Gönderen Konu: Budist Diyarın Tuğralı Müslümanları  (Okunma sayısı 4103 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı efsanef

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 283
Budist Diyarın Tuğralı Müslümanları
« : 18 Eylül 2012, 00:36:05 »



Budist Diyarın Tuğralı Müslümanları
Güney Asya ülkesi Tayland, kendine has tarihi, kültürü ve yaygın Budist inancı ile tanımakla birlikte başkentinde 55 civarında cami ve çok sayıda Müslüman barındırıyor.
Dünyada turizmin en cazip merkezlerinden, Güney Asya ülkesi Tayland, kendine has tarihi, kültürü ve yaygın Budist inancının dışında büyük bir Müslüman nüfusa evsahipliği de yapıyor.
Tayland’ın başkenti Bangkok’ta 55 civarında cami olduğu kaydediliyor. Kentteki camilerin birinde ise bir Osmanlı izi var.
Bangkok’un varoşlarının bulunduğu Caran Kurun bölgesinde ara bir sokakta bulunan cami 1916 senesinde inşa edilmiş.
Tarihi kayıtlara göre doğrudan bir Osmanlı etkisi görülmese de başkent Bangkok’taki neredeyse yüz yıllık Bang Uthit Camisinin girişinde dev bir Osmanlı Arması işlenmiş.
-Sultan Abdülhamid’in hatırası-
Camide bulunan Osmanlı arması dikkatli incelendiğinde armanın üzerinde Sultan II. Abdülhamid’in tuğrası dikkati çekiyor.
Osmanlı’nın yıkılış dönemine denk gelen ve Sultan II. Abdülhamid’in hal’inden 7 sene sonra inşa edilen camideki Devleti Aliyye armasının ilginç bir hikayesi bulunuyor.
Osmanlı Devletinin son hükümdarlarından Sultan II. Abdülhamid Osmanlı’nın uyguladığı İttihad-ı İslam siyaseti çerçevesinde (dünya Müslümanlarını Hilafet çatısı altında birleştirme, Pan-İslamizm) tüm dünyadaki Müslümanlara ya ilim adamları göndermiş, ya da kurduğu Hafiye Teşkilatının mensuplarını göndererek Osmanlıyı ve Hilafeti anlatmıştı. Bu siyaset sayesinde dünya Müslümanları Osmanlı halifesine biat etmiş, Çin’den Afrika’nın birçok noktasına kadar camilerde hutbeler Osmanlı halifesine okunmaya başlamıştı.
Cami cemaati ve çevredeki Müslümanlar o dönem, bugünkü Tayland olan Siam Krallığında yaşayan Müslümanlar olarak İslam’a ve hilafete bağlılıklarını yinelemek için 20. yüzyılın başlarında Sultan ve Halife II. Abdülhamid’den bir nişane talep edildiğini ve bu taleplerinin kabul gördüğünü ifade ediyor.
-Hilafete bağlılık ifadesi-
Bu talebin ardından Osmanlı’nın Siam krallığı Müslümanlarına kendilerine numune olacak bir Osmanlı arması gönderdiği kaydediliyor.
Armanın ellerine ulaşmasının ardından ülkedeki Müslümanların yeni yapılan camilerinin giriş kapılarının üzerine bu armanın aynısını yapmaya başlayarak Hilafete olan bağlılıklarını ifade etmeye çalıştıkları ifade ediliyor.
Osmanlı’nın yıkılışı ve hilafetin ilgasının ardından ise Taylandlı Müslümanların bu uygulamaya son verdiği kaydediliyor.
Bangkok’ta Müslümanların yoğun olarak yaşadığı bölgede bulunan cami bugüne kadar yıkılmadan ve önemli bir tahribat görmeden sade mimarisi ve girişte bulunan Osmanlı Arması ile hala ayakta.
Caminin avlusunda bulunan külliyesinde bulunan okulda halen eğitim verilirken, okulda armanın tarihçesi ve anlamını da anlatan bir pano bulunuyor.
-Tayland’da İslamın tarihi-
Uzmanlar Tayland’da İslamiyetin 700 yıllık geçmişi olduğunu kaydediyor.
İslamiyetin ülkede Sukothai Krallığı döneminde yayılmaya başladığı ve günümüze kadar artarak devam ettiği belirtiliyor.
Ülkede Müslülmanların sayıları hakkında net bir bilgi verilmiyor. 2009′da Tayland’da bulunan Pew Araştırma Merkezi adlı bağımsız bir kuruluş araştırmasında ülkede 4 milyon Müslüman bulunduğu belirtilirken, bazı bilim adamları da bu sayının 8 ila 10 milyon arasında olduğunu iddia ediyor.
Ülkede yaşayan Müslümanların yüzde 90′ının Sünni olduğu belirtilirken, halkın inancını özgür bir şekilde yaşadığı söyleniyor.
Bangkok ve Tayland’da bütün camilerden kralın tanıdığı yetkiyle ezanlar cehri (sesli) olarak okunuyor.
Tayland’da helal gıdanın yaygın olduğu gözlenirken, bölgede bulunan Müslüman tüccarlar ve yerel Müslümanlar sayesinde helal gıdaya ulaşmanın kolay olduğu belirtiliyor.
Tayland’da ağırlıklı olarak çevresindeki ülkelerden ve Arap tüccarlar sayesinde İslamiyetin yayıldığı kaydedilirken, ülkede müslümanların büyük çoğunluğunun güneyde yaşadığı kaydediliyor.
Ülkenin güneyindeki Yala, Pattani and Narathiwat bölgelerinde Müslüman nüfusun yoğun olarak yaşadığı belirtilirken, o bölgelerdeki nüfusun merkezi hükümetle birçok konudaki anlaşmazlıkları istikrarı olumsuz etkiliyor.
(AA)

Çevrimdışı Gül_Sultan

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2139
Ynt: Budist Diyarın Tuğralı Müslümanları
« Yanıtla #1 : 18 Eylül 2012, 00:47:27 »
    Şimdi haber daha da canlandı sanki. :)

Paylaşım için teşekkür ederim kardeşim, ellerine sağlık.                    



                       

                                     
 
                                                         

                       

« Son Düzenleme: 18 Eylül 2012, 00:50:52 Gönderen: Gül_Sultan »
Dünya geçer, İnsan göçer ancak kurtuluş Müttakîlerindir.

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Budist Diyarın Tuğralı Müslümanları
« Yanıtla #2 : 27 Ekim 2012, 09:57:44 »
TAYLAND'DAKİ MÜSLÜMANLARIN BAYRAM HEYECANI

Nüfusunun yüzde 92′sinin Budist olduğu Tayland’daki Müslümanlar da bugün Kurban Bayramı heyecanını yaşadı...

Sabahın erken saatlerinden itibaren camileri dolduran Müslümanlar, tekbirler getirerek namaza durdu. Müslümanlar, namazdan sonra ise hep birlikte kurbanlarını kesti. Önceden iş bölümü yapan Taylandlı Müslümanlar, kısa sürede kestikleri kurbanların etlerini fakirlere dağıttı.

Kurban Bayramı’nın resmi tatil olmadığı ülkede işverenler dini bayramlarda çalışanlarına bir gün izin vermek zorunda. Ülkede 3 milyondan fazla Müslüman’ın yaşadığı tahmin ediliyor.



Nüfusunun yüzde 92′sinin Budist olduğu Tayland'daki Müslümanlar da bugün Kurban Bayramı heyecanını yaşadı. Sabahın erken saatlerinden itibaren camileri dolduran Müslümanlar, tekbirler getirerek namaza durdu. Müslümanlar, namazdan sonra ise hep birlikte kurbanlarını kesti. Önceden iş bölümü yapan Taylandlı Müslümanlar, kısa sürede kestikleri kurbanların etlerini fakirlere dağıttı.

Bugün


mazhar

  • Ziyaretçi
Budistler neden Müslümanlara saldırıyor?
« Yanıtla #3 : 04 Mayıs 2013, 09:00:05 »
Budistler neden Müslümanlara saldırıyor?
Budist rahiplere öğretilen ahlaki ilkeler arasında en önde geleni öldürmeme ilkesidir.

03 Mayıs 2013 Cuma - 11:25
Şiddetten kaçınma, başlıca dinler arasında en merkezi yere, Budizm'de sahiptir.

Öyleyse neden budist rahipler halkı müslümanlara karşı kışkırtan konuşmalar yapıyor ve hatta onlarca kişinin öldürüldüğü olaylara şahsen katılıyor?

Hint Okyanusu'nun iki yakasında aralarında 1000 mili aşkın mesafe bulunan iki ülkede bunu gözlemlemek mümkün: Sri Lanka ve Birmanya.

Ortada garip bir durum var.

Çünkü iki ülke de bir islami tehditle karşı karşıya değil.

İki ülkede de, küçük bir azınlık olan müslümanlar genelde barışçı bir tavra sahip.


Dinsel kışkırtma

Sri Lanka'da olayları tetikleyen, helal kesim tartışması oldu.

Rahipler liderliğinde Budist Tugay isimli grup mitingler düzenledi.

Doğrudan eylem ve Müslüman işyerlerini boykot çağrısı yaptı, Müslümanların çocuk sayısından şikayetçi oldu.

Sri Lanka'daki olaylar sırasında Müslümanlar arasında can kaybı olmadı.

Ancak Birmanya'da çok daha ciddi bir tablo ortaya çıktı.

Mart ayında, ülkenin orta kesimindeki Meiktila'da Müslümanları hedef alan saldırılarda en az 40 kişi öldü.

Saldırıları kışkırtan Aşin Wirathu isimli bir Budist rahipti.

2003 yılında dini nefret kışkırtıcılığı yapmaktan hapis yatan bu rahip, kendisini garip bir biçimde 'Budist bin Ladin' olarak adlandırıyor.

Olayların bir sarrafta çıkması rastlantı değil.

Her iki ülkede de, ekonomik kaynaklı şikayetler istismar ediliyor.

Dini azınlıklar, çoğunluğun düş kırıklıklarının günah keçisi haline geliyor.


Din-devlet ilişkisi


Saldırgan düşünceler Budist öğretiyle taban tabana zıttır.

Hatta Budizmde bu tür düşüncelerden kurtulmanın pratik yöntemleri bile geliştirilmiştir.

Meditasyon yoluyla kendi düşüncelerinizle başkaları arasındaki ayrılığı ortadan kaldırıp, her türlü canlıya yönelik bir şefkat geliştirmeniz beklenir.

Tabi Hristiyanlıkta da güçlü bir pasifist damar vardır. İsa Peygamber 'düşmanlarınızı sevin ve size eziyet edenler için dua edin' demiştir.

Ama bir din çıkış noktası ne olursa olsun, önünde sonunda devlet iktidarıyla Faust türü bir pazarlık yapar. Nihayetinde Budist rahiplerin de, şiddetin kaynağı olan kralların destek ve korumasına ihtiyacı vardı.

Krallar da rahipleri, halk nezdinde kendilerine meşruiyet sağlayabilecek bir unsur olarak gördü. Sonuç ironik görünebilir.

Eğer kendi dünya görüşünüzün üstünlüğüne dair derin bir inancınız varsa, bunu korumak ve yaymak en önemli görev haline gelebilir.


Budist liderler ve rahiplerin de onlardan bir farkı yok.

Milli kimlik olarak din

Tarihi itibarıyla Budizm Hristiyanlıktan daha barışçıl bir din değil.

Sri Lanka'nın birleşmesi, 500 Budist rahibe liderlik eden bir kralın, Budist olmayan bir kralı yenip, taraftarlarını katletmesiyle olur.

'Doğruluk timsali' olarak görülen Birmanyalı liderler de tarih boyunca Budizm adına her türlü şiddeti meşru gösterdiler.

Japonya'da bir çok samuray Zen Budist'ti; Budist öğreti bir çok icraatı meşru göstermek için kullanıldı.

Halkın geniş kesimleri Budizmi milli kimliğin temel unsurlarından biri olarak görmeye başladı.

Birmanya ve Sri Lanka'nın İngiliz İmparatorluğu'ndan bağımsızlığını kazanması sürecinde Budizmin önemli rolü oldu.

Her iki ülkede de Budist radikallerle iktidar partileri arsındaki ilişki muğlak.

Ancak Müslüman karşıtı görüşler halkın bazı kesimleri arasında karşılık buluyor.

Her iki ülkede de çoğunlukta olmalarına karşın bir çok Budist, dinlerinin tehdit altında olduğunu ve uluslarının birlik içinde olması gerektiğini düşünüyor.

Küresel gelişmelerin de bunda kritik rolü var.

Dünyanın dört bir yanındaki şiddetle radikal İslam arasında bağ kuruluyor.

Budistler de 'madem diğer dinler şiddete başvuruyor, altta kalmamak lazım' diye düşünüyor.

(Alan Strathern / BBC TÜRKÇE)Timeturk