Gönderen Konu: Bu Fener Dört Nesildir Yol Gösteriyor  (Okunma sayısı 3505 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Bu Fener Dört Nesildir Yol Gösteriyor
« : 26 Kasım 2013, 12:52:08 »

Bu Fener Dört Nesildir Yol Gösteriyor


Gelibolu Yarımadasından Marmara Denizi’ne giren gemiler, 1861 yılından beri aynı aile tarafından işletilen, Hoşköy Deniz Feneri’nin ışığıyla karşılaşıyor, Beşinci nesil ise artık fenerde yoklar, Ama Fener, Ege’den Marmara’ya, Boğazlardan Karadeniz’e seyir güvenliğini sağlamak için hala ayakta…

Hoşköy Deniz Feneri’ni önemli kılan ne? Ve niçin dört nesil aynı kişiler çalıştırıyor sorusunun peşine takıldık. Rotamız, tam yol Hoşköy. Deniz feneri uzaktan sessiz görünüyor. Hoşköy’e giden yolun üstünde duruyor. Yolları uzun bitkiler kaplamış. Araba ile çıkmakta epey zorlandık. Yabani otların sardığı incir ağaçları meyveye durmuş. Fenerin yanına varıp arka sağ tarafına göz attığınızda Çanakkale Boğazı’nın girişi rahat görülebiliyor.

Fenerin etrafında dolaşıyoruz, kimseyi bulamıyoruz. Beşinci nesil feneri işletmeyi bırakmış, şu anda Tekirdağ merkezde yaşıyorlarmış. Sebebini ise dördüncü nesil, yani son fener bekçisi, 3 yıl önce emekliye ayrılan Mehmet Erhan Bey’den dinliyoruz. “2007 yılında Fener’in bağ ve bahçesi turizm işletmesi olarak özel sektöre açıldı. Bir nevi özelleştirme diyebiliriz. Kıyı Emniyeti Müdürlüğü tarafından ihale ile işletmelere veriliyor. İhaleye verildi; ancak anlaşma sonra iptal edildi. Eskiden Türkiye Denizcilik İşletmesine bağlıydı. Büyük büyük dedemden beri ailece fenerin yanında kalırdık.

Önceleri insan merkezli işletilirdi şimdilerde teknoloji merkezli çalışıyor. Eleman tahsisi ile kontrol, onarım ve bakım çalışması ara sıra yapılıyor. Çevre düzeni kötü, bina kullanılmadığı için yıpranıyor.”

Deniz feneri deyip geçmeyin

Deniz feneri deyip geçmeyin, aslında göründüğü gibi sadece kuleden ibaret değil. Çanakkale ve İstanbul gibi uluslar arası öneme sahip iki boğaz ve Türkiye’nin 8000 km’yi aşan uzunluktaki kıyı şeridi “gemilerin denizdeki seyir güvenliği” için çok önemli. Kıyılar Artvin Hopa’dan, Hatay İskenderun’a kadar deniz feneri ile çevrelenmiş. Deniz fenerlerinin yaklaşık üçte biri Çanakkale Boğazı- Marmara ve İstanbul Boğazı kıyılarında bulunuyor. Kıyı Emniyeti Müdürlüğü, Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi’nden deniz fenerlerinin mevkileri görünme mesafeleri, ışık şiddeti, yerden ve denizden yüksekliği, ampul tipi gibi bilgileri öğrenmek mümkün.

Denizlerde seyir güvenliğini sağlamak maksadı ile yapılan deniz fenerleri, gemilere açık denizden karaya yaklaşırken, sahil boyunca seyir yaparken, karanın yerini tespit etmede yardımcı oluyor. Türkiye’de bütün fenerlerin az çok bir hikayesi var. Zaten fenerlerin çoğu 19. yüzyılda yapılmış. Hoşköy Deniz Feneri’nin tarihi seyrine bir göz atıyoruz. 1861 yılında Abdülmecit Han tarafından Fransız müteahhitlere yaptırılmış.

Fener, 18-20 deniz mili uzaklıktan görülüyor. Fener’in kulesi çelikten yapılmış ve Fransa’dan orijinal olarak getirilmiş. Deniz seviyesinden 50 metre yüksekliğinde, kule yüksekliği 20 metre. Fenerde ışık kaynağı olarak ilk devirlerde fitilli gaz yağı lambası kullanılmış. Günümüzde 1000 W’lık elektrik lambası ile aydınlatma sağlanıyor.

Dört nesil feneri işletiyor

96 kristalden meydana gelmiş kendi ekseni etrafında 360 derece dönerek hizmet veren Hoşköy Feneri, şu an faal durumda. Gemiler rotasını uydudan takip etse bile zor durumlarda yine fenere muhtaçlar. Mehmet Erhan Bey, 1970 yıllarında Fenerde çalışmaya başlamış, 2007 yılına kadar 27 sene bil-fiil çalışmış. Buranın “Hora Feneri” olarak bilinmesini şöyle açıklıyor: “Fenerleri stratejik fenerler, rota fenerleri diye iki gruba ayrılır. Hoşköy feneri, rota feneridir. Bütün yerli yabancı denizciler Hora adını eskiden beri bilir. Dünya literatüründe adı çok geçer.”

İlk nesil Fener Bekçisi Büyük Dede Hüseyin, 1850′li yıllarda fener yaptırılmasına karar verildiğinde Hoşköy’de ziraat ve hayvancılık ile uğraşır. Feneri kontrol edecek, yapımını takip edecek, liyakatli biri aranır. Hüseyin Dede tavsiye edilir ve o da inşaattan itibaren fenerin takibini yapar. Fenerin malzemelerini hayvanlarıyla çeker. Fener bittiğinde görevli olarak “Hüseyin Amca siz bu işi yaparsınız, denilip” bu görev veriliyor. Dört nesil Hüseyin, Halil, Hüseyin, Mehmet Erhan 1860 yılından 2007′ye kadar fenerin yanında ayrılmıyorlar. O zamanlar usta çırak ilişkisi yaygın olduğundan bilgi aktarımı, nesiller boyu devam ediyor. Nesiller boyu çalışanlara bir bedel/maaş verildiği de kesin. En son Mehmet Erhan Bey’e intikal ediyor.

Fenerin şahit olduğu önemli bir vaka olmamış. 1974 Kıbrıs harekâtında karartma uygulandığından fenerin ışığı yarı karanlık duruma getirilmiş. Deniz kuvvetleri için yanması gerekiyormuş. Karartma uygulamasının mantığı rota fenerlerinin koordinatları belirli olduğundan, diğer yerler de ona göre tespit ediliyor olmasıdır.

Fener ihaleye çıkartılıyor

Şimdi fenerde sabit bir çalışan yok. Ara sıra gelen görevliler kontrol ediyor. Deniz Fenerleri ilk kez Kıyı Emniyeti tarafından 2006 yılında kiralanmaya başlanmış. Denize bakan konumları nedeniyle işletmecilerin dikkatini çeken deniz fenerlerin ihalesi yerine göre değişiyor. Fethiye Kızılada Feneri 103 bin TL karşılığında, Bodrum Feneri aylık 15.000, Turgutreis Hüseyinburnu Feneri 8.100 TL’ye kiralanmış. Diğer deniz fenerleri de ihale için sırada bekliyor.


Sadik CANLAR | 08 Kasım 2013 | http://insanvehayat.com/bu-fener-dort-nesildir-yol-gosteriyor/