Gönderen Konu: Bu Ülker, Sabri Bey’in Ülker’i değil  (Okunma sayısı 4049 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Bu Ülker, Sabri Bey’in Ülker’i değil
« : 15 Haziran 2012, 17:54:33 »

Önceki gün Hakk’a yürüyen Sabri Ülker, bu toprakların yetiştirdiği, kendi içinden çıkardığı ve dahası kendini temsil eden ilk büyük sanayici idi.
 
Yokluk içinde ailesiyle Kırım’dan gelip yerleştiği İstanbul’da çocukluğunda çalıştığı atölyelerde bisküvi üretimini kendine iş edinmemin ötesinde hayat tarzı olarak seçmiş bir insan.
 
Sanayiciyim diye devlet tarafından beslenip semirtilen pek çok işadamının yaptığı distribütörlük ve montaj yerine, “kaliteli üretim” yapmaya ağırlık vermesiyle bilindi. Kaliteye bir de “tanıtım”ı kattı. Bu yönleriyle bilinen bir isim olarak hafızalarda yer etti.  
 
Benim gibi 1960 kuşağı olanlar, radyolarda babasına Ülker siparişi veren reklam cıngılları ile tanıdı. “Önce güneş, hava, su… Sonra bol gıda gelir. Akşama babacığım, unutma Ülker getir” sözleri bizlerin hala kulaklarında çınlar. O yıllarda çoğu zaman, reklamı radyodaki sesle birlikte tekrarlardık.
 
Sabri Bey’in hayat hikayesini, Rahmet-i Rahman’a kavuştuğundan bu yana epey yerde okumuş, ya da izlemiş olmalısınız.
 
1980’lı yılların ortalarında ekonomi ile uğraşmaya başladığımdan itibaren işyerimin de Davutpaşa’da olması itibariyle Ülker ile kapı komşu olduğumuz yıllar vardı. İki çocuğum, Ülker’in fabrika önündeki satış mağazasından aldığım kraker ve bisküvileriyle büyüdü.
 
Ülker’i hep “bizim” gördük. Yıllar sonra, “Bizim” markasını Ülker ailesi içinde gördüğümde çok sevindiğimi ve verdiği kararın doğruluğunu alkışladığımı hatırlıyorum.
 
İKİNCİ KUŞAKTA BAŞLAYAN DEĞİŞİM
 
28 Şubat sürecinde “Yeşil sermaye” ilan edilip silinecek şirketler arasında gösterilen Ülker’e bu toplum benzerine az rastlanan bir sahiplenme yoluna gitti. Yıkılmak istenen Ülker, bu depremden güçlenerek çıktı.
 
2000’de o yıla kadar işin içinde olan ama geri planda kalan oğlu Murat Ülker yönetimi devraldı. İyi bir işadamı olarak yetişen oğul Ülker, o zamana kadar hazırladığı atılım planlarını peş peşe hayata geçirdi.
 
Ülkesinde gıdada en büyük marka olan, yurt dışına çeyrek asırdan bu yana ihracat deneyimi olan Ülker, farklı alanlara açılım yaptı. Yurt dışında markalaşma yoluna gitti. Türk Hava Yolları, nasıl adını bile pek bilmediğimiz ülkelerde bayrak gösteriyorsa, Ülker de gıda alanında daha ileri bilinirliğe ulaştı.
 
28 Şubat’ın zevale ermeye başladığı bir dönemde Ülker, TSK bağlantılı vakıflara para akıtmaya başladı. “Yeşil” yaftasından kurtulmak için.
 
TSK Mehmetçik Vakfı'na 500 000 dolar;
Türk Silahlı Kuvvetleri'ni Güçlendirme Vakfı'na 500 000 dolar ve
TSK El Ele Vakfı'na 500 000 dolar, yani toplam 1,5 milyon dolarlık bağışta bulundu.
 
Ardından bir adım daha attı. 28 Şubat’ın sembol ismini grup bünyesinde önemli bir göreve getirdiği haberleri medya kulislerinde bomba gibi patladı.
 
28 Şubat’ın fırtınalı günlerinde “Bizim Ülker” diye sahiplenerek, süreç öncesine göre daha güçlü hale getiren toplumun aklı karışmaya başladı.  
 
Bütün atılan adımlar bunlardan ibaret kalmadı. Sonrası da geldi. Fenerbahçe fanatikliğiyle bilinen Murat Ülker, klüplere para yağdırmaya başladı. Bütün bu harcamaların reklam bütçesinden yapıldığı düşünülerek bu da sineye çekildi.
 
Ancak, Saraçoğlu Stadı’ndaki Ülker Locası’nda kimlerle maç seyrettiğine ilişkin bilgileri, zaman içinde malum medyanın köşelerinde okumaya başladık.
 
Dahası, 28 Şubat döneminde kendine kol kanat geren, yapılmak istenen her türlü hukuksuzluğa karşı Ülker’i “milli marka” diye sahiplenen medyaya da gerek yoktu artık.
 
Ülker’in artık “ulusal bir marka” olduğundan hareket edildi ve reklamlarda yeni mecralar arandı. 28 Şubat sürecinde Ülker’i bir kaşık suda boğmak isteyen yayın organları artık gözde mecralar olmuştu.
 
Muhafazakar medyadan gelen görüşme taleplerine kimi zaman cevap verilmez, kimi zaman aylarca askıda bırakılırken ulusal saldırganlığından başka bir şeyi olmayan yayın organlarına cömertçe reklam bütçeleri ayrılmaya başlandı.
 
Daha geçtiğimiz Çarşamba günü, (bu yazıyı yazarken teyit etmedim) bir yayın yönetmeni ile sohbet ederken, “Ülker’dekiler, son 5 yıldan bu yana hiçbir görüşme talebimizi kabul etmediler” diye yakınmasını dile getirmişti.
 
Mantık şu idi. “Bunlar nasıl olsa bizim adamlar. Onların sesi de çıkmaz. Ağlayıp sızlarlar ama bizimle açıktan bir sürtüşmeye de girmezler” yaklaşımı ile hareket edildi.
 
Sabri Ülker’in başında bulunduğu Ülker’i yok etmek isteyen gazete, televizyon ve öteki mecralara karşı ise, “Aman bize bulaşmasınlar. Nasıl olsa bu reklam bütçesini harcayacağız. Onları susturalım” diye hareket edildi.
 
Bütün bunları niçin yazdım?
 
Murat Ülker ve ekibi, muhafazakar camianın yapısını iyi biliyor. Onları ne kadar görmezden gelse de kamuoyu önünde bir çıkış yapmayacaklarından emin. Hazır yola koyulmuş, dolu dizgin gidiyorken kendilerine yolu açmış olanlara niye odaklansın. Önüne engel olarak çıkabilecekleri bertaraf etmek daha doğra değil mi?
 
Dedim ya Murat Ülker, işini iyi bilen bir işadamı diye.
 
Meraklılarına not: "Reklam istedi vermediler. Ünal Tanık da bunu yazdı" diye düşünenlere duyurulur. Bugüne kadar Ülker ile Ünal Tanık ya da Rotahaber'in hiçbir reklam görüşmesi olmadı.
 
 
Ünal TANIK - 14 Haziran 2012 Perşembe


Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: Bu Ülker, Sabri Bey’in Ülker’i değil
« Yanıtla #1 : 15 Haziran 2012, 18:04:03 »


Çevrimdışı osmanlı

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 379
  • Okula hayır, Açık lise kolejlerine evet.
Ynt: Bu Ülker, Sabri Bey’in Ülker’i değil
« Yanıtla #2 : 16 Haziran 2012, 16:35:50 »
Müslümanı keriz yerine koyup, gözümüzün içine baka baka kazık fiyatttan mal sattıkları için son 5 yıldır mümkün olduğunca ülker malı/hizmeti almıyorum. Aldırmıyorum.
Devrimci akıla sahip olanlar, luciferin yeni dünya düzenini yemezler...

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Bu Ülker, Sabri Bey’in Ülker’i değil
« Yanıtla #3 : 23 Aralık 2012, 20:14:57 »
'At iziyle it izinin' birbirine karıştığı bir ortamda kime inanacağımızı da şaşırdık.Rant,menfaat uğruna kimler neler yapıyormuş bu yazıyla onu da görmüş olduk.