essiz incisine,sana kavusma umuduyla.Gonlumu askinla,dilimi salat ve selamla susluyorum.
Resulum bu aciz gonlun sesini duy ne olur.Sozume sadik kalamadigim her an icin,sana karsi dustugum tum vefasizliklar icin,sefkatindeki enginlige,ummetine duydugun sonsuz merhamete siginarak senden af diliyorum.InsAllah ahirette  Bizlere sefaat elini uzatirsin
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #57 : 17 Aralık 2006, 23:18:04 »





Olsam bir olabilsem.. kalbimdeki hasret ateşiyle yanabilsem....
 yansam... yüreğimdeki o kor gibi özlem ateşiyle yanıp kül olabilsem.... koşsam... bir koşabilsem...

Gecenin ıssız vaktinde, sana varmak için, yalın ayak koşsam sokaklarda....
Gökyüzü sessiz sessiz ağlarken yokluğuna, bende gözlerimden yaşlar akıtsam şu karanlık gecenin koynuna, ağlasam yokluğuna, seni arasam....
Haykırsam... Ah bir haykırabilsem...

Herkes sessiz evinde iken, çıksam sokaklara, bağıra bağıra, döne döne adını haykırsam kendimden geçsem...

Seni özlesem, seni dilesem.. Yalnızca seni... Gönlüme senden başkasına asla yer vermesem... Dilimden o güzel adini bir an bile düşürmesem... Yok olsam... Bir yok olabilsem...
O güzel gözlerinin hasretine, o endamına o mütebessim çehrenin özlemine zerrelerime ayrılsam yok olsam...
Düşlerimde yalnız seni görsem, seni hayal etsem, seni bir defa olsun görüp hasretle
"EFENDİM"
diye sarılabilmek için CANLAR FEDA ETSEM... Bir gülüşüne, bir bakışına ya RasulAllah...
Sana ulaşabilmek için binlerce mesafeyi, yalın ayak ve yayan çıksam yollara, hasretinle ve sana ulaşabilme arzusuyla katlansam her türlü acılara...

İçimden gelen bir AH'da senin için olsa, senin için olsa bu gam ve kederler, bu hasretlikler, bu kara sevdalar, senin için ya Resulullah...

Gökyüzüne ibretle bakarken yarı gecede.. HUU diye gelen rüzgarın sesi… Senin selamını getirse, senin kokunu getirse bana... Ve mest olsam kendimden geçsem... Senin aşkından mecnun olup çölleri delik deşik edebilsem...
 
Seni arasam her yerde... Seni sorsam herkese.... Sana aşık olabilmek için... Sana sevdalanmak için kan akıtabilsem gözlerimden... Sana olan özlem ve hasretimden…

Dönsem bir dönebilsem... Sana çoktan aşık olmuş, hayatının her saniyesini seninle geçiren Allah erlerinin etrafında pervaneler gibi dönsem, onların aşklarından bana da bir zerre sıçraması için...
Bir zerre ya RasulAllah..
 Kurtulabilsem... ah bir kurtulabilsem... İçimi kemiren ve beni yiyip bitiren şu dünya perdesini bir yırtabilsem ve benliğimden geçsem.... Göç etsem senin aşkına, senin o güzel adına duyduğum özlemimden göç edebilsem yanına...
Gelebilsem ya RasulAllah...
 Bir yanına gelip ESSALATU VESSELAMU ALEYKE YA RASULAllah diyerek hüngür hüngür ağlasam ve senden medet beklesem...

Kapında sefil bir durumda sana salat ve selam etsem... Ta ki senden bir haber alıncaya kadar... Ta ki senin o gül kokunu o sıcaklığını yanımda, o öpülesi ellerini bu günahkar başımda okşar hissedene kadar ağlasam ve yalvarsam sana...
Kapına...
O mübarek kapına binlerce kez yüz sürsem.. Senden bir ışık bir umut göresiye kadar ayrılmasam yanından...

Olsam keşke olabilsem...
Senin mübarek ayağının bastığı bir zerre kum tanesi de ben olsam, senin şehit edilen bir dişinde ben olabilsem ya RasulAllah...
Ben sensiz divaneyim... Harap olmuşum... Beni böyle kendi halime terk eyleme ey sultani levlak... Sen olmasaydın yaratılmazdı bu koca alem... Senin adının yüceliğinden dayanamayıp çatladı kalem...
 
Sen ki bir rahmetle geldin... Ve karanlık katılaşmış kalpleri, merhametinle, iman kuvvetinle yumuşattın... Biz senin o nurani yüzünü göremedik senin güzel kokunu içimize doya doya çekemedik...
 Ama… Senin o kokunu koklar gibi senin o yüzünü görür gibi sana aşığız… Bu can artık bıktı usandı. Gafletten dedikodu ve gıybetten...
 Seni sevdim ve seni özledim… Hala gelmeyecek misin? Bu günahkar, yüzü kara, boynu bükük yetimi yanına alarak sevindirmeyecek misin? Sen ki yetimleri sever ve başlarını okşar gönüllerini alırdın, gözlerinden o acı dolu yaşları siler bağrına basardın...

O günler geride kaldı ya RasulAllah. Artık kimse gelip okşamıyor yetimlerin başını, kimse bağrına basıp almıyor o kor gibi yanan gönüllerini.

 NERDESİN??...
 Biz yetimler seni arıyoruz... Seni özlüyoruz... Bir kere olsun gelip de almayacak mısın gönlümüzü??...
Hatırlar mısın ya RasulAllah... Hani bir sahaben vardı. Sana aşık olmuş bir sahabe... Gece yarısı da olsa dayanamayıp seni görmek için gelmişti kapına ve:
"YA RASULAllah hasretine dayanamayıp kapına geldim...
 Senden bir an bile ayrı kalamıyorum seni çok özlüyorum" demişti... Sende memnuniyetini ifade ederek tebessüm etmiştin...
 Hani sahabeler senin o gönülleri mest eden yüzünü görebilmek için yarış ederlerdi... Gizli gizli seni rahatsız etmeden sana hayran hayran bakarlardı... Ve korkarlardı... Senden ayrı kalacağız diye... Bir gün bir sahabe gelip:
 
"YA RASULAllah
bizler seni bu dünyada görüyoruz ve seninle birlikteyiz...
Ama AHİRETTE senin derecen bizden kat kat yüksekte biz senden ayrı kalırsak halimiz ne olur...
O zaman biz ne yaparız" deyip gönlü acı ve hicran ile dolmuştu...
 Sense:
 "ÜZÜLME; MUHAKKAK KİŞİ SEVDİĞİ İLE BERABERDİR" demiştin ve ashabını sevince boğmuştun… O gün sevindikleri kadar, başka hiç bir şeye sevinmemişlerdi... Ve sana daha da bir aşkla bağlanmışlardı...
 Bizler seni görmedik... Senin meclisine gelip önünde boynu bükük bir vaziyette diz çöküp o insanı kendinden geçiren yumuşak sesini işitemedik..

 Ama inanki bizler seni seviyoruz ve senden dünyada ayrı kaldığımız gibi ahirette de ayrı kalmak istemiyoruz... Bize acı ya RasulAllah... Bize acı...
 
EY HERSEYİ OL EMRİYLE HİÇ YOKTAN VAR EDEN YÜCE RABBİMİZ!!! HABİBİN HÜRMETİNE; İSMİ AZAMIN HÜRMETİNE BİZLERİ AHİRETTE CEMALİNDEN VE EFENDİMİZDEN MAHRUM EYLEME...

Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı chechen

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1194
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #58 : 20 Aralık 2006, 00:05:03 »


Arap çölleri alev ateş kavruluyordu.Kızgın kumları yakan güneş,
katılaşan kalpleri yakamıyordu işte.

Kum taneleri kadar insaf ve izana sahip olmayan bir millet vardı bu talihsiz yarımadada

Feryatlar yükseliyordu arzdan arşa doğru.

İnsanlık,geçirdiği amansız imtihanda sınıfta kalmıştı ki bir nur belirdi ufuklardan.

Kâinat gebeydi,doğum sancıları çekiyordu.

Bu kutlu doğum,insanlığın kaybettiği vasıflara ilticasının da habercisiydi

Titriyordu yedi gök.Sıtmaya tutulmuştu arz.

Bu nuru taşımak kolay olmayacaktı onlar için.

Alışılmışın dışında bir vuslattı bu

Âlemlerin âlimine kavuşması

Bu gelen ilm-i ledün sultanıdır.
Bu gelen tevhid ü irfan kanudur.

sesleri muştuluyordu gelen nur çerağını

Kimsesizlerin kimsesi,gariplerin hâmisiyle müşerref oluyordu âlemler

On sekiz bin âlemin Mustafası yola çıkmıştı âlem-i ervahtan.
Aylar paylaşamıyordu bu şerefli doğumu
Rebiülevvel bir adım öndeydi bu hususta
Kıskanıyordu diğer aylar.Keşke,keşke diyorlardı
Takvimler bu ışık sağanağını taşımakta zorlanıyorlardı.
Çok ağır bir yüktü bu,taşıyanı bahtiyar eden
Hasta ruhların tabibi, yürek yanıklarının ilâhî merhemi geliyordu tedavi için.

Gökte ay ve güneş bu mübarek gelişe şahit olmak için erkenden kurulmuşlardı
dünya üzerine
Aminenin evinden etrafa yayılan ışık,ayın ve güneşin ziyasını gölgede bırakıyordu.
Yırtıcılıkta sırtlanları geride bırakan beşerin kurtuluşunu müjdeliyordu
bu güzel ve mübarek doğum

Esselâmu Aleyke, ya Muhammed
Esselâmu Aleyke, ya Ahmed

diye çınlıyordu asuman..

Adı güzel,kendi güzel Muhammed dünyaya doğru mukaddes bir yolculuğa çıkmıştı.

Milâttı bu vahşilikte sınır tanımayan insanlık için.

Melekler adını sayıklıyordu ulu serverin.Kubbelerden taşıyordu aminler

Kandiller yanıyordu semanın derinliklerinde.

O gelmişti bir seher vakti.Yerle sema nura gark olmuştu.
Mevcudat onunla müşerrefti artık, ilelebet payidar.
.Bir yetim gelmişti dünyaya...
Sevgili babasını dünya gözüyle görmek nasip olmamıştı kendisine..
Ruhlar âleminde tanışmışlardı bi iznillah
Bereket dolmuştu muhterem validesinin istiratgâhına
Dünyada bir kısım gariplikler yaşanır olmuştu
Çünkü bu alelâde bir doğum değildi.
Putlar tersyüz olmuştu bu gelişin heybetinden
Küfrün kaleleri yıkılmaya mahkûmdu.İ
nsanlık yepyeni ve apak bir sayfa açıyordu.
Yürekler arınıyordu.

İnsanlığın medar-ı iftiharı olacak o gül bebek doğar doğmaz başını yere koyup
Rabbine secde etmişti.

O,çocuk hâliyle secdede "Ümmetim, ümmetim" demişti.
Doğuştan sünnetliydi ve göbeği de kesilmişti
Her hâlinde bir harikulâdelik vardı.

Yaratılanların en hayırlısı ve kâinatın efendisi,doğumuyla cihanı aydınlatmıştı.

Adı güzel,kendi güzel Muhammedi zor bir istikbal bekliyordu
Çileli yollardan geçmeliydi.Buna hazırdı zaten…
Rabbi onun ruhunu bunlara hazırlamıştı evvelden.
Sevgili validesinin sütü yetmez olmuştu ona.
Sütanne Halimenin yanında geçen yıllar başlamıştı onun için
Bolluk ve bereket,kıt kanaat geçinen Halimenin evine taşınmıştı.
Güller Muhammedin kokusuna gıpta ediyordu.
O güller ki kokularının esrarını onun mübarek tenine borçluydular.

Annelerin annesi Amineyle, gül yavrusu Medine yoluna revan olurlar
Emelleri baba yurduna vaslolup o mübarek iklimi teneffüs etmektir.
Öyle de yaparlar.Babayla oğlun farlı bir âlemde vuslatıdır bu.
Bu manzara yürekleri parçalar.
Fakat asıl acıyı yolda annesi Amineyi gencecik yaşında kara toprağa vermekle yaşar.
Artık yetimliğinin yanında bir de öksüzlüğü kaldırmak zorundadır.
Bundan sonra nurlu dedenin şefkat kanatları altındadır.
Bize bir nefes kadar yakın ve bir gölge kadar uzak olan ölüm dedeyi de
çekip alır rûy-i zeminden
Bu sefer de Ebu Talib yetişir yeğeninin imdadına.
Sıcak yuvasının bir parçası olur.

Lat,Uzza,Menat ve bir yığın sözde mabudun önünde diz çöken gafilleri
ateşten çekip kurtarmak için irşat faaliyetlerine başlar büyük bir iştiyak ve kararlılıkla Sırtına vurulan nübüvvet mührünün çilesine adamıştır kendini.
Acıyı bal etmek ve çileye talip olmak yüce gönüllerin işi.
Zaman onu Muhammedül Emin vasfıyla taçlandırmıştı.

Bundan sonra derin ilmi, kültürü, zenginliği,güzelliği
ve soyu ile devrindeki kadınların en üstünü olan Haticeyle yolu kesişen
Resulullah için yeni bir sayfa açılır.
Bu izdivacın meyveleri olarak Zeynep, Rukiyye, Ümmi Gülsüm, Fatıma ve Abdullah gelir dünyaya.
Sonra canından aziz bildiği mübarek torunları Hasan ve Hüseyin.
Hiçbir şey ona Rabbiyle arasına girecek kadar tesir etmez.
Maişetini helâl yoldan temin etmek için rızkın onda dokuzu olan ticaretin içinde bulur kendini

Bir gün Oku! Bütün mevcudatı yaratan Rabbinin ismiyle ki;
O,insanı kan pıhtısından yarattı, Oku senin Rabbin kalemle yazmayı öğreten,
insana bilmediğini bildiren kerimlerin kerimi ve ihsan sahibidir.(Alak suresi / 1-5)
hitabıyla karşılaşınca insanlık yepyeni bir dönemece giriyordu.
Risalet yıllarının habercisi olan bu kutlu hadisenin tesiri nur yüzlü Resulü yataklara düşürmüştü.
Fakat insanlığın küfür bataklığına saplandığı bir demde o yatıp uyuyamazdı

Zira bu hâlde iken ilâhî ikaz hemen geliverdi:
Ey örtülere bürünüp yatan!Kalk inzâr eyle ve Rabbini tekbir et
(Müddessir S.,1-3.Ayetler)
Uzun sürecek çileli yılların başlangıcıydı bu ilâhî ferman...
Sonra ayetler yağmur gibi,şimşek gibi,kasırga gibi ardı ardına gelmeye başladı:
Sana emrolunan şeyi açıkla, baş ağrıtırcasına anlat, müşriklere aldırma
(Hicr/94)

Kolay değildi bu ağır yükü sırtlamak.

Onca yıllar tebliğle geçti
Müşrikler her geçen gün şiddet ve nefret sağanağını kasırgaya dönüştürdüler.
Bunun yanında nur halkası da her şeye rağmen genişliyordu.
İslâm güneşi,küfrün kara bulutlarını bertaraf ederek hakikate inanan
ve bu uğurda canlarını Hakka kurban eden cengâver müminlerin üzerine doğuyordu.

Atalarının batıl itikatları üzere yaşamakta ısrar edenler,o güzeller güzeline yapmadık eza ve cefa bırakmadılar.
Onu Hak yoldan döndürmek için bin dereden su getirdiler..
O nihaî sözünü haykırarak söyledi:
Bir elime güneşi,öteki elime ayı verseniz yine de bu davadan vazgeçmem

İslâma teslim olan müminlerin kanı sular seller gibi aktı.
Bir zamanlar köle olan Bilâllerin yanık sesi Mekke semalarını çınlattı.
Gökler açıldı Resûl için
Rabbiyle vuslatı bir lütuftu onun için
Müşrikler onca mucizeye rağmen küfürde ısrar ederler.
Dinmek bilmeyen zulüm ve inkâr, Mekkeyi yaşanmaz hâle getirir..

Medineye göç etmek için yola revan olurlar.
Ensar ve Muhacirler Medinede kardeşliğin en güzel numunesini sergileyerek
İslâmın çoraklaşan bahçelerini yeşertirler.
Bütün zorluklara karşılık yine de söndüremezler inananların yüreklerinde yanan iman ateşini

Her geçen gün mahzunlaşır Resulullah.
Sanki misafirdir bu yalan dünyada
Dost halesine duyduğu aşk ve şevk gittikçe artar

Ve bir gün davasına gönül veren ve her biri bir yıldız hükmünde olan ashabını
toplayarak onlara veda hükmündeki son sözlerini irâd eder:

Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz!
Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedî olarak bir daha birleşemeyeceğim;
Öyle de olur;o mübarek bedeni dünyayı acı ve hicrana boğarak güzeller güzeline kavuşur.

O gün bugündür dünya virandır biz müminler için
Resulün olmadığı bir dünya ıstıraptan gayri nedir ki?...
Onun yüzü suyu hürmetine halk olunan kâinat,en acı demlerini yaşıyor.
İnsanlığın başında kümelenen kara bulutlar,ancak onun yolundan gitmekle bertaraf edilebilir.
Bilâller in okuduğu ezanlara hasret çoraklaşan yüreklerimiz
Yoluna yeksân olduğum gönüllerin sultanı,
bil ki bize gayri hiçbir ilâç derman olmaz senin nurundan başka...
Pusulamız puslu,imanımız yara aldı pusuda.
Münzevî çığlıklar uyandırır gaflet uykusunda sabahlayan rind-i şeydayı
Gayri gönül terazisi çekmez bu sıkleti.
Refik-i Âlâya yükselen ruhuna binlerce salât ve selâm olsun ey Resûllerin piri!...
Bizi şefaatine eriştir.İrademizi iradene râm eyle ki kurtuluş bundadır.
Çöller suya nasıl hasretse biz ümmetin de işte öyle sana müştâkız.
Sözler kâfi değil sana olan aşkımızı izhar etmeye
Duygularımın tercümanı olan şâir A.Ulvi Kurucunun sözleriyle sana olan aşkımı beyan ederim:

Rûhum sana âşık, sana hayrandır Efendim,
Bir ben değil, âlem sana kurbandır Efendim.

Aşkınla buhurdan gibi tütmekte bu kalbim,
Sensiz bana cennet bile hicrândır Efendim.



M.Nihat Malkoç
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

Çevrimdışı Hayve

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 33
Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)
« Yanıtla #59 : 20 Aralık 2006, 00:55:50 »
Alah razı olsun Cahit kardeşim
#)   Ey Filistin! Eger seni sevdiklerimden daha üstün tutmazsam,en sevdiklerimin acisi ile yüregim daglansin!