Gönderen Konu: İstanbul'u kapı kapı gezmeye ne dersiniz?  (Okunma sayısı 5027 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
İstanbul'u kapı kapı gezmeye ne dersiniz?
« : 12 Mart 2010, 20:32:26 »

Topkapı Sarayı kapısından başlayarak Haliç'e, buradan Yedikule'ye ve tekrar Topkapı'ya dolanan surların kapılarına göz attık.

Tarih kitaplarında anlatılan 60'a yakın kapıdan bugün çok azının ayakta olduğunu gördük. Çoğu iki aracın zor geçebileceği genişlikteki tarihi kapıları fotoğrafladık.

Bir zamanlar İstanbul'a ancak kapılardan girilebiliyordu. Ne karayolu, gişeler ne Haydarpaşa ne de Sirkeci vardı. Ziyaretçiler şehri çevreleyen surlardaki kapılarda bekletilip izinleri kontrol edildikten sonra kente alınıyordu. Sabah açılan kapılar, akşam kapanıyordu. Kentte uzun yıllar hizmet veren 60 kapının birçoğu günümüze kadar ayakta kalamasa da bulunduğu bölgeye verdiği isimle yaşamaya devam ediyor. Biz de İstanbul'un ayakta kalan kapılarına göz attık.

İstanbul dünyanın göz alıcı kentlerinden biri olmuş hep. Birçok uygarlığın gıpta ile baktığı, ele geçirmek istediği şehri fetheden Fatih Sultan Mehmet olmuş. Şehir denizden ve karadan gelecek saldırılara karşı büyük surlarla korunmuş. İlk surlar Megaralı Dorlar tarafından inşa edilmiş. Roma İmparatorluğu döneminde surların uzunluğu daha da artmış. Topun icat edilip geliştirilmesine kadar hem Persler ve Slavlar, hem Peçenekler ve Hunlar, hem de Bulgar ve diğer kavimler bu surları aşamamış, hep çarpıp gerilemek zorunda kalmışlar.

İstanbul surlarının toplam uzunluğu 22 kilometre. Üç ayrı bölgede bulunuyor. Bunlar sahilde yer alan Marmara Surları ve Haliç Surları'nın yanı sıra büyük çoğunluğu Zeytinburnu ilçe sınırları içerisinde yer alan Kara Surları...

KARA SURLARI VE KAPILAR:

Kara surları 7,5 kilometre uzunluğunda. Surlardaki kapılar dikkat çeker. Bu kapıların önemlilerinin altısı (Altın Kapı �diğer adıyla Yaldızlı Kapı-, Yedikule Kapısı, Belgrad Kapısı, Silivri Kapısı, Mevlana Kapı-bir diğer deyişle Mevlevîhane Kapısı- ve Topkapı) Zeytinburnu ilçesinde yer alır.

Altın Kapı: Yedikule sınırları içerisinde kalan Altın Kapı en görkemli kapıdır. Antik çağda inşa edilen bu kapı iki mermer kaplama kule arasında üç gözlü bir zafer takı şeklindedir. Kapı, adını, tunç kapı kanatlarının altın gibi parlamasından alır. Bizans döneminde seferden dönen imparatorun şehre büyük bir törenle giriş yaptığı kapı olarak biliniyor. Osmanlı döneminde önemini kaybeden bu kapının yerine Edirnekapı önem kazanmıştır.

Yedikule Kapısı: Bugün ayakta olan ve yoğun trafik geçişine hizmet veren kapılardan biridir. Kapının iç tarafında kemerin üzerindeki çift başlı kartal kabartması dikkat çeker. Yedikule Kapısı'ndan Belgrad Kapısı'na kadar 11 burç sıralanır.

Belgrad Kapısı: Surlar üzerindeki ikinci büyük kapı. Yedikule'dedir. 5. yüzyılda yaptırılmıştır. Bizans dönemindeki adı Porta Ksilokerkos'tur. Fetihten sonra buraya Belgrad Kapısı denmesinin sebebi olarak, Kanuni Sultan Süleyman'ın Belgrad'ı fethettikten sonra yanında getirdiği esnafı buraya yerleştirmesi gösterilir. Belgrad Kapısı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kara surlarının büyük bölümünü onardığı 1984-1989 yılları arasında restore edildi.

Edirnekapı: Kara surlarının en önemli yapılarından biri. Fatih Sultan Mehmet'in 29 Mayıs 1453'te törenle şehre girdiği Edirnekapı, İstanbul'un kurulduğu "yedi tepe"nin en yüksek olanıdır (yaklaşık 76 metre). Fatih'ten sonra Avrupa'ya sefere çıkan padişahlar bu kapıdan çıktıkları gibi, tahta çıkan padişahların da Eyüp Sultan Camii'nde kılıç kuşandıktan sonra şehre bu kapıdan girmeleri geleneksel bir anlayış olmuştur.

Osmanlı döneminde Edirne'ye giden yolun başlangıcı olan kapının içinde ve dışında surların Osmanlı döneminde geçirdiği onarımlarla ilgili çeşitli kitabeler yer alır. 1999 depreminde güney kulesi yıkılmıştır.

Topkapı: Mevlevihane Kapısı ile Sulukule arasında yer alır. Topkapı adını Fatih Sultan Mehmet'in fetih sırasında buraya yerleştirdiği en büyük topundan almıştır. Günümüzde bu kapının olduğu yerden Millet Caddesi geçmektedir. Topkapı bu caddenin açılması sonucu yıktırılmıştır. Caddenin yan duvarları üzerindeki küçük bir tali kapı kalmıştır.

Sulukule Kapısı: Bayrampaşa Deresi üzerinde olduğundan Sulukule adını almıştır. Burası surların beşinci askerî kapısıdır. Bugün surun içinde kapının adıyla anılan Roman vatandaşların yaşadığı bir mahalle de var.

Eğrikapı: Eğrikapı, tarihî yarımadanın kuzeybatısında yer alır. Kara surları güzergâhının son kapısıdır. Eğrikapı, sur kapısının etrafında şekillenen semte de adını vermişti. Semtin bir kısmı Fatih, bir kısmı Eyüp sınırları içerisindedir. Bizans döneminde adı Kaligaria, yani Ayakkabı Kapısı'ydı. Burada askerlere ayakkabı üretildiği için bu adı almıştır. Osmanlı döneminde bu kapıya Eğri denmesinin nedeni, yolun keskince bir dönüş yapmamasıdır. Bunun nedeni olarak İslam ordularının İstanbul kuşatmasında yer almış bir sahabi olan Hz. Hafir'in türbesinin burada bulunmasından kaynaklanmaktadır. Eğrikapı'daki sahabe mezarları 19. yüzyılda keşfedilmiştir.

Marmara Deniz Surları:

Marmara Deniz Surları, Mermerkule'den başlıyor. Surların yüksekliği 12 ila 15 metre arasında değişiyor. Marmara surlarının bir kısmı 1871-1873 yılları arasında demiryolunun yapımı sırasında yıkılmış. Yine 1950'li yıllarda sahil yolunun yapımı sırasında bazı bölümleri yıkıldı. Bu surlardaki kapıların çoğu yıkılmıştır.

Mermerkule Kapısı: Yedikule'de sahil yolunun üstünde bulunan zamanında denizin içinde olan Mermer Kule Kapısı İstanbul'un ilk kapılarından biri. Debbag Kapı da deniyormuş buraya.

Samatya Kapısı: Eski Samatya kapısı bugüne ulaşmayan yapılardan. Geçmişte tren istasyonunun altındaki geçitte olduğu varsayılıyor.

Narlı Kapı: Mermerkule'den sonraki ilk kapı Narlı Kapı. Samatya Kapısı'yla Yedikule arasında ayakta kalmış tek büyük yapı. Geçmişte burada nar ağaçları varmış.

Ahırkapı: Marmara surlarının en sağlam kalmış yapılarından biridir. Adını Topkapı Sarayı'nın ahırlarının bu çevrede bulunmasından almıştır.

Marmara surlarındaki diğer kapıların işimle şöyle: Değirmen Kapı, Çatladı Kapı, Langa Kapısı.

Haliç surları:

Haliç surları II. Theodosios (408-450)'un emriyle yaptırılmıştır. 1300'lü yıllarda yeniden onarılmıştır. Bu surların yaklaşık 12 kapısı vardır. Bunlardan Cibali Kapısı dışında günümüze ulaşanı olmamıştır. Bu kapılardan bazılarının isimleri şöyledir: Balat Kapısı, Petri Kapısı, Ayvansaray Kapısı, Yeni Ayakapısı, Bahçekapı, Odun Kapısı.

Cibali Kapısı: Haliç surlarının günümüze gelen tek kapısı. İsmini, fetihte şehre buradan giren Fatih'in komutanlarından Cebe Ali'den almıştır. Sur kapısının üstünde kapının adını ve önemini anlatan bir kitabe bulunur. Kapı, mahalleye de adını vermiştir.




Mevlevihane Kapısı

Mevlevihane Kapısı bugünkü kullanımıyla Mevlanakapı, Roma-Bizans döneminde "Resiotu", bazen de Rhegion Kapısı diye anılmıştır. Bugünkü adını 16. yüzyılda Merkez Efendi tarafından kapının yakınında kurulan Mevlevi dervişlerinin tekkesinden almıştır. 1988 yılı restorasyonunda Mevlanakapı da büyük ölçüde onarım görmüştür.



Silivri Kapısı

Silivri Kapısı, İstanbul'un kara surlarının güney kesiminde Mevlevihane Kapısı ile Belgrad Kapısı arasında bulunuyor. Bugün trafiğin aktığı kapılardan biridir. Bizans döneminde, kapının hemen dışında yer alan ve önemli kültür merkezlerinden biri olan Balıklı Ayazması'ndaki "can veren kaynak" dolayısıyla Pighi Kapısı diye adlandırılıyordu. Silivri yolunun başlangıç noktası olduğu için Osmanlı döneminde bu adla anılmaya başlandı. Silivri Kapısı'ndan şehre giren yolun hemen sağında Mimar Sinan'ın önemli bir eseri olan İbrahim Paşa Camii yer alır.



Yedikule kapısı



Cibali kapısı

zaman