Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Bizler Seni Görmeden Sevdik Efendim (S.A.V)

Başlatan chechen, 18 Eylül 2006, 23:09:36

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

chechen


Ben, seni görmeden sevdim,
Yorgun gecelerde titreyen; bir yanı yetim,
Bir yanı öksüz yüreğimle sevdim seni...
Ey gönül bahçemde büyüttüğüm nazlı çiçek!
Ve Ey sevdamın adı, aşkın gerçek anlamı!
Bu hasret, bu gurbet söyle ne zaman bitecek?

Ben, seni görmeden sevdim..
Yolunu gözledim bir Medine sabahı, ellerimde güller,
Güller ki kokunu aldığım, kokunu alıp yandığım,
Yanıp yanıp ağladığım....

Ben, seni görmeden sevdim...
Gözlerini gözlerime değdir Efendim, ellerini ellerime...
Sevmeyi senden öğrendim.. ilkin !,
Sevilmesi gereken herşeyi senden,
Şefkat seninle mana buldu,
Buz çöllerini seninle aştım, ab-ı hayat sundun sıcak ikliminle.
Gözlerini gözlerime değdir, elerini ellerime Efendim!

Ben, seni görmeden sevdim..
Bahar yüzlü insanlar bildim, etrafında pervane,
Onlardan biri olmak istedim hep, her emrine amade.
Seninle yaşamak, seninle ölmek,
Seninle ağlamak ve seninle tebessüm etmek.
Aynı sofrayı seninle paylaşmak istedim,
Ama en çok seni, seni görmek istedim, göremesemde.......

Ben, seni görmeden sevdim..
Kokunu aldım güllerde..
Ben seni görmeden sevdim adını andım yürekten....
Sevgili, sevgili, en sevgili, görmeden.. görmeden.. görmeden... sevdim..
ben seni.. sevgili, sevgili, ey sevgili,
Görmeden.. görmeden.. görmeden.. sevdim ..
ben seni sevgili.......sevgili........


Veysel Karani sabrıyla büyüttüm sevgimi, yüzünü yoldaş ettim.
Kah yeller gibi estim Yemende,
Kah Mecnun gibi düştüm çöllere.
Bil ki, ölüm kapımı çalıp geldiğinde,
Ne zaman, nasıl, kim bilir nerede?
Ben, seni görmeden sevdim..


Ben, seni görmeden sevdim,
Rüyalarım var sana dair, özlemlerim var sana,
Al yüreğim senin olsun Sultanım!
Uyandır beni aşka..

Ey gül-i vefa, Ey rahmet sağanağı!
Yağmur yağmur, tane tane düştünde gönlüme,
Kurak topraklarım, hayat buldu gelişinde.
Ben leyla çölünde seraplar gördüm çok zaman,
Boş hülyalara daldım, kayboldum,
Su içtiğim pınarlara, ateşler dokundu,
Ben aşkımın hicranını sırtımda taşıdım.


Ben, seni görmeden sevdim..
Seni görmeden seven milyonlarca sevdalı gibi,
En berrak duyguları besledim sana, en nadide hisleri,
Gel Efendim, al götür beni uzaklara,
Düşmeden gülüm.. tuzaklara,

Gözlerimde yaş akar durur, bu ayrılık beni yakar vurur..
Gözlerini gözlerime değdir, ellerini ellerime Efendim!....


Ben, seni görmeden sevdim..
Kokunu aldım güllerde..
Ben seni görmeden sevdim adını andım yürekten....
Sevgili, sevgili, en sevgili, görmeden.. görmeden.. görmeden... sevdim..
Ben seni.. sevgili, sevgili, ey sevgili,
Görmeden.. görmeden.. görmeden.. sevdim ..

(alıntı)
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

İsra


Fatihan


chechen

Her zaman Efendimizin sohbetinde bulunmayı seven küçük bir beyefendi vardı...
Alemlerin Efendisini dinlerken merhametten çok nasip almış olacak ki, bulduğu bir kuşu sahiplenmiş ve ona bakmayı kendine görev bilmişti...
Bir gün sohbetinde çocuğu göremeyen Efendimiz, kuşunun ölümü sebebiyle sohbete gelemediğini öğrendi.
Ve... Ufaklığın kapısında bir misafir geldi. Üzgün bir minik kalbi taziyeye gelmiş bir Peygamber...
‘Kuşun ölmüş, başınsağolsun!’
----------------------------------------------------

Camide ezan okunuyordu... Camii avlusunda da oynayan minikler... Huzurlu bir asr-ı saadet görüntüsü...
Yalnız bir tanesi diğerlerinden yaşça biraz büyüktü ve ezanın okunuşuyla kendince eğleniyordu. Onu gören Efendimiz çocuğu çağırdı.
‘Ne güzel de ezan okuyorsun... Bu camiinin müezzini artık sen ol.’ dedi ve onun saçını okşadı.
O, hayra çağıran bir müezzin olacaktı.
Oldu da... Hemde yaşlılığında saçları beyazlamasına rağmen, Efendimizin el sürdüğü kısma ak düşmemiş bahtiyar bir müezzin...
----------------------------------------------------

Hz.Hasan ve Hüseyin’i öptüğünü, onlarla oynadığını gören biri Efendimize;
‘Ben çocuklarımı hiç böyle sevmem.’
Cevap Peygamber ahlakını özetleyicidir;
‘Senin kalbinde merhamet yoksa, ben ne yapayım...’
----------------------------------------------------

Sokaklarda ağlıyordu minik bir kız.
Sormadan geçmezdi Allah Rasulu. Dünyanın huzuru O’na emanetti...
Ne oldu? dedi.
Yere bakarak ağlayan kız soruyu soranı görmeden; ‘Ben babamı kaybettim, dedi. Peygamberimizle gittiği gazada şehit oldu... Annemde yok. Şimdi de bayram geliyor... Benim hiçbir şeyim yok.’
İster misin ben senin baban olayım, sonra da sana bayramlıklar alalım?
İster misin annen Aişe olsun... Ablan da Fatıma...
Merhamet etmeyene merhamet olunmaz diyen Peygamberin merhamet anlayışı işte böyleydi...
Başını kaldırdı güzel kız, bu sözleri söyleyene baktı. Peygamberiydi...
Kim bilebilirdi Onun tesellisinin güzelliğini...
Ve Onun ehlinden olmanın huzurunu kim bilebilirdi...


rahmet peygamberine selam olsun......
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

uhra

Allahu Teala sizden çok razı olsun kardeşim.
gecenin bu güzel vaktinde Ef. sas in güzelliklerle dolu manevi iklimini, duygu yoğunluğu içinde manen yaşadık.
sağolun.

duha

söz Hayâtî'dir; İnanç taşıyoruz.....

[/center]

Fatihan


chechen

Güllerin Efendisi

--------------------------------------------------------------------------------

Hazreti Muhammed (sallAllahu aleyhi vesellem), Güllerin Efendisi.
O, Allah’ın Habibi.
O, gönüllerin eşsiz Tabibi.
O, âlemlerin Varolma Gayesi.
O'nun sevgisi Âhiret Sermayesi.
O'nu sevmek, Allah tarafından Sevilme Vesilesi.
En Sevgili’yi (sallAllahu aleyhi vesellem) anlatalım, yunup yıkanmak için kirli gönüllerimize. Gül Nebi’yi tanıtalım, yeni doğmuş, masum bebeklere. Anneler O'nu söylesinler ninni yerine.
Sohbet konumuz O olsun, sevdiklerimizle sırlarımızı paylaştığımız anlarda. Hani o bir ânı ömre bedel olan zamanlarda. Daha bir bebek iken "Ümmetî" nidasıyla inleyişini; küçük yaşta hem yetim hem öksüz kalıp bizzat Âlemlerin Rabbi tarafından terbiye edilişini anlatalım…
El-Emîn oluşunu anlatalım daha peygamberlik verilmeden. Sözleştikleri yerde bir genci üç gün bekleyişini hiç yerinden ayrılmadan. Peygamber olmadan önce de bir peygamber gibi yaşayışını, Hılfu’l-Fudûl’da haksızlıklara karşı direnişini anlatalım.
O'nun nasıl fırtınalar meydana getirdiğini anlatalım ruh dünyasında rahip Bahira'nın. Rabb'i arayışını, insanlık için ızdırabını, inleyişini, çilesini soralım taşlarından Hira Mağarası’nın. Cibril nidasını duyuralım tüm gönüllere: "Yaratan Rabb’inin adıyla oku!" Ve okuyuşunu anlatalım O'nun satır satır tüm kâinatı, ayet ayet Kur'ân'ı.
Engel olalım O'na ulaşmasın Ebu Leheb'in kem sözleri. O'na bakmasın Ebu Cehil'in ve Ebu Cehil ruhluların cehalet, kin, hırs, intikam bürümüş gözleri. Siper olalım O'na ulaşmasın ne Kureyş'in, ne de asrın kendini bilmezlerinin tükürükleri. Tâif'te bizim için taşlanmasını, “Yüz sene sonra da olsa bunlar arasından bir kişi hidayete erecekse helak olmalarını istemem” diye rahmetle coşmasını anlatalım.
Davet edelim, şu yıkık dökük diyarımızı şereflendirsin. Bitmeyen acılarımızı, dinmeyen feryatlarımızı dindirsin.
Gel artık ey Nebi! Şeref buyur liyakatsizliğimize bakmadan. Zira ne dilde kaldı artık, ne sinede derman. Gel artık, ey Rahmeten lil âlemîn zira çok bunaldık. Öz yurdumuzda kimsesiz, öz yurdumuzda garip kaldık. Duyulsun artık sadân cihanın dört bir yanında. Tütmesin zulüm dumanları kimsenin ocağında. Gel ve bize de sun o engin merhametinden. Gel ve bize de saç o zengin rahmetinden.
“El benim damen senin
Ey rahmeten li’l-âlemin
Şöhretim isyan benim
Sen afv ile meşhursun.” (Itrî)
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

muhacir

Alıntı yapılan: "uhra"Allahu Teala sizden çok razı olsun kardeşim.
gecenin bu güzel vaktinde Ef. sas in güzelliklerle dolu manevi iklimini, duygu yoğunluğu içinde manen yaşadık.
sağolun.
amâ ve hırsa uyup nefs ile mahkûr olma,
Rahatın zâil olur,nâmı meşhur olma,
Sohbet-i Arif-i Billah'a eriş, dûr olma,
Saltanat-ı Mesned-i Dünya ile mağrur olma.

duha

Alıntı yapılan: "muhacir"
Alıntı yapılan: "uhra"Allahu Teala sizden çok razı olsun kardeşim.
gecenin bu güzel vaktinde Ef. sas in güzelliklerle dolu manevi iklimini, duygu yoğunluğu içinde manen yaşadık.
sağolun.
söz Hayâtî'dir; İnanç taşıyoruz.....

[/center]

Ahi

[glow=yellow,2,300]Herhangi bir insan vaktini nasıl geçireceğini, üstün bir insan ise vaktini nasıl tasarruf edeceğini düşünür. – Schopenhaver[/glow]

Fatihan


İsra

ellerinize sağlık..Allahrazı olsun

duha

Alıntı yapılan: "isra"ellerinize sağlık..Allahrazı olsun
söz Hayâtî'dir; İnanç taşıyoruz.....

[/center]

chechen


“..Kim Peygambere itaat ederse şüphesiz Allah’a itaat etmiş olur..” (Nisâ 4/80) emr-i İlâhîsi gereğince Habîbullahı sevmek Allah(cc)’ı sevmektir… “Resûlulah’a duyulan muhabbetin derecesi îmânın ölçüsüdür”… Bu sebeple bizlere O’nun muhabbetini lütfet…Yâ Erhame’r-Râhimîn!… O’nun aşkını sînelerimizde bir alev deryâsı hâlinde volkanlaştır… Bizleri O’nun yolundan ayırma Yâ Rabbi… Ve iki cihanda ebediyen Gülmek için, “Gül”ün gölgesinde olmayı bizlere müyesser eyle Yâ İlâhe’l-Âlemîn!…

O’nun gölgesinde olmak, cennet-âsâ baharlara ermektir… O’ndan medet ummak, çölde susuzluktan çatlamış dudaklara âb-ı hayat vermektir… O, hicranla yanan sînelerin mutluluk rüzgârıdır… O, sonsuzluk iklîminin îtîbârıdır… O, ümidin temsilcisidir…O, şefâat bekleyenlerin; mütebessim incisidir… O, bizim gönüllerimizin sultanı… O, bizim dertlerimizin dermanı… O, bizim kurtuluşumuzun fermanı… Bizde, O Habîb-i Kibriyâ’nın, O Sevgililer Sevgilisi’nin eşiğine baş koyup -yüzümüz olmasa da affına sığınarak- şefkâtine muhtaç olduğumuzu, arzetmek için,

Yunus Emre’nin diliyle:

“Canım kurban olsun Senin yoluna,

Adı güzel, kendi güzel Muhammed,

Şefâat eyle bu kemter kuluna,

Adı güzel kendi güzel Muhammed”

diyerek medet bekliyor, Efendimiz’den şefâat dileniyoruz…

Ey Sultanlar Sultânı! 15 asır önce yol verdiğin sevgi kervânına bizleri de kabul buyur… Ey Resûller Resûlü! Bizler için; kapına Kıtmir, bastığın yere türâb, ayağına toz, tebliğine köle olmak ne büyük ümran… Senin ümmetin olma berâtını almak ne büyük ikram… Sultanım, bizler Seni dünyada görme saadetine erişemedik… Ama bizler, çok günahkar bir ümmet olmamıza rağmen -hakkımız olmasa da- rüyâlarımızda Seninle olmak, Senin aşkın ve muhabbetinle dolmak istiyoruz… Cür’etimizi bağışla Efendim… Gül Yüzünü görmemiz, şefâatine ermemiz için, bizlere de lütfeyle destur… Ne olur!..

“Ezel bezminde bir dinmez figândım Yâ Resûllalâh,

Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım Yâ Resûllalâh…”

diye Yaman Dede’nin dizeleriyle arz-ı hâl ediyoruz…

“En Güzel”e yâr olanlara, “Gül”e gönülden bağlananlara binlerce selâm olsun…
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)