Gönderen Konu: Böyle Hutbe OLmaz!!!  (Okunma sayısı 18747 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı 33.yıldız

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 343
Ynt: Böyle Hutbe OLmaz!!!
« Yanıtla #15 : 08 Kasım 2009, 21:47:37 »

Yanlış anlamışsınız.


Neyi?
Ortak paydamız, İbrahimi dinler değil! EHLİ SÜNNET, EHLİ SÜNNET...

Çevrimdışı Hâsıl-ı Kelam

  • Moderatör
  • yazar
  • *****
  • İleti: 678
Ynt: Böyle Hutbe OLmaz!!!
« Yanıtla #16 : 14 Kasım 2009, 00:19:01 »
Öyle camiler var mı?

Evet bahsettiğim şekilde Camiler ve mescidler var.

Bugün camide kıldık.Eğer ben yanlış duymadı isem imam efendi şöyle söyledi:
"Bir derneğe, vakıfa vekalet yoluyla kurban vermek olmaz" :dgnk

Bunu bugün duyanlar var ise bizi bilgilendirsinler.

Umarım biz yanlış anlamışızdır.

Ne demek vekalet yoluyla derneğe vakıfa kurban verilmez.? Eğer öyle ise ne diye şu anda tvlerde, internette hatta bankalar yoluyla habire Mehmetçik Vakfına, Kızılay'a, Türk Hava Kurumuna,Lösev'e vekaleten kurban verilir diye reklam yapılıyor?
Nefsinle değil, kalbinle düşün ve karar ver!

Çevrimdışı azizistanbul

  • yazar
  • ****
  • İleti: 677
Ynt: Böyle Hutbe OLmaz!!!
« Yanıtla #17 : 14 Kasım 2009, 11:38:15 »
 

hutbede yanlış anlaşılacak bir şey yok herşey net.
dalga geçer gibi yanlış anlamışsınız deyip işin içinden çıkmayın. Mehmet Şevket EYGİ beyin yeni anladığı veya yeni kaleme aldığı bu durum yıllardır var . imamlar ve müftüler ve diyanetin yüksek makamdaki memurları  maaş, tayin korkusundan
yıllardır bu halde olduklarını şuurlu ve feraset sahibi tüm müslümanlar biliyor. 


örnek : Yaz kurslarında sanki imamları bir çocuk daha okutalım diye değil. 12 yaş altı olanları yakalamak ve evine göndermek için memur tayin etmişler.  kaç tane camii ile alakam var hepsinde de aman hocam bizi yakmayın falan filan. mümkün değil.12 yaş altı alamıyorsun. 12 yaş üstünü zaten zor buluyorsun.
جُلُوسُكَ سَاعَةً عِنْدَ حَلَقَةٍ يَذْكُرُونَ اللهَ خَيْرٌ مِنْ عِبَادَةِ اَلْفِ سَنَةٍ

Çevrimdışı Hulûs-i kalb

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 207
Ynt: Böyle Hutbe OLmaz!!!
« Yanıtla #18 : 23 Kasım 2009, 18:11:52 »
bence de bazilarinin hatalarini tüm imam hatililerin ve ilahiyatcilarin hatasiymis gibi algilamak.bunu firsat bilerek bu kesimden kimseleri kötülemek hic hos deil bence.hem nedir bu eyginin diyanetle bu aralar alip veremedigi dogrusu cok merak ediyorum.sahsina ve yazilarina lafim yok ama son zamanlarda diyanetle alaki hep yazar oldu da;bu da dikkatimi celbetti...
    kusura bakmayin ama 12 yas altindakilerin kuran kurslarina gitmelerini engelleyen yasayi cikaran yöneticiler uzaydan gelmedi basimiza.onlari biz sectik.yaptigimiz seylerden dolayi imamlari suclamak bence hic adil degil.
ISLAMI KURTARMAYA DEGIL; ISLAMLA KURTULMAYA CALISALIM...

Çevrimdışı 33.yıldız

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 343
Ynt: Böyle Hutbe OLmaz!!!
« Yanıtla #19 : 23 Kasım 2009, 20:09:51 »
Ben birkaç tane örnekle tüm diyanet ve ilahiyat camiasının kötülendiğine dair bir ifade göremiyorum.

M.şevked eygi vbleri iyi ki var.Yoksa nereden bileceğiz bu kokuşmuşlukları.Yazılarını takip ederseniz sadece diyanet hakkında değil ehli sünnet itikadına aykırılıklar, toplumun yozlaşması vb konularda yazılarda yazmakta.Allah kalemlerine kuvvet versin.Bu zamanda ehli sünnet itikadını savunmak çok mühim bir hizmettir.

Diyanet ve ilahiyatçılar eleştirilemez diye bir kanun yok.Yapıcı eleştiriler hepimiz için faydalıdır.Eleştiri olmazsa koyun gibi güdülen bir toplum haline geliriz.Her gelene de eyvAllah der geçeriz.

Bu ülkede bir diyanet işleri başkanı makam odasında okey oynamışsa..
diyanette hadis ayıklama çalışmaları yapılıyorsa
yine dine yenilik getirici şeyler yapılmaya çalışılıyorsa

bunlar açık bir dille tenkit edilmeli.Etmeyen vebal alır bu vebalin hesabını veremez

İyi İmamlarda vardır amma; ne imamlar var imam demeye şahit gerek..

Bana göre de Diyanet Tüm Türkiyeli Müslümanların derdine derman olacak, onu temsil edecek, sorunlarını giderecek bir kurum olmaktan çoktan çıkmıştır.Ya yeniden yapılandırılmalı, ya özerkleştirilmeli ya tamamen kaldırılmalıdır.Halkı daha fazla sapıtmaya gerek yok.
Ortak paydamız, İbrahimi dinler değil! EHLİ SÜNNET, EHLİ SÜNNET...

Çevrimdışı azizistanbul

  • yazar
  • ****
  • İleti: 677
Ynt: Böyle Hutbe OLmaz!!!
« Yanıtla #20 : 23 Kasım 2009, 21:07:18 »
Laıklık: dın ışlerının devlet ışlerınden ayrılmasıdır.

bizde laık olduk ama laıklığe layık olamadık hala !

dın elını devletten çektı ( doğru veya yanlış )
ama devlet elını dınden çekmedı.

eğer dın ışlerı ayrı olacaksa . camı cemaatı bellı bır yeterlılık belgesıne sahıp olan ımamı sececek . ımamlar kendı arasında bellı bır derecede tahsılı  ve yeterlılığı olanların ıçınden kendı ılce muftulerını sececek . ılçe muftulerı ıl muftulerını ıl muftulerıde dıyanet ışlerı başkanını sececek
dun hukumet veya bugun hukumet veya yarın hukumet alevı veya ıslama çok uzak duşunceye sahıp fakat diploma olarak yeterlı olan canının ıstediğı kışıyı dıyanet ışlerı başkanı olarak atayabılıyor.
dun bunun yapılmadığını veya bundan sonra yapılmayacağının garantısını kım verebılır.
bu ulkede Yaşar Nuri ÖZTURK un dıyanet ışlerı başkanı olmasının engelı var mıdır ? yoktur bugun hukumet ısterse onu dıyanet ışlerı başkanı yapabılır. Ama bunu halk ısteyecek mı . şımdıkı durumda muslumanların ısteyıp ıstememesı önemlı değıl
جُلُوسُكَ سَاعَةً عِنْدَ حَلَقَةٍ يَذْكُرُونَ اللهَ خَيْرٌ مِنْ عِبَادَةِ اَلْفِ سَنَةٍ

Çevrimdışı tefhim

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 360
Ynt: Böyle Hutbe OLmaz!!!
« Yanıtla #21 : 24 Kasım 2009, 12:15:22 »
İsterseniz Hulusi kalbin sözlerini şöyle düzeltelim: "Lütfen diyanet camiası ve imamların içinden bir kaç tane de olsa ehli insaf kişiler çıkabilir."
Evet böylesi daha düzgün oldu sizcede öyle değil mi?
Bedeel islemü gariben feseyeudü gariben fetuba lilgurabai.

Çevrimdışı 33.yıldız

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 343
Ynt: Böyle Hutbe OLmaz!!!
« Yanıtla #22 : 24 Kasım 2009, 23:35:41 »
Tabiki iyi imamlar ve diyanet mensupları da var.Hepsini hürra kategorize etmiş değiliz.

Bakın yarın bazı sendikalı imamlar iş bırakma eylemine katılacaklar.Ama bazıları.Yani camiye gitmeyecekler.Bu ne biçim iştir!Bunu sonuna kadar eleştiririz.

Amma diğer başka bir sendika başkanı da kendi sendikalarına bağlı imamların bu eyleme katılmayacağını, hakları ve sorunları olsa da imamların bazı sorumlulukları olduğunu, camiye gitmeme gibi saçma sapan hareketleri kınadıklarını söyledi.
Ortak paydamız, İbrahimi dinler değil! EHLİ SÜNNET, EHLİ SÜNNET...

Çevrimdışı Hulûs-i kalb

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 207
Ynt: Böyle Hutbe OLmaz!!!
« Yanıtla #23 : 26 Kasım 2009, 02:36:34 »

 Bunların yerine açılmış olan göstermelik İmam-ı Hatip mektebi ve İlahiyat Fakültesi kapatılmıştır.
 göstermelik kelimesinin altini özellikle ciziyorum.;cünkü sayin eygi icin hâla bu kurumlar ve bu kurumlarda bulunanlar göstermelik birer kukla.(yok öyle bise demeyin simdi,yazilarini okuyunca bana hak vereceksiniz belki)göstermelik oldugu icin olsa gerek her kesimin hedef tahtasi olmus bu kurumlar.ehli sünnetin savunucusuyum diyenler de laik gecinenlerde bu okullari hedef tahtasina koymuslar.burda kalkip da diyanetin bazi hatalarini savunacak deilim tabi ki.ama bir laf vardir yigidi öldür hakkini yeme:simdiki diyanet kendinden önceki diyanet yönetiminden kat kat daha iyi bunu kabul etmeyenimiz olmaz herhalde.sayin eygi öz elestiri yapmiyor maalesef tarafli davraniyor.öz elestiride egri de dogru da söylenir;maksat birseyleri düzeltmektir,cözüm yolu sunmaktir.ben bildim bileli hutbeler hep böyleydi.yerli mali türkün mali,herkes kullanmali;orman haftasi,börtü böcük haftasi...vs. hep hutbe konusu olmustur.sayin eygi dünkü gazeteci yazar degil;bundan 8-9 yil önce nerelerdeydi?akli yeni mi basina gelmis acaba?belki de cuma günü camiye gitti ve bir manzara bu durumu tekrar kendisine hatirlatti ve bu yaziyi kaleme aldi ve tabi ki yerden göge kadar haklidir.biz bazi seyleri zamaninda kaybettik bile kolay kolay düzelecegini beklemek kendimizi kandirmak olur.hükümet bazi seyleri düzeltmeye calisti neler oldugunu hep beraber gördük:kapanmanin kapisindan döndü;en önemlisi türkiye ekonomik acidan cok zarar gördü.katsayiyi kaldirdi YÖK danistay da bu karari bozdu tabi ki(taze vukuat)...vs.
  imam hatipleri kötülemek,tüm ilahiyatcilari ayni kaba koyma modasi maalesef var.benim buna tepki gösterme sebebim genel manada böyle bir problemin olmasindandi.sayin eygi´nin yazisini da görünce aklima geldi ve tepkimi yazdim.yoksa burda ilahiyatcilar,imam hatiplileri kötüleyenler oldugundan deil.burda bu tür kimselere rastlamis deilim henüz;ama günlük hayatta kendisinin disindaki tüm cemaat mensublarini,ilahiyatcilari,imam hatip mezunlarini,diyanet kurumu calisanlarini...vs.vs. dislayan,yerden yere vuran o kadar cok kimselerle,kurum ve kuruluslarla karsilastim ki(mesela danistay,bazi partiler,bazi cemaatlere mensup kimseler...)artik biktim gercekten.biz müslümanlar ne zaman bir birimizle ugrasmayi birakip gercek manada islami yasamaya baslayacagiz acaba?bence herkes kendi isine bakarsa o zaman belki cözüm bulabilmek daha kolay olur.sayin eygi siyasal bilimler fakültesi mezunu olmasi hesabiyle siyaset yapmakla mesgül;gelecek secimde bakalim hangi partiden milletvekili adayi olacak(gerci yasi da bayagi geckin ve bu duruma pek sicak bakacagini da sanmiyorum).sayin eygi isini yapiyor birsey demiyorum ama bence mimarliktan anlamiyan bir kimsenin mimar sinani elestirmesi gibi birsey sayin eyginin diyaneti ve benzeri kurumlari elestirmesi(hemen ahan da yakaladim.cevap hakki dogdu demeyin).sayin eygi bence ilk önce ne yapmak istedigine karar versin:gazetecilik,yazarlik mi?siyaset mi?ilahiyatcilik mi?diyanet denetleme müfettisligi mi?...
   sayin mehmet sevget eygi beyi elestirebilmem icin onun seviyesine cikmam lazim,bu da mümkün olamayacagina göre buraya yazdiklarim yanima kar kalacak yasasin.ama su bir gercekki herseye bir elestiri getiriyor(mesela camilerdeki wc´ye gider,cep telefonlarinizi kapatiniz...gibi levhalara).bir elestiri de benden sadirvanlarin musluklari bozuk ve su buz gibi,hic deilse kisin ilik su verseniz musluklara,d.gribi olacagiz Allah muhafaza.tüm meslek dallarinda ve tüm kurumlarda durum aynidir:mesela bir üstteki sendika ve grev meselesi;bircok kurum ve kurulus her firsatta hirpalanan,horgörülen(mesela ölü yikayici yaftasi vurulan) imamlarin gösterdigi bu hassasiyeti göstermez.sayin eygi bey de,biz de unutmayalim en son bunlardan birinin eline düsecegiz;onun icin hocalarla iyi gecinmek lazim.diyanette hersey kötüye gitmiyor;iyiye giden seyler de var.mesela cübbelerin rengi artik siyah deil.(zaten hep kafama takilirdi cübbelin neden siyah oldugu).
   herseye ragmen bu degerli yazarimizi severek okuyorum ve takdir ediyorum.ben diyaneti neden elestiriyor diye deil,neden son zamanlar da buraya kafayi taktigini merak etmistim.33. yildiz kardesim benim okuma yazmam yok o yüzden sayin eygi´nin baska yazilarindan haberdar degildim;aydinlattigin icin tesekkürler.sayin  mehmet sevket eygi beye yazilarinda basarilar diliyorum.insaAllah bu yazdiklarimi okuyup,kizmaz.dünya hali olmaz demeyin,olmayan yok.ben kendi fikrimi yazdim,yanlis taraflari olabilir,katilmadiginiz taraflari olabilir.bu durumlarda fikirlerinizi kendinize saklayin,buraya yazip beni üzmeyin lütfen.yazsaniz da cevap alamazsiniz haberiniz olsun.
 
RÖPORTAJ

Mehmet Şevket Eygi: Hiçbir işe yarayamıyorum
Cemal A. Kalyoncu
Aksiyon - Sayı: 559 - 22.08.2005   isterseniz bu röportaji okuyun bir nebze de olsa beni daha iyi anlayacaginiza inaniyorum.



sen seni bil.sen seni
sen bilmezsen,sen seni
patlatirlar enseni...               bu üclügü kendi sahsima yazdim kimse üzerine alinmasin lütfen.selametle kalin...
ISLAMI KURTARMAYA DEGIL; ISLAMLA KURTULMAYA CALISALIM...

Çevrimdışı 33.yıldız

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 343
Ynt: Böyle Hutbe OLmaz!!!
« Yanıtla #24 : 26 Kasım 2009, 12:41:50 »
Olayı kişiselleştirmeyi, adeta birileri ile paslaşma haline getirmeyi hiç sevmem.Böyle bir izlenim doğurmasına da gönlüm razı gelmez.Kişileri değil, fikirleri konuşmak lazım.Bu açından bakılmasını temenni ederek başlıyorum.

Alıntı
simdiki diyanet kendinden önceki diyanet yönetiminden kat kat daha iyi bunu kabul etmeyenimiz olmaz herhalde.
Ben kabul etmiyorum mesela.Ne naneler yendiğini biz iyi biliyoruz.Yine de fitne fesad olmasın diye söylemiyoruz.Benim gibi bir çok insanın olduğuna da eminim.Daha evvelki dönemlere göre kat kat iyi olduğunun göstergesi nedir mesela? Bir kaç misal verilebilir mi buna?

Alıntı
sayin eygi öz elestiri yapmiyor maalesef tarafli davraniyor.öz elestiride egri de dogru da söylenir;maksat birseyleri düzeltmektir,cözüm yolu sunmaktir.ben bildim bileli hutbeler hep böyleydi.
Bakın adamın yazılarını bir okuyun gazete arşivinden ondan sonra da kendisinden helallik dileyin isterseniz.Taraflı davranmadığını, hangi, camiayı nelerle eleştirdiğini müşahade edeceksiniz yazılarını okuyunca.Sorun sadece bu yazısını baz alarak hutbeler değildir.Bir sürü sorun var.

Alıntı
sayin eygi dünkü gazeteci yazar degil;bundan 8-9 yil önce nerelerdeydi?akli yeni mi basina gelmis acaba?
Mehmet Şevked Eygi Beyi yıllardır takip ederim.Bahsedildiği gibi dünün gazetecisi değildir kendisi.Taa 1970lerde gazeteciliğe başlamış, gazeteleri kapatılmıştır.Şu anda yazdığı gazetede bedava yazı yazmaktadır.Aynı zamanda Bedir Yayınevi'nin sahibidir.Hatırlayanlar belki bilir 70li 80 li yıllarda Türkiye'de Vehhabi zihniyeti cirit atmakta idi.Vehhabilik bu ülkeye ihraç edilecekti.Ancak Ehli sünneti savunanlar sayesinde Vehhabiliğin yayılmasına müsade edilmemiştir.İşte o zamanlarda Ehli sünneti savunma adına bizzat M.Şevked Eygi Bey'in yayınevinin ve kendisinin son derece aktif çalışmaları olmuştur.

Alıntı
biz müslümanlar ne zaman bir birimizle ugrasmayi birakip gercek manada islami yasamaya baslayacagiz acaba?bence herkes kendi isine bakarsa o zaman belki cözüm bulabilmek daha kolay olur.
Bakın buraya katılıyorum.Camialar arasında gereksiz çekişmeler oluyor.
Ancaaak; aman birlik beraberliğimiz bozulmasın, birlik beraberlik olsun, barış tesis edilsin edebiyatı yaparak da bozulmuşlukları, kokuşmuşlukları, yanlışları göz ardı etmemeliyiz.Keser iyi çalışmalı.Aman onlar bizdendir deyup onların hatalarını söylememek, görmezlikten gelmek sorunları çözmez daha da kötü bir hale getirir.Ve yanlışlara karşı uyarılarda bulunmayanlar da vebal sahibi olurlar.

Tabi burada önemli olan eleştiriyi yaparken üslubun kalitesidir.Şevked Eygi Bey'in genel manada buna dikkat ettiğini düşünüyorum.
Ancak kendisinin tüm yazılarını ve fikirlerini beğeniyor da değilim.Son derece katılmadığım görüşleri de vardır.Ama benim düşünceme aykırı şeyler yazıyor diye adamın doğru konularda yazdıklarına da muhalefet etmem yersiz olur.

Alıntı
sayin eygi siyasal bilimler fakültesi mezunu olmasi hesabiyle siyaset yapmakla mesgül;gelecek secimde bakalim hangi partiden milletvekili adayi olacak(gerci yasi da bayagi geckin ve bu duruma pek sicak bakacagini da sanmiyorum).sayin eygi isini yapiyor birsey demiyorum ama bence mimarliktan anlamiyan bir kimsenin mimar sinani elestirmesi gibi birsey sayin eyginin diyaneti ve benzeri kurumlari elestirmesi(hemen ahan da yakaladim.cevap hakki dogdu demeyin).sayin eygi bence ilk önce ne yapmak istedigine karar versin:gazetecilik,yazarlik mi?siyaset mi?ilahiyatcilik mi?diyanet denetleme müfettisligi mi?...
Siyasal Bilgiler Fakültesi Mezunu olmak dini ilimlerden anlamadığını göstermez.Bu ülkede geçen dönem ki Diyanet İşleri Bakanlığından sorumlu Devlet Bakanı da Felsefe Mezunudur.Kuranın bilmem kaçı vahiy değil, arap örf ve adetlerinden müteşekkil olmuştur gibi nice saçmalamaları vardır.İsmini de yazayım buyrun:Mehmet Aydın.
Bunlar uydurma şeyler değildir.Bu konuda biraz araştırma yapılmasını rica ederiz.İnternette de yazılanlara inanmazsanız, bu sözlerine bizzat şahit olan Prof.Dr Ahmet Akgündüz'e mail atarak sorabilirsiniz.Kendisi Hollanda'da İslam Üniversitesi Rektörlüğünü yapmakta ve Türkiye'de bir çok kesim tarafından itibar edilen bir kişidir.
Bana göre Eygi, bir çok diyanet mensubundan daha fazla dini bilgiye vakıftır.

Dini bilgi sahibi olabilmek için illaki İlahiyatçı ve Diyanet Mensubu olmak gerekmiyor.Bu konuyu daha sonra ayrıntılı bir şekilde açacağım.

Yazılarında siyasetle uğraştığını söylemek çok gülünç.Bu onu okumadığınızı, okumadan sadece bir kaç yazısına bakarak ve hatta Diyanetle duygusal bağınızdan dolayı (ki bu tür duygulsal bağlılıklar direk savunma mekanizmasını devreye sokar, yanlışını gördürmez insana) önyargılı davrandığınızı gösteriyor.Siz Eygi'yi bu konularda eleştirirken, eleştirdiğiniz fiileri kendiniz yapıyorsunuz.

Adam yaşını başını almış, gazetede bedava yazı yazıyor, Ehli Sünneti acaba nasıl daha iyi savunurum mücadelesini veriyorken siyasetle uğraştığını söylemek abes olur.Onun hayatını okuyun en azından.Eskinin mücahitleri şimdinin müteahhitleri onun iyi arkadaşıdırlar.Siyasetle uğraşacak olsa şimdiye çoktan bakan olurdu.Şimdi onlarla görüşmediğini de beyan ediyordu bir tv programında.

Alıntı
herseye ragmen bu degerli yazarimizi severek okuyorum ve takdir ediyorum.ben diyaneti neden elestiriyor diye deil,neden son zamanlar da buraya kafayi taktigini merak etmistim.

Bunun cevabını yukarıda yazdım.Sadece diyaneti değil bir çok konuda özeleştiri yapıyor.Yapması da lazım.Ortada bir yanlış varsa yazılması lazım.Aman kardeşlerimiz kırılmasın diye torpil geçecek hali yok.Bu işin bir vebali var.Buraya takınılacağına herkes kendi yanlışını düzeltsin.

Alıntı
ben kendi fikrimi yazdim,yanlis taraflari olabilir,katilmadiginiz taraflari olabilir.bu durumlarda fikirlerinizi kendinize saklayin,buraya yazip beni üzmeyin lütfen.yazsaniz da cevap alamazsiniz haberiniz olsun.
Niye siz fikrinizi açıkca söylüyorsunuz da bizimkine ambargo koyuyorsunuz.Forumlar bunlar için var.Oyunu kurallarına göre oynamak gerek.Ancak en başta da ifade ettiğim gibi ben olayı kişiselleştirmeme taraftarıyım.Yazdıklarım şahsınıza yönelik değil fikirlere yöneliktir.Bu da son derece normaldir, eleştiri-özeleştiri kültürünün gereğidir.

Alıntı
Mehmet Şevket Eygi: Hiçbir işe yarayamıyorum
Cemal A. Kalyoncu
Aksiyon - Sayı: 559 - 22.08.2005   isterseniz bu röportaji okuyun bir nebze de olsa beni daha iyi anlayacaginiza inaniyorum.

Okumuştuk yıllar evvel.Ama sizin yazdıklarınızla pek irtibatı yok.Aksine sizin fikirlerinizi haksız çıkaracak bir röportaj.

« Son Düzenleme: 26 Kasım 2009, 13:09:41 Gönderen: Fatihan »
Ortak paydamız, İbrahimi dinler değil! EHLİ SÜNNET, EHLİ SÜNNET...

Çevrimdışı 33.yıldız

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 343
Ynt: Böyle Hutbe OLmaz!!!
« Yanıtla #25 : 26 Kasım 2009, 12:55:45 »
Alıntı
Dini bilgi sahibi olabilmek için illaki İlahiyatçı ve Diyanet Mensubu olmak gerekmiyor.Bu konuyu daha sonra ayrıntılı bir şekilde açacağım.

demiştik.Şimdi bunu iyi anlamak için şöyle tarihte bir yolculuk yapalım:

Sene 10 Kasım 1948.CHP liler meclisde bir teklif vererek İmam-Hatip Kursları açılmasını istemişler.
Bu teklifte Laik Sisteme bağlı, O’nun denetim ve murakabesi altında Din görevlisi yetiştirilmek üzere , Diyanet İşlerine bağlı olmak şartıyla İmam-Hatip Kursları açılması isteniyordu.

Fakat CHP li Mebusların verdiği bu teklife, yine CHP'li olan Bingöl Mebusu TAHSİN BANGUOGLU (Hasan SAKA ve Şemseddin GÜNALTAY kabinelerinde iki dönem MİLLİ EGİTİM BAKANLIGI yapmıştır) ile Kocaeli Mebusu NİHAT ERİM, (ilerki senelerde yetişmesine sebep oldugu gençlik tarafından öldürülmüştür)  bu teklife muhalefet şerhi koymuşlar ve açılacak İmam-Hatip Kurslarının Diyanet İşleri yerine MİLLİ EGİTİM BAKANLIGINA bağlanmasını istemişler ve kanun onların istekleri doğrultusunda çıkmıştır.

BU MUHALEFET ŞERHİNDE ŞÖYLE DENİLMEKTEDİR:

"Atatürk inkılabının sağladığı zihniyet değişimini uzaktan, yakından bir tehlikeye maruz bırakmamak şartıyla  ( Atatürk inkılabının hedefini ve asıl nüvesini teşkil eden şey, bu zihniyet değişikliğidir.) 25 yıl inkitaya uğramış bir din adamları neslinin bugünkü maddi ve manevi durumunu belirterek YENİ BAŞTAN MÜNEVVER BİR DİN ADAMLARI NESLİ YETİŞTİRMEK zarureti vardır. Milli felaketimizin başlıca amili olan bu ZİHNİYET SAVAŞINA nihayet vermek için biz bir halkı ZORLIYARAK bir takım değişiklikler yaptık. Ve milletimizi YENİ BİR DÜNYA GÖRÜŞÜNE KAVUŞTURDUK.

Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile sağlamak istediğimiz şey de İKİ TÜRLÜ MÜNEVVERİ ORTADAN KALDIRARAK bu kültür birliğini yaratmaktan ibaretti. Şimdi biz MEDRESE ZİHNİYETİNİN son mümessillerini DİYANET İŞLERİ REİSLİGİ çevresinde toplanmış görüyoruz. BUNLAR skolâstik(ortaçağ) kültürün tohumluklarıdır. Geçen inkılâp yıllarının bu zevatın zihniyetlerinde hiç bir değişiklik yapmamış olduğu ise, eserleri ile sabittir. Bu vatandaşlar eliyle açılacak tahsil müesseselerinin de her ne şekil ve nam altında olursa olsun ESKİ MEDRESEDEN başka bir şey olmayacağı muhakkaktır.

Yeniden kurulacak bu medreseler için yanlış bir temel seçmiş bulunuyoruz. Bu iş kolaylıkla Türkiye'de medreselerin yeniden açılması mana ve mahiyetini alabilecek ve skolâstik zihniyetin yeniden filizlenmesi neticesini doğurabilecektir. Belki kısa zamanda bu kökten aşılanmış genç Türk nesilleri tekrar köylere kadar yayılacak ve inkilabtan evvel olduğu gibi halk ile devlet arasında bir kast, kapalı bir sınıf teşkil edeceklerdir.

TANZİMATTAN BERİ ÇARPIŞMIŞ OLAN İKİ TÜRLÜ ZİHNİYET ve İKİ TÜRLÜ MÜNEVVER TEKRAR KARŞI KARŞIYA GELECEKTİR.

Buna mukabil bu öğretimin bizim modern mektep nizam ve havası içinde MİLLİ EGİTİM BAKANLIGI eliyle mahzursuzca başarılabileceği kanaatindeyiz.

HEDEF bu mekteplerin hocalarına kısa zamanda İLAHİYAT FAKÜLTESİNDEN YETİŞECEK genç din adamlarını getirmek olmalıdır.

BİZİ YENİDEN ŞERİATÇILIKLA UGRAŞMAKTAN ANCAK BUNLAR KURTARABİLECEKTİR. "

(Muhalefet Şerhini verenler: Bingöl Mebusu PROF. TAHSİN BANGUOGLU ve Kocaeli Mebusu Prof. NİHAT ERİM )(KAYNAK: Türkiye’de Din Kavgası. Yaz. Sadık ALBAYRAK. sy.269–286)

Dini orasından-burasından kırparak kuşa çevirip, tanınmaz hale getirmek, kime hizmettir. Bugünde Ankara'da merkezden hazırlanan hutbeler, Türkiye'nin her yerinde bütün camilerde okunmakta. Onursal Yargıtay Başkanı, Prof.Sami SELÇUK bu durumu ilk duyduğunda çok şaşırdığını söylüyor. Gerçek Laik yönetimlerde böyle şeylerin olamayacağını beyan ediyor.Tarafsız bir hukukçu gözüyle meseleyi böyle değerlendiriyor.

Bu hutbelerde, bugünkü laik nizamın istemediği bir satır olabilir mi. Oluyor mu. Elbette ki hayır. Dinin istinasız bütün hükümlerini hutbelerde okunabilirmi ? Bize mahsus, Laik sisteme bağlı, ondan emir ve talimat alan Diyanet Müessesesi. İster beğen, istersen beğenme, realite bu.

Verilen teklif bu muhalefet şerhi doğrultusunda çıkarak İMAM-HATİP KURSLARI, Diyanet yerine MİLLİ EGİTİM BAKANLIGINA bağlı olarak açılmıştır.

25 Yıllık hicran devri bir nebze olsun giderilmiş olarak İlkokul Programlarında ihtiyari olarak 1.ŞUBAT.1949 'da DİN DERSİ KONULMUŞ, yine bu yılbaşında ÜÇ YILLIK İMAM-HATİP KURSLARI açılmıştır.

OCAK–1949 'da da İLAHİYAT FAKÜLTESİ açılmıştır.

Fakat yukarıda bir kısmını zikrettiğim muhalefet şerhinden de anlaşılacağı üzere, GAYE, bu günde hala sıkıntısını çektiğimiz, müessis Laik Nizamın istediği, tornadan cıkmış gibi, onlar gibi düşünen onların istediği gibi inanan, tek tip nesil yetiştirmek. Bugün, köyde yaşayan veya bir hastanede hizmetli olan başörtülüye ses çıkarılmıyor da, aynı başörtülü Üniversiyete gittiği zaman niye olmaz deniliyor, hiç düşündünüz mü? Bunların gerçek demokratikleşme ve gerçek Laiklik hususunda daha alacakları çok mesafe var. Çok özendikleri batıda bunlar böylemi yorumlanıyor, böylemi uygulanıyor?

Tevhid-i Tedrisat bünyesine bağlı, Laik Rejimin korumasında ve denetiminde olan bütün okulların  (bunlara elbette İMAM-HATİPLER ve İLAHİYAT FAKÜLTELERİ DE dahil) tek gayesi bu ; kendi istedikleri gibi tek tip insan yetiştirmek.

Muhalefet Şerhinde belirtildiği gibi, müessis Laik nizamın görüş ve düşüncesi hilafına yeni bir nesil yetişirse, OSMANLI DEVRİ Tanzimat’tan beri çarpışmış olan iki türlü zihniyet ve iki türlü münevver karşı karşıya gelecektir. Bunu önlemek için de, yetişmesinin istenmediği neslin önüne setler çekip, laik nizamın her türlü görüş ve inancına uygun yeni bir nesil yetiştirerek, Atatürk inkılâbının hedefini ve asıl nüvesini teşkil eden zihniyet değişikliğini sağlamak. 80 yıllık mücadelenin özeti bu değil mi?

Ve açılacak İMAM-HATİP KURSLARI’NI Laik Nizamın MİLLİ EGİTİM BAKANLIGINA bağlayarak ve Laik İLAHİYAT FAKÜLTELERİ kurarak, müessis Laik Nizamın görüş ve düşünceleri doğrultusunda yeni din adamları kadrosu yetiştirmek. Ve arzularına ulaşan muhalefet şerhi sahipleri son cümle olarak şöyle demektedirler :

(Milli Eğitim’e bağlı İMAM-HATİP'LERDEN ve İLAHİYAT FAKÜLTELERİNDEN yetişecek yeni nesil din adamları kadrosunu kastederek)

"BİZİ YENİDEN ŞERİATÇILIKLA UGRAŞMAKTAN ANCAK BUNLAR KURTARABİLECEKTİR ."

Şimdi bu durum karşısında, "Laik Rejimin İlahiyat Fakültelerinden gerçek din âliminin çıkmamasına değil çıkmasına hayret etmek lazımdır." denilirse mübalağa edilmiş olunurmu?

( Bugün Ehl-i Sünnet çerçevesi içinde İlahiyatçılar da, maalesef çok az olarak, var ise de bunlar özel gayret ile yetişmiş, ayrıca manevi kanallardan da istifade etmiş Allah'ın himayesi ile korunmuş şanslı kişilerdir.)

Bugün TV. Ekranlarının her gün dini tahrif ve tahrip ile meşgul ifsat ekibinin kahir ekseriyeti oryantalist duruşlu filozof ilahiyatçılar değilmi?

Çok acı ama maalesef din'e bugün en büyük zararı bu ifsat ekibi vermektedir. Doç. Prof. unvanları da taşıyan bu ifsat ekibi, bu asil milletin yüzlerce yıllık sahih inancıyla adeta alay eder gibi müçtehit edasıyla ( Ehl-i Sünnet itikadına aykırı)yeni yeni fetvalar vermekteler.

(Hasan Serdaroğlundan İktibas)
Ortak paydamız, İbrahimi dinler değil! EHLİ SÜNNET, EHLİ SÜNNET...

Çevrimdışı 33.yıldız

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 343
Ynt: Böyle Hutbe OLmaz!!!
« Yanıtla #26 : 26 Kasım 2009, 13:03:15 »
Şimdi de Ord.Prof Ali Fuat Başgil'in bir kitabından konuya yönelik bir alıntı yapalım.Alıntı İlahiyat Camiasnın nasıl din adamı yetiştirdiğini gayet iyi özetliyor.Ali Fuat Başgil CHP'li filan değil yalnız nasıl böyle şeyler yazmış demeyin.Ben kendisini anlatmayayım araştırınız.

" İlahiyatçı, din felsefesi, dinler tarihi ve din sosyolojisi öğrenmiş bir mütehassıs veya FİLOZOFTUR, fakat DİN ADAMI DEGİLDİR. (Yüksek Diyanet Mütehassısı) ise her şeyden evvel, zühtü takva sahibi bir dindardır; saniyen de muayyen bir dinde yüksek ilim ve kemal sahibi olmuş bir din adamıdır. Bunlardan biri hakkıyla inanmış, öbürü ise sadece iman üzerinde zeka oyunu oynamayı öğrenmiştir. Maarif Vekaletine bağlı ve onun murakabesi altında, yahut bugün ÜNİVERSİTE CAMİASI İÇİNDE çalışan bir İLAHİYAT FAKÜLTESİNDE, itiraf ederim ki, yüksek ilahiyat felsefecisi ve sosyolog yetişebilir. Fakat ( yüksek diyanet mütehassısı ) DİN ADAMI VE ÂLİMİ ASLA YETİŞEMEZ. Çünkü, tekrar edelim ki ,( yüksek diyanet mütehassısı) her şeyden evvel halis bir dindardır, zahid ve muttakidir; sonra da inandığı ve içinin samimiyeti ile kani olduğu dinde yüksek ilim ve kemal sahibidir. Bu vasıflardaki insanın yetişmesi için nasıl bir hava ve muhitin mevcut olması lazım geldiğini okuyucumun taktirine bırakıyorum.

Şurası muhakkaktır ki, dünyanın hiç bir yerinde, laik üniversite çatısı altındaki İlahiyat Fakültelerinde din adamı ve âlimi yetişmemiştir. Üniversite gibi laa dini bir camia içinde din adamı ve alimi yetişmemiştir.

VE BUNUN YETİŞMEMESİNE DEGİL, YETİŞMESİNE HAYRET EDİLSE YERİDİR.

�KAYALIKTA PİRİNÇ BİTMEZ ."

(Ali Fuat Başgil, DİN ve LAİKLİK Kitabı sy.194�195)


Yani anlayacağınız Sadece Diyanet Mensubu ve İlahiyatçılar dinden diyanetten anlayacak diye bir kaide yok.Yani öyle aman onlar olmaz ise cenazemizi kaldıracak adam bulamayız vehimlerine kapılmanın lüzumu yok.Öyle dönemlerin olduğu da olmuştu ama o zaman diyanet değil münferiden Allah rızası için çalışanlar her türlü sıkıntıya rağmen memleketin evladına dinini diyanetini öğretmişti de çok şükür dinsiz bir toplum olmaktan kurtulduk.

ANCAK yazılarımız yanlış anlaşılmasın, art niyetle okunmasın, ya da niyet okuyuculuğu yapılmasın.Hepten tüm ilahiyat ve diyanet camiasını kötülüyor değiliz.İyilerinin de olduğunu pek ala bilmekteyiz.Onların hakkını verelim.Ancak kahir ekseriyatla bozulmalar var.
« Son Düzenleme: 26 Kasım 2009, 13:10:39 Gönderen: Fatihan »
Ortak paydamız, İbrahimi dinler değil! EHLİ SÜNNET, EHLİ SÜNNET...

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Ynt: Böyle Hutbe OLmaz!!!
« Yanıtla #27 : 01 Aralık 2010, 07:13:04 »
Teşekkürler.
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim