Gönderen Konu: Bunların Hiç Günahı Hatâsı Yanlışı Yok! | Gazze İçin İyi Protestolar Dilerim  (Okunma sayısı 2273 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."

Bunların Hiç Günahı Hatâsı Yanlışı Yok!

(Bugün ikindi namazından sonra BEYAZIT Meydanı Kitap Fuarındaki BEDİR standında kitap imzalamak için bulunacağım.)

1. Biz hiç yanılmayız, günah işlemeyiz, hatâ ve yanlış yapmayız… Bütün günahlar bize karşı olanlardadır. Biz Zemzemle yıkanmış gibi pak ve müberrayız… Kirli olan ötekilerdir… Biz temiz değiliz, tertemiziz… Falan filan…

2. Yahu be adamlar, siz ismet sıfatıyla muttasıf Peygamber misiniz, melek misiniz?

3. Sizin bu kendinizden menkul günahsızlık, hatasızlık iddianız günah olarak size yetmez mi?

4. Siz hiç, kişi noksanını bilmek gibi irfan olamaz sözünü duymadınız mı?

5. Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha, İslam ahlakına ve İslam hikmetine aykırı bir sürü laf, bir yığın iş ediyorsunuz, sonra da bizde günah ve hatâ yok havaları içinde üzerinize toz kondurmuyorsunuz.

6. Fakirin bu yazısını okuyunca birileri “Bak, herif bizim muhaliflerimize nasıl da verip veriştirmiş!..” diyecektir. Bendeniz bir tarafa değil, birçoklarına ok atıyorum da kimse üzerine almıyor.

7. Tarihte birçok devlet, ülke, halk; günahlarını, hatâlarını görmediği, kabul etmediği için batmıştır.

8. Bugün Türkiye içindeki bazı Müslüman grup, hizip, fırka, cemaat ve sektlerin başlıca günah ve hataları nelerdir? (Birincisi) Futbol kulübü tutar gibi militanlık, holiganlık yapmalarıdır… (b) Kur’anın, Sünnetin, Şeriatın kesin şekilde haram kılmış olduğu ribaya bulaşmaları, teşvik etmeleri, hattâ fetva vermeleridir… (c) Zinayı suç olmaktan çıkartmalarıdır… (ç) Haram para, gelir ve rantlarla hayırlı hizmetler yapılabileceğine dair sapık fetva ve ruhsatlarıdır… (d) Kur’anın Allah katında tek hak dinin İslam olduğu inancına karşılık bu devirde üç ibrahimî hak din olduğuna dair sapık inançlarıdır… (e) Ehl-i Sünnet İslamlığını yıkıp, yerine light, ılımlı, Fazlurrahmancı, BOP’çu seküler bir İslam getirmek konusundaki sinsi çalışmalarıdır… (f) Ehl-i Sünnet İslamlığının kadınlar hakkındaki hicab ve tesettür hükümlerini çiğnemeleridir… (g) Mutezililiğini saklayıp Ehl-i Sünneti yıkmak için açıkça ve sinsice çalışmalarıdır… (ğ) Ümmet birliği ve İmameti Kübra konusunda çalışmamaktır… (h) Öncelikle fakirlerin, miskinlerin, perişan hale düşmüş mültecilerin hakları olan zekatları; Kur’ana, Sünnete, Şeriata aykırı şekilde gasb ve sarf etmeleridir. (ı) Şu mübarek Ramazanda, yatsı ezanları okununca camilere gidip namaz kılacakları yerde; kadın erkek karışık şenliklere, eğlencelere, gayr-i meşru etkinliklere katılmalarıdır. (i) Dinin ve ahlakın kınadığı korkunç israflar, savurganlıklar yapmaları, Firavunlar gibi lüks bir hayat sürmeleridir… (j) Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmamalarıdır… (k) Allah ve Resulü yasakladığı halde İslam düşmanı kafir ve münafıkları dost ve velî edinmeleridir… (l) Yalakalık, yağcılık, dalkavukluk yapmalarıdır.

9. Kur’ana, Sünnete, Şeriata, İslam ahlakına ve İslam hikmetine aykırı işler yapan hiçbir Müslüman siyasetçi, Müslüman medyacı, Müslüman sözde aydın; iyi insan, iyi Müslüman ve iyi vatandaş değildir.

10. Günah işledikleri, yanlış yaptıkları halde kendilerini günahsız, hatâsız sananlar veya öyle olduklarını iddia edenler fasıktır, facirdir, kötüdür.

11. Ellerinde imkan ve fırsat bulunduğu halde günahkarları, hata edenleri uyarmayan, onlara nasihat etmeyen; alimler, fakihler, ziyalılar haksızlıklara göz yumdukları ve sustukları için günahkar ve suçlu olur.

12. Kendilerinden onları kazandırmak için sınav sorularını çalmak, ehliyeti olmayan kimselerden kadrolar kurmak, cemaatin menfaati için Kur’an ve Sünnet ahlakına, Şeriata aykırı işler etmek günahtır, ayıptır, haramdır.

13. Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona), bir İslam toplumu emr-i maruf ve nehy-i münker farzını terk ve tatil ederse, onun üzerine azab ineceğini kesin ve açık şekilde bildirmiş, haber vermiştir.

14. Müslümanlar, Allahın emirlerini yaptırmak, yasaklarından kaçındırmak için fiilen, lisan ile çalışmakla yükümlüdür. Kötülükleri el ve lisan ile önleyemezlerse, kalben buğz etmeleri gerekir. Bu ise imanın asgarîsidir.

15. Riba, zina, işret, açıkça işlenen fısk ve fücur, taife-i nisanın azgınlığı, çıplaklık, içki, fuhuş, israf, tebzir, kumar gibi kötülüklerle; eldeki imkanlar ve hürriyet derecesinde mücadele etmemek, bunlara tepkisiz kalmak, bunlar karşısında susmak hainliktir.

16. Çocuklarına ilmihalini, temel din bilgilerini doğru şekilde öğretmemek veya öğrettirmemek hainliktir, yavrularımıza yapılacak en büyük kötülüktür.

17. Dünyevileşmek, Müslüman için mânevî bir intihardır.

18. Kendini günahsız ve hatâsız sanmak, bütün günah ve hataları karşındakilerde, ötekilerde, başkalarında görmek büyük bir beyinsizliktir.

19. Tekrar ediyorum: Kişi noksanını bilmek gibi irfan olamaz.


(İkinci yazı)

Gazze İçin İyi Protestolar Dilerim


1. İSRAİL Gazze’deki biçare, mazlum, ezilmiş, ahı gitmiş vahı kalmış Filistin halkını kadın, çocuk, ihtiyar, sivil demeden en amansız ve korkunç silahlarla öldürüyor. Biz de kurusıkı yazılarla, ateşli konuşmalarla, pankartlarla, hop oturup hop kalkmakla mahv edelim, yok edelim, yere serelim şu İsraili, haydi durmayalım…

2. İsrail, dünyanın en modern savaş uçaklarıyla vuruyor, aman durmayalım biz de zehir zemberek nutuklar atarak yerin yedi katı dibine batıralım şu Siyonistleri…

3. İsrail Filistin halkını yakıyor, hastahaneleri bile vuruyor, deniz kenarında oynayan mâsum çocukları öldürüyor. Militan Yahudiler asker sivil hora tepiyor sevincinden. Biz bu esnada İsrail tohumuyla yetişmiş domates ve hıyar salatalarımızı yerken ateş püskürtelim şu Çıfıtlara…

4. İsrail Gazzeyi vururken, biz iftarlarımızı lüks, leziz ve pahalı İsrail malı baş parmak büyüklüğündeki Kudüs hurmaları ile açalım.

5. Gazze eziliyor, Gazzede bir soykırım yaşanıyor. Türkiye ile İsrail arasındaki, başta meyveleri tohum vermeyen, her yıl yeniden satın alınması gereken tohum ticareti olmak üzere yoğun iktisadî işbirliğini devam ettirelim.

6. “Ben çocuk iken, her gece Şema Yisrail” duasını etmeden uyumazdım…”

7. Mânevî mimarlar: Selanikli eğitimci Şemsi efendi nâm-ı diğer Simon Zvi… Başhaham Hayim Nahum… Kitabına Kahr olsun Şeriat diye bir bölüm koyan Moiz Kohen Tekin Alp… Sabatay Sevi…

8. Yirminci asrın ilk yarısında Doğu Akdeniz bölgesinde kurulan iki Yahudi devleti…

9. Kırımçaklar, Karaylar, Tat Dağ Çufutları, Meşhed Yahudileri, Pakraduniler, daha bir sürü iki kimlikli Kriptolar…

10. Rahat koltuklarına oturmuş, karınları tok, sırtları pek nice yazar kahr olsun İsrail konulu makaleler çiziktirirken, İsrail Filistinlileri öldürmeye devam ediyor.

11. MaşaAllah şu Türkiyemizde ne yaman bir Siyonizm ve İsrail karşıtlığı var. Onlar füze ve bomba atıyor, biz hava atıyoruz.

12. Bir soru: Senin karın, çocukların, annen baban, kardeşin, canın ciğerin şu anda Gazzede Yahudi ateşi altında olsalar, yine böyle laf atışları mı yapardın?

13. General Allenby’nin Haçlı ordusunu ve beraberindeki siyon lejyonlarını 1917’de davul zurna ile karşılayan bazı beyinsizlere: Osmanlı İslam devleti ve Hilafeti yıkıldı ve enkazın altında kaldınız.

14. Bundan beş sene önce İsrail yine Gazzeye saldırmıştı. Türkiyede Müslümanlar yine bir müddet bağırıp çağırmıştı. Sonra, aradan kısa zaman geçmeden unutuvermişti Gazzeyi. Hafıza-i beşer nisyan ile mâlüldür.

15. İşte Müslümanlar tek bir Ümmet olmazlarsa, râşid âbid ve âdil bir İmama biat ve itaat etmezlerse, şifahî kültürü bırakıp medenî olmazlarsa, boş edebiyatı bırakıp tuttuğunu koparır hale gelmezlerse ezilmeye, zillet ve esaret altında yaşamaya, sürünmeye mahkumdur.

İyi protestolar dilerim…


Mehmed Şevket Eygi | 23 Temmuz 2014 Çarşamba 00:06


mazhar

  • Ziyaretçi
Bize Şefaat Et Efendim



Vaktiyle fakr u zarûrete düşen bir seyyid, Peygamberimiz (s.a.v)'i  rüyâsında görür. Efendimiz, bir devlet adamının adını vererek gidip selâmını söylemesini ve ondan yardım istemesini söyler. Seyyid, ertesi gün adamın sarayına gider ve rüyâsını anlatır.  Adam şaşırır. "Anlamadım. Kime, kimden selâm getirdin?" diye sorar .  Seyyid,  "Peygamberimizden sana selâm getirdim." diye tekrâr eder. Adam yine sorar; seyyid  yine aynı cevâbı verir. Mesele böyle uzar; soru sürekli tekrâr edilir. Seyyid sonunda "İşte Dedem'den sana selam getirdim." der. Adam bir daha sorar. Artık canı sıkılan seyyid konuyu uzatmak istemeyince, adamcağız üzgün bir şekilde şöyle der:
-Niye sustun. Tekrâr ettiğin kadar kese altın vermeye hazırdım.
Şu muhabbete bakar mısınız? Bu Peygamber âşığı, değil rüyâsında görmek, bir başkasının rüyâsında gönderilen selâm için bile servetini bağışlamaya hazır.
Bir hocam " Peygamberimizi tanımayan , sevgiyi tanıyamaz. O'nun ümmetine olan sevgisini bilmeden olmaz. " derdi.
Kimsenin  birbirini tanımadığı o mahşer günündeki tek güvencemiz bu sevgi değil mi?  Her günâhımıza,  her kusurumuza rağmen,  ümmetinden olmanın şerefi imdâdımıza yetişmeyecek mi?  Bizler cehennem ateşinin korkusuyla tir tir titrerken O, ateşe, yağmur bulutu gibi su serpmeyecek mi?
Riyânın ve ihânetin  altın devrini yaşadığı şu günlerde, O'na olan muhabbetimizde  riyâdan Allah'a sığınmalıyız. Günâhlarımız boyumuzdan fazla. Öbür tarafta Cenâb-ı Hakk'a naz edeceğimiz bir sermâyemiz varsa o da O'nun ümmetinden olmaktır. Birbirimize yeterince rol yapıyoruz. Birbirimizi ve sevgilerimizi yeterince kullanıp işi bitince kaldırıp atıyoruz. Hakkı, adâleti sakız gibi çiğneyip, işi bitince yere tükürüp üstüne basıyoruz.
Herşeyde riyâya saptık. O'na muhabbette riyâdan kaçalım. Dünyalık işlere, iktidar fantezilerimize, O'na olan muhabbetimizi bulaştırmayalım. O'nun  iktidar hırsı, kibiri  hiç olmadı. O, Mekke'yi fethe giderken, yeni doğmuş yavrularını emziren bir köpeği askerler rahatsız etmesin diye başına nöbetçi dikti.  Fetihden sonra,  sirke ve ekmek ile karnını doyurdu. Dünya târihi, böylesine  muzaffer bir kumandanın tevâzusuna bir daha şâhit olmadı.
Ben O'nu rüyamda hiç görmedim.  Göreceğimi de zannetmiyorum. Görmek için dua etmeye bile yüzüm yok. Tek bildiğim, ümmetinden olduğum için çok  tâlihli olduğum.
O mahşer gününde "Ümmetim! Ümmetim!" dediğinde, utanmadan sıkılmadan şemsiyesinin altına girmek istiyorum. Velev ki en arkada sırada bile olsam…
Bu yüzden O'nun aleyhinde konuşulan bir yerde durmam. Bir tartışmaya girmem. Kazâra şâhid olduysam konu uzamasın, hakkında kötü bir söz söylenmesine sebep olmayayım diye susarım. Ne  karikatürlere bakarım ne de Ekşi Sözlük'de yazanlara. Tekrâr tekrâr Su Kasidesi'ni okurum. Çağrı filmindeki putları bir bir indirdiği sahneyi ağlayarak seyreder;  ölmeden bu sahneyi yaşamayı hayal ederim. Korkularım ağır basınca, mağaradan gelen "Korkma!" sesine kulak veririm.
Hiçbir şeyinden şüphe etmem. Ne evlilikleri ne de başka bir şey. O yapmışsa doğrudur. O söylemişse doğrudur o kadar.
Ülkeme sığınan muhâcirlere gücümün yettiğince yardım ederim. En büyük Muhacir'in hürmetine….Zulme gücümün yettiğince karşı dururum. En büyük Mazlum'un hürmetine…Yetimin hakkından korkarım. En büyük Yetim'in hürmetine..
Tek derdim, "Ümmetim! Ümmetim!" dediği zaman yüzüne bakmaya yüzüm olsun.
Ya Rabbi!
Bizi O'nun ümmeti olmakla şereflendirdin. O'na muhabbetimizi istismâr etmekten sana sığınırım.
Mücâdelemizi, dinimize hizmeti O'nun mücâdelesi ile kıyaslamaktan sana sığınırım. Nispetten sana sığınırım. O'nun olduğu yerde biz kimiz ki?
Üç kuruşluk makamlar ellerinden alınınca süratle taraf değiştirenler, her makamı reddeden Peygamberimizi ne kadar tanıyorlar acaba? Güçlerine güç kattıkça, O'nun bir Peygamber olduğunu unutarak nihâyetinde bir devlet başkanı olduğu ve eşitlendikleri yanılgısına düşenlerin sürç-i lisânlarından  sana sığınırım.
Sürç-i lisân edenlere haddini bildirmeyen  âlimlerden sana sığınırım.
Kurmaca mücâdelelerine, nasılsa ispâtı olmadığı için O'nunla ilgili  rüyâlarını, halisünasyonlarını ve yalanlarını âlet edenlerden sana sığınırım.
Ey Garibler Garibi! Ey Yetimler Yetimi!
Senin ümmetin olmaktan daha şerefli bir makam bilmiyoruz. Gül kokusundan daha güzel bir koku bilmiyoruz. Oğlumuza Mehmed, kızımıza Gül'den daha güzel isim bilmiyoruz. Biz seni görmeden seviyoruz. Bize hiç görünmesen de olur.  Mahşer günü, güzel yüzüne tam susamış oluruz da  vuslat çeşmesinden kana kana içeriz inşAllah. İçmeye yüzümüz olur inşAllah.
O gün, bize şefaat et Efendim.
Habervaktim.com.Kerime Yıldız.
*************************************     Cübbeli'den Efkan Ala'ya 'Çüş'lü cevap


 AK Partili gençlerle yaptığı sahur programında Hz. Peygamber için, "O Mekke"nin fethinde gururlandı, biz gururlanmayacağız" tarzında konuşmalar yapan İçişleri Bakanı Efkan Ala"ya bir cevap da Cübbeli Ahmet Hoca"dan geldi. Cübbeli Ahmet Hoca, "Sen Peygamber gibi olmayacaksın. Daha büyük adamsın yani" diye başladı ve saydırdı.                       Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın önceki günlerde peygamberimiz ile alakalı söylediği skandal sözleri sert bir dille eleştirdi. Cübbeli Ahmet Hocaefendi “Sen peygamber gibi olmayacaksın daha büyük adamsın yani. Peygambere Allah uyarmış. Ya sen ne kadar cahil, echelü men fil arz (yeryüzünün en cahili) mısın ya?” dedi.               İçişleri Bakanı Efkan Ala geçtiğimiz günlerde AKP Gençlik Kolları sahur programında bir konuşma yapmış ve Peygamber Efendimize (S.A.S) kibir isnad ederek skandal ifadeler kullanmıştı. Geçtiğimiz akşam Kadir Gecesi münasebetiyle sohbet veren Cübbeli Ahmet Hoca, Ala'nın skandal ifadelerini hatırlatarak sert tepki gösterdi.           Cübbeli Ahmet Hoca son günlerde buna benzer açıklamaların arttığını söyleyerek “Şimdi birisi daha bir buzağı doğurdu. Ne dedi kalktı adam demesin mi? “Mekke fethinde peygamber belki de kendine pay çıkarttı. Allah da ona İzace’yi indirdi ve  istiğfar emretti. Biz onun gibi olmayacağız.” Cüşş. Yuh senin ham ervahına.” ifadelerini kullandı.               "PEYGAMBERİN DÜŞTÜĞÜ DURUMA DÜŞMEYECEKMİŞ"           Efkan Ala’nın peygamberimize hakaret ettiğini dile getiren Cübbeli Ahmet “Adam bide hocayım ayağına izace süresini okuyor. İzace dedi durdu ‘estaizü billah izace’ diyor ne kadar takva. Esta’izü Billah demeden Kurana başlanmaz ya. Seni ne esta’izü billah kurtarır ne estağfurullah kurtarır. Sen peygambere hakaret ediyorsun. Bir defa bu adamın cahilliği nereden ortaya çıkıyor. Bir de terbiyesizliğin daniskası biz öyle olmayacağız. Biz o duruma düşmeyeceğiz. Peygamberin düştüğü duruma düşmeyecekmiş...” şeklinde konuştu.