Hırka-İ Şerif’İn İstanbul’a Geliş Serüveni

Veysel Karanî, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) kendisine hediye ettiği hırkayı hayatı boyunca itina ile muhafaza etmiş, hiç evlenmediği için de vefatından sonra Hırka-i Şerif, kardeşi Şehabettin Sühreverdi El-Üveysi’ye intikal etmiştir. İşte Veysel Karanî Hazretlerinin soyu, bu zatın evlatlarından çoğalmıştır. Mübarek Hırka-i Şerif de, yine bu sülale vasıtasıyla, bugün muhafaza edildiği makama kadar getirilmiştir.


I.Ahmet’in fermanıyla aile, 1611 tarihinde İstanbul’a gelmiş ve reisleri olan Şükrullah el-Üveysi’nin Fatih civarında Yavuzselim’de kiraladığı evde İstanbul halkının Hırka-i Şerif’i ziyaret etmesi sağlanmıştır.

Hırka-i Şerif, kendi adına yaptırılan caminin inşa edilmesinden, Osmanlı Devrinin sonuna kadar Ramazan aylarının on beşinci gününden arife gününe kadar halkın ziyaretine açılmıştır. Devlet ricali ve ileri gelen ulema tarafından, aynı gün Topkapı Sarayı’ndaki Mukaddes Emanetler Dairesinde bulunan ve padişah-halife eliyle açılan Hırka-i Saadeti müteakip ziyaret edilmiştir. Valide Sultanlar da Hırka-i Şerif ziyaretine oldukça ehemmiyet göstermişlerdir.

Hırka-i Şerif ziyareti öğle namazının ardından başlamakta ve -ikindi namazı cemaatinin ziyareti bitirmesiyle- akşam ezanından önce son bulmaktaydı. Ayrıca Kadir Geceleri teravih namazından sabah namazına kadar devam etmekteydi.

XVIII. Yüzyılda temelleri atılan ve caminin açılışı ile kesin kurallara bağlanan bu gelenek Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. Sadece Osmanlı devrinde uygulanan Ramazan’ın üçüncü haftasının erkeklere, son haftasının kadınlara tahsis edilmesi usulü kaldırılmıştır.

İstanbul nüfusunun artması, ayrıca ulaşımın gelişmesi sonucunda İstanbul dışından da çok sayıda ziyaretçinin akın etmesi üzerine yakın bir tarihte ziyaretler Ramazan’ın ilk haftasına alınmış ve Hırka-i Şerif bundan böyle Ramazan ayının ilk Cuma günü ziyarete açılmaya başlanmıştır. Böyle olmasına rağmen ziyaretlerde özellikle de Kadir gecesinde büyük bir izdiham yaşanması önlenememiştir. (Alıntı: Ahmet Kemal ÖNCÜ)