Gönderen Konu: Böyle Tesettür Olmaz!  (Okunma sayısı 32560 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Böyle Tesettür Olmaz!
« Yanıtla #45 : 01 Ağustos 2012, 07:30:18 »




Her yıl yapılan ve bu sene de 24'üncüsü düzenlenen 'Miss Model Of Turkey' güzelleri bu sabah Eyüp Sultan'ı ziyaret etti. Yarın da yarışma var.



Sabah saat 10.30 sıralarında gelen güzeller Eyüp Sultan türbesi başında dualar okudu, bazıları da namaz kıldı.

Birbirinden güzel 26 finalist dualarının ardından medya mensuplarına poz verip fotoğraf çektirdi. Dualarının ardından halkın yoğun ilgisiyle karşılaşan modeller, çevredekilerle de poz verdi.

Güzellik yarışması yarın İstanbul Maslak Sheraton Otel'de düzenlenecek.

Müslüman kadınları  getirdikleri noktaya bakarmısınız...Resmen dinimizle alay ediyorler...Eyüp sultan Hz. Saygısızlık yapıyorlar... "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu"Allah hidayet versin...
« Son Düzenleme: 01 Ağustos 2012, 07:44:29 Gönderen: mazhar »

Çevrimdışı tk1978

  • IZLEMCI
  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 455
Ynt: Böyle Tesettür Olmaz!
« Yanıtla #46 : 01 Ağustos 2012, 13:52:57 »
doktorluğu okuyana kadar, ne olacak.26 yaşına kadar.tesettürlü nasıl okuyacak..geçiniz efendim....iş yapabilirde.bari bunları islami kılıflara sokmayın.                               
hocalarım çalgılı ilahiler hakkında bayağı  yazmışlar...birazda örtülülerin okumaları ,çalışmaları hakkında yazsalar.mutlu ederler.

Devir farkli. Bu konu´da farkli düsünmekteyim. Sahsen Avrupa´da okumayan yavrularin sikintisini cok cektik. Hele hele kizlar´da daha´da zorlasiyor. Gönül ister ki, kizlarimiz´dan okuyup Pedagog, Doktor olup bu Islam davasina yardimci olsunlar. Kuran Kurslarina, yatili Talebe yurtlarina Pedagog istiyor devlet. Ne yapalim? Sen kizini okutma, ben kizimi okutmayim... peki bu Pedagog nerden cikacak? Deriz ki, Alman olsun. Peki o hangi niyetle senin yurduna gelecek? Hangi ön yargilarla gelecek? Elbette Dini vecibelere uygun bir okul sistemi yok. Ama zaruret var bu dönem´de.
Simdi su söyliyeceklerim zihinlerde Fetva veriyormus gibi yanlis bir anlasilma uyandirmasin.
3 Kizim var ve her birini Rabbim müsade ederse, büyüklerim izin verirse hem Ahiret ilmin´de en üst düzeye kadar okutmak, hemde dünya ilmin´de en üst düzeye kadar okutmak niyetindeyim. Bunu´da sadece Dini mübinin su zor zamanlarin´da, bir kac´tane Müslümana yardimci ola bilmeleri icin. Yetisecek nesillere isik tuta bilmeleri icin okutmak´dan yanayim. Ama niyet bu, olur olmaz onu önce Rabbim sonra büykler bilir.
Size bir örnek.
Bun´dan yillar evvel kisiler ile konusdugum´da, Islam, Din hakkin´da baya zorluk cekiyorduk yönlendire bilmek icin. Ama bir Lisans ile karsilarina ciktigimiz vakit, daha basit ve kolay oluyor Insanlari yönlendirmek. Cünki milletimiz öyle olmus ki, denilen sözlere degil´de diyene bakiyorlar. Eger lisans varsa, Bu Doktor olur, Pedagog olur vs vs vs Insanlarin dinlemesi ve yönlendirlimesi daha basit ve kolay oluyor... Malesef.
Ayni zamanda´da ihtiyac var.
InsaAllah hakkimiz´da hayirlisi olur....
Bu gün Kadinlarimiz Avrupa´da Kadin Doktoruna gide bilmek icin(Mümine Hanim Kardeslerimiz) bin bir takla atiyor. Bulup gidiyor´da, ama Kadin Doktor Kafir. O´da Müslüman bir Bayana namahrem. SIKINTI büyük.
Avrupa´da bu yön´de zaruret var. Umariz Evlatlarini okutmak isteyen, hele kiz evladini okutmak isteyenler Para icin degil´de, Dini mübine hizmet icin okuturlarsa Rabbim merhameti ile muamele eder InsaAllah.

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Böyle Tesettür Olmaz!
« Yanıtla #47 : 01 Ağustos 2012, 19:09:17 »
doktorluğu okuyana kadar, ne olacak.26 yaşına kadar.tesettürlü nasıl okuyacak..geçiniz efendim....iş yapabilirde.bari bunları islami kılıflara sokmayın.                                
hocalarım çalgılı ilahiler hakkında bayağı  yazmışlar...birazda örtülülerin okumaları ,çalışmaları hakkında yazsalar.mutlu ederler.


Evet,Hocalarımızdan bu konuda ilmi bir makale istiyoruz,bekliyoruz... Yedi yıl evvel bir akrabam hanımına doğum yaptırmak için,ekonomik durumu özele götürmeye müsait değildi, kadın doğum uzmanı,kadın doktor bulmak üç tane hastane gezdğini bulmayınca(kadıın doktor şu anda yok demişler) mecburen hanımını acil olduğu için dördüncü hastaneye  mecburen bıraktığını nerdeyse ağlayarak anlatmıştı...Evet, çok çok önemli bir sıkıntı yeni yeni hastanelerde kadın doğum uzmanı bayanlar çalışıyor ama yetersiz...[/b]
« Son Düzenleme: 02 Ağustos 2012, 02:16:57 Gönderen: Tuğra »

Çevrimdışı osmanlı

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 379
  • Okula hayır, Açık lise kolejlerine evet.
Ynt: Böyle Tesettür Olmaz!
« Yanıtla #48 : 02 Ağustos 2012, 19:34:01 »
zuhuratlara az kaldı sabrediniz efendiler.
Devrimci akıla sahip olanlar, luciferin yeni dünya düzenini yemezler...

Çevrimdışı tk1978

  • IZLEMCI
  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 455
Ynt: Böyle Tesettür Olmaz!
« Yanıtla #49 : 02 Ağustos 2012, 20:01:47 »
zuhuratlara az kaldı sabrediniz efendiler.
mesela ne gibi zuhuratlar...

Çevrimdışı efsanef

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 283
Ynt: Böyle Tesettür Olmaz!
« Yanıtla #50 : 03 Ağustos 2012, 04:01:07 »
Dünyada yaptığımız her işte Allah cc nin rızasını gözetmeliyiz gerisi boştur. Peki size şunu söyleyeyim 6 yaşında okula başlıyorsunuz 8 sene ilköğretim , 4 sen lise , 5 sene üniversite ettimi 17 sene 6 yaşındada başladık, yaş oldu 23 2 sene de ne olur olmaz diye verdik etti 25 sene yaş 25. Şimdi 25 senemizi veriyoruz ne için ?

Tabiki kalan ömrü daha rahat geçirmek için, kalan ömür ne kadar?
İnsan ömrünü ortalama 60 alırsak 25 i gitti kaldı 35 sene yani biz 35 senemiz için 25 senemizi bir fiil feda ediyoruz. Peki sorarım size eğer ki Allah inancınız varsa ve size cenneti vaadettiğine göre düşünelim... Allah sonsuz bir hayat vaad ediyor, peki sonsuz bir hayat için kaç senemizi vermeliyiz veya 60 senelik ömrümüzü versek kafii gelirmi?

Bence gelmez... Sonsuz bir hayat için 1000 senede yetmez 10000 senede yetmez. Ozaman Allah'ın rızasını gözetelim ve farz olan bir emri rızık vesaire endişesiyle çiğnemeyelim. Unutmayın gerçek mümin rızık endişesine düşmez sebebini işler gerisini Allah'a bırakır çünkü bilirki herşey O'ndandır. Yani Allah nasip etmesse dünya senin olsada en iyi mühendiste olsan doktor da olsan nafile, onun için Allah'ın rızasını kazanalım. Birde demişki arkadaşlar kızını okutmayan bu insalar doktoru nerede bulacak... Merak etme arkadaşım sana örtün diyen dinim onunda çözümünü vermiş, eğer bayan doktor bulamıyorsak hastamızında doktora ihtiyacı varsa erkek doktorada görünebilir.Cünkü zorunluluk vardır. Ama asıl iş ne kızlarımızın okumaması nede başörtü... Bende isterim kızlarımızda okusun dünyalık ilim sahibi olsun bunun çözümüde bu sitede geçen bi yazıda okudugum şu sözlerdedir
" Müslüman kadınların başlarını açabilmeleri için islamın hükümlerini zorlamak yerine, kadınların islami kıyafetlerle okuyabilmelerinin çarelerini araştırıp bu konuda gayret etmemiz daha doğru olur." Allah'a emanet olun.


mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Böyle Tesettür Olmaz!
« Yanıtla #51 : 03 Ağustos 2012, 08:54:44 »
Alıntı
" Müslüman kadınların başlarını açabilmeleri için islamın hükümlerini zorlamak yerine, kadınların islami kıyafetlerle okuyabilmelerinin çarelerini araştırıp bu konuda gayret etmemiz daha doğru olur.


Meselenin özü bu...

Bunu yapabilecek birilieri İnşAllah gelir. Yıllarca müslümanların üzerinden politik ve siyasi arena da rant elde edenler,islamın hükümlerini kendi istedikleri biçime uydurmaya çalışarak sözde cihad yaparak ! özde ise, Allah'ın emirlerinin zıttına müslümanları sisteme,düzene 'entegre' için uğraştılar.




Çevrimdışı Şecaatli

  • okur
  • *
  • İleti: 83
  • TEK DÂVÂM İSLAM'DIR.GERİSİ BAŞKASININ OLSUN.
Ynt: Böyle Tesettür Olmaz!
« Yanıtla #52 : 06 Aralık 2012, 07:50:10 »
Çarşaftan başka tesettür giyim olmaz.Zira diğer pardesü, manto gibi giysiler fransızların, müslümanların ceplerini yoklamak icat ettikleri giysilerdir.Önceden bunlar bol idi, onlara da razıydık. Şimdi ise bel kısmı daraltılmış vaziyettedir.Sözde tesettür firmaları çarşaf satıyorlar mı hiç onlara sordunuz mu?...

[youtube]http://www.youtube.com/watch?v=6dbHuppZUh0[/youtube]

« Son Düzenleme: 06 Aralık 2012, 07:55:49 Gönderen: Şecaatli »
Neden mi mutluyum?.Çünkü Allah var, sıkıntı yok!
Gerisi imtihanımdır.

Bir ayet:“Olur ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız;
oysa o, hakkınızda hayırlıdır.Olur ki, siz bir şeyi seversiniz;ama o, sizin hakkınızda bir fenalıktır.
Allah bilir, siz bilmezsiniz. ” (BAKARA SURESİ-216)

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Böyle Tesettür Olmaz!
« Yanıtla #53 : 11 Aralık 2012, 05:30:11 »
İslâm’da elbisenin ismi değil vasfı önemlidir. Yâni, el yüz dışındaki bütün bedeni örtüyor mu, vücut hatlarını belli etmeyecek genişlik ve uzunlukta bedeni kaplıyor mu?

Bir elbise böyle ise, yâni eşarp saçın telini dahi göstermiyor, manto vücudun hatlarını dahi gizliyor, kalın çoraplar diz üstlerine kadar çıkıp teni kapatıyorsa farz olan giyim hâsıl olmuştur.

Örtünmek farzdır, çarşaf giymek farz değil, nitekim;

(Dürer-ül-mültekıte) isimli kıymetli kitabın dördüncü sayfasında, (İslamiyet, kadınların örtünmesi için belli bir örtü emretmedi) buyurulmaktadır.

Hocamızın eklemiş olduğu bir yazıdan kısa bir paragraf;

.........Belli Bir Örtü Emredilmedi

Kadınların, kızların ince, dar veya kürklü örtü ile ve küpe, gerdanlık gibi zînet eşyası açık olarak ve erkekler gibi giyinerek ve saçlarını erkekler gibi tıraş ederek sokağa çıkmaları haramdır. Bunun için, geniş bile olsa, pantolon ile örtünmeleri de câiz değildir. Çünkü pantolon, erkek elbisesidir.

(Tergîb-üs-salât)daki hadis-i şeriflerde, “Örtülü olan çıplaklara ve erkek gibi giyinen kadınlara ve kadın gibi giyinen, süslenen erkeklere lânet edildi.”

Geniş manto ile örtünmek âdet olan yerlerde, kadının bununla örtünmesi lazımdır. Başka örtülerin âdet olduğu yerlerde bunlarla örtünmesi caiz olur. Geniş, uzun manto, kalın baş örtüsü ve uzun çorap, tesettür şartlarına daha uygundur. İslamiyet, kadınların örtünmesi için belli bir örtü emretmedi. Çarşafla örtünmek yaygın olan yerde çarşaf da giyilebilir...............


http://www.sadakat.net/forum/islami_sorulariniz_ve_cevaplari/tesetteurlu_mu_degil_mi-t50040.0.html;msg235346#msg235346



Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Tesettürümüz Bizi Koruyamıyorsa
« Yanıtla #54 : 11 Aralık 2012, 05:33:53 »
Genç kız, öğleden sonra liseden arkadaşlarıyla buluşacaktı. Sabahtan başladı hazırlıklara... Dolabını açtı ve dakikalarca hangi kıyafetini giyeceğini düşündü. Nihayet ayarladı. Sıra başörtüsüne geldi... Kendi kendine, "Müslüman, güzel ve zarif olmalı... En kaliteli, canlı renkleri olanı seçeyim de sonra sönük kalmayım arkadaşların yanında..." diye düşündü.

Biraz da makyaj yaptı; yüzünün soluk olmaması için... Eski tülbentlerini de saçına sararak, uzun uzun uğraşarak kocaman topuzunu tamamladı. Saten bonesini taktı, eşarbını da uydurduktan sonra sadece kafasını örtecek şekilde kısacık yapıp, boğazını sıktırdı. Yeni tesettür modası böyleydi... Kafasına, tam da topuzunun üzerine güneş gözlüğünü taktı. Bedenine elbise gibi oturan pardesüsünü de giydikten sonra aynaya son kez baktı. Arkası açık topuklu ayakkabılarını giymek için kapının önüne koydu.

"-Şimdi her şey tamam; çok güzel oldu, görenler bayılacak!.. Kim demiş ki kapalılar güzel giyinmez, al işte fıstık gibiyim..." diyerek evden çıktı.

Yolda salına salına yürüyor, bir taraftan da etrafındakiler bakıyor mu diye gözünün ucu ile kontrol ediyordu. Amacına ulaşmıştı, geçtiği yerlerdeki erkek-kadın herkes ona bakıyordu. Bir ara durup:

"-Ne bakıyorsunuz?" demek geldi içinden; fakat kızlarla buluşacaktı, orada vakit kaybedip onları bekletmek istemedi.

Gideceği yere çok az kalmıştı. Kenarda duran bir delikanlı, bir an olsun gözünü ondan ayırmıyordu. İyice yaklaşınca onun duyabileceği bir ses tonu ile:

"-Çok tatlısın." dedi.

Genç kız, beklemediği bu davranış karşısında ürkmüştü. Yavaşça delikanlıya baktığında, hâlâ sırıtarak kendisini süzdüğünü gördü. Çok korkmuştu. Arkasına bakmaya cesareti yoktu. Hızlı adımlarla kızlarla buluşacağı yere doğru ilerledi. Beti benzi atmıştı. Arkadaşlarını görünce biraz rahatladı. Keyfi kaçmıştı bir kere, gün boyunca tadı-tuzu yoktu. Ya o çocuk bana bir şey yapsaydı, diye düşünüp durdu.

Eve dönünce hiçbir şey konuşmadan odasına girdi. Yaşadığı bu hâdisenin tesiri ile söylenmeye başladı:

"-İnsanlar ne hâle gelmiş, kimseye güvenilmiyor!.. Kapalılara laf atma cesaretini gösteriyorlarsa, kim bilir açıklara neler yapıyorlardır?!" dedi öfkeyle...

Derin düşüncelere daldı. Bir an, tekrar saçımı açsam mı acaba, diye aklından geçirdi. İlk kapandığı gün geldi gözünün önüne... Sonra Kur'ân kursundaki hocasının anlattıklarını hatırladı. Ona; "Neden örtünmemiz gerekiyor? Allah Teâlâ, bizi ne güzel yaratmış, gizlemek istemiyorum!.." dediğinde, aralarında şu konuşma geçmişti:

"-Bak güzel kızım, pazara gittiğin zaman kabukları soyulmuş, üzeri sineklenmiş bir meyveyi almak ister misin?"

"-Hayır, insanın midesini bulandırır. Hem ne alakası var meyve ile?"

"-Hava ile temas eden soyulmuş meyve; dışardan gelen zararlı mikrop ve bakterilerden korunamadığı için çabuk kokuşur, sineklenir, kararır. Çünkü onu koruyan kabuğudur. Allah, her meyveyi en güzel bir şekilde ambalajlayıp bize sunmuştur. Kabuğu ezilmiş, soyulmuş, darbe almış meyvelerin içi de zamanla çürümeye mahkûmdur. Sağlam kabuklular ise lezzetlidir. Tesettür de bizi yabancı bakışların, kötü düşüncelerin tesirinden korur. O yüzden tam mânâsı ile örtünmeliyiz. Zaten tesettürümüz bizi koruyamıyorsa; o hakiki tesettür değildir, şekilden ibarettir.

"Nasıl yani?"

"-İslamiyet'in gelmesiyle birlikte kadınlar, ayrı bir değer kazanmıştır. Kıymetli olan her şey gibi, hanımların da kendisini koruyup, kollaması gereklidir. Cenâb-ı Hak, Ahzab Sûresi'nin 59. âyet-i kerimesinde:

"Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mümin kadınlara (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle..." buyurarak bize nasıl örtünmemiz gerektiğini bildirmiştir. Ölçümüz belli... Kendimizi, sırf insanlara beğendirmek için örtümüzden taviz verirsek, Allâh'ın rızasını insanların takdirine tercih etmiş oluruz. Kaldı ki; yüce Yaradan'ımız sevdiği kullarını insanlara da sevdirir..." demişti.

Âyet-i kerîmenin bir kısmı aklına gelmişti, tam metnini hatırlayabilmek için hemen abdest alarak, Kur'ân-ı Kerim'in Türkçe meâlinden okudu. Âyetin devamındaki şu cümleler zihninde yankılanmaya başladı

"...Onların tanınmaması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir."

Evet, bugün hem çok incinmişti, hem de korkmuştu. Böyle giyinerek değerini ne kadar da düşürmüştü.

"-Rabbimin rızasını gözeterek hakiki mânâda örtünseydim, bunları yaşamayacaktım belki de... Aman Allâh'ım, neler de düşündüm öyle, affet Rabbim, nefsime uydum, kendime zulmettim. Hâlbuki Sen, beni benden daha çok koruyansın. Nefsimin şerrinden muhafaza et Allâh'ım!" diyerek secdeye kapandı, gözyaşları ile tevbe etti...

O günden sonra hiç kimse onu makyajlı, kafasında kocaman topuzu, elbise gibi vücudunu saran pardösüsü ve arkası açık topuklu ayakkabısı ile görmedi. Çevresinde çok sevilen ve sayılan birisi oldu...

* * *

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir hadîs-i şerîfinde:

"-Yaptığınız işi en güzel şekilde yapın!" buyuruyor.

Söz konusu tesettür ise, daha da itinalı davranmamız gerekir ki; Yaratan'ın bize verdiği değerin farkında olalım.

Müslüman her şeyin en güzeline lâyık... Fakat güzellik anlayışımız, Kur'ân ve sünnet ışığında olmalı... Temiz, ütülü, uyumlu; ama dışarda dikkat çekmeyecek, tam mânâsı ile örterek yabancı bakışlardan koruyup, kollayacak şekilde bürünmeliyiz örtümüze...

Yâ Rabbi, güzellik anlayışımızı, rızâna göre şekillendir. Bizleri, nefsimizin şerrinden muhâfaza eyle. Görüntümüz ve davranışlarımızla güzel dinimizi en iyi şekilde yaşayabilmeyi nasip eyle! Âmin.

Kübra Çoban

Çevrimdışı Şecaatli

  • okur
  • *
  • İleti: 83
  • TEK DÂVÂM İSLAM'DIR.GERİSİ BAŞKASININ OLSUN.
Ynt: Böyle Tesettür Olmaz!
« Yanıtla #55 : 11 Aralık 2012, 19:59:00 »
Genç kız, öğleden sonra liseden arkadaşlarıyla buluşacaktı. Sabahtan başladı hazırlıklara... Dolabını açtı ve dakikalarca hangi kıyafetini giyeceğini düşündü. Nihayet ayarladı. Sıra başörtüsüne geldi... Kendi kendine, "Müslüman, güzel ve zarif olmalı... En kaliteli, canlı renkleri olanı seçeyim de sonra sönük kalmayım arkadaşların yanında..." diye düşündü.

Biraz da makyaj yaptı; yüzünün soluk olmaması için... Eski tülbentlerini de saçına sararak, uzun uzun uğraşarak kocaman topuzunu tamamladı. Saten bonesini taktı, eşarbını da uydurduktan sonra sadece kafasını örtecek şekilde kısacık yapıp, boğazını sıktırdı. Yeni tesettür modası böyleydi... Kafasına, tam da topuzunun üzerine güneş gözlüğünü taktı. Bedenine elbise gibi oturan pardesüsünü de giydikten sonra aynaya son kez baktı. Arkası açık topuklu ayakkabılarını giymek için kapının önüne koydu.

"-Şimdi her şey tamam; çok güzel oldu, görenler bayılacak!.. Kim demiş ki kapalılar güzel giyinmez, al işte fıstık gibiyim..." diyerek evden çıktı.

Yolda salına salına yürüyor, bir taraftan da etrafındakiler bakıyor mu diye gözünün ucu ile kontrol ediyordu. Amacına ulaşmıştı, geçtiği yerlerdeki erkek-kadın herkes ona bakıyordu. Bir ara durup:

"-Ne bakıyorsunuz?" demek geldi içinden; fakat kızlarla buluşacaktı, orada vakit kaybedip onları bekletmek istemedi.

Gideceği yere çok az kalmıştı. Kenarda duran bir delikanlı, bir an olsun gözünü ondan ayırmıyordu. İyice yaklaşınca onun duyabileceği bir ses tonu ile:

"-Çok tatlısın." dedi.

Genç kız, beklemediği bu davranış karşısında ürkmüştü. Yavaşça delikanlıya baktığında, hâlâ sırıtarak kendisini süzdüğünü gördü. Çok korkmuştu. Arkasına bakmaya cesareti yoktu. Hızlı adımlarla kızlarla buluşacağı yere doğru ilerledi. Beti benzi atmıştı. Arkadaşlarını görünce biraz rahatladı. Keyfi kaçmıştı bir kere, gün boyunca tadı-tuzu yoktu. Ya o çocuk bana bir şey yapsaydı, diye düşünüp durdu.

Eve dönünce hiçbir şey konuşmadan odasına girdi. Yaşadığı bu hâdisenin tesiri ile söylenmeye başladı:

"-İnsanlar ne hâle gelmiş, kimseye güvenilmiyor!.. Kapalılara laf atma cesaretini gösteriyorlarsa, kim bilir açıklara neler yapıyorlardır?!" dedi öfkeyle...

Derin düşüncelere daldı. Bir an, tekrar saçımı açsam mı acaba, diye aklından geçirdi. İlk kapandığı gün geldi gözünün önüne... Sonra Kur'ân kursundaki hocasının anlattıklarını hatırladı. Ona; "Neden örtünmemiz gerekiyor? Allah Teâlâ, bizi ne güzel yaratmış, gizlemek istemiyorum!.." dediğinde, aralarında şu konuşma geçmişti:

"-Bak güzel kızım, pazara gittiğin zaman kabukları soyulmuş, üzeri sineklenmiş bir meyveyi almak ister misin?"

"-Hayır, insanın midesini bulandırır. Hem ne alakası var meyve ile?"

"-Hava ile temas eden soyulmuş meyve; dışardan gelen zararlı mikrop ve bakterilerden korunamadığı için çabuk kokuşur, sineklenir, kararır. Çünkü onu koruyan kabuğudur. Allah, her meyveyi en güzel bir şekilde ambalajlayıp bize sunmuştur. Kabuğu ezilmiş, soyulmuş, darbe almış meyvelerin içi de zamanla çürümeye mahkûmdur. Sağlam kabuklular ise lezzetlidir. Tesettür de bizi yabancı bakışların, kötü düşüncelerin tesirinden korur. O yüzden tam mânâsı ile örtünmeliyiz. Zaten tesettürümüz bizi koruyamıyorsa; o hakiki tesettür değildir, şekilden ibarettir.

"Nasıl yani?"

"-İslamiyet'in gelmesiyle birlikte kadınlar, ayrı bir değer kazanmıştır. Kıymetli olan her şey gibi, hanımların da kendisini koruyup, kollaması gereklidir. Cenâb-ı Hak, Ahzab Sûresi'nin 59. âyet-i kerimesinde:

"Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mümin kadınlara (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle..." buyurarak bize nasıl örtünmemiz gerektiğini bildirmiştir. Ölçümüz belli... Kendimizi, sırf insanlara beğendirmek için örtümüzden taviz verirsek, Allâh'ın rızasını insanların takdirine tercih etmiş oluruz. Kaldı ki; yüce Yaradan'ımız sevdiği kullarını insanlara da sevdirir..." demişti.

Âyet-i kerîmenin bir kısmı aklına gelmişti, tam metnini hatırlayabilmek için hemen abdest alarak, Kur'ân-ı Kerim'in Türkçe meâlinden okudu. Âyetin devamındaki şu cümleler zihninde yankılanmaya başladı

"...Onların tanınmaması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir."

Evet, bugün hem çok incinmişti, hem de korkmuştu. Böyle giyinerek değerini ne kadar da düşürmüştü.

"-Rabbimin rızasını gözeterek hakiki mânâda örtünseydim, bunları yaşamayacaktım belki de... Aman Allâh'ım, neler de düşündüm öyle, affet Rabbim, nefsime uydum, kendime zulmettim. Hâlbuki Sen, beni benden daha çok koruyansın. Nefsimin şerrinden muhafaza et Allâh'ım!" diyerek secdeye kapandı, gözyaşları ile tevbe etti...

O günden sonra hiç kimse onu makyajlı, kafasında kocaman topuzu, elbise gibi vücudunu saran pardösüsü ve arkası açık topuklu ayakkabısı ile görmedi. Çevresinde çok sevilen ve sayılan birisi oldu...

* * *

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir hadîs-i şerîfinde:

"-Yaptığınız işi en güzel şekilde yapın!" buyuruyor.

Söz konusu tesettür ise, daha da itinalı davranmamız gerekir ki; Yaratan'ın bize verdiği değerin farkında olalım.

Müslüman her şeyin en güzeline lâyık... Fakat güzellik anlayışımız, Kur'ân ve sünnet ışığında olmalı... Temiz, ütülü, uyumlu; ama dışarda dikkat çekmeyecek, tam mânâsı ile örterek yabancı bakışlardan koruyup, kollayacak şekilde bürünmeliyiz örtümüze...

Yâ Rabbi, güzellik anlayışımızı, rızâna göre şekillendir. Bizleri, nefsimizin şerrinden muhâfaza eyle. Görüntümüz ve davranışlarımızla güzel dinimizi en iyi şekilde yaşayabilmeyi nasip eyle! Âmin.

Kübra Çoban


İbret alınacak kıssadan hisse vardır. Keşke genç kızlarımız biraz akıllarını kullanabilseler. . .


Allah razı  olsun sizden...
« Son Düzenleme: 12 Aralık 2012, 03:33:26 Gönderen: İsra »
Neden mi mutluyum?.Çünkü Allah var, sıkıntı yok!
Gerisi imtihanımdır.

Bir ayet:“Olur ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız;
oysa o, hakkınızda hayırlıdır.Olur ki, siz bir şeyi seversiniz;ama o, sizin hakkınızda bir fenalıktır.
Allah bilir, siz bilmezsiniz. ” (BAKARA SURESİ-216)