Gönderen Konu: Cahilliğin altı alâmeti!  (Okunma sayısı 4427 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Cahilliğin altı alâmeti!
« : 01 Ağustos 2009, 03:27:48 »

Şu altı özelliğin, cahilliğin alâmeti olduğu, câhillerin bu alâmetler ile belli olacağı bildirilmiştir:

Birincisi: Cahiller, her şeye öfkelenirler, sinirlenirler. Her şeye, insana, hayvana, hoşlanmadıkları bir şeyle karşılaştıkları her şeye kızarlar, öfkelenirler. Hattâ cansız varlıklara bile kızarlar. Bu, câhillik alâmetlerindedir.

İkincisi: Faydalı, faydasız demeden akıllarına geldiği gibi konuşurlar. Akıllı olan bir kimse, Müslümana yakışmayan, faydasız söz söylemez, bilâkis ya dünya ile alâkalı veya âhireti ile alâkalı sözler konuşur. Faydasız, lüzûmsuz ve fuzûlî, boş sözler konuşmak câhillik alâmetlerindendir.

Üçüncüsü: Mallarını, mülklerini faydasız işlerde sarf ederler. Âhirette faydası olmayan, hattâ âhirete zarar verecek işler yapan yerlere yardım yapar. Müslümana yaraşan, malını, mülkünü, servetini faydalı yerlere harcamak, hiçbir sevâbı ve hiçbir faydası olmayan yerlere harcama yapmaktan sakınmaktır. Âhirette, malı nereden kazanıp nereye harcadığı sorulacaktır. Malını, servetini faydasız yerlerde harcamak, câhillik alâmetlerindendir.

Dördüncüsü: Herkesin yanında sırrını söylemektir. Müslüman nerede nasıl konuşacağını bilir. Her sözün her yerde söylenmeyeceğini bilir. Müslüman kendi sırrını rastgele söylemedği gibi, başkasının emânet ettiği sırrı da, başkasına söylemez. Sır saklamasını bilmemek de câhillik alâmetlerindendir.

Beşincisi: Her insana îtimât etmektir. Her insana güvenip malını emânet etmek de câhillik alâmetlerindendir. İtimat edilecek kimseyi iyi tanımak lâzımdır. Birkaç defa karşılaşıp konuşmakla kişi anlaşılamaz. Bunun için eskiden büyüklerimiz, kişiyi tanımak için, “Onunla yolculuğa çıktın mı, onunla alışveriş yaptın mı?” diye sorarlardı.

Altıncısı: Dostunu düşmanını bilmemektir. Müslümana yakışan, dostunu tanıyıp ona bağlanmak, düşmanını tanıyıp ondan da sakınmaktır. Kişinin baş düşmanı kötü arkadaştır, kötü çevredir. Bundan sonra nefs ve şeytan gelir. Bunun için her Müslümanın bu düşmanların oyununa gelmemek için çok uyanık olması gerekir.

Mehmet Oruç

Çevrimdışı Nakkaş

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 250
Ynt: Cahilliğin altı alâmeti!
« Yanıtla #1 : 12 Şubat 2010, 09:21:02 »
Teşekkürler.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Cahilliğin altı alâmeti!
« Yanıtla #2 : 07 Nisan 2010, 21:15:07 »
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı hakikidost

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 125
Ynt: Cahilliğin altı alâmeti!
« Yanıtla #3 : 08 Nisan 2010, 09:03:55 »
"Biz iyi olursak her şey iyi olur..."
-------------------------------------
"Evlatlarım ! Yusuf (a.s) Züleyha\'nın İstek Ve Arzularını Terk Etti Mısır'a Sultan Oldu.sizde Nefsinizin İstek Ve Arzularını Terk Edin Dünyaya Sultan Olun."

Çevrimdışı günce

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 207
Ynt: Cahilliğin altı alâmeti!
« Yanıtla #4 : 08 Nisan 2010, 10:15:47 »
İnmemeştir hele kuran   
bunu hakkıyla bilin 
ne mezarlıkta okunmak
ne de fal bakmak için.
            M.Akif Ersoy

Çevrimdışı osmanlı-torunu

  • okur
  • *
  • İleti: 69
Ynt: Cahilliğin altı alâmeti!
« Yanıtla #5 : 08 Nisan 2010, 13:13:40 »
Altıncısı: Dostunu düşmanını bilmemektir. Müslümana yakışan, dostunu tanıyıp ona bağlanmak, düşmanını tanıyıp ondan da sakınmaktır. Kişinin baş düşmanı kötü arkadaştır, kötü çevredir. Bundan sonra nefs ve şeytan gelir. Bunun için her Müslümanın bu düşmanların oyununa gelmemek için çok uyanık olması gerekir.

    Çok güzel bir konuya deyinmişsiniz teşekkür ederim
Bir meşaiyyun var, bir de işrakiyyun var.
           İşrakiyyun: Önce inanıyor, sonra hikmetini araştırıyor. Meşaiyyun bunun zıddıdır. Kainatı inceler Allah’ı bulur. Bizim
      sûfî mezhebimiz işrakiyyun üzerine kurulmuştur. Zahirilerle  farkımız; biz cevizin içini, onlar kabuğunu yerler.